21 Aralık 2010 Salı

Ömür mü Engelli Yoksa...



ÖSYM'nin Ales rezaleti eşliğinde ilk sınav deneyimim 19 Aralık 2010 pazar günü gerçekleşti;

Madem biz Engelliler (engellenenler) Engelliliğimizi bildiren raporumuzu Ankara ÖSYM Başkanlığına göndermekle yükümlüyüz, sizlerde üzerinize düşen görevleri yerine getiriniz, bizlere bangır bangır dayatmalar getiriyorsunuz, karşılığında Anayasal hakkımız olan sınava girişimizi insanca yapmamıza olanak sağlamıyorsunuz. Ankara'dan kalkıp gelip, tek tek okulların koşulları bize uygun mu diye kontrol etmenize gerek yok, her üniversite kampüsünün binasından sorumlu, kurumunuza bağlı çalışanlarınız var, onlardan binaların mimari koşullarının uygun olup olmadığını düzgünce saptayın. Olmayanları da artık düzenleme çalışmalarına biran evvel girişin!..

Elimizdeki sınav Giriş Belgemize ''ENGELLİ' ' diye yazı yazmayı ihmal etmiyorsunuz; Sınav saati 09:30 ancak güvenlik aramaları sebebiyle 60 dakika önce okul bahçesinde bulunmamızı tavsiye ediyorsunuz.

Gelelim olaya;

ÖSYM tarafından belirlenen okul İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO binasıydı. 08:45'de okul bahçesinde olabildik, benden önce gelenler ve sonradan teker teker gelenler ile. Dakikalar ilerledikçe çeşitli engel gruplarından Engellileri görünce anladım ki bu okul sadece Engellilerin girmesi için belirlenmiş bir okul ancak, daha okulun bahçesine girerken sekiz basamaklı bir kapı var (yardımcı oldular, diğer binaların arkalarından basamaksız bir şekilde bizleri güvenlik görevlileri içeri getirmişlerdi)

Sınavın yapılacağı binanın girişinde de üç basamak var ve o mühim soru bina görevlilerinden tekerlekli sandalyede oturan bizlere soruluyor ''sınav yeriniz bir alt katta biraz yürüyebilir misiniz?''
Bu soruyla Atatürk Havalimanı'nın girişindeki güvenlik geçişi sırasında da çokça muhatap oluyorum, yahu ''yürüyebiliyor olsam bu sandalyede işim ne?''
Neyseki yine o bina görevlileri içeri girip daha önceden sınıflara yerleşmiş, görme engelli arkadaşlarla bizlerin sınıfının katını değiştirerek çözüm getiriyorlar. Bizden önce getirilmiş, sınıflara taşınmış kişiler tekrar sandalyeleri ile taşınıyorlar, zemin katta bulunan bir sınıfa yerleştiriliyorlar.

Bir süre sonra bir kişi daha geliyor o da tekerlekli sandalyede; on beş dakika önceki olumsuzlukları yaşamamıştı, sınıf sıraları eski tip birleşik banklı masalardan oluşuyor, beyfendi doğal olarak sandalyesi ile oraya transfer olamadığından haklı olarak kıyameti koparıyor; işte o an bu rezalate zemin hazırlayanların yaşamadığı bir duygu hepimizde oluyor UTANMA, insanlığınızdan utanç duyuyorsunuz.

Neyse ki sınav görevlilerinden yana şansımız yaver gidiyor da, beyfendiyi sakinleştirip, bu olumsuzluklara rağmen birazdan gireceği Ales sınavına yoğunlaşması için telkinde bulunuyor (benim elim ayağım ilk on beş dakika titredi). Beyfendiye nerede oturduğunu sordum, Sarıyerde oturuyormuş, bu da büyük bir sorun, bu kişinin 08:30'da orada olabilmesi için 07:30'da yollara çıkması demek, Sarıyer'den gelen birini ne çeşit bir akılla Beyazıt'a verirsin?

Kimimize seyyar tekli masa getiriliyor, kimimiz sınav görevlerinin transferlerimize yardımıyla sıraya oturtuluyor, kimimiz ise iki masa arasındaki koridor gibi boşlukta sandalyesi ile oturuyor, yazdığı yöne göre o tarafın masasını yanına alıp, boyun ağrıları ile beraber sınava giriyor.

Bir Engellinin Sınava gidiş Serüveni;

İstanbul'da Bedensel Engellilerin kullanabildiği belediye otobüslerinin sayısının on yedi olduğunu okumuştum, doğal olarak sınav günü ben de Bakırköy'den 08:00'de evimden çıktım tabi taksiyle, bir de dönüş taksi parasını ekleyin. Kuzenim de bu sınava girdi ancak sınav giriş yeri oturduğu semtte, evine beş dakikalık mesafedeydi. Bahçelievler'de de Marmara Üniversitesi Kampüsü var, madem Engelli için fiziksel koşulları olmayan bir yere verecektin, bari evime yakın bir okula verseydin.

Taksi parasını da mühim etmeyelim; evinden çıkıp, sınav sonrası evine dönmesi arasındaki süre en az beş buçuk saattir (kabaca sekizde evden çıksak, 12:30'da sınav bitti, 13:30'da evindesin) Bedensel Engellilerin bu süre boyunca tuvaletini tutma zorunluluğu.

Gelelim ısıtmaya, Ales'e giren pek çok kişiye sordum, girdikleri okulda ısıtma problemi yaşadılar mı? diye, genelde çok az da olsa soğuktan pek şikayetçi olmadılar; bizler orada donduk (giderken kat kat giyinme önlemi alsamda)

Cep telefonu, anahtar gibi önemli eşyalarımı yanımda almama da izin yok, dolayısıyla bana refaket eden biri ile oraya gitmem gerekmektedir; taksi vs. için telefona ihtiyaç duyacağım . Neyseki bu yardımı da bir diğer kuzenim üstlendi.

ŞİMDİ BAKALIM ÖNÜMÜZDEKİ SINAVLARA...

Bence Ales'in sözel bölümünde 40 ile 50 arasındaki soru şekillerinden buradaki anlattıklarıma benzer bir soru hazırlayıp 2011 Ales'te sormalılar.

Örnek soru;

Ömür'ün Ales sınavına girerken giyeceği yeşil yün kazak, lacivert yelek, kırmızı şal ile siyah kar pantalonu; mor, mavi, siyah renkt dört farklı montu vardır. Ömür'ün Ales'te ne giydiği ile ilgili şunlar bilinmektedir:

* Yeşil yün kazak ve siyah kar pantalonu

* Lacivert yelek ve siyah kar pantalonu

* Kırmızı şal ve siyah kar pantalonu

1.soru Ömür 19 Aralık 2010 Ales'de hangilerini giymesine rağmen üşümüştür?

2.soru Ömür 26 Aralık 2010 ÜDS'de hangilerini giyerse üşümez?

3.soru Ömür'ün siyah kar pantolunu giydiği halde üşüdüğü bilinmektedir, öyleyse Ömür ÖSYM'dekilere ne demiştir?

4.soru yoksa Ömür ÖSYM'ye zaten giydirmiş midir?

Ömür Kınay

Ömür Kınay'ı bilenler bilir bilmeyenler ise burayı ziyaret edebilir.Hafta sonu Ales vardı malum.Ömür de bu sınava girerken yaşadığı zorlukları güzel bir yazıyla anlatmış.Ben de sizlerle paylaşmak istedim.Sizden ricam bu güzel yazıyı paylaşın ve Ömür gibi arkadaşlarımızın neler çektiği hakkında bir bilgimiz olsun.Kafadan engelli olanlar anlamıyor bari bizler bir şekilde bu sorunu dillendirelim.

2 yorum:

  1. merhaba internette bir arama yaparken buradaki paylaşımınızı gördüm ve çok memnun oldum; desteğiniz için teşekkür ederim.Ö.K.

    YanıtlaSil