29 Ekim 2011 Cumartesi

Bu Kadar da Olmaz



Adamı öldürseydi daha az acı vermiş olurdu.Bu arada hakem de iyi akıl etmiş.

Önceden Konuşmuyor Diye Kızardık Şimdi ise...



Önceki sezonlarda hakem kararları tartışılırken MHK Başkanlarının açıklama yapmadıklarından doalyı eleştirildiklerine şahit olurduk.Neden hakemlerini savunmuyor ya da neden kararlara doğru veya yanlış demiyor diye MHK başkanlarına söylenmedik laf kalmazdı.Bu sezon ise tam tersi durum var.MHK Başkanı Yusuf Namoğlu her hafta bir programa bağlanarak hakemlerin verdikleri kararları yorumluyor, yeri geldiği zaman hakemlerin yanlış kararlar verdiği söylüyor.MHK Başkanı'nın kararlar açıklama yapması beklenir ama her hafta da hakemleri hakkında konuşması hoş değil.2 haftada bir veya ayda bir basın açıklaması ile hakemlerin kararlarını yorumlayabilirsin.Bu böyle olacaktı diyebilirsin.Ama televizyonda her hafta yaparsan hakemler bundan daha da kötü etkilenebilir.O yüzden Yusuf Namoğlu bundan vazgeçsin ve başka bir şekilde yorumlasın.MHK Başkanı'nnın konuşması güzel ama bu şekilde değil.

Komplo Yerine Yapısal Sorunlardan Bahsedelim


''Futboldaki kaosun içinde olmayan Galatasaray'ı da kaosun içine çekmeye çalışanlar var. Biz bunlara izin vermeyeceğiz. Sahadaki hakemlerin, başkanlarından aldığı talimatla böyle çıktığını düşünüyorum. Galatasaray daha puan kaybeder, puanlar kaybeder ama biz futbolu kazanmaya çalışıyoruz.Fedakarlığımız bunun için. Seyircilerimizi kutluyoruz bu tahriklere kapılmadılar.'' 

Ali Dürüst
Yöneticiler hakemler hakkında konuşmaya başladılar.Gaziantepspor maçında Servet ve Sabri'ye kırmızı kart gösteren Abdullah Yılmaz Galatasaray yöneticisi Ali Dürüst tarafından eleştirildi.Ben eleştirmesine bir şey demiyorum.Abdullah Yılmaz Galatasaray - Gaziantepspor maçında gerçekten kötüydü.Kötü olduğu için eleştirilebilir ama eleştirirken ne dediğimize dikkat etmemiz gerekiyor.

Ali Dürüst 3 Temmuzda başlayan kaos ortamına gönderme yaparak bizi de bu sürecin içine dahil etmeye çalışıyorlar diyor.Son derece yanlış bir düşünce.Çünkü bu sezon tüm maçlarda hakem hataları oldu.Herkesi Ali Dürüst'ün tabiriyle kaosun içine çekmeye çalışmadıkalrına göre o yüzden bu tür söylemlerden kaçınmak gerekiyor.

Ali Dürüst biraz daha ileriye gidiyor ve hakemler başkanların talimat alarak yönetiyorlar diyor.Bunun böyle olmadığını bildiği halde söylediğini düşünüyorum.Çünkü MHK Başkanı Yufus Namoğlu her hafta programlara bağlanarak hakemlerini eleştiriyor ve hatalarını söylüyor.Yusuf Namoğlu'nun samimiyetine güveniyorsak o zaman hakemler talimat almıyorlar diyebiliriz.

Ali Dürüst bu cümleleri kurmak yerine hakemlerimizin yetersizliğinden bahsetseydi ve MHK Başkanı'nın bu durumu çözmesi gerektiğini söyleseydi daha şık olurdu ve daha can acıtıcı olurdu.Sadece Galatasaray için konuşmuyorum tüm takımlar canları yandıkça açıklama yapacaklardır.Açıklama yaparken bizi engelliyorlar sözü yerine bu hakemler yetersiz, iyi eğitilmiyorlar şeklinde açıklamalar yapılırsa daha yapıcı olur.Umarım Ali Dürüst'ün bu sözlerini bir başkasından duymayız ve bir komplo aramak yerine genel olarak hakemlerin yetersizliğinden veya formsuzluğundan bahsedilir.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun



Bugün bu topraklarlarda nefes almamızı sağlayan Mustafa Kemal ve Arkadaşlarını bir kez daha anıyoruz.29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

28 Ekim 2011 Cuma

Derbi Dediğin Böyle Olur (Beşiktaş:2 - Fenerbahçe:2)



Süper Toto Süper Lig'in 8. haftasının en önemli maçı olan Beşiktaş - Fenerbahçe maçı 2-2 berabere bitti.Her iki takım da kazanmak için elinden geleni yaptı ama kazanan olmadı.Fenerbahçe 1 puanı Cristian'ın golüyle kurtardı.Son yıllardaki derbilerin üzerinde bir derbi olduğunu düşünüyorum.Gerçekten seyir zevki yüksek, heyecanlı bir maç izlemiş olduk.Bu sezon şu ana kadar sıkıcı bir şekilde devam ediyorken bu derbi ilaç gibi geldi diyebilirim.

Çok kritik bir maç olduğu için totem yaptım ve maçı izelemedim.Daha sonra maçın genelini izleme şansı buldum ama bölüm bölüm izlediğimden maçın geneli hakkında bir şeyler söyleyemeyeceğim.Ben maça damgasını vuran olaylardan ve isimlerden bahsetmek istiyorum.

İlk olarak resimdeki kaptanımız Alex de Souza'dan bahsetmek istiyorum.Derbileri sevdiğini bildiğimiz Alex bir kez daha gol atarak bu bilgimizi tazaledi.Yanlış duymadıysam Alex'in Beşiktaş'a attığı gol sayısı 13 olmuş.Kaptan Alex'i zaman zaman eleştirsem de oyuna skor anlamında katkısı tartışılmaz.Oyun zekası ile nerede durmasını biliyor ve golleri veya asistlerini yapmaya devam ediyor.


Bu sezon takıma dahil olan 23 yaşındaki Bienvenu takıma uyum sağlayamadı daha.Fenerbahçe'de başarılı olabilmesi için Alex ile uyumlu olması gerekiyor.Maalesef bu uyumu şu ana kadar yakalamış değil.Şu an için Fenerbahçe'de bir golcü sıkıntısı olduğu aşikar.Semih'in de formsuzluğu nedeniyle forvet oyuncularından katkı alamadı Fenerbahçe.Bienvenu bu maçta girdiği tek pozisyonda zayıf vuruş yaptı ve sonuç alamadı.Şu görüntüsüyle Fenerbahçe'de işi zor.Ama yokluktan dolayı oynuyor.

Bienvenu'nun girdiği pozisyondaki diğer kahraman Beşiktaş'ın kalecisi Cenk Gönen.Maç boyunca çok iyi oynaması sebebiyle insanların güvenini tazalemiş oldu.Bienvenu'nun pozisyonunda hızlı hareket ederek pozisyonun tehlikeli olmasını engelledi.Ama maç içinde bir tek hata yaptı.Aslında hata demeyelim.Fenerbahçe'nin kazandığı serbest vuruşta topa Alex'in vuracağını düşünerek barajı ona göre kurdurdu.Topun başındaki bir diğre isim Cristian'ın vuracağını tahmin etmiyordu.Ama bana göre Alex2in kritik kararıyla vuruşu Cristian'a bıraktı ve hem bizleri hem de Cenk'i şaşırttı ve sonucunda 1 puanı getiren gol geldi.Eğer Cenk Cristian'ın vuracağını düşünseydi barajdaki oyuncu sayısı daha fazla olacaktı.O yüzden Cenk'in bu tercihine hata demek taraftarında değilim.


Beşiktaş'a geldiği günden beri yeteneklerinden çok verimliliği tartişılan Q7 bu maçta da inişli çıkışlı performans sergiledi.Bir pozisyonda inanılmaz pas veriyor, bir pozisyonda bencilce hareket edip takımına zarar veriyor, bir pozisyonda kanat oyuncusunun yapması gerekeni yapıyor ve Almedia'ya gol attırıyor.Q7'nin yetenekleri tartışılmaz.Ama bu yeteneklerini takıma yararlı bir şekilde kullanmakonusunda bazı sıkıntıları var.Şunu da unutmayalım Q7 böyle olduğu için büyük takımlarda tutunamadı.Beşiktaş O'na ilaç gibi geldi ve burada tekrardan kendine geldi.Ama bu durum zaman zaman Beşiktaş'a zarar veriyor.Gülü seven dikenine katlanır misali Beşiktaş taraftarı da Q7'ye katlanıyor.


Sakatlığından dolayı oynayamadığı maçlarda Beşiktaş O'nu çok aradı.Yerine oynayan Edu Beşiktaş taraftarını çıldırtırken Almedia ne zaman dönecek diye soruyorlardı.Bekledikleri Almedia iyileşti ve dün derbide oyuna girerek golünü de attı ve Beşiktaş taraftarına kaldığım yerden devame diyorum mesajı verdi.Q7'nin sol kanatta çizgiye inip yaptığı ortaya güzel kafa vuruşu yaptı ve biraz da Volkan ve Zeigler'in yardımıyla takımını öne geçirdi.Almediasız Beşiktaş'ı gördükten sonra Beşiktaş ne edip yapıp Almedia'yı sağlam tutmaya çalışacak.Yoksa Edu ile işleri zor.Mustafa Pektemek'in potansiyeli var ama şu an için yeterli değil.


Beşiktaş - Fenerbahçe maçının hakemi kim olabilir deseler ilk cevabım Fırat Aydunus, ikinci cevabım ise Cüneyt Çakır olurdu.Maça Fırat Aydunus atanınca hiç şaşırmadım o yüzden.Hakem açısından kolay bir maç oldu.Her iki takım oyuncuları da hakeme yardımcı olunca maç içinde tartışılan bir pozisyon olmadı.Sadece Fenerbahçe'nin kazandığı serbest vuruş öncesinde Aurelio'ya yapılan müdahele faul olabilir.Ama o pozisyondan sonra Fenerbahçe top çevirdiği için o pozisyonun direk etkisi olmadı.Sonuç olarak hakem için rahat bir maç oldu.


Sahte bilet ile girmeye çalışanlar nedeniyle kapıdaki arttı ve elinde gerçek bilet olanlar giremediler.Giremeyince de çıldırdılar ve tribüne girmek için farklı bir yol tercih ettiler.Bu hareketten dolayı Fenerbahçe'ye ceza gelir mi bilemem ama burada asıl ceza alması gerekenler sahta bilet ile girmeye çalışanlar diye düşünüyorum.O yüzden müze tarafından giren taraftarları fazla suçlayamıyorum.Zaten hiçbir yere zarar vermeden tribündeki yerlerini  aldılar.


Şu ana kadar hiçbir şekilde ısınamadığım Cristian bu sezon gerçekten iyi oynuyor.Sezon başındaki sakatlıklardan dolayı biraz da zorunlu olarak oynadığı maçlar da şansını iyi kullandı ve şu an için takımın iyileri arasında adını yazdırdı.Özellikle bu sezon ileride daha çok bulunmasından dolayı birçok pozisyonun içinde yer alıyor.Dünkü golü de alkışlanacak cinstendi.Ayrıca o dakikada topa vuracak cesareti ve kendine olan güveni takdir edilecek bir durum.

Aykut Kocaman neden çıkardı anlamış değilim ama oyundan çıkana kadar takımın en iyisi idi.Alex'in golünde de O'nun parmağı var.Aykut Kocaman'ın maç öncesinde de Caner'i oyundan çıkarmak gibi düşüncesi vardi ise bu düşüncesini Caner'in performansından dolayı uygulamayabilirdi.Oyunu hareketlendirmek adına yaptığı söyledi ama hem oyunu hareketlendirmedi hem de Caner'in moralini bozmuş oldu bu değişiklik.Caner moralini bozmasın 8 haftanın sonunda takımın en iyisi konumunda.Aykut Kocaman O'ndan beklediğinin üstünde bir katkı alıyor.



Beşiktaş Simao'yu transfer ettiğinden ben bile heyecanlanmıştım.Çünkü O'nun gibi kaliteli bir oyuncunun Türkiye'ye gelmesi ben şaşırtmıştı.Ama performansına, verdiği katkıya baktığımızda isminin hakkını vermiş değil.Bunda takımın genel olarak kötü olmasından dolayı kaynaklanıyor olabilir.Ama yine de en azından Simao'dan oyuna müdahele etmesi bekleniyordu.Dünkü derbide yine fazla bir şey yapamadı ama öylee bir gol attı ki maçı konuşurken o golü atlamak ayıp olur.Şöyle söyleyeyim.Volkan'ın şu ana kadar yediği en güzel gol olabilir.Simao kalitesine yakışır bir vuruş yaptı ve top süzüle süzüle ağlarla buluştu.Bana Özer'ina ttığı gol mü yoksa Simao'nun attığı gol mü deseler ben gözüm kapalı Simao'nun attığı golü seçerdim.Öyle bir gol yani.


Son olarak Beşiktaş taraftarından bahsetmek istiyorum.Maçtan önce maçın skoru ne olursa olsun 90. dakikada atkıları saha kenarına atacakalrını açıklamışlardı.90. dakikayı merakla bekledim ve beklediğime değdi açıkcası.Atkıları atma fikri kimden çıktıysa kendileri kutluyorum  ve anlamı büyük bu olay için kendilerine teşekkür ediyorum.

25 Ekim 2011 Salı

Nedenini Sen Biliyorsun



Batman'de Joker'in "Why so serious?" sözünden sonra şimdi de Balotelli'nin "Why Always me" sözü popüler oldu.Deli dolu ama hangi takıma nasıl bir tarife uygulayacağını biliyor.Aferin Balotelli.Ama sakın Liverpool'a bulaşma.Aramız açılmasın.Şimdilik kara listeden çıktın.

Kocaeli ile Van Arasında Fark Yok # Yaşadıklarımız Aynı



Şu ana kadar tüm Türkiye'yi üzen deprem ile ilgili bir şey yazmadım.Önemsemediğim için yazmadığım anlaşılmasın.Van'daki dramları gördükçe aklıma hep 1999 depremi geliyor.Her çığlık atanı gördükçe, korku dolu gözlerle bakanları görünce, ağlayanları görünce kendimi görüyorum.1999 depreminde hiçbir yakınımı kaybetmedim ama çevreyi gezerken şahit olduklarım bana yetmişti.Sanki ben de yakınlarımı kaybetmiştim.

Van'da artçı sarsıntılar olduğundaki korkularını gördüğümde aklıma gündüz meydana gelen bir artçı sarsıntıda binaların üstüme geldiğini hatırlarım.10-15 yaşındaki çocukların ağlayarak yakınlarına sarıldığını gördükçe binaların üstüme geliyormuş hissine kapılıp korktuğum ve babamı gördüğüm anda yanına gidip sıkıca sarılıp ağladığım günü hatırlıyorum.

Yani orada depremden etkilenenleri anlayabiliyorum.O insanlara uzaktan baktığınızda bazı şeyleri fark edemeyebilirsiniz ama yanlarına gittiğinizde, gözyaşlarını gördüğünüzde, çığlıklarını duyduğunuzda, çaresizliklerini hissettiğinizde durumun ne kadar vahim olduğunu anlarsanız.Gölcük depremi ve Düzce depremini yaşamış biri olarak Van'daki insanlarımızın ne kadar endişeli olduklarını anlayabilyorum.Bilmiyorum ne kadar gerçekleşir ama umarım yaralarını çabuk sararlar.Kocaeliler olarak senelerce toparlanamadık.Umarım Van'ın toparlanması daha kısa sürer.

Son olarak birrkaç isimden bahsetmek istiyorum.Depremlerde mucizeler her zaman vardır.Van'daki depremde de bazı mucizeler oldu.Mucizenin kahramanları fotoğraftaki Yunus ve 54 saat sonra beton yığınlarının altından çıkarılan Serhat...İkisi de yaşlarına rağmen dayandılar, hayata tutundular ama maalesef ikisi de aramızdan ayrıldılar.Ölüm her zaman kötüdür ama bu iki çocuğun ölümü beni çok etkiledi.Çünkü 1999 depreminde ben de Onların yaşındaydım.Eğer ben enkaz altında olsaydım o yaşımda Onlar kadar dayanır mıydım bilemiyorum.Yunus'u ve Serhat'ı gördüğümde 1999'da yaşadıklarım gözümün önüne geliyor ve bu iki çocuğun aramızdan ayrılışlarına bir kez daha üzülüyorum.

Aslında daha fazla uzatmak istemiyorum.Çünkü ne kadar yazarsam yazayım içimdekilerim bir türlü bitmeyecek.Depremde hayatlarını yitiren vatandaşlarımıza baş sağlığı diliyorum.Yaralılanlara geçmiş olsun diyorum.Kolay değil ama bir an önce toparlanmak gerekiyor.Zira o enkazları gördükçe insanların moralleri daha da bozulacaktır.Yıllarca Kocaeli'de yaşayanlar bizlerin olduğu gibi...

24 Ekim 2011 Pazartesi

Edin Dzeko & Balotelli İşbirliği

İçine Messi Kaçmış

Beni de Al La Masia



Kadrosunda bulunan oyunculardan Victor Valdez, Gerard Pique, Charles Puyol, Andreu Fontas, Sergio Busquest, Cesc Fabregas, Xavi, Andres Iniesta, Thiago Alcantara, Pedro ve Lionel Messi'nin yetiştiği, Barcelona düşüncesini öğrendikleri, şu anki yerlerinde olmalarını sağlayan La Masia yeni görüntüsüyle resmen parlıyor.La Masia'nın şu halini görsem şu halimle bile futbol oynarım.O derece gel gel diyor.İşin şakası bir yana La Masia yeni haliyle yıldızlar yaratmaya devam edecektir.Ülkemizde hep tesisleşmeden bahsediliyor ya alın size tesis demek istiyorum.Hem dışı ile hem içi ile örnek olan bir tesis.Ülkemizde böyle bir tesis görebilir miyiz ya da ben görür  müyüm emin değilim.

Kariyerinin Maçı



Barcelona - Sevilla maçının ilk yarısını beğenmediğimden dolayı kapattım yattım.Bu maçtan gol çıkmaz diye içimden geçirdim.Ertesi gün izlediğimde maçın sonunda baya olaylar olmuş.Messih penaltı kaçırmış.Kanoute çirkeflik yapmış.Kısacası maçta herşey varmış.Asıl dikkat çekilmesi gereken şey Sevilla'nın kalecisi Javi Varas.Tartışmasız maçın adamı Jari Varas idi.Jari Varas'ın o maçtaki performansını özetleyen bir video buldum ve paylaşmak istedim.Rakip Barcelona veya Real Madrid olunca kaleciler kariyerinin maçını oynayabiliyorlar.Son örnek Jari Varas oldu.

UEFA Sıkıştırmaya Devam Ediyor

Fenerbahçe Spor Kulübü Ekim ayı olağan Yüksek Divan Kurulu Toplantısı'nda Nihat Özdemir ilginç bir şey söyledi."Hem UEFA hem federasyon  hem de kulüpler bazında hukuki çabalarımız sürüyor. Gerçeklerin bir an önce ortaya çıkarılmasını kendimize duyduğumuz güvenle bekliyoruz. TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın da Türk futbolunun haklarını uluslararası platformlarda savunacağını konusunda güvenimiz tanımdır."

Temmuz ayından beri birbirleri hakkında hiç de iyi şeyler söylemeyen TFF ve Fenerbahçe'nin birlik olup Fenerbahçe'nin hakkını savunmalarını ileri sürüyor Nihat Özdemir.Bu cümleyi duyduktan sonra acaba benim bilmediğim bir şey mi ortaya çıktı da Nihat Özdemir TFF'nin desteğini istiyor diye düşünmeye başladım.Eğer yeni bir olay olmadıysa bu çıkış çok gereksiz olacaktı.

Nihat Özdemir'in bu sözlerini okuduktan sonra goal.com sitesinde bir habere rastladım.O haberde Platin'inin TFF'ye mektup yolladığı ve o mektupta ya üç takımı düşürün ya da Euro 2012'i unutun şeklinde bir mesajın olduğu söyleniyordu.Yani Platini Hırvatistan maçına kadar cezaların verilmesini istemiş.Tabi varsa ceza...Daha bilmiyoruz.

Anlam veremediğim Nihat Özdemir'in sözlerinin üstüne bir de bu haberi okuduktan sonra benim için bazı şeyler belirginleşmiş gibiydi.Nihat Özdemir'in çıkışının altında büyük altında şu yatıyordu.Fenerbahçe yönetimi var mı yok mu kesin olarak bilemediğimiz mektubun TFF'ye gönderildiğini öğrenmiş.Mektupta UEFA'nın tehditini anlamış ve bu noktada TFF'yi yanına çekmek için bir hamle yapmak istemiş ve Nihat Özdemir de bu çıkışı yapmaya karar vermiş.Çünkü Nihat Özdemir biliyor ki Kasım ayında hiçbir karar verilemiyecek ve bu yüzden UEFA'nın sıkıştırdığı TFF bir destekçi arayışına girecek ve bu noktada o destekçi olarak Fenerbahçe ortaya çıkacak.

Sonuç alınırmı alınmaz mı bilinmez ama Fenerbahçe yönetimi tarafından iyi düşünülmüş bir hamle.Nihat Özdemir'in çıkışını sadece olası alınacak cezayı hafifletmeye yönelik olduğu düşünülebilir.Doğrudur da ama bunu canım cicim diyerek değil zor durumda bırakılan TFF'Ye destekçi olarak Fenerbahçe'yi zararsız atlatmaya çalışıyor.

UEFA'nın ilk tehdidinde korkarak UEFA'nın isteğini yerine getiren TFF bakalım ya düşür ya da Euro 2012'yi unut restini görecek mi?Aslında ne olacağı üç aşağı beş yukarı belli.Eğer iddianame 11 Kasıma kadar açıklanmazsa TFF hiçbirşey yapamaz.Yok savcı iddianamesini 11 Kasım öncesine yetiştirirse o zaman işte TFF'yi zor günler bekliyor.Olası durumdan lehine ne kopartırsam kardır düşüncesiyle Fenerbahçe de işin içine girmeye çalışıyor.Ama karar mekanizması belli.

1-Savcı iddianameyi hazırlar
2-UEFA tehditler savurur
3-TFF korkar ve istekleri yerine getirir
4-Fenerbahçe'nin de boynu kıldan ince

23 Ekim 2011 Pazar

Kimi Kandırıyorsun?



Hareketini yap sonra da özür dile.Hakem yer mi bunu.

Antalya BB:77 - Fenerbahçe Ülker:81 # Zor Kazandık



Beko Basketbol Ligi'nde 2. hafta mücadelesinde Fenerbahçe Ülker deplasmanda Antalya BB'yi 81-77 yenerek ligde 2 de 2 yaptı.Maçın tekrarını FB TV'de izleme şansı buldum.Takım daha kendine gelememiş.Geçen sene oynanan basketboldan oldukça uzak şu an için.Dünkü maçı nasıl kazandığımız kısmına gelirsek Antalya BB kullandığı 55 şutun 23ü üçlük olarak kullanması, 23 top kaybetmeleri ve 20 hücum ribaunduna izin vermeleri Fenerbahçe Ülker'in kazanmasını sağladılar.Bunun yanında Antalya BB bulduğu 25 basketin 17'si asist üzerinden.Bu rakam Fenerbahçe Ülker'de 27 baskette 12 asist olarak görülüyor.Sezonun başlangıcından beri bir türlü istenilen oyun oynanamadığı ve sistemin aksaması nedeniyle asist rakamları hep aşağılarda.Lig bir şekilde halledilir ama Eurolig'te sıkıntı yaratabilir.O yüzden oyuncuların bir an önce sisteme uyum sağlamaları gerekiyor.


Salon: Antalya Atatürk Spor Salonu

Hakemler: Fatih Söylemezoğlu, Fatih Arslanoğlu, Sami Özel

Antalya Büyükşehir Belediyesi (77): Anthony Fisher 10 (4 ribaund-4 asist), Caner Öner, Alican Güney, Rasim Başak 10 (4 ribaund-1 asist), Melih Mahmutoğlu 6 (1 ribaund-2 asist), Gökper Gen 6 (3 ribaund-6 asist), Valentin Pastal 2 (5 ribaund), Deangelo Casto 6 (8 ribaund-2 asist), Stevan Jelovac 19 (5 ribaund-1 asist), Albert Brown 12 (1 ribaund-1 asist), Bora Hun Paçun 6 (8 ribaund)

Fenerbahçe Ülker (81): Roko Leni Ukic 11 (4 ribaund-2 asist), Curtis Jerrels 7 (1 ribaund-3 asist), Ömer Onan 10 (4 ribaund-1 asist), Gasper Vidmar 5 (3 ribaund), Kaya Peker 5 (8 ribaund), James Gist 13 (4 ribaund), Oğuz Savaş 15 (7 ribaund-1 asist), Hakan Demirel 3, Bojan Bogdanovic (3 ribaund-1 asist), Emir Preldzic 12 (4 ribaund-4 asist).

1. Periyot: 15-19
2. Periyot: 19-21
3. Periyot: 24-12
4. Periyot: 19-29

Motorsporlarında Bir Ölümcül Kaza Daha



Motor sporları bir insanı daha kaybetti.Indy Car'da Dan Wheldon'un ölümünden 1 hafta geçmişken bu sefer MotoGP'de korkunç bir kaza sonucunda Marco Simoncelli hayatını kaybetti.Her kazada bir korkunçluk vardır ama bu kaza bambaşka.Çarpışma sonucu MArco Simoncelli'nin kaskı çıkıyor.O kaskın çıkabilmesi için çok büyük bir kuvvet gerekiyor.Artık çarpişma ne kadar bir kuvvet oluşturmuş düşünün.Kazadan sonra MArco Simoncelli'nin görüntüsü herşeyi anlatıyordu zaten.Resmi açıklama olarak tedavisi sürüyor diye açıklansa da ilerleyen saatlerde öldüğünü açıkladılar.Motorsporları gencecik bir pilotu daha kaybetti.Dan Wheldon'un ölümünden sonra da yazmıştım.Motorsporlarında ölümler bazen kaçınılmaz oluyor.Bu ölüm ne ilk ne de son olacak.Ne kadar önlem alırsanız alın bu spor sürpriz yapacak bir yer buluyor ve bulduğunda da affetmiyor maalesef.Motorsporlara gönül vermiş herkesin başı sağolsun.Ölümün iyisi kötüsü olmaz ama bana göre erken ölüm her zaman daha kötüdür.

Bu arada Malezya'da tribünleri dolduran seyircilere birkaç şey söylemek istiyorum.O kazadan sonra yarışın iptal edildiği açıklanırken tribünlerden bir uğultu yükselmeye başladı.Hiç hoş bir durum değildi.Tamam tribünde olduğun için kazanın ne kadar büyük bir kaza olduğunu anlayamamış veya öğrenememiş olabilirsin ama iptal anonsu yapıldıktan sonraki tavırları hiç hoş değildi.Sonuçta eğer çok kötü bir durum olmasaydı iptal etmezlerdi diye düşünmeleri gerekiyordu.Neden iptal edildiğini anlamışlardır umarım..

21 Ekim 2011 Cuma

Söylesene Bize Hocam Takım Neden Oynamıyor?


Dün spor programlarına bakarken biri bir futbol takımının iyi yaptığı bir şey muhakkak vardır demişti.Hakikaten öyle.Bir futbol takımının elbette eksikleri vardır.Ama bir futbol  takımı en azından birşeyi iyi yapar.Bir takım kanatları çok iyi kullanır, bir takım göbekten etkili olur, bir takım duran toplarda etkili olur, bir takım ayağa pas oyununda başarılıdır, bir takım uzun boyludur hava toplarını tercih eder, bir takım savunmayı iyi yapar, bir takım kontra ataklarda etkilidir, bir takım etkili şutlar çıkarır...Bu böyle gider.Yani bir takım bu oyunun bir yerinde başardığı birşey vardır.

Dünkü maça baktığımızda Beşiktaş ne oynadı diye sorarsanız ne cevap vereceğimi bilemiyorum.Ben de sorunuza soruyla cevap verirdim herhalde.Hakikaten Beşiktaş ne oynadı?Beğenmediğimiz Stoke bile başarılı olabileceğini düşündüğü bir sistemle oynamaya çalışıyor.Hava hakimiyetleri olduğundan sürekli uzun oynuyorlar.Bu sisteme çağ dışı diyebilirsiniz ama Stoke City gücünün farkında olduğundan böyle bir sistemle oynuyor.

Beşiktaş'a baktığımızda ileride Edu kendi halinde takılıyor.Aslında Edu'nun suçu da yok.Kanata bakıyoruz Q7 aldığı topları ezmekle meşgul.Simao beni şaşırtmaya devam ediyor.Simao'nun formsuzluğunun sebebi takımın sistemsiz olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.Orta sahada Aurelio-Necip-Ernst elinden geleni yaptı ama olmadı.Defansa geldiğimizde aksamayan bölge kalmadı.Kenarda da Carvalhal gibi oyuna müdahele etmede yetersiz olan bir nöbetçi hoca olunca Beşiktaş'ın durumu kaçınılmaz.

Dün Dinamo Kiev sağdan geldi, soldan geldi, ortadan geldi, duran toplarla geldi.Dün bir takımın kazanmak için ne yapması gerekiyorsa yaptı Dinamo Kiev.Son vuruşlardaki beceriksizliği ve talihsizlikleri nedeniyle maç 90+4 e kadar 0-0 devam etti.Eğer ilk yarıda Dinamo Kiev golleri bulsaydı geçen seneki durum ortaya çıkardı.

Durum böyle iken Carvalhal maçın hakkı beraberlikti demesi asıl konuşulması gereken konu.Beşiktaş belli ki maçı 0-0 a kilitlemek için sahaya çıkmış ve hücum organizasyonu olarak hiçbir girişimde bulunmamak üzere sahaya çıkmış.Carvalhal 90+4 e kadar maç 0-0 devam ettiği için maçın hakkı beraberlik dedi sanırım.Maçın hakkı ne zaman beraberlik olur?Her iki takımda aynı derecede mücadele eder ve eşit şansları bulursa maçın hakkı beraberlik olur.Ama dünkü maç öyle değildi.Dinamo Kiev sahanın her bölgesinde oyunun hakimi idi ve birçok gol pozisyonuna da girdi.

Aslında Carvalhal'a kızmamak gerekiyor.Çünkü bir insanın kapasitesi bellidir ve O'ndan o kapasitesini aşmasını bekliyorsanız suç O insanda değildir.Suç O'ndan kapasitesini aşmasını bekleyenler.Fenerbahçe'nin bir zamanlar düştüğü tuzağa bu sefer Beşiktaş düştü.Bir adamın peşine takılarak transfer yapmalarının sonucunu bugünlerde görüyoruz.Fenerbahçe'deki Brezilya lobisinin benzeri bir Portekiz lobisi var Beşiktaş'ta.

Bundan sonra ne olacak sorusunun cevabı belli.Beşiktaş 2 zor maç oynayacak.Geçen hafta Fenerbahçe karşısında iyi mücadele eden ve ligin sürpriz ekibi Mersin İY ve ezeli rakibi Fenerbahçe ile oynayacak Beşiktaş.Bu iki maçı kaybetmesi yüksek bir ihtimal Beşiktaş'ın görüntüsüne baktığımızda.Eğer Beşiktaş bu iki maçta da puan kaybı yaşarsa Fenerbahçe maçı sonrasında Carvalhal gönderilir diye düşünüyorum.Baştan gelmesi hata olan Carvalhal'ın gönderilmesi, hatadan dönülmesi birşeyi değiştirir mi bilemem ama en azından takımı bir süreliğine teslim edebileceğiniz bir Mustafa Denizli var.Ya da Ersun Yanal var.Bu isimler konuşulduğu için bu isimleri söylüyorum.Ne olursa olsun Beşiktaş bir sezonu daha kaybedecek gibi duruyor.

Galatasaray başkan ve teknik adam değişikliği ile her ne kadar takım tam oturmasa da en azından doğru yolda ilerlemeye çalışıyorlar.Beşiktaş da aynı yöntemi seçerse başarılı olabilir ama yönetim ve teknik adam değişikliğinin bir arada olacağını sanmıyorum.Beşiktaş için sezon zor geçecektir.Bakalım yönetim bu sefer bu işten nasıl kurtulmaya çalışacak?İstifa ederek mi yoksa yıldız transferler yapmaya devame ederek mi?

Başlığa gelecek olursak Mustafa Denizli takımın başında olduğu zaman takımın oynadığı oyundan memnun olmayan taraftarlar tepkilerini bu cümle ile gösteriyorlardı.Beşiktaş'ın şu anki durumu için de geçerli olduğu için başlığı bu cümle seçtim.Söylesene bize hocam takım neden oynamıyor?

17 Ekim 2011 Pazartesi

Bu Kaçıncı Vay Be....



Nedense artık Barcelona maçlarını izleme isteğim olmuyor.Belki de sonucu belli düşüncesi hakimdir.Bilemiyorum...Ama yine de Messi ne yapmış diye en azından maçın özetini izlemekten kendimi alıkoyamıyorum.Attığı ilk gol gerçekten muhteşem.Bizi bu tür gollere alıştırsa da her seferinde vay be dedirtmeyi başarıyor.Bir de Racing maçında Iniesta-Messi uyumu gözlerden kaçmadı.Özellikle bu maçta bir başka gözüktüler.


Taptığın Şey Uğruna Ölmek...



Sporun güzel yanı kadar kötü tarafı da var.Spor insanı kendisine delice taptırır tehlikeli yanlarını görmezden gelerek.Ama bir gün taptığımız spor bize sürpriz yapabiliyor.Özellikle motorsporlarında gerçekleşen kazalar sonucu gelen ölümlere sık karşılaşıyoruz.Indy Car'daki ölüm ne ilk ne de son olacak.Bunu pilotlar bilmelerine rağmen dedim ya bu spora taptıkları için işin o tarafını görmezden geliyorlar.

Senna gibi bir pilotu bile aramızdan alan motorsporları dün de Dan Wheldon'u aldı götürdü.Indy Car'da kazalar meçhurdur.Çoğu kazalar sadece kaza olarak kalsa da bazen ölümcül olabiliyor işte.Kariyerinde şampiyonluk bulunan Dan Wheldon'u biz de anmış olalım.İsmini hiç duymasak da sporsever olarak en azından ölen sporcuyu analım.Çünkü bizler spora tapıyoruz.

13 Ekim 2011 Perşembe

Sen Bizim Kahramanımızsın Taner Gülleri



Her kulübün bir kahramanı olur.Özellikle Anadolu'da.Biz Kocaeliler için de Taner Gülleri kahramandı.Kocaelispor'a gelişi ile bize inanılmaz anlar yaşattı.Kocaelispor Süper Lig'e çıkarttı.Hem de Bank Asya'da gol kralı olarak.Süper Lig'de bir sezonda dört büyüklere gol atan ilk oyuncu oldu.O sezon bir maç var ki hala unutamıyorum.22 Şubat 2009 günü Taner Gülleri için başka bir şey ifade ediyordu.Taner o gün deplasmanda Galatasaray'a 4 gol atarak imkansızı başardı.Her Kocaeli taraftarının aklındadır o maç.5-2 gibi bir skorun çıkmasından dolayı yoksa geçmişe bakıp vay be biz bir zamanlar neler yapıyormuşuz demek için mi hatırlıyoruz bilemiyorum.Şu anda kocaelililer için durum karışık.Ne hissettiğimizi bilmiyoruz.İşte bu duygu karmaşasının arasında bir kötü haber daha aldık.Kahramanımız olan Taner Gülleri futbolu bıraktığını açıklamış.Yaşının ilerlemesinden dolayı sakatlığının geçmesinin biraz zaman alacağını biliyordum ama futbolu bırakacağını hiç düşünmemiştim.Şu anda ne diyeceğimi bilemiyorum."Organize İşler"de Yılmaz Erdoğan Tolga Çevik'e "Süpermen hiç intihar eder mi?Çocuklara nasıl anlatacaksın?" diyordu.Aynı durum bizler için de geçerli.Bize küçüklüğümüzden beri Kocaeli masalları anlatılırdı ve bu masalların son kahramanı Taner Gülleri idi.Şimdi ise Masalda hem kahraman öldü hem de masal artık masal olmaktan çıktı.Şimdi çocuklara nasıl anlatacağız Kocaeli masalını.Yer ve insan öğelerinin olmadığı masala masal denilir mi?ya da çocuklar bu masalı dinlerler mi?

Dedim ya karışık duygular içerisindeyim.Kocaelispor'un haline bakınca içim acıyor.Bir zamanlar desteklediğim takım bu değil diyorum.Ama o olduğunu görünce sus pus olup oturuyorum.Üstüne bir de kahramanlarımızın futbolu bıraktığını duyunca batsın bu dünya moduna giriyorum.Biliyorum ki tüm Kocaelililer aynı durumda.Son olarak Taner Gülleri'ye bize yaşattığı onca mutluluktan dolayı teşekkür ediyorum.Keşke daha uzun yıllar bir arada olabilseydik.Ama şunu bil ki bizler seni hep hatırlayacağız.Aklımızdan bir an olsun çıkarmayacağız.Ali Sami Yen'de attığın 4 golü asla unutmayacağız.Sen bizim kahramanımız olarak kalacaksın.Sağol Taner Gülleri...


Messi Michael Jackson'a Özendi

Ali Ece Büyüksün!!!



Son bir haftada A Milli Futbol Takımımız 2 maç yaptı.Almanya karşısında 3-1 lik yenilgi, Azerbeycan karşısında ise zoraki 1-0 lık galibiyet...bu iki maç hakkında herkes bir şeyler yazdı, karaladı.Ben de aynı şeylerden bahsetmemek adına bu iki maç ile ilgili başka bir konuya geçmek istiyorum.Almanya maçı sonrası Trt spor'u açtım ve Ali Ece'nin de olduğu Futbol Ateşi programı vardı.Ali Ece olunca o program izlenir diyerekten izlemeye başladım.Maç hakkında yorumlar yapılmaya devam edilirken Ali Ece'nin öksürük sesi duyuldu.Konuklardan biri de Ali Ece'ye su iç tavsiyesinde bulundu.Ali Ece'nin bu tavsiyeye verdiği yanıt ise şöyleydi:Yeni aldım damlamasın.Yeni aldığı şey teknoloji harikası olan Ipad...Yeni aldığından üzerine su damlamasından korkuyor ve diyor ki aman damlamasın.O anda görüntüde başka şeyler olduğu için Ali Ece su içti mi göremedim.Ama suyu içip içmemesi bir şeyi değiştirmez.Başka biri olsa yeni aldığı bir şeyin üzerine su damlar diye endişe etmezdi canlı yayında.Dile getirmezdi.O yüzden ben Ali Ece büyüksün demek istiyorum.

Asık Surat Hakemliği Bıraktı



Bu kararı almak ile doğru yapmıştır ya da yanlış yapmıştır diyemem.Bünyamin Gezer'in bileceği iş.Ama şunu diyebilirim.Oyunculara sert davranan, hiçbir şekilde oyuncu ile diyaloglara girmeyen ve soğuk davranan yani oyuncularla iletişimi sıfır olan bir hakemin futbolumuzdan çıkmasına sevindim.Sürekli yüzü asık bir hakem sahada hiçbir zaman iyi durmuyordu.

Fenerbahçe Ülker'e NBA Patentli Oyuncu



Fenerbahçe Ülker de gözünü NBA yıldızlarına çevirdi.Bu sezon için aslında NBA'den bir transfer beklenmiyordu ama sakatlıklardan dolayı biraz da mecbur kalındı.3 numaralı pozisonda Marko Tomas'ın sakat olmasından dolayı yerine bir oyuncu gerekti.En azından Tomas takıma geri dönene kadar oynayacak bir oyuncuya ihtiyaç vardı.Bunun çözümü de NBA'de arandı.Sonunda da Thabo Sefolosha ile anlaşıldı.Sefolosha kaliteli bir oyuncu.Marko Tomas ile bire bir örtüşmeseler de Sefolosha takıma katkı sağlayacaktır.Sefolosha transferine olumlu bakmama rağmen takımın hala iyi bir pota altı oyuncusuna ihtiyacı var.Ama öyle gözüküyor ki Sefolosha son transferimiz olacak.

6 Ekim 2011 Perşembe

Paul Scholes And His Dark Side

Paul Scholes




His Dark Side

Bizi Kandıramazsın


Futbolda 30 yaş acayip bir yaştır.Bazı oyuncular kariyerinin zirvesindedir ve futbola yeni başlamış gibi oynarlar.Bazı futbolcular ise oynamaktan sıkılırlar ve bir an önce yeşil sahadan ayrılmak isterler.Her iki düşünceyi de saygıyla karşılarım.

Zlatan İbrahimovic de 30 yaş sınırına geldi ve futbolu bırakmaktan bahsetmeye başladı.Zlatan'ın kariyerine baktığımızda bu yaşına kadar O'nu futboldan soğutacak bir durum olmadı.Aksine her gittiği kulüpte kupalar kazandı.Ajax'da 2, Juventus'ta 2, Inter'de 3 ve Milan'da 1 lig şampiyonluğu yaşadı.Peki böyle başarılar kazanmış bir oyuncu 30 yaşında neden emekli olmaktan bahsetsin?

Cevabı açık...Şampiyon olamamaktan korktuğu için...Çünkü şampiyon olamazlar ise Zlatan'ın serisi bozulmuş olacak.Her gittiği takımda her sene şampiyonluk görmüş oyuncu olarak kariyerine devam edecek iken bu serinin bozulması O'nun için iyi olmaz.Bu sene işlerin zor olduğunun farkına vardı ve kariyerini zirvede bitirmeye karar verdi.Öbür türlü Zlatan'a gelip hani her sene şampiyon oluyordun ne oldu diyeceklerdir.Ben en azından derim.O da bunun farkında galiba ki emeklilikten erken bahsetmeye başladı.

Şaka bir yana Zlatan'a sormak lazım.Neden böyle bir düşünceye sahip?Her gittiği kulüpte başarılar kazanmasından dolayı bir doygunluk mu var yoksa bizim bilmediğimiz bir sorunu mu var?Bu arada Murat Kosova bu tür yıldızların transferlerde takas edildiğinde takaste kullanılan diğer oyuncu başarılar kazandı mı diğer oyuncu strese girer şeklinde yorum getirmişti Zlatan'ın bu çıkışına.Doğruluk payı olabilir.Sezon ilerledikçe daha net öğrenebileceğiz.Bu çıkış doygunluktan mı yoksa kıskançlıktan mı?

İnsafsızca Bir Hareket

Penaltı Konsantrasyon İşidir

Afiyet Olsun



Yabancı bir ülkede olduğun zaman her zaman senden birinin yanında olmasını istersin.Yabancı bir ülkede yalnızlık çekmemek için.Real Madrid'de de Khedira ile Mesut ve Hamit ile Nuri birbirlerinden ayrılmıyor gibiler.Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor derler ya aynen öyle.

1 Ekim 2011 Cumartesi

Şimdi mi Aklınıza Geliyor?



Fiorentina Başkanı Riccardo Montolivo'ya kızmış.Nedeni ise Montolivo'nun sezon sonu bitecek olan sözleşmesini uzatmayıp takımdan ayrılmak istemesi...Ben sezon sonu sözleşmesi bitecek olan oyuncuların sözleşmelerini uzatmadıklarında neden kızıldığını anlamıyorum.Vatan haini ilan edildiklerine inanamıyorum.Eğer bir oyuncu sözleşmesi uzatılacak kadar değerli bir oyuncu ise o zaman birkaç sezon öncesinden bu durumu görüp oyuncunuzla sözleşme yenileyeceksiniz.Ama her ne hikmetse başkanlar önceden yenilemek yerine son senede yenilemeye çalışıyorlar ama oyuncular çoğunlukla yanaşmıyorlar.Ülkemizde bunun örneklerini çokca görüyoruz.En son Selçuk İnan da Trabzonspor aynısını yaşadı.Trabzonspor Selçuk İnan'ı vatan haini ilan etti.Aynı şekilde Tuncay Fenerbahçe'den ayrılmıştı.Başkanların, teknik ekiplerin önlerinde bu kadar örnek varken ders almayıp hala son senede sözleşme yenilemeye çalışıyorlar ve sonrasında anlaşma olmayınca da oyuncuyu vatan haini ilan edip bu başarısızlığı oyuncuya yüklemeye çalışıyorlar.Her seferinde aynı şeyi yapınca artık inandırıcı gelmiyor.Her anlaşmazlıkta da oyuncu hatalı değil ya.Başkanların hiç mi suçu yok?

Ömer&Serdar K.&Serdar A. (Geleceğimiz Sağlam)



FM oyunlarında fenomen haline gelen Ömer Toprak gerçek hayatta Milli Takım tercihini Türkiye'den kullandığı açıklandı.Ömer Toprak'ın bu tercihi Milli Takımımızdaki defans oyuncusu yokluğunda ilaç gibi gelecektir.Milli Takım üç tane potansiyelli defans oyuncusuna sahip ve bizi uzun yıllar taşıyacaklardır.Kim bunlar?Ömer Toprak, Serdar Aziz, Serdar Kesimal...

Tevez&City İlişkisi Boşanma Evresinde

Manchester City'e gelişi olay oldu.Gidişi de olay olacak gibi duruyor.Carlos Tevez City için her şey demek iken ve gollerini atarak takımı sırtlarken birden ben ayrılmak istiyorum demeye başladı.Manchester bana göre şehir değil diyerek artık City benim için bir şey ifade etmiyor demeye çalıştı.Bütün yaz ayrılmak istemesine rağmen Mancini'ni O'nu bırakmak istemedi.Bir de O'nu isteyen bir takım çıkmayınca Carlos Tevez City'de kaldı.Ama bu süreç içerisinde takımda bulunan Dzeko ve Balotelli'nin gerisine düştü.Üstüne bir de Agüero gelince Carlos Tevez için forma adeta hayal oldu.Mancini Carlos Tevez için 4. forvetimiz demişti.Yani psikopatlığı ile ün salmış Balotelli bile Tevez'in önündeydi Mancini'nin gözünde.Bu durum Carlos Tevez'in canını sıkmış olacak ki şampiyonlar liginde oynanan Bayern maçında oyuna girmek istemedi.Bu durum yedek kulübesinde küçük çaplı krize neden oldu.Ama asıl kriz maç sonrasında ortaya çıktı.Mancini Tevez'i defterden sildi ve artık benim için yok dedi.Üstüne bir de 2 hafta ceza verdi.Mancini'nin sözleri ve verilen ceza sonrasında Carlos Tevez bir daha City forması giyemeyecektir.Ama şu an  için takımda bulunmak zorunda.En azından devre arasına kadar.Devre arasında Inter'e gideceği söyleniyor.Inter'de ne yapar bilemem ama orada da sıkalacağına eminim.

Bu arada videoda Carlos Tevez fena kulis yapıyor.Takım arkadaşlarına haklı olduğunu anlatmaya çalışarak arkadaşlarından destek aramaya bakıyor.Ne kadar kulis yaparsa yapsın kulüpten gidecektir Carlos Tevez.Devre arasına Inter'e gider, oradan da doğru ülkesine.O'nu ancak Arjantin keser.


Yaş 39 Ama...#3

Stoch Neden Oynamıyor Hocam?


 Geçen sezon rotasyonda kendisine fazla yer bulamayan Stoch ile ilgili hep şu konuşuluyordu.Fiziksel açıdan yetersiz olmasından doalyı Aykut Kocaman O'nu kuvvetlenmesi yönünde antrenman yaptırıyor.Beklenen düzeye geldiğinde de oynatılacak.Yani Aykut Kocaman Stoch'u gelecek sezona hazırlıyor diye söyleniyordu.

Bu sezona baktığımızda Stoch'un oynaması beklerken bırakın rotasyona girip oynamayı daha 1 dakika bile oynamamış.Durum böyle olunca acaba Stoch da bir sorun mu  var diye düşünmeye başlıyoruz.Belki yerli oyuncuların sakatlanmasından dolayı ideal 11in oluşamaması Stoch'un oynamasına bir engeldir ama 1 dakika bile oynamaması düşündürücü.Oynamak isteyen bir genç oyuncuyu yedek kulübesinde oturtmaya devam ederse Aykut Kocaman Stoch takımdan ayrılmayı düşünebilir.

Aykut Kocaman en azından Stoch'u denemek adına İBB ya da bir sonraki maçta Caner'i sol beke çekip önde Stoch'u oynatabilir.Şu an için Caner iyi oynadığı için Aykut Kocaman O'nu kesmeyi istemiyor ama ilerisi için şimdiden Stoch'a şans vermesi gerekiyor.

Aykut Kocaman en azından neden Stoch'a şans vermediğini açıklasın da biz de ne olduğunu bilelim.Açıklanmadıkça bu konu üzerinde konuşulur da konuşulur.Şu an Aykut Kocaman ile karşılaşsam ilk soracağım soru neden Stoch oynamıyor olurdu.

Mourinho'nun Yeni Gözdesi Raphael Varane

Real Madrid forması altında 2. maçına çıkan 18 yaşındaki Raphael Varane ilk golünü Rayo Vallecano karşısında ilginç bir vuruşla attı.18 yaşında Real Madrid gibi bir takımda defansta şans verilen Raphael Varane bu golle birlikte Jose Mourinho'nun gözüne girmiştir.Mourinho bu genç oyuncuyu sık sık oynatacaktır diye düşünüyorum.

Penaltı İle Sesini Duyurmuştu



Bu penaltıyı attıktan sonra futbolun ruhunu seven herkes tarafından eleştirilmişti.Demek ki insanlar neler söylemişse O'nun hakkında bir trafik kazasında hayatını kaybetti.Atalarımız alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demiş ise bir bildikleri vardır dimi.

Yaş 39 Ama...#2

Atletico Madrid Direnemedi (Barcelona:5-A.Madrid:0)

Atletico Madrid Barcelona'yı zorlar diye beklerken hiçbir şekilde direnemedi.Top hep Barcelonalı oyunculardaydı ve oyunu istedikleri gibi yönlendirdiler.Atletico Madridli oyuncular ise topu ayaklarında dolaştırmak yerine gözleriyle izlemek zorunda kaldılar.Özellikle kanat oyuncuları etkili olur diye tahmin ediyordum ama artık Barcelona mı izin vermedi yoksa A.Madridli oyuncuların ayakları mı titredi bilemiyorum ama sahada yok giblerdi.Barcelona ise önüne kim gelirse gelsin gollerini atmaya devam ediyor.Dahası rahat oyununu sergilemeyi başarıyor.A.Madrid tepeyi zorlayabilecek bir takım olarak düşünülüyordu ama gördük ki o seviyeye çıkmaları zor.Bu sezon da Barcelona-Real Madrid çekişmesi izleyeceğiz.Diğerleri ise kendi aralarında oynayacakmış gibi bir görüntü var.

Ranieri İle 2 de 2

Inter kan değişiminden sonra önce ligde Bologna'yı, sonra da şampiyonlar liginde CSKA Moskova'yı yenerek 2 de 2 yaptı.Ranieri gelir gelmez ne değiştirdi bilinmez ama Inter toparlanma evresine girmiş gibi gözüküyor.Erken mi konuştum emin değilim ama ard arda alınan galibiyetler takıma güven aşılamıştır diye düşünüyorum.Kısa vadede Ranieri başarılı gözüktü ama önemli olan uzun vadede başarılı olmak.

Valencia Kendisine Yenildi

Sevilla - Valencia maçı geçen haftanın maçı olarak nitelendirilebilir.Valencia eline geçen fırsatı değerlendiremedi ve 1-0 yenilmekten kurtulamadı.68. dakikada Sevilla'da Escude kırmızı kart görmesiyle Sevilla 9 kişi kaldı ve Valencia penaltı kazandı.Topun başına Banega geçti ve penaltıyı gole çeviremedi.Banega takımı için bir umut yaratacak iken penaltıyı kaçırarak maçı sıkıntıya soktu.Ardından tahrik edilen Aduriz rakibinin ayağına basarak kırmızı kart gördü.Sevilla 9 kişi, Valencia 10 kişi kaldı.Sevilla son dakikalarda iyi kapandı  ve maçı 1-0 kazandı.Bu skorla Valencia ilk yenilgisi aldı.Sevilla ise iyi gidişine devam etti.Maçın dönüm noktası olarak iki pozisyonu sayabiliriz.Birincisi penaltının kaçması...İkincisi Aduriz'in kırmızı kart görmesi...

Gaziantepspor'a Yeni Bir İsim Abdullah Ercan


Kayserispor'da yaptıklarından sonra dikkatle izlenen teknik adamlar arasına adını yazmayı başaran Tolunay Kafkas geçen sezon özellikle ikinci yarıda Gaziantepspor'a oynatığı oyundan sonra bu sezon takımına seviye atlatacağını düşünülüyordu.Şampiyonluk olmasa bile ilk 4 için önemli adaylardan biri olacağını düşünülüyordu.Ama işler Tolunay Kafkas için iyi gitmedi.Ligde oynadıkları 4 maçı da kaybeden Gaziantepspor'da Tolunay Kafkas dönemi bitmiş oldu.Bu sezon Gaziantepspor'un şanssınlığı sezonu erken açması idi.Sezonu erken açan her takım gibi ligin başlarında performansları düştü ve lige iyi başlayamadılar.Bir de ligin başlama tarihi Eylüle alınınca yaptıkları erken yüklemeler bitince fiziksel açıdan güçsüz duruma geldiler.tolunay Kafkas'ın Fenerbahçe maçı sonrasında oynuyormuşuz, koşuyormuşuz gibi yaptık demesinin altında bu neden yatıyor.Fiziksel açıdan iyi durumda olsalardı sezon Gaziantepspor için böyle başlamazdı.

Artık yeni bir isimle çalışacaklar.Abdullah Ercan yanılmıyorsam ilk defa bir kulüp çalıştıracak.Milli takımdaki düşünce yapısı ile Gaziantepspor'daki düşünce yapısı ne kadar benzerlik gösterecek merak ediyorum.Milli takımlar ile kulüp takımları farklı dinamiklere sahiptir.O yüzden Abdullah Ercan geçiş döneminde zorlanabilir.Bir de mevcut kadro Abdullah Ercan'ın eseri olmadığından en azındane ilk devrenin sonuna kadar beklemesi gerekir Gaziantepspor yönetiminin.Kulüpler için yeni bir isim Abdullah Ercan.Bakalım nasıl bir performans gösterecek.Çünkü Gaziantepspor kariyeri geleceğini şekillendirecek.Kendisine başarılar diliyorum.Hep aynı isimleri gördüğümüz kulüplerimizde yeni isimler görmek sevindirici ve umut verici.

El Pelusa 1 Yaşında

Son 10 gündür o kadar yoğundum ki blog için önemli olan tarihi unutmuşum.Bir arkadaşım beni uyarmasa boş geçecektim neredeyse.Kendisine teşekkür ediyorum.geçen sene tarihler 23 eylülü gösterdiğinde bir blog açıp kendimce birşeyler yazmaya kadar verdim.Geçen cuma blog 1 yaşına girdi.1 yıllık periyotta elimden geldiğince yazı paylaşmaya çalıştım.Okulun izin verdiği sürece gündemi takip ederek gündem hakkında bir şeyler karalamaya çalıştım.Bundan sonra da aynen devam edeceğim.Umarım bu blogu uzun yıllar yaşatabilirim ve yazılarımı sizlerle uzun yıllar buluşturabilirim.Blogu ziyaret eden, yorumlar yazan herkese teşekkür ederim.