25 Ekim 2013 Cuma

Kötü Başlangıcın Sonu Mağlubiyet

Eurolig'de gruptaki ikinci maçında evinde son iki sezonun şampiyonu Olympiakos ile karşılaşan Galatasaray kötü ilk yarının ardından ikinci yarıda öne geçmesine rağmen son çeyrek tecrübeli rakibi karşısında zorlandı ve maçı 67-78 kaybetti.

Maçın büyük bölümünde istediğini yapamamasının cezasını çekmiş oldu Galatasaray.İlk yarıda Arroyo'nun ortalıkta görünmemesi, Gordon'un gününde olmaması Galatasaray'ı fazlasıyla zorladı ve maçın büyük bölümünde hep kovalayan oldu.Özellikle üçüncü çeyrekte Arroyo'nun kıpırdanmasıyla hem içeriden hem de dışarıdan bulduğu sayılarla öne geçmeyi başarsa da hem rakibinin son periyot oynama tecrübesinden hem de Olmypiakos'u yakalamak için verilen mücadele sonucunda fiziksel yorgunluk Galatasaray'ın maçın sonlarına doğru oyundan kopmasına neden oldu.

Maçı kaybetmiş olabilir ama özellikle üçüncü çeyrekteki görüntü umut vericiydi.Gerekli dersler alındığında Galatasaray başarılı sonuçlar alacaktır.Bu tür maçları ikinci tur maçları için bir hazırlık niteliğinde görmek gerekiyor.Asıl mücadele orada verilecek çünkü.

Allah Rahmet Eylesin


Tüm spor camiasının başı sağolsun.

20 Eylül 2013 Cuma

En Karlı Ülke İsviçre Oldu

Şampiyonlar ligi ve avrupa liginde ilk mafta geride kalırken ülke puanı sıralamasında işler kızışmaya başladı.Bir adım önde gözüken Belçika'yı izleyen Türkiye, İsviçre ve Yunanistan ilk 12'de yer almak için mücadele ediyorlar.

Şampiyonlar liginde mücadele eden Galatasaray evinde Real Madrid'e yenilerek bu hafta ülke puanına bir katkı yapamadı.Avrupa liginde ise Trabzonspor deplasmanda galip gelerek 0.4 puan getirdi.Gelen 0.4 puan ile birlikte Türkiye ilk haftayı 30.400 puan ile 11. kapattı.

Sıralamada bizim önümüzde yer alan Belçika avrupa kupalarında 4 temsilcisi ile temsil ediliyor.Şampiyonlar liginde Anderlecht ve avrupa liginde Standart Liege ilk maçlarını kaybetti.Avrupa liginde mücadele eden Zulte Waregam ilk maçında berabere kalırken Genk ilk maçında galip geldi.Belçika bu hafta 0.6 puan kazandı ve haftayı 33.300 puan ile 10. kapattı.

Türkiye gibi avrupada iki temsilcisi bulunan Yunanistan 0.4 ülke puanı kazanarak haftayı 29.400 puan ile 13. sırada tamamladı.İlk 12 dışında yer alan Yunanistan için kritik bir sezon olacak.Eğer sezon sonunda ilk 12'de yer alamazlarsa şampiyonları direk oalrak şampiyonlar ligine katılamayacak.

İlk 12'de yer alma mücadelesinde bu haftayı en karlı kapatan İsviçre oldu.İsviçre'nin avrupada mücadele eden 3 temsilcisi de bu hafta galip gelerek maksimum puanı kazandırdı.İsviçre alınan 3 galibiyet ile 1.2 ülke puanı kazandı ve haftayı 30.225 puan ile 12. kapattı.

İsviçre bu haftaki atağı ile hem Türkiye'yi yakaladı hem de Yunanistan ile arayı açtı.Türkiye açısından bakacak olursak Trabzonspor galibiyetinin yanına Galatasaray'dan gelecek bir beraberlik olsaydı daha iyi olurdu ama Trabzonspor'un galibiyeti de biraz olsun toparladı.Türkiye ve İsviçre'nin bir avantajları var.Belçika temsilcisi Anderlecht ve Yunanistan temsilcisi Olympiakos aynı grupta yer alıyorlar ve birbirlerinden puan çalacaklar.Bu durumu İvsiçre ve Türkiye iyi değerlendirirse Belçika'yı yakalama ihtimalleri olabilir.

Öyle bir durumdayız ki maalesef her hafta ülke puanı ne durumda diye bakmamız gerekiyor.Umarım ikinci maçlarla birlikte avrupadaki temsilcilerimiz Galatasaray ve Trabzonspor kazanırlar ve ülke puanı açısından bu sezonu kurtarabiliriz.

10.Belçika 33.300
11.Türkiye 30.400
12.İsviçre 30.225
13.Yunanistan 29.400

8 Eylül 2013 Pazar

Olimpiyat İçin Ciddi Hazırlık Şart


2020 olimpiyatı için Tokyo ve Madrid ile yarışan İstanbul Tokto ile finale kaldı ama daha hazır gibi görünen Tokyo seçimi kazandı ve 2020 olimpiyata ev sahipliği yapacak.Ev sahipliğini Tokyo'ya kaptırmamızdan sonra hayal kırıklığını fazla uzatmadan 2024 için hazırlıklara başlamak gerekiyor ki komiteyi ikna edebilelim.

İstanbul'un kaybetmesinden sonra neden olarak çeşitli şeyler gösteriliyor ama asıl nedenler üzerinde konuşulmuyor.Komite değerlendirme yaparken elbette ülkenin içinde bulunduğu tüm koşulları dikakte alır ama komite için asıl önemli olan olimpiyat ruhunun olup olmadığı ve olimpiyata ev sahipliği yapacak kapasitenin olup olmadığıdır.

Komitenin ev sahibini belirlerken üzerinde durduğu konulardan biri ulaşımdır.Ev sahipliği yapacak olan şehirde sporcuların ve seyircilerin tesislere rahat bir şekilde ulaşılabilmesi için altyapınızın iyi olması gerekiyor.Şehirin metro ağlarıyla örülmesi ve ulaşımda zaman kaybının kısıtlanması komite tarafından dikkate alınır.Ulaşım konusunda aday şehirlere baktığımızda İstanbul diğer şehirlere göre geride olduğunu söyleyebiliriz.

Diğer bir konu şehirdeki tesislerin sayısı.Olimpiyatta var olan branşların yapılacakları yerler ve sporcuları kalacakları yerler konusunda yeterliliğinizde seçimde bir faktör olarak değerlendirilebilir.İstanbul olarak yapılacak olan tesisleri gösterirken mesela Madrid hazır olan tesislerini ön plana çıkardı.Yani tesis konusunda da önde olduğumuz söylenemez.

Bir şehre, bir ülkeye olimpiyat verilirken o ülkenin spor geçmişi çok önemli bir rol oynuyor.Çünkü olimpiyat hiçbir organizasyona benzemez.Olimpiyat dediğin zaman sadece tesislerin yetmiyor, üstüne bir de spor kültürü eklemen gerekiyor.Geçmiş başarıların ve geleceğe olan yatırımın etkisinin fazla olduğunu düşünürsek Tokyo ve Madrid öne çıkması ve İstanbul'un olimpiyat için güçlü olamamasının nedeni olarak bunu kabul edebiliriz.

Olimpiyatlarda seyirci de çok önemli bir konu diye düşünüyorum.Tokyo ve Madrid bir adım önde gibi gözükse de İstanbul da genç bir nufüs olma avantajını kullanarak yaratacağı sinerji ile seyirci sayısında diğer iki aday şehirden geri kalmaz diye düşünüyorum.Ama bir spor kültürünün olmaması İstanbul için eksi olduğu aşikar.

Son olarak ise sporda doping ve ırkçılık konusu seçim noktasında önemli etkiye sahip.Türkiye olarak yaşadığımız doping olayları, ırkçılık olayları, üstüne bir şike olayları ülkenin spor imajını olimpiyat seçimi öncesi bozduğunu söyleyebiliriz.Güre, halter, bisiklet, basketbol ve olimpiyatın en önemli branşı olan atletizmde yaşanılan doping olayları komiteyi çekingen davranmaya itmiş olabilir ki ittiğini düşünüyorum.Bu konuda Madrid de çok sıkıntılar çektikleri için bu konuda sorulara maruz kaldılar ama Tokyo ile ilgili hiçbir doping dolayı olmadığından doalyı o konuda rahattılar.

Olimpiyatın verilmesinde dikkate alınan ulaşım, tesis, spor kültürü, seyirci sayısı ve doping-ırkçılık gibi dallarda İstanbul hiçbirinden tam anlamıyla hazır olmamasından ötürü zaten geride başlamıştı.Aslında Türk heyeti de bunun farkında olduğu için bir şans verilmesi noktasında konuşmalar yaptılar.Ama sadece umut satarak olimpiyatları alamazsınız.

O yüzden yukarıda saydığım dallarda Tokyo daha hazır olduğundan dolayı olimpiyatı hak ettiğini söyleyebilirim.İstanbul ise eğer vaad edilen tesisler yapılır ve altyapı güçlü hale getirilirse 2024 olimpiyatı için güçlü bir aday olacağını düşünüyorum.Olimpiyatlara ev sahipliği yapabilmek için öncelikle eksikliklerimizin hapsini olamsa bile en azından önemli bir bölümünü tamamlamalıyız ki komite desin ki İstanbul herşeyi ile hazır ve olimpiyatı hak ediyor.Umarım 2024 olimpiyatı için gerçekten iyi bir şekilde hazırlanırız ve İstanbul olimpiyata ev sahipliği yapar.

4 Eylül 2013 Çarşamba

Max Kruse Kaldığı Yerden Devam Ediyor


Geçen sezon Freiburg'un başarısında payı olan Max Kruse sezon başında B.Mönchengladbach'a transfer oldu ve yeni takımında da kaldığı yerden devam ediyor.Ligde oynanan Bayern ve Leverkusen deplasmanlarında skora katkı yapamasa da evlerinde oynadığı Hannover ve Werder Bremen maçlarında 2 gol ve 2 asist istatistiğine ulaştı ve takımını taşıyacak gibi duruyor.

Eylül ayı içerisinde oynanacak olan Hoffenheim, Braunschweig ve Augsburg maçlarını hem B.Mönchengladbach açısından hem de Max Kruse açısından takip etmekte yarar var.Geçen sezon sergilediği performansın aynısını B.Mönchengladbach'da göreceğiz gibi duruyor.

Başlangıç İyi Olmadı

Maçın sonu nasıl olacak bilmiyorum ama şunu söylemek gerekirse Milli Takım iyi başlayamadı ve şutların girmemesi dışında hiçbir oyuncu maça tam anlamıyla odaklanmış değil gibi gözüküyor.İlk maç olması sebebiyle bunu normal karşılamak gerekir.Her zaman başlangıçlar zor olmuştur ama bu kadar kopuk oynamayı nasıl açıklarlar bilemiyorum.Bir de kötü oyunun nedeni olarak gösterilemez ama kadroda düşünülmeyen Cenk Akyol bu maçta şutör olarak yer alsaydı Ömer Onan'ın sakatlığı sonrası kadrodan çıktıktan sonra şutör eksikliğini giderebilirdi.İçeriye gömülen bir takımı açmak için dışardan sayı bulmak şart ve ilk maça baktığımızda bunu başaran yok maalesef.Umarım bu görüntü ilk maçta kalır ve turnuvanın geri kalan maçlarında daha iyi oynarız.

30 Ağustos 2013 Cuma

Zor Ama İmkansız Değil


Şampiyonlar ligindeki temsilcimiz Galatasaray kura çekimi sonrasında b grubunda yer aldı ve rakipleri Real Madrid, Juventus ve Kopenhang oldu.Gruba baktığımızda liginde son iki sezonun şampiyonu olan Juventus ve her sezon şampiyonlar ligi kupası için favoriler arasında yer alan Real Madrid'in olması Galatasaray için bir dezavantaj olarak görülebilir ama Galatasaray'ın mevcut kadrosu bu iki takımla mücadele edecek kadar kaliteli olduğunu düşünüyorum.

Galatasaray bu gruptan çıkması için ilk olarak Kopenhang ile oynayacağı maçlardan 6 puanı çıakrması gerekiyor.Kopenhang karşısında olası puan kaybı Galatasaray'a faturası ağır olur diye düşünüyorum.Evinde oynayacağı Real Madrid ve Juventus maçlardan en az birisini kazanırsa(Juventus galibiyeti daha iyi olur) gruptan çıkma şansını arttırır.

Galatasaray şampiyonlar ligine evinde Real Madrid maçı ile başlamayı avantaj olarak kullanıp puan almayı başarırsa hem yakalayacağı hava ile hem de çok önemli puan almasıyla birlikte gruptan çıkmayı başarabilir.Umarım Bu zorlu gruptan çıkmayı başarır ve ülkemizin içinde bulunduğu bu ortamdan biraz olsun çıkmayı başarırız.Galatasaray'a başarılar diliyorum.

27 Ağustos 2013 Salı

Profesyonel Olmayan Volkan Şen


Gerçekten öyle bir futbol ortamımız var ki futbolcuya, hakeme edilen küfürleri normal karşılıyoruz ve ne var ki bunlar doğal şeyler diyerek savunuyoruz.Ama bunu savunanlar dışarıda buna benzer bir şey karşılaştığında öldürmeye kadar gidiyorlar ve o zaman bunlar doğal bir şey demeyi bırakıyorlar.

Volkan Şen'e edilen küfürleri doğal karşılamak, Volkan Şen'in bu duruma tepki göstermesini ve oyundan çıkmak istemesini “profesyonelce” bulmamak ne kadar akılcı bilemiyorum.Futbolcuları para verilen eşya olarak gördüğünüz vakit elbette Volkan Şen'in sahayı terk etmesini doğru bulmayabilirsiniz ama bir insan olduğunu baz alırsanız ben de olsam aynısını yaparım noktasında tavır alırsınız.

Volkan Şen'i eleştirenler acaba oyuncunun o günkü, o anki hislerini biliyorlar mı?Duygusal açıdan iyi durumda olup olmadığını biliyorlar mı?Futbolcuya robot olarak bakarsan elbette duyguların senin için bir önemi yok ama futbolcular insan olduğu için tepkileri her zaman göğüsleyemezler.

Okuyoruz ki Volkan Şen profesyonelce davranmadığını için takımdan gönderilecekmiş.Dışarıda kendisine küfür edildiğinde veya ağır konuşulduğunda tepki koyup stadyumlarda oyunculara edilen küfürleri doğal karşılayanlardan başka bir karar beklemek saflık olurdu.Volkan Şen duygusal çöküntü yaşadığı bir ortamdan çıkmasını bilecektir diye düşünüyorum.Burada asıl kaybeden başkaları olacaktır.

Liverpool'dan Güzel Başlangıç


Brendan Rodgers önderliğinde yeniden yapılanma sürecinde olan Liverpool bu sezon lige iyi bir başlangıç yaparak ligde oynadığı iki maçı da kazandı ve son yıllardaki iyi başlangıçlarından birini yaptı.Yapılan hatalar sonrasında Brendan Rodgers önemli adımlar atarak takımı toparlama konusunda iyi yolda olduğunu söyleyebiliriz.

Liverpool geçmiş yıllarda o kadar inişli çıkışlı performanslar sergiledi ki en son üst üste üç maç ne zaman kazandı diye bakacak olursak geçen sezon bir kere ve 2010-2011 sezonunda iki kere üst üste üç maç kazandığını görüyoruz.Liverpool gibi bir takımın istikrar notunu düşürecek rakamlar olduğunu söyleyebiliriz.

Liverpool için bu sezon bir şeyler öngörmek zor olabilir ama en azından takımın istikrarlı bir yolda gitmesi ve gelecek adına umut vermesi gerekir.Şampiyonluk şu an için uzak olsa da en azından şampiyonlar ligini zorlayacak bir takım olarak Liverpool'u görmek taraftarları mutlu kılacaktır diye düşünüyorum.

Arda Turan Transferi


Transfer döneminde Arda Turan'ın Türkiye'ye transferi konuşuldu ama öyle gözüküyor ki Arda Turan bu sezon için Türkiye'ye dönmeyecek.Fenerbahçe Arda Turan'ı transfer etmek için çaba gösterdiğinde hemen Arda Fenerbahçe'ye gelir mi tartışmaları başladı ve geldiği takdirde neler olabileceği hakkında düşünceler açıklandı.Kısacası kamuoyu Arda üzerinden konuşulacak bir konu buldu.

Bana kalırsa Arda Turan Türkiye'ye gelirse bu Fenerbahçe olmayacaktır diye düşünüyorum.Çünkü Türkiye bir ülkede bir takım ile özdeşleştikten sonra ve sürekli o takımın bir parçası olduğunu söyledikten sonra rakip takımı gitmek kendisi açısından hayırlı bir karar olmayacaktır ve her hafta nasıl oynarsa oynasın sürekli gündem konusu olacaktır ve bu ortamdan kaçtığını düşünürsek tekrardan kendisini bu ortamın içine atması mental açıdan kendisini zorlayacaktır.

Şu an için Arda Turan transfer haberleri durulmuş gibi görünüyor ama gelecek sezon çok sıkı bir çekişme olacaktır diye düşünüyorum.Yabancı sınırlamasını da düşünürsek Arda Turan Türk takımları için bir elmas değerinde gibi görünüyor.

Fernandes Skora Katkı Yaptı mı...


Beşiktaş'ın saha içindeki lideri konumunda olan Manuel Fernandes hem oyuna hem de skora verdiği katkı ile takımının en değerli oyuncusu durumunda aşikar.Fernandes'in istekli olduğu her maçta Beşiktaş skoru elde etmesi başardı ve bu sezon da Fernandes takımını yönlendirme konusunda oldukça başarılı gözüküyor.

Fernandes transfer edildiğinde diğer Portekizliler kadar konuşulmuyordu ama görülüyor ki o transferler arasında en hayırlı transfer Manuel Fernandes oldu.Geldiği günden beri performansına bakacak olursak gol attığı veya asist yaptığı yani skora katkı yaptığı maçları kazanma oranı oldukça yüksek.Fernandes bugüne kadar 41 maçta gol veya asist olarak skora katkı vermiş ve Beşiktaş bu 41 maçın sadece 3'ünde kaybetmiş.Bu maçların bu sezonki Tromso maçı, geçen sezonki Gaziantepspor deplasmanı ve Galatasaray deplasmanı olduğunu görüyoruz.

Takımında liderlik rolüne soyunan bir oyuncu için bu oranlar gayet iyi diyebiliriz.Manuel Fernandes istekli olduğunda, yeteneklerini kullandığında, hücum konusunda iyi işler yaptığında Beşiktaş kaybetmek nedir bilmiyor ve bu durumun Beşiktaş'ın şu anki durumunu dikkate aldığımızda kıymetli olduğunu söyleyebiliriz.Beşiktaş'ın bu sezon bir başarı elde edebilmesi için Manuel Fernandes'in oynama isteğini her zaman en üstte tutmasını bilmelidir.Beşiktaş için bu geçiş döneminin hasarlarını en aza indirmek için bu şart gibi duruyor.

2 Temmuz 2013 Salı

Hedefinden Uzak Olan Miroslav Stoch


Fenerbahçe'ye transfer nedeni olarak şampiyonlar liginde mücadele eden bir takım olduğunu söyleyen Miroslav Stoch'un şu ana kadar şampiyonlar liginde grup maçlarında bir dakika bile oynamışlığı yok ve tercihini şampiyonlar liginde oynamak olarak belirleyen bir oyuncu için son derece kötü bir durum.

Fenerbahçe'ye 2010 senesinde dahil olan Miroslav Stoch ilk senesinde Fenerbahçe'nin şampiyonlar ligi elemesinde Young Boys'a elenmesiyle grup aşamasını göremedi.2011/2012 sezonunda Fenerbahçe Türkiye Futbol Federasyon'u tarafından avrupaya gönderilmemesinden dolayı Miroslav Stoch için avrupa yine ulaşılamaz bir yer oldu.Geçen sezon da Fenerbahçe'nin elemeye takılmasıyla birlikte 3 sezon formasını giydiği Fenerbahçe'de şampiyonlar ligi grup maçını görememiş oldu.

Bugüne geldiğimizde 2011'den bu yana çözülememiş olayların olması sebebiyle UEFA'nın Fenerbahçe'yi cezalandırması – daha kesinleşmediğini belirtelim – takımı olduğu kadar Miroslav Stoch'u da fazlasıyla etkileyecektir.21 yaşında bir takımı şampiyonlar liginde boy göstermesinden dolayı tercih ettikten sonra oynadığı 3 sezon boyunca hedeflediği kulvardan uzak kalması – 3 sezon ile sınırlı da kalmayabilir – genç olması sebebiyle Miroslav Stoch'a zarar verecektir diye düşünüyorum.

Miroslav Stoch büyük ihtimalle şampiyonlar liginde oynayan bir takıma giderek avrupa arenasında göstereceği performansla bir üst basamağa çıkarak herkesin hayalini süsleyen takımlara gitmeyi hedefliyordu diye tamhin ediyorum.Chelsea'den Fenerbahçe'ye gelmesini kendisini ispatlamak zorunda olmasına bağlıyorum ve bu anlamda kendisi açısından iyi bir karardı.Aynı şekilde Fenerbahçe'de kulüplerimizin fazla yapmadığı bir şeyi yaparak hedefi olan genç yetenekli bir oyuncuya yatırım yaparak hem oyuncunun yeteneklerinden yararlanmak istedi hem de oyuncunun hedefine ulaşmak için yarattığı hırstan yararlanmak istedi.Bu açıdan hem oyuncu için hem de kulüp son derece faydalı bir anlaşma olarak görünüyordu.

Ama Aykut Kocaman'ın şampiyonlar ligi karnesinin zayıf olması aynı zamanda takımın avrupaya gönderilmemesi Miroslav Stoch'dan beklenen patlamanın gerçekleşmemesine neden oldu ve hala avrupa için Miroslav Stoch olmaya aday bir oyuncu olarak görünüyor.Avrupanın gözünde oldum havasını gösterebilmesi için avrupa sahnesinde yer alması gerekiyor ama 3 sezonu bu anlamda boşa gitti ve önümüzdeki birkaç sezonun da gitmesi muhtemel.

Peki Miroslav Stoch bundan sonra nasıl bir yol izlemeli sorusuna cevap arayacak olursak eğer Fenerbahçe avrupadan men edilirse hedeflerini hala gerçekleştirememiş bir oyuncu olarak kendimi tekrardan avrupanın takip edilen oyuncuları arasına sokmak için Fenerbahçe'den ayrılmayı düşünebilir.Yeni bir teknik ekip var ve yeni bir anlayış olacaktır.Bu kararında ne kadar etkili olur bilemem ama kafasının bir köşesinde gitmek olacaktır.

Fenerbahçe ceza almazsa o zaman Miroslav Stoch için yeni bir dönem başlayacaktır ve yeni hocası Ersun Yanal'a kendisini göstermek için elinden geleni yapacaktır.3 sezonluk birikimlerden sonra gelen değişimin Miroslav Stoch'a iyi geleceğii düşünüyorum ve tamamen futbola odaklanacaktır.

Fenerbahçe'nin ceza alıp almayacağı birçok şeyi belirleyecek olmasının yanında özellikle Miroslav Stoch için belirleyeici olacaktır.Hedefini avrupa arenası olarak koyan bir oyuncuyu elinizde fazla tutmak zor olacaktır.

21 Haziran 2013 Cuma

Thiago'nun Geleceği...


Barcelona'da orta sahada oynayan oyuncuların en büyük sıkıntısının forma şansı bulamama olduğunu biliyoruz.Mascherano az daha takımdan ayrılıyordu ama Guardiola defansa monte ederek bir çözüm buldu.Keita, Yaya Toure gibi oyuncular forma şansı bulamadığı için takımdan ayrıldılar.Geçen sezon takımda dahil olan Song da yeteri kadar oynayamamaktan memnun değil.

Orta sahada Xavi, Iniesta, Busquets ve Fabregas'ın olması teknik adamların tercihlerini sınırlı tutuyor ve bu isimlerin dışında başka bir oyuncu kolay kolay forma şansı bulamıyor.Son yıllarda Thiago yavaş yavaş bu durumu değiştirmeye çalışıyor ama hala tam olarak 11 oyuncusu olmuş değil.Oynama isteğinden dolayı ve Barcelona'da önünde birçok ismin olmasından dolayı transfer dedikoduları çıkması son derece normal olduğunu düşünüyorum.

Geçen sezon 27 maçta şans bulmuş ama ortalama olarak 52 dakika sahada kalmış olduğunu görüyoruz.Thiago gibi bir oyuncu bu rakamdan mutlu değildir diye tahmin ediyorum.Bu sezonu düşünürken ya takımda daha fazla dakika forma bulacağından emin olup takımda kalacak ya da kendisini farklı bir takımda ispat etmek için takımdan ayrılacak.Barcelona büyük ihtimalle takımdan ayrılmasına izin vermeyecektir ama Thiago'nun daha fazla sahada olması sağlayacak bir ortam yaratması gerekiyor.

Xavi, Iniesta ve Fabregas gibi isimleri kesmek biraz olması Thiago'nun forma şansını azaltıyor ama teknik ekip güvenerek formayı vermesi halinde Thiago en bu üç isim kadar katkı verecektir diye düşünüyorum.Barcelona son yıllarda orta saha oyuncularında görülen bu memnuniyetsizliği Thiago özelinde çözebilecek mi göreceğiz.

20 Haziran 2013 Perşembe

Andy Carroll İçin Yeni Bir Sayfa


Fernando Torres'in takımdan ayrılmasından sonra Liverpool forvet hattına takviye yapma ihtiacı hissetti ve Fernando Torres'den kazandığı parayı kullanarak Andy Carroll transferini gerçekleştirdi.Fernando Torres ile aynı özelliklere sahip olmamasına rağmen genç olması sebebiyle gelecek için yatırım olarak düşünülen Andy Carroll Liverpool kariyerinde beklenen performansı gösteremedi.Fernando Torres Chelsea transferinde hissetmiş olduğu baskının aynısını Andy Carroll da hissetti ve bu da performansına yansıdı.

Liverpool kiralık olarak gönderdiği oyuncusunu elinden çıkaracağını düşünmüyordum ama kırmızı formayı giydiği maçlarda istenileni yapamadığı için oyuncusuna güvenemedi ve kadro planlamasında yer vermedi.Teknik ekibin Carroll'a olan güveni azaldığından takımdan gönderilmesi her iki taraf için hayırlı olacaktır diye düşünüyorum.

Andy Carroll için yeni bir sayfa başlıyor ve 6 yıllık sözleşmeyi imzaladığı West Ham'da bir tık yukarıya çıkmayı başarırsa tekrardan dikkat çekmeyi başaracaktır.Bu şansını iyi kullanarak tekrardan transfer piyasasından olmayı hedeflemeli ve bu yönde çalışmalıdır.Liverpool'da olmamış olabilir ama olma ihtimali her zaman var olan bir futbolcudur.

15 Haziran 2013 Cumartesi

Önünü Görememek...


Fenerbahçe'de bir yazı rahat rahat geçirildiğini hatırlamıyorum.Ya başkan istiffa ediyor ya başkan teknik adamı kovup yeni bir sistem! yaratmaya çalışıyor ya da son yıllarda olduğu gibi şike olayları patlak veriyor.

Aykut Kocaman'ın gidişi veya Aziz Yıldırım'ın gösdermesinin ardından Abdullah Kiğılı teknik adamın bir hafta on gün içerisinde belirleneceğini söyleyip acale etmeyeceklerini sile getirmişti.Dediği süreyi çoktan geçtik ve hala teknik adam belli değil.Kendi kafalarında bir isim var gibi gözüküyor ama belirsizlik sürmeye devam ettikçe taraftar da tepki koymaya başlıyor.

Teknik adam belli değil belki ama transfer çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor ve bazı isimler açıklanmaya başlandı.Bu durum bazı kesim tarafından teknik adamın belli olduğuna işaret olsa da yönetimin teknik adam arayışları olması bunu çürütüyor gibi duruyor.Açıkca söylemek gerekirse yönetim Ersun Yanal'ı cepte tutuyor ve acaba başka bir isim olur mu diye hareket ediyor.Böyle bir planları var tabi buna plan denirse.

Belirsizlikler yetmezmiş gibi bir de UEFA'daki soruşturmada sona gelinirken ceza gündemde olması teknik adam belirsizliğinin ötesinde daha fazla bir önünü görememe durumu var.Ceza alıp almama durumu yönetimin kafasını kurcalayacağı için transfer çalışmaları ne kadar verimli olur şüpheli.Fenerbahçe avrupaya gidebilirse kriz atlatılmış olur ama bu gerginlik takıma nasıl yansır bilinmez.Gidemediği takdirde ise tüm çalışmalar sonuçsuz kalacaktır ve transfer için harcanan paralar boşa gidecektir.Sonuçta Fenerbahçe bir sezon daha avrupadan yoksun kalacak ve bir kez daha avrupadan gelemesi muhtemel paradan yoksun kalarak ekonomik anlamda sorun yaşayacak.

Yönetimin önündeki çok büyük bir kriz var ve bir şekilde çıkmayı başarırsa takımı transferlerle güçlendirerek yoluna güçlü bir şekilde gidecektir.Eğer çıkamazsa yani avrupadan men gelirse bu durum sadece takımı etkilemez, yönetim de bu cezadan gerekli payı alır diye düşünüyorum.Taraftarlar şu ana kadar desteklerini gösterseler de 2 kere avrupadan men cezası alan bir yönetime karşı bir tepki göstereceklerdir diye tahmin ediyorum.Sonucu bekleyip görmek lazım.UEFA'dan gelecek karar futbolumuzda bazı şeyleri değiştirecetir.

Gündem Gezi Parkı

Son birkaç haftadır gündemi belirleyen olaylardan ötürü blogu fazlasıyla boşladım ve hiçbir şekilde futbolu, basketbolu, transferleri takip etmedim.Daha doğrusu takip etmek içimden gelmedi.Çünkü daha önemli şeyler vardı.

Herşey gezi parkı ile başladı ama polisin orantısız şiddetiyle şu ana kadar gösterilmemiş bir şekilde hükümetin beklemediği kadar bit tepki doğdu ve halk meydanlara döküldü.Gezi parkına yapılan müdahele sonucu kendisinin yok sayıldığını düşünenler, nasıl yaşayacağıma karışma diyenler, ne yiyip ne içeceğime karışma diyenler kısacası kendisinin yok sayıldığını düşünen halk derdini anlatabilmek için meydanlara indi.

Bir tek şey diyorlardı.Bizi anlayın, bizi yok saymayın.Tek talepleri buydu.Kendilerinin anlaşılmasını istediler, kendilerine karşı şefkatle yaklaşılmasını istediler, nefes alma haklarının ellerinden alınmamasını istediler.Masumcaydı istekleri.Zaten bu kadar sürmesini sağlayan da budur.

Tek bir adım atılması haline gezi parkında bulunanlar on adım atacakları belirtmeleri bu sorunun kolay çözüleceği izlenimi vermişti ama bir türlü uzlaşı ortamı sağlanamadı.Aslında gezi parkında direnişte olan gençler ile konuşmak onları anlamaya çalışmak çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum.Siyasetin kalıplaşmış tartışmaların çok dışında bir dile sahip olduklarından direnişçilerle dialog kurmak şimdiki siyasetçiler için zor olabilir belki ama gençlerin dilinden anlayan birilerinin sorumluluk alması gerekiyordu.

Gençlerin dilini anlamamak yapılan yanlışlar arasında yer alıyor maalesef ve çözüm için hala ciddi bir adım atılmış değil.Ortada duran sorunu inatlaşmak yerine orta yol bularak çözmek her iki taraf için de iyi olacaktır.Aslında her iki taraf demek yanlış olacaktır.Sonuçta bu yeşil herkes için gerekli ve herkesin nefes alma hakkı var.

Devletin geç de olsa bir iyilik yapıp ısrarcı oldukları projeden vazgeçtiklerini açıklamalarını ve ister polis olsun ister vatandaş olsun şiddet uygulayan herkesi yargı önüne çıkarmalarını istiyorum diliyorum.Vazgeçmeyi yenilmek olarak algılamamak gerekir.Çünkü direnişçilerin tek istedikleri parkımızı bize bırak ve sorumluluarın cezalandırılması.İleri demokrasi olarak nitelendirdiğimiz bu anlayışta bunların yapılması normal karşılanır diye tahmin ediyorum.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Yabancı Sınırlamasının Yarattığı Bonservis Bedelleri


Beko Basketbol Ligi Play off öncesi yapılan basın toplantısında Erman Kunter'in bir gazetecinin sorusuna yönelik verdiği cevapta yabancı sınırlamasının kalkması gerektiğini ve Türk oyuncularının rekabet edebilecekleri bir ortamın sağlanması gerektiğini söyledi.Ayrıca Fransa örneğini vererek yabancı sınırlamasının olmadığı ülkelerde yerli oyuncularının önünün kesilmediğini ve kaliteli yerli oyuncuların zaten oynama şansı bulduğunu söyledi.

Erman Kunter'in bu açıklaması Türk futbolunda bir türlü matematiğini tam anlamıyla oluşturamadığımız yabancı oyuncu sınırlamasının yerli oyuncular piyasası üzerindeki etkisini gösteren bir olayı hatırlattı.

Hatırlayacaksınız 2008-2009 sezonu öncesi transfer haberlerinin en başında Mehmet Topuz vardı ve özellikle Beşiktaş ve Fenerbahçe yoğun çaba gösteriyorlardı.İki kulüp Mehmet Topuz'u kadrosuna katmak için maddi anlamda ellerinden geleni yaptılar.Kazanan taraf Fenerbahçe oldu ve Mehmet Topuz imzayı attı.Aslında bu transfer şekli ilk defa olmuyor, büyük ihtimalle de son olmayacak.Mehmet Topuz transferinde konuşulan şey kendisi için verilen bonservis bedeli.Bir Türk futbolcu için verilmeyen bir bedel olduğu için kamuoyu tarafından fazlasıyla konuşuldu ki konuşulması da gerekirdi.

Peki Mehmet Topuz ne yaptı da iki büyük takımı birbirine düşürdü?Mehmet Topuz'un Fenerbahçe'ye gelmesini sağlayan son sezonuna baktığımızda forvet arkasında serbest oyuncu olarak oynadığı Kayserispor'da oynadığı 35 maçta 14 gol 6 asist istatiğini yakaladı ve Kayserispor'un ligi 7. sırada bitirmesinde büyük rol oynadı.

Kayserispor'un hücumuna verdiği katkıyla takımının her şeyi durumunda olan bir oyuncunun bonservis bedelinin 9 milyon euro olduğunu gördükten sonra acaba Mehmet Topuz ile aynı istatistikleri yakalamış ve takımını üst sıralara taşımış bir oyuncunun bonservis bedeli ne oldurdu diye düşündükten sonra denk bir örnek buldum ve karşılaştırma fırsatı doğdu.

Bundesliga'da Freiburg bu sezon kimsenin beklemediği bir şekilde sonuçlar aldı ve ligde son hafta öncesi şampiyonlar ligine gitme ihtimalini koruyorlar.Freiburg'un bu performansında en büyük katkıyı veren isim hiç kuşkusuz Max Kruse.Bu sezon Freiburg formasıyla çıktığı 38 maçta 12 gol 10 asist yaparak takımının avrupa hayalleri kurmasını sağladı.Max Kruse gelecek sezondan itibaren Gladbach forması giyecek.Peki Gladbach Max Kruse için ne kadar ödeyecek?2.5 milyon euro...

Aradaki farkı gördüğümüzde ya bizim kulüplerimiz eli bol davranırken diğer takımlar transfer yaparken kılı kırk yarıyorlar ya da bizim kulüplerimiz bu tür oyunculara gereken değeri vererek doğru yapıyorlar demek isterdim ama bu farkın oluşmasının sebebini hepimiz biliyoruz.Yabancı sınırlaması nedeniyle ihtiyaç duyulan Türk oyuncularının hak etmedikleri bir şekilde değerlenmesi sonucunda kulüplerimiz daha fazla zarar görmektedir.Zararı önlemek adına yapılması gereken tek şey oyuncunun pasaportuna değer vermek yerine oyuncunun kalitesine önem vermek olmalıdır.Ancak bu şekilde şişirilmiş bonservis bedellerinden ve hak etmeyenlere verilen önemden kurtulabiliriz.

Son olarak bu iki transfer olayını kısaca özetlersek yabancı sınırlamasının nasıl sonuçlar doğurduğunu bir kez daha anlarız diye düşünüyorum.

Yaş 25 Mevkii Forvet arkası 35 maç 14 gol 6 asist Bonservis bedeli 9 milyon euro

Yaş 25 Mevkii Forvet arkası 38 maç 12 gol 10 asist Bonservis bedeli 2.5 milyon euro

Arka Direk Savunması


Avrupa Ligi'nde finalde Benfica'yı son dakika golüyle yenerek şampiyon olan ve avrupada üst üste ikinci şampiyonluğu yaşayan Chelsea'de galibiyet golünü getiren bir duran toptan geldi.Defans oyuncusu Ivanovic'in arka direğe hareketlenerek kendisine alan yarattıktan sonra iyi yükselerek attığı gol ile yarı final mücadelesinde Fenerbahçe'nin Benfica karışısında bulduğu gol arasında benzerlikler vardı.

Benfica duran toplarda genellikle ön direk savunmasına ağırlık verdiği için arka direk savunması ikinci plana atılıyor ve arka direk savunması için hava hakimiyeti daha düşük oyuncuları koyuyorlar.Yarı final ilk maçını hatırladığımızda Fenerbahçe zaman zaman kornerlerini arka direğe kullanarak kendisine fırsat yaratmaya çalıştı ve birinde de arka direk savunmacısının hatasını iyi değerlendirerek gol bulmayı başardı.

Günümüz futbolda duran topların önemi ortadayken Benfica'nın bu tercihinin üzerine gitmek rakip takım için yapılması gerekenler listesinin başında olması gerekir.Dün oynanan final maçına baktığımızda son dakikada kullanılan kornerde Ivanovic arka direğe hareketlendi ve top kendisine gönderildive yine Fenerbahçe maçındaki arka direk savunma zaafiyeti ortaya çıkmasıyla Ivanovic bu fırsatı iyi değerlendirdi.Takımına kupayı getiren golü atma onuruna erişmiş oldu.

Tek maçlardaki başarısı ortada olan Benitez muhakkak Benfica'nın bu zaafiyetini analiz edip takımına ona göre taktik vermiştir diye düşünüyorum ki son dakikada atılan golde Benitez'in katkısını görebiliyoruz.Benfica tarafı ise bir hafta içinde ikinci önemli maçı kaybettiler ve en önemli hedeflerini gerçekleştiremediler gibi görünüyor.

14 Mayıs 2013 Salı

2013 Barcelona'ya İyi Gelmedi


Guardiola dönemi sona erdikten sonra takımın başına geçen Tito Vilanova'nın Barcelona'da neler yapacağı merak konusuydu.Guardiola'nın yardımcısı olarak çalıştığı sezonlardan dolayı takımı en iyi tanıyanlardan biri olması avantaj olarak görünse de 1. adam rolünde ilk kez olacağından bir soru işareti vardı.Ama Tito Vilanova önderliğindeki Barcelona öyle bir başlangıç yaptı ki tüm soru işaretlerini bertaraf etmeyi başardı.

2012 yılında hem gol yollarında hem de kazanma oranında tarihinin en iyi dönemi yaşayan Barcelona 2012'de oynadığı 28 maçta 24 galibiyet alarak hem ligde rakipleri ile arasında fark oluşmasını sağladı hem de şampiyonlar liginde bir üst tura çıkmayı başardı.Gol yollarındaki etkinliği de bu başarıda önemli bir yer tuttu.2012 yılında 80 gol atan Barcelona kalesinde 29 gol gördü.2012 yılı başarılı olarak nitelendirsek de özellikle Real Madrid karşısında sonuç alamaması dikkat çekiciydi.İspanya Süper Kupa'yı rakibine kaptıran Barcelona ligin ilk yarısında oynann ilk maçta da 2-2 berabere kalarak rakibine üstünlük sağlamayı başaramadı.

2012 yılı Barcelona açısından ne kadar iyiyse 2013 de o kadar kötüydü.Tito Vilanova rahatsızlığı nedeniyle takımın başında olamaması ve Tito Vilanova'nın yardımcısının takımı idare etmekte zorlanması Barcelona'nın performansını etkiledi ve hem oyun olarak hem de sonuç almada sıkıntılar yaşadılar.Sakatlıkların etkisiyle birlikte kadronun iyi bir şekilde kullanamaması Barcelona'da 2013 istatistikleri 2012'e göre düşüş gösterdi.

2012'de maç başına 2.86 gol atmayı başarırken bu rakam 2013'de 2.41 olarak göze çarpıyor.Bunun yanında defansif açıdan kalelerini bir türlü gole kapatamamalarından dolayı yedikleri goller Barcelona takımını zorladı.2012'de maç başına 1.04 gol yerken 2013'de 1.28 gol yemişler.Kötü defans performansına şu açıdan da bakabiliriz.Barcelona 2013'de oynadığı 29 maçın sadece 7'sinde gol yememeyi başardı ki bu rakam Barcelona açısından oldukça kötü.

Barcelona'nın gol sayısında gerilemesi ve kalesini gole kapatamaması doğal olarak kazanılan maç sayısını da etkiledi.Zira Barcelona sezon başındaki performansından uzak olması 2013 yılında galibiyet sayısının 16'da kalmasına neden oldu.

Barcelona'nın 2012 ile 2013 arasındaki farkından dolayı Tito Vilanova bu seneyi bir kenara bırakıp asıl gelecek sezona odaklanmak gerektiğini söyledi ve başarılı olup olmadığını gelecek sezondan sonra karar verilmesini istedi.Her ne kadar bu sezon Barcelona şampiyon olsa da Tito Vilanova rahatsızlığı nedeniyle takımının başında olmadığı maçları düşünürsek takıma ne verebileceği hakkında kesin bir karara varmak için bir sezon daha beklemek doğru olur düşünüyorum.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Gebze Beşiktaş'ı Bekliyor


Beşiktaş yönetimi İnönü Stadyumu'nu yenileme kararını açıkladıktan sonra gelecek sezon oynayacakları bir stadyum arayışına girdiler.Seçenekler arasında İstanbul'da yer alan stadyumlar olsa da İstanbul dışı da düşünüldüğünü düşünüyorum.İstanbul dışı olarak göze batan Gebzespor'un stadı olarak gözüküyor.

Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker açıklamalarında Beşiktaş'ın Gebze'de oynayabileceğini söylemesiyle bir anda Gebze öne çıktı gibi görünüyor.Gebzespor amatör lige düşmesiyle kentteki futbol heyecanının yok olacağından dolayı Gebze'nin tekrardan futbolla iç içe olması ve büyük bir takımın kentte oynayarak ekonomik anlamda da bir getirisinin olacak olması Gebze Belediye Başkanı'nın bu açıklamayı yapma sebebi olarak görüyorum.

Beşiktaş yönetimi Gebze'de oynamak ister mi biemiyorum ama taraftar açısından bir şeyin değişeceğini sanmıyorum.En azından kendilerini yabancı bir ortamda oldukları hissine kapılmayacaktır.İlk olarak isim benzerliğinden bahsedelim.Beşiktaş'ın taraftar grubu ile Gebzespor'un taraftar grubu aynı ismi taşıyorlar.Beşiktaş'ın Çarşı Gebzespor'un Eski Çarşı...İkincisi olarak Beşiktaş'ın çarşıda buluşup yürüme ritüelini Gebze'de de yapabilirler.Gebze'de meydanda toplanıp stada doğru güzelce yürüyebilirler.

Taraftarlar için İnönü gibi bir ortamı bulmakta zorlanabilirler ama Gebze'deki stadı düşündüğümde sahaya aynı şekilde etki yapabileceklerini düşünüyorum.Yolculuk açısından da kolay olacaktır.Tek soru işareti bilet fiyatları nasıl olacağı konusudur.Eğer bilet fiyatları dengeli olursa Gebze halkından da alacağı destekle güzel bir sezon geçirebilir Beşiktaş.

Umarım Beşiktaş yönetimi Gebze seçeneği ciddi bir şekilde düşünür ve Gebze'de oynamayı tercih eder.Birkaç sene önce Fenerbahçe'yi ağırlayan kent bu sefer tüm sezon boyunca bir büyük ağırlar.Merakla bekliyoruz.

10 Mayıs 2013 Cuma

Freiburg'un Başarısında Payı Olanlar



Bundesliga'da bu sezon şaşırtan bir performansla 6. sırada buluna Freiburg avrupaya gitme hayalleri kuruyor.Hamburg'a 3, Gladbach'a 4 puan fark atan Freiburg çok olmasa da bir avantaja sahip.Avrupaya gidip gitmeyeceklerini sezon sonunda göreceğiz ama Freiburg açısından diğer önemli şey ise takımı buraya kadar getiren bazı oyuncuların takımdan ayrılacak olması diye düşünüyorum.Freiburg'un avrupanın kıyısına kadar getiren futbolcuları sıralayacak olursak herhalde ilk olarak Max Kruse'den bahsetmek gerekiyor.


Geçen sezon St Pauli'de oynadığı 34 maçta 13 gol 6 asist yapmasıyla dikkatleri üzerine çeken Max Kruse bu sezonun başında Freiburg'a transfer oldu.Forvet arkası mevkisinde oynayan 25 yaşındaki oyuncu bu sezon takımını taşıyan oyuncu oldu.Takımının gol ve asist lideri durumunda şu an ve bu sezon göstermiş olduğu performansla bir basamak daha yukarıya çıktı ve gelecek sezondan itibaren 2.5 milyon euro karşılığında Gladbach forması giyecek.Marco Reus etkinliğinde olup olmayacağını bilemeyiz ama Reus'dan sonra alınabilinecek oyunculardan biri olduğu aşikar.


Freiburg'un bir diğer önemli ismi olarak sol kanatta oynayan 25 yaşındaki Daniel Caligiuri sayabiliriz.Futbolda kanat oynayan oyuncuların skora katkı vermelerinin ne kadar önemli olduğunu düşünürsek 5 gol 5 asist Freigurg için son derece önemli oldu.Max Kruse ve Jonathan Schmid ile birlikte takımın skor yükünü çeken Daniel Caligiuri de sezon sonunda takımdan ayrılacak.2.5 milyon euro karşılığında Wolfsburg'a gidecek.Özellikle son iki sezonda yakaladığı çizgi ile kariyer açısından iyi bir şekilde ilerlediğini söyleyebiliriz.

Hollanda'dan İngiltere'ye Uzanan Kariyer


Vitesse alt yapısında yetişen 24 yaşındaki forvet Ricky van Wolfswinkel Hollanda'da Vitesse ve Utrecht formasıyla çıktığı 93 maçta 30 gol atarak avrupa takımlarının dikkatini çekti ve 2011-2012 sezonunda Sporting'e transfer oldu.Sporting'de oynadığı 53 maçta attıpı 26 gol iyi bir rakam olarak gözüküyor.Ricky van Wolfswinkel önce Hollanda sonrasında Portekiz kariyerinden sonra şimdiki durağı İngiltere oldu.Premier Lig ekiplerinden Norwich City Sporting'e 10 milyon euro ödeyerek Ricky van Wolfswinkel'i kadrosuna kattı.

İngiltere'de fiziğin çok önemli olduğunu göz önüne alırsak ne kadar başarılı olacak kestirmek zor.Hollanda ve Portekiz'de yakaladığı gol rakamları etkileyici görünüyor elbette ama fiziki açıdan yetersiz kalırsa İngiltere kariyerinde başarısız olma ihtimali var.Yine de ligde gol sıkıntısı çeken Norwich City için iyi bir transfer olduğunu düşünüyorum.Zira Norwich City ligde en az gol takımlar arasında yer alıyor.Şu an için her iki taraf için de yararlı bir birliktelik olacak gibi duruyor.Tabi öncelikle Norwich City ligde kalmayı başarmalı.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Fernandes Gönderilmek mi İsteniyor?


Beşiktaş'ta forma giyen Fernandes hakkında gazetelerde hergün yeni bir haber yayınlanıyor ve haberlerin başlıkları “Fernandes ve olay” şeklinde oluyor.Bu tarz haberlerin peş peşe gelmesi insanı oldukça düşündürüyor.Fernandez ile Samet Aybaba oluşan gerginlikten sonra Fernandes'e cephe alan kesimin Fernandes'i Beşiktaş'tan göndermeye çalışması bu tarz haberlerin son günlerde yoğunlaşmasının nedeni olabilir diye düşünüyorum.Fernandes'in Beşiktaş'a gelmeden önce de gece gezmelerinin var olduğu bilenlerin sırf takımdan ayrılmasını sağlamak için kamuoyunu inandırma çalışmaları olarak görüyorum bu tür haberleri.Saha içinde takımın beyni durumunda olan ve sezonun geneline baktığımızda takımını taşıyan oyuncuların başında gelen bir oyuncuyu karalama yöntemini kullanarak iç hesaplaşmalarda malmeze haline getirmek son derece yanlış.Yönetim içerisinde kimin kimle ne derdi varsa bunu kendi aralarında halletmeleri gerekirken Beşiktaş takımına zarar verecek şekilde çözmeye çalışmaları veya karşı tarafa hasar vermeye çalışmalarının doğru olmadığı aşikar.Ama öyle gözüküyor ki Beşiktaş'ta iç hesaplaşma olmadan Fernandes hakkındaki bu haberlerin devamı gelecek gibi duruyor.Umarım Fernandes gibi bir oyuncu böyle bir ortamın içinde daha fazla yer almaz.

Alkışlama Tercihi Taraftara Bırakılmalı


Galatasaray'ın ligde şampiyonluğunu ilan etmesinden sonra merak edilen bir şey var.Şampiyonluğunu iki hafta kala ilan eden Galatasaray'ı ağırlayacak olan Fenerbahçe şampiyonu alkışlayacak mı?Fenerbahçe yöneticisi Abdullah Kiğılı Galatasaray'ı alkışlayabileceklerini söylerken Fenerbahçe teknik adamı Aykut Kocaman ise henüz öyle bir ortamın oluşmadığını söyledi.Taraftar gruplarının çoğu da alkışlanmaması gerektiğini söylüyor.

Ülkemizde şampiyonu alkışlama olayının büyütüldüğü kadar diğer ülkelerde büyütülüyor mudur merak ediyorum.Her seferinde bizlere İngiltere'den, İspanya'dan örnek verirler ve öyle olmamız gerektiğini söylerler.Haklılık payları var ama unuttukları bir şey var.İngiltere'de, İspanya'da var olan futbol kültürü maalesef biz de yok.Bırakın futbol kültürünü “saygı” denen kavrama sahip değiliz daha.

Barcelona alt yapı hocaları çocukları eğitirken ilk olarak onlara teknikten,taktikten önce “saygı”nın anlamını öğrettiklerini söylemişlerdi.Yani onlar için saygı her şeyden önce geliyor ve çocuklara bunu aşılamaya çalışıyorlar.İşte biz de eksik olan şey bu maalesef.Alt yapıdaki çocuklara ne veriyoruz, nasıl çalıştırıyoruz bilemiyoruz ama bir şeyi biliyoruz ki mental açıdan gelişimi yok sayıyoruz.

Toplum olarak çocukluktan itibaren saygı kelimesinden yoksun olarak yetiştikten sonra saygı içerikli davranışlar beklemek yanlış diye düşünüyorum.Bunu bile bile hala acaba alkışlayacaklar mı gibi haberlerle gündem oluşturmaya çalışmak ne kadar doğru bilemiyorum.Biliyoruz ki toplumun yetiştiriliş tarzı ve futbol kültüründen dolayı Fenerbahçe tribünleri ve takımı Galatasaray'ı alkışlamayacaklardır.Taraftarlar arasında alkışlayama yeltenenler ise büyük ihtimalle tepki ile karşılaşacaklardır.

O yüzden bırakalım bu tarz haber yapmayı.Çünkü insanın içinden alkışlamak geliyorsa alkışlar.Bir insana zorla bir şey yaptıramazsın.Zira zorla yaptırdığın takdirde o eylemin önemi kalmaz.

Alper Potuk Transferi Arayı Açar


Sezon başında Fenerbahçe Alper Potuk ile ilgilenmişti ama parasal konularda anlaşılamadığı için bu transfer gerçekleşmedi.Sezon başında konuşulan rakamlar o zamanki Alper Potuk için fazla olduğu düşünüldüğü için Fenerbahçe geri adım attı.Sezon sonuna geldiğimizde ise Alper Potuk oyununu geliştirdi ve ligimizde göze batan oyuncular arasına girdi.Bunun sonucunda da transfer döneminin gözde isimlerinin başında geliyor.

Konuşulanlara göre Alper Potuk gelecek sezon Galatasaray forması giyecek.Söylenen paralar fazla mı değil mi bilemem ama Galatasaray'ın bu hamlesi son derece önemli.Fenerbahçe zamanında Selçuk İnan rakibine kaptırdı ve son iki sezondaki farkın oluşmasına neden olan oyuncuların en başında geliyor.Eğer Fenerbahçe Alper Potuk'u da rakibine kaptırırsa rakibiyle arasındaki farkın biraz daha açılmasına engel olamayacağını düşünüyorum.

Galatasaray şampiyonlukların gelmesiyle ekonomik açıdan rahatlamasından dolayı transferlerde daha rahat olurken Fenerbahçe'nin ekonomik durumunu düşünerek transferlerde daha dikkatli davranması iki takım arasındaki farkın açılmasına neden olacak gibi duruyor.

26 Nisan 2013 Cuma

Keyifli Maça Aday & Bursaspor-Akhisar


Ligin boyu kısaldıkça hedefi olan takımlar arasında oynanan maçları izlemesi kadar keyifli bir şey yoktur.Hikmet Karaman ile birlikte Avrupa'ya gitme yolunda ilerleyen Bursaspor ile Hamza Hamzaoğlu'nun ligde tutmak için elinden geleni yaptığı Akhisar arasında oynanacak maç 31. haftanın izlenmesi gereken maçlar arasında yer alması gerekiyor diye düşünüyorum.Akhisar'ın çıkışı ile birlikte kendilerine olan güvenin artması en büyük avantajı gibi görünüyor.Ayrıca Gekas gibi bir silahın deplasmanda çok iş yapacağı da aşikar.Diğer taraftan Avrupa yolunda Beşiktaş'ı yakalayan ve az da olsa şampiyonlar ligi umudu olan Bursaspor taraftarının desteği ile elinden geleni yapacaktır.Umarım zevkli bir maç olur ve izleyenlere büyük keyif verir.

Sebastian Rode Bayern Yolunda


Bayern gelecek sezon için kadro planlamasını şimdiden yapmaya başladı.Barcelona maçı öncesi Mario Göetze transferini açıklayan Bayern'in şimdi de Bundesliga'da göstermiş olduğu performansla dikkat çeken Frankfurtlu Sebastian Rode ile ilgilendiği konuşuluyor.90 doğumlu olan Sebastian Rode ligde göstermiş olduğu performansla değerine değer kattı ve hemen Bayern'in dikkatini çekti.Gelecek sezon Bayern'in başına geçecek olan Pep Guardiola'nın oyuncular üzerindeki etkisini düşününce olası transferde Sebastian Rode birkaç sınıf atlayabilir.

Umarım Eksikler Hissedilmez


Deplasmana 1-0 gibi avantajlı bir skorla giden Fenerbahçe avantajınıı korumasına yardımcı olacak en önemli üç oyuncusundan yoksun olması takım savunmasını ciddi bir şekilde etkileyecektir.Mehmet Topal'ın yerine Selçuk Şahin oynaması aynı çizgide olmasalar bile Selçuk da kesici rolünü iyi yapabilir.Webo'nun yerine de büyük ihtimalle Caner oynayacaktır.İki oyuncu arasındaki fark Fenerbahçe için avantaj mı olacak dezavantaj mı olacak oyun içerisinde göreceğiz.Asıl Aykut Kocaman'ı sıkıntıya sokacak olan eksiklik Raul Meireles'in eksikliği.Benfica karşısında göstermiş olduğu istek ile sahanın en iyisi durumundayken yaşadığı sakatlık nedeniyle oyundan çıkması Aykut Kocaman'ı kara kara düşünmeye sevk etmiştir diye düşünüyorum.Deplasmanda oyunu soğutacak, pas alışverişi yapabilecek, sorumululuk alabilecek bir oyuncunun eksikliğini hissedecektir ama umarım bunu en aza indirmeyi başarırlar.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Dikkatli Olmak Şart


Eskişehir ligimizde iyi futbol oynayan takımlar arasında yer almasına rağmen bir türlü istediği sonuçları alamadığını görüyoruz.İyi sonuçlar gelmedikçe taraftarın sabrı tükeniyor ve nitekim kaybedilen Trabzonspor maçı sonrasında tepkilerini dile getirdiler.Ligde son haftalardaki performansa baktığımızda son 10 haftada sadece 9 şubatta Gençlerbirliği'ni ve 7 nisanda Sivasspor'u yenebilmiş Eskişehirspor.Bu düşüşün getirdiği moral bozukluğunun yanı sıra puan kayıpları sonrasında küme düşme hattına da yaklaştılar ve şuan 16. İBB ile 6 puan var ve Eskişehirspor'un fikstürü de kolay değil.Ligde 3. savaşı veren Kasımpaşa(D), Beşiktaş ve Bursaspor(D) ile oynayacak olan Eskişehirspor son hafta evinde Antalyaspor'u ağırlayacak.Son haftaya geldiğinde kritik 3 maçtan 0 puan alırsa son hafta Eskişehirspor için baya gergin geçebilir.Şu an için tehlike azmış gibi görünüyor ama bir anda kendinizi küme düşme potasında bulabilirsiniz.Bu anlamda Eskişehirspor biraz daha dikaktli olmalı ve toparlanarak üst sıralara çıkmalıdır.

Galatasaray Örneği Dururken


Trabzonspor'un şu anki halini 2 sezon önceki Galatasaray'ın haline benzetiyorum ve Trabzonspor da Galatasaray gibi tekrardan şampiyonluk yarışı içerisinde olacaktır.O yüzden Trabzonspor gelecek sezon için planlamayı iyi yapmalıdır.Ama şunu da gözden kaçırmayalım Galatasaray geçen sezon şampiyon olurken ve bu sezon yine şampiyonluğa yaklaşırken yerli oyuncu seçimlerini iyi yaptı.Özellikle Selçuk hamlesi Fatih Terim'in Galatasaray'daki en iyi tercihiydi diyebiliriz.Trabzonspor bu anlamda dezavantajlı diyebiliriz.Çünkü mevcut kadrodaki yerlilerin kalitesi bir yere kadar taşır takımı.Transfer döneminde de köklü değişiklik yapılamayacağına göre Trabzonspor'un bu transfer döneminde takımı biraz toparlamalı ve asıl 2 sezon sonrası için iyi kadro kurmalıdır diye düşünüyorum.Adım adım gidilirse kulüp açısından daha hayırlı olacaktır diye düşünüyorum.Tabi öncelikle yönetim ve teknik adam belirsizliğini ortadan kaldırmaları gerekiyor.

23 Nisan 2013 Salı

Pablo Batalla



Fenerbahçe'de Alex'in ayrılmasından sonra ülkemizde 10 numara diye nitelendirdiğimiz oyuncular listesinde yalnız kalan Pablo Batalla bu sezon da takımını Avrupa'ya götürmek için elinden geleni yapıyor.Bu sezon şu an kadar hiç maç kaçırmayarak 30 hafta da forma giymesi ne kadar istikrarlı olduğunun bir göstergesidir diye düşünüyorum.Takımın ana parçası durumunda olan Pablo Batalla bu sezon 14 gol atıp 15 de asist yapmış ki Bursaspor'un 45 gol attığını düşünürsek gollerin yarısından fazlasında imzası var.Bursaspor kendisi için bu kadar önemli bir oyuncuyu elinde tutabilmek için gerekli fedakarlıkları yapacaktır elbette ama bir an önce bu belirsizliği ortadan kaldırırsa gelecek için daha iyi olacaktır.Sözleşmesi 2014 bitecek olan Batalla'nın takımda olması ile olmaması arasında fazlasıyla fark olduğunu düşündüğümüzde Avrupa hedefi olan Bursaspor'un Batalla'nın kabulleneceği şartları sağlaması gerekiyor.Pablo Batalla gibi oyunculara hem Bursaspor hem de Türk futbolu ihtiyacı var.

Avrupa Savaşı Kızışıyor


Ligde 3. savaşı giderek kızışıyor.Beşiktaş deplasmanda küme düşme potasından kurtulmak isteyen Akhisar'a kaybetmesinden sonra Bursaspor ve Kasımpaşa'nın nefesini ensesinde hissetmeye başladı.4 hafta kala Beşiktaş ve Bursaspor 49 puanda, Kasımpaşa ise 46 puanda.

Sezon sonunda olası puan eşitliğinde ikili averaja bakılacağından dolayı aralarında oynanan maçların skorları önem taşıyor.Şu an 3. sırada olan Beşiktaş ikili averajda Bursaspor'un gerisinde.Yani sezon sonunda puan eşitliğinde Bursaspor Beşiktaş'ın önünde tamamlayacak ligi.Beşiktaş ile Kasımpaşa arasında ise bir eşitlik söz konusu ve bu eşitliği bozmak için genel averaja bakılacak ve 30.hafta itibariyle Beşiktaş +10, Kasımpaşa ise +12 averaja sahip.Bursaspor ile Kasımpaşa arasındaki eşitlikte galip gelece taraf Kasımpaşa olacaktır.Çünkü Kasımpaşa her iki maçta da Bursaspor'u yenmeyi başardı.

İkili averajlara baktık ama peki ya iş üçlü averaja kalırsa ne olacak?Üç takımın da sezon sonu aynı puanla bitirmesi durumunda devreye girecek üçlü averajda Kasımpaşa en üstte gözküyor.4 maçta 3 galibiyet alarak 9 puan ve +3 averaj ile zirvede.2. Sırada 4 puan ve 0 averaj ile Bursaspor geliyor.Bursaspor aldığı 4 puanı da Beşiktaş'tan aldığını belirtelim.Son sırada ise 4 puan ve -3 averaj ile Beşiktaş geliyor.


Olası durumlara baktığımızda puan eşitliği durumunda en şanslı takım Kasımpaşa olarak gözüküyor.Şansı en düşük takım ise Beşiktaş gibi görünüyor.Beşiktaş herhangi bir takıma üstünlüğü olmasa bile Kasımpaşa'yı genel averajda geçme ihtimali var.Son 4 hafta kalırken durum bu kadar ciddi iken her 3 takım için de bundan sonra oynayacakları her maç önemli olacaktır.

Beşiktaş --> Orduspor, Eskişehirspor(D), Gençlerbirliği, Kayserispor(D)
Bursaspor --> Akhisar, Orduspor(D), Eskişehirspor, Gençlerbirliği(D)
Kasımpaşa-->Eskişehirspor, Gençlerbirliği(D), Kayserispor, İBB(D)

18 Nisan 2013 Perşembe

Ortasaha Oyuncularının Mutsuzluğu


Barcelona Xavi, Iniesta gibi yıldızların olduğu bir bölgeye oyunculara yer bulmakta zorlanıyor ve forma şansı bulamayan oyucnular da takımdan ayrılmayı düşünüyorlar.Gelen oyuncular da öyle sıradan oyuncular değil.Yaya Toure forma şansı bulamadığı için ayrıldı ve Manchester City'de yaptıkları ortada.Keita Sevilla formasıyla kazandıkları ortada ama bir türlü istikrarlı oynayamadı ve ayrıldı.Mascherano az kalsın takımdan ayrılıyordu.Guardiola bir çözüm bulmaya çalıştı ve buldu da.Mascherano'yı defans oyuncusuna dönüştürerek topu kullanma özelliğini en geride kullanmak istedi ve sonunda da başarılı oldu. Şu an için de aynı şeyler Song için geçerli gibi gözüküyor.İstediği dakikaları bulamayınca ister istemez bir mutsuzluk oluyor ve yüzün asılıyor.Sezon sonunda Song takımdan ayrılmak istiyorum demeyecektir elbette ama bir sezon daha aynı rakamlar olursa ayrılmayı düşünebilir.

Katı Olmak Şart mı?




Önce Fatih Terim şimdi de Rıza Çalımbay...Üst üste verilen bu kararlarla teknik adamların saha dışına atılmasına neden olan maddeyi gözden geçirmek gerektiğini görüyoruz.Kupa maçında oyuncusuna kızarken çizgiyi aştığı için Rıza Çalımbay'ı saha dışına çıkarmak nasıl bir düşüncedir anlamıyorum.Rıza Çalımbay'ın oyuncusuna kızma hakkı yok mu?Nedir bu kadar katı davranmanın sebebi?

Fatih Terim'in hareketi biraz daha ağır olsa da atılmadan çözüm bulabilinirdi.(Atıldktan sonra yaptıklarının yanlış olduğunu da belirteyim.)Ama hakemler de bir yandan haklı.Çünkü devre arasında hakemlere verilen talimatlarda kimsenin gözünün yaşına bakmayın, hata yapanı saha dışına yollayın dedikleri için hakemler de bu tür uygulamalara gidiyorlar.Bu maddeyi yorum farkıyla biraz yumuşatabilme yetkisini hakemlere verseler bu tür kararlarla karşılaşacağımızı sanmıyorum ama katı olmayı tercih ediyorlar.

Fatih Terim'in hatalı atıldığı söyleyenler Rıza Çalımbay'ın da hatalı atıldığını söylerlerse en azından teknik adamların üzerinde demokrasi kılıcı gibi duran maddenin değiştirilme ihtimalini arttırırlar.Elbette teknik adamların kenarda hareketlerine dikkat etmeleri gerekiyor ama bu kadar katı olmanın da gereği yok.

17 Nisan 2013 Çarşamba

Bu Fikstüre Can Dayanmaz


17 Nisan Eskişehirspor-Fenerbahçe
21 Nisan Gençlerbirliği-Fenerbahçe
25 Nisan Fenerbahçe-Benfica
28Nisan Fenerbahçe-Kayserispor
2 Mayıs Benfica-Fenerbahçe
5 Mayıs İBB-Fenerbahçe
8 Mayıs Fenerbahçe-Eskişehir
12 Mayıs Fenerbehçe-Galatasaray
15 Mayıs Avrupa Ligi finali(?)
19 Mayıs Karabükspor-Fenerbahçe
23-26 Mayıs Türkiye Kupası finali(?)

Fenerbahçe üç kulvarda da ilerlemesinden dolayı ligin bitimine kadar üç günde bir maç oynamak zorunda kalacak ve öyle maçlar oynayacak ki her maçı final niteliğinde.Kaybettiği anda kupayı kaybedecek.Bu baskı altında Fenerbahçe'nin buraya kadar gelmesi başarı olarak nitelendirilebilir ama en önemlisi bundan sonrası ve şu ana kadar hissettikleri baskının mislisiyle karşılaşacaklar.

16 Nisan 2013 Salı

Gekas Formulü


Geçen sezon devre arasında Samsunspor'a gelerek attığı gollerle takımının ligde kalma umutlarını arttıran ama yeterli olmayan Gekas'ın bu sezon da devre arasında gelerek Akhisar'ın aldığı galibiyetlerde rol oynaması tebrik edilmesi gereken bir durum.Samsunspor'da 11 maç 8 gol, Akhisar'da ise 10 maç 8 gol...Düştü denilen Akhisar aldığı galibiyetlerle rahat olduklarını düşünen takımları bir anda strese soktu ve yakaladığı ivme ile ligde kalma yüzdelerini arttırdılar.Hem Samsunspor'da hem de Akhisar'da Gekas formulü tuttu ama bakalım Gekas Akhisar'ı ligde tutacak performansı devam ettirebilecek mi?

Gekas'ı binlerce kez kutlamak gerekir ama bir şeyi de söylemeden geçmeyeyim.Yılmaz Vural düşmeye yakın takımlar için nasıl birinci tercihse Gekas da aynı takımlar için sezonun ikinci yarısında transfer edilecek oyuncu durumuna evriliyor gibi duruyor.Umarım bu durum bununla son bulur ve Gekas gibi bir forveti sezon başından beri izleriz.

Özel Bir Futbolcu


Geldiğinde ülkemizde klasik olarak yaşından bahsedildi ama ortaya koyduğu karakter ile geldiğinde kendisine sallayanlara en güzel cevabı verdiğini düşünüyorum.Chelsea'de yaptıklarını burada görmek istemek acımasızlık olur ama en azından maça damgasını vuracak kadar da oynayacağı açık.Oynadığı her maça baktığınızda gol atıyor, gol attırıyor, topu ileride tutmayı başarıyor, düşüş olsa da fiziki ile rakip savunmacıları yıpratıyor, kötü anlarda ortaya çıkıyor sorumluluk alıyor.Dah ne yapsın diyesi geliyor insanın.Şampiyonluğu belirleyeceğini düşünüyorum.

O Görüntüyü Vermek Gerekirdi


Fatih Terim'e verilen ceza sonrasında Karabükspor maçında tribünde olmasından dolayı kendisine destek olmak için maçı yanında izleyen Başkan Ünal Aysal'ın golden sonra Fatih Terim'e bakmaması, golü kutlamaması, Fatih Terim'in başkana bakıp bir hamlenin gelmesini beklemesi gerçekten ilginç bir görüntüydü.Aranızda ne sorun olursa destek amacıyla oraadaysanız golden sonra da kutlama görüntüsünü seyirciye vermek zorundasınız.Eğer o görüntüyü vermezsiniz taraftarın ortalıkta konuşulan şeylere inanmasına neden olursunuz.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Mourinho Gelirse Kimle Çekişecek?


Mourinho'nun Türkiye'ye gelmesi ile ilgili haberler çıktıktan sonra kafamda bir soru belirdi.Mourinho çalıştığı het takımda, her ülkede rakip takımların teknik adamlarıyla söz dalaşını yapmaktan çekinmiyor.Saha içindeki çekişmeyi saha dışına da taşıyarak istediği ortamı oluşturmaktan geri kalmıyor.Peki Türkiye'ye geldiğinde kiminle çekişecek?Benim aklıma ilk gelen isim Yılmaz Vural.Karşılaştıkları maçtan sonra üstüne bir de yenmişse “ben o kadar iş yaptım ama bana bir tülü şans vermiyorlar” şeklinde konuşup Morinho'yu Anadolu'da bir takımı çalıştırmayı önerecektir diye tahmin ediyorum.Bir başka isim Ziya Doğan.Eğer Ziya Doğan bir takımı çalıştırırsa o dönemlerde kesin olarak “Mourinho efendi gelsin bu kısıtlı imkanlarla çalışsın da görelim” diyecektir.

Mourinho Türkiye'ye gelir mi gelmez mi bilmem ama gelme ihtimali üzerinden olası kapışmaları kafamda canlandırdım da zevkli olabilir.Sonrasında Mourinho bunlar ne diyor deyip kaçarsa şaşmayın.

Orduspor'da Ayrılık


Orduspor'da kaybedilen maç sonrasında teknik adam Hector Cuper ile yolların ayrılması doğal karşılanabilir ama ligde 5 hafta kaldığını göz önüne alırsak ne kadar etkili olur bu değişiklik bilinmez.Zor maçlar öncesi takımın kenetlenmesi şart.Son maçın Akhisar ile olmasından dolayı ve Orduspor fikstür olarak Akhisar'ı takip etmesinden dolayı en azından Akhisar aldığı sonuçları alması gerekiyor ki son maçta bir şansı olsun.

Gülümsemesi Önemli


Sezon başında takıma dahil olan ama bir türlü istenilen performansı sergileyemen Krasic'in Lazio maçında oyuna son dakikalarda girerken yüzümdeki gülümseme en azından takımdan kopmadığının göstergesi diye düşünüyorum.En son oynadığı maçın üzerinden yaklaşık 1.5 ay geçmesine rağmen ki 1.5 ay kısa gibi görülebilir ama Fenerbahçe'nin maç temposunu düşündüğümüzde oldukça uzun bir süre, oyuna girdiğinde yüzünü asmadan girmesi kalan maçlar öncesinde rotasyon anlamında teknik heyete umut vermiştir.Kolay değil uzun süre oynamayan bir futbolcunun bir anda takıma dahil olması ama teknik heyetin kafasının bir köşesinde Krasic'in bulunması da birşeydir diye düşünüyorum.

14 Nisan 2013 Pazar

Falcao'nun Yeni Durağı Manchester mi?


Porto formasıyla Avrupa Ligi'nde gösterdiği performansla dikkat çeken ve sonrasında Atletico Madrid'e transfer olan Falcao İspanya'da da başarılı işlere imza attı ve şu an yaz transfer döneminin yıldızı olacak gibi duruyor.Çıkan son haberlere göre Manchester United Falcao ile ciddi ciddi ilgileniyor ve gelecek sezon kadrosuna kattığı bile söyleniyor.Ferguson Falcao gibi bir yıldızı kadrosunda görmekten memnun olacaktır.Van Persie ile birlikte United'ın gol yükünü çekmesi muhtemel olan Falcao'nun Rooney'i devre dışı bırakacağını düşünebiliriz.Sezon içerisinde çıkan haberlere göre Rooney'in ayrılması bekleniyor ve bu yüzden Falcao gibi bir futbolcuyu kadrosuna katmak istiyor.Kısacası eğer Falcao gelecekse Rooney gider düşünüyorum.Çünkü Rooney, Falcao, Van Persie, Welbeck ve Hernandez isimleri forvet hattı için fazla olur diye düşünüyorum.

13 Nisan 2013 Cumartesi

Yine Olsa Aynısını Yapardım


Malezya'da yapılan yarışta yaşananlardan sonra Redbull takımında oluşan gerginlik devam ediyor.Vettel takımını dinlemeyerek takım arkadaşı Webber'i geçerek yarışı kazandıktan sonra Webber aklında ne geçiyorsa söylemişti ve Vettel o an için özür dilemişti.Ancak görülüyor ki Vettel özrü öylesine dilemiş.Çünkü Vettel yaptığı son açıklamada aynı durumun tekrar yaşanması takdirde Malezya'da olduğu gibi davranacağını söyledi ve bunu söylerken de diğer yandan da takım arkadaşını da suçladı.Webber'in zaman zaman takıma yardımcı olmadığını söyledi.Vettel'in sürekli kazanmanın getirdiği özgüvenle yaptığı bu açıklamalarla henüz yeni başlamış olan sezonu sıkıntıya soktuğunu düşünüyorum.Sezonun başında bu gerginlik başladıysa sezonun kritik yarışlarında ne olacağını düşünemiyorum bile.Bakalım bu sürtüşme Redbull takımını nasıl etkileyecek?

Planlama Olmayınca Düşüş Kaçınılmaz


Herhangi bir spor dalında kalıcı başarıları hedefliyorsanız başarı için gerekli olan özellikleri belirleyip bu çerçevede plan ve program yapmanız gerekiyor.Plan ve program da yetmiyor, bu planların ve programların arkasında durmak ve zaman içinde sabretmek gerekiyor.Plan, program, kararlılık ve sabır öğelerine sahip olursanız ancak o zaman başarılar gelir.

Bu çerçeveden baktığımızda Orduspor Başkanı Nedim Türkmen gelecek 5 yıl içinde şampiyon olacaklarını söyleyerek iddiasını ortaya koymuştu.Bu sözü duyan herkes Orduspor'da işler belli bir plan içerisinde ilerliyor diye düşündü ki doğrusu da budur.Çünkü yeni çıkan bir takımdı Orduspor.Biliyoruz ki lige o sezon çıkan takımlar genellikle ilk yıllarında sıkıntı yaşıyor ve tekrardan bir alt lige düşüyorlar.

Bu sezon Orduspor ilk 10 haftada 4 galibiyet, 5 beraberlik alınca acaba buralarda ne kadar süre kalacak diye konuşuluyordu.Nedim Türkmen'in dillendirdiği plana bakacak olursak Orduspor ligin belli bir bölümüne kadar üst sıralarda kalacak ve daha sonrasında zirveden kopmaya başlayacak diye bekleniyordu.

Ama işler Hector Cuper ve Nedim Türkmen'in beklentileri yönünde gelişmedi.Orduspor son 19 maçta sadece 2 galibiyet alabildi ve her geçen hafta bir sıra kaybederek küme düşme potasına geldi.Aslında Hector Cuper'in hakkını yemeyelim.Kendisi Nedim Türkmen'in aksine daha temkinli konuşuyordu ama eminim ki Hector Cuper de bu kadarını beklemiyordu.

Kaldı 5 hafta ve Orduspor'u kritik maçlar bekliyor.Fikstüre baktığımızda Kasımpaşa, Beşiktaş, Bursaspor, Antalyaspor ve Akhisar maçları olduğunu görüyoruz ki Orduspor'un bu maç trafiğinden sağ çıkacağını düşünmüyorum.Oynayacağı her takımın bir hedefi olduğundan dolayı her maçı zor geçecektir.Kritik haftalar öncesinde kan değişikliğe gitmeye çalıştılar ama adı geçen isimlerle anlaşamayınca Hector Cuper ile yola devam kararı aldılar ama bu durum takımı olumsuz etkilemiş olabilir.Bakalım Orduspor'da teknik heyet ve yönetim bu zor günlerin altında kalkabilecekler mi?Sezon için bir planlama eksikliğini gördükten sonra bakalım en azından bu 5 hafta için bir planları var mı?

12 Nisan 2013 Cuma

Heynckes Kızdı

http://www3.pictures.zimbio.com/gi/Jupp+Heynckes+FC+Bayern+Muenchen+Training+yJ61p4A8eTox.jpg



Şampiyonlar liginde yarı final eşleşmeleri belli olduktan sonra Bayern tarafında acaba Guardiola eski takımı Barcelona hakkında Jupp Heynckes'e yardımcı olacak mı diye konuşulmaya başlandı.Sanki Bayern'in başında bir teknik adam yokmuş gibi Guardiola ne yapacak şeklinde konuşulmaya başlanınca haklı olarak Jupp Heynckes bu duruma sinirlenmiş.Kendi dersime kendim çalışırım dercesine kimsenin yardımına ihtiyacım yok demiş.Kendinizi Jupp Heynckes'in yerine koyduğunuzda hak vermemek elde değil.

11 Nisan 2013 Perşembe

Devrim Yapan Üçlü Nerede?


2010 yılında Türkiye futbolunda bir devrim olmuş ve olmaz denilen şey gerçekleşmişti.Anadolu'dan bir şampiyon çıkarak tabuların yıkılmasını sağlamıştı.Ertuğrul Sağlam yönetimindeki Bursaspor takım olmayı başararak ülkemizde büyük takım olarak nitelendirilen takımlarla iyi mücadele ederek hak ettiği bir şampiyonluğu kazandı.Gelen şampiyonluk ile birlikte o kadroda göze çarpan oyuncular değerlerine değer kattı ve transfer döneminin gözdesi haline geldi.

Şampiyonluğu getiren Sercan-Volkan-Ozan üçlüsü büyükler tarafından transfer edilmeye çalışıldığında istenen rakamlar 10milyon avro civarıydı.Bu rakamı çok bulundu ama aslında Bursaspor'un amacı bu fırsatı değerlendirmekti.O günleri hatırlarsak transfer döneminde bu üç oyuncu hangi takıma gideceği konuşuluyordu.Medyaya göre bu üç oyuncu kesin olarak takımdan ayrılacaktı.Bursaspor bir yandan satmamak için direnirken bir yandan da bonservis rakamı açıklıyordu.

Bursaspor direnmeyi başardı ve aynı başarı olmasa bile en azından zirveyi zorlayabilecek bir kadro için bu üç oyuncuyu takımda tutmayı başardı.Ama işler istenildiği gibi gitmedi.Bursaspor'un tarihinde ilk kez şampiyonlar liginde mücadele etmesini fırsata çeviremediler ve performanslarında düşüşler gözlendi bu üç oyuncunun.

Daha sonrasında takımdan ayrılık başladı ve Sercan Galatasaray'a, oradan da Sivasspor'a, Volkan Trabzonspor'a, Ozan ise Mersin'e gitti.Bursaspor'dan ayrıldıktan sonraki performanslarını incelediğimizde Ozan Mersin'e geldi ve bazı sıkıntılar yaşadı, takımdan ayrılması bekleniyor.Volakn Trabzonspor'da beklenen kaliteyi gösteremedi.Sercan Galatasaray'da şans bulamayınca Sivasspor'a gitti ve orada da olmadığını görüyoruz ve şu an kadro dışı.

Gelen şampiyonluk sonrasında kariyerlerinde daha iyi bir yoldan ilerleyeceğini düşünürken üçü de sınıfta kaldı.2010 yılında herkes peşlerinde koşarken şu an kendilerini alacak takım sayısı sınırlı.2010 yılında iyi bir üçlü olarak konuşulurken şu an birbirlerinden ayrı ve futboldan uzaklar.Nerede neyi yanlış yaptıkları üzerine kendilerinin düşünerek en azından bundan sonrası için iyi işler yapmaları gerekiyor.Yaşlarını düşünürsek de ikinci bir şansı hak ediyorlar.Özellikle önümüzde Burak Yılmaz örneği varken bu üç oyuncu ile ilgili umudumuzu korumalıyız.

9 Nisan 2013 Salı

İstikrar!!!


Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören Bakan Suat Kılıç'ın da katıldığı Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nin temel atma töreni öncesi yaptığı konuşmada istikrara vurgu yaptı.İstikrarın ne kadar önemli olduğundan kısaca bahsetti.

Yıldırım Demirören Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olduktan sonra bir kurumu yönetme konusundaki düşünceleri değişti mi bilmiyorum ama kulüp başkanlığı dönemine baktığımızda tam tersini görüyoruz.8 yıllık Beşiktaş başkanlığında 8 teknik adam ve giden-gelen onlarca futbolcu Yıldırım Demirören'in bugünkü konuşmasına olan güvenimizi azaltıyor.

Belki bazı şeyleri farkına vardı ve yönetimsel anlamda bazı değişikliklere gitti ama bir anda da değişim olmayacağını düşünüyorum.Bugün konuşmasını dinlerken kullandığı istikrar kelimesi biraz garipsedim.Eminim sizler de aynı şeyi düşündünüz dinlediğinizde.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Bayern Mutlu Sona Ulaştı


Şampiyonluğu son iki sezon Dortmud'a kaptıran Bayern bu sezon domine ettiği ligde 6 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti.Sezon başında kadrosuna eklediği isimlerle lige güçlü bir şekilde giren Bayern bu sezon 28 lig maçında sadece 13 gol yedi ve inanılmaz bir defans örneği gösterdiler.

Bayern ligde oynadığı 28 maçta da gol atmayı başardı ve aldığı 24 galibiyetin birçoğu da farklı oldu.Kazanılan maçlarda atılan ilk gol ve ikinci gol dakikalarına baktığımızda farklı galibiyetleri doğal karşılayabiliriz.Bayern ligde sadece 7 maçta ilk yarıda gol bulamadığını göz önüne aldığımızda ilk golün geldiği dakikanın ortalama 36. dakika olması şaşırtıcı değil.

Bunun yanında atılan ikinci gol dakikalarına baktığımızda ortalamanın 54 olduğunu görüyoruz ki Bayern'den 2 gol yiyip maçtan puan oldukça zor olduğunu kabul edersek Bayern'in ligi domine etmesini anlayabiliriz.22 maçta 2 veya daha fazla gol atan Bayern 70. dakikadan sonra kendisine fazla bir iş bırakmamış.15 maçta 70. dakikayı görmeden Bayern ikinci golü bulmuş.

İlk gol ve ikinci gol istatistikleri böyle iken Bayern'in 6 hafta kala ligi domine ederek şampiyonluğa ulaşması son derece normal.İki sezon ara verdikten sonra gelen şampiyonluk sezon sonunda ayrılacak olan Jupp Heynckes için de güzel bir ayrılık hediyesi olmuştur.Tabiki Heynckes'in asıl amacı şampiyonlar ligini kazanmaktır diye düşünüyorum.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Bir Engel Daha Aşıldı Sıra Lazio'da


Haftaiçi Avrupa Ligi'nde kritik bir maç çıkacak olan Fenerbahçe bu maç öncesi ligde oynadığı Akhisar'ı muhteşem ikili Sow ve Webo'nun attığı gollerle 2-0 yenerek ligde bir engeli daha aşarak Galatasaray'ı takip etmeye devam ediyor.

Maç öncesinde Fenerbahçe'nin bir gün önceki Galatasaray'ın oynadığı şekilde oynayacağı ve maçı ilk yarıda kopararak ikinci yarıyı formalite haline getireceğini düşünülüyordu.Maçı erken koparmak hem ligde bir kazaya uğramanın önüne geçilecek hem de Lazio maçı öncesi fazla hırpalanmamak için önemliydi.

Maça baktığımızda Fenerbahçe'nin istediği şekilde oynayamadığını gördük.Aykut Kocaman'ın bu maçı erken dakikalarda bitirin dediğini düşünmüyorum çünkü eğer Aykut Kocaman saldırın talimatını verseydi ikinci yarının başındaki tempoyu ilk yarıda izlerdik.Belli ki başta Aykut Kocaman olmak üzere maçı kontrollü bir şekilde götürmeyi ve öyle ya da böyle atılacak olan golle maçı kazanmayı hedeflemiş.

Bunun tutmayacağını gören Aykut Kocaman ikinci yarı itibariyle temponun artmasını söylemesiyle Fenerbahçe golü buldu ve maçı istediğini gibi götürdü.Bir bölüm Akhisar topa sahip olsa da bu sezon Aykut Kocaman'ın takıma iyi uygulattığı savunma ve pozisyon alma ile neredeyse hiç pozisyon vermedi.Maçın son dakikalarında gelen gol de maça son noktayı koydu.

Fenerbahçe kredisinin olmadığı ligde bir maçı daha kazanarak Galatasaray'ı yakın takibe devam ediyor.Her maçında ince bir çizginin üzerinde bulunan Fenerbahçe istediği sonuçları alarak üç kulvarda da bulunmayı başardı.Şimdi rakip Lazio ve ev sahibi olmanın avantajını kullanarak iyi sonuç alması takdirde seyircisiz ikinci maç öncesi turun kapısını aralayacaktır.