31 Aralık 2010 Cuma

Roberto Ayala Futbolu Bıraktı



Şu ana kadar izlediğim tüm defans oyuncuları arasında saygı duyduğum oyuncular arasında yer alır Roberto Ayala.En iyi dönemini Valencia'da geçiren Ayala Valencia kulübünün efsanesi olarak tarihe adını yazdırdı.Ayrıca Ayala bazı futbolseverlerin gönlüne de adını yazdırdı.Valencia forması altında 2 şampiyonluk kazanan, Arjantin Milli Takım formasını Zanetti'den sonra en çok giyen oyuncu olan Ayala 37 yaşında futbolu bıraktığını açıklamış.Ayala futbolu bıraksa da kalbimizin bir yerinde özellikle Valencia forması altında göstermiş olduğu performansı izlemiş olmanın mutluluğu yaşanmaya devam edecek.Herşey için teşekkürler Büyük Kaptan.Senin yerin her zaman ayrı olacak.

Selamün Aleyküm Baba (Shaq'dan Semih'e)



Shaq Orlando Magic maçı sonrasında hakemleri eleştirdiğinden dolayı 35.000 dolar ceza alıyor.Ceza aldığı söylendikten sonra Shaq yine Shaqlığını gösteriyor.Videonun sonlarına Semih'in kolundan tutup Selamün Aleyküm Baba diyor ve bizi gülmekten geçiriyor.Shaq sen bir efsanesin ve hiçbir zaman basketboldan uzaklaşma.

Hamilton'dan 2010 Değerlendirmesi



"Sezonun başlamasına sayılı günler kala menajerliğimi yürüten babam ile sorunlar yaşayarak yollarımızı ayırdık. Bu olayın etkisini maalesef tüm sezon boyunca hissettim. Ben de bir insanım, ne kadar güçlü görünmeye çalışsakta içimizde fırtınalar kopuyor.Şampiyonayı 4. sırada bitirmekle gurur duymuyorum. Açıkçası bu alışık olmadığım bir durum. Ancak hayatımız dışarıdan gözüktüğü kadar parlak değil. Haftasonu yarış pistine gelip direksiyon sallayıp tekrar eve dönmüyoruz. Özel hayatımız neredeyse yok. Böyle olunca çevrenizle sorunlar da artıyor. Hayatınızda herşey yolunda gitmiyorsa, Formula 1'de şampiyon olma şansınız yok"

Lewis Hamilton

Lewis Hamilton 2010 sezonunu değerlendirmek üzere bazı açıklamalar yapmış.Açıkcası ben babasının neden artık gözükmediğini merak ediyordum.Meğer Hamilton babası ile yollarını ayırmış.Bunu es geçmem benim hatam olarak nitelendiriyorum.Neyse Hamilton bu ayrılığın kendisini etkilediğini söylüyor.Her ne kadar bu ayrılık Hamilton'u etkileyeceğine imkan dahilinde görsem de ben buna fazla katılamayacağım.Çünkü sezon içinde çok kritik yarışlarda yaptığı hatalardan dolayı şampiyonluk uzak kaldı.Bence 2010 sezonunu tekrardan izleyip bir daha karar versin performansının düşüşüne neden olana.Umarım gelecek sezon istediği bir şekilde mutlu sona ulaşır.Bir Mclaren taraftarı olarak en büyük dileğim bu.

24 Aralık 2010 Cuma

Sebastian Vettel'den Christmas Mesajı




Dear Formula One Fans,

I wish you all a Merry Christmas and a Happy New Year!

We had a truly fantastic season - even though it was a long and at times a pretty tough one for me: a rollercoaster ride with a very happy ending!

I know that many of you crossed your fingers for me every race weekend - and I honestly wish that this support will go on forever!

I am already looking forward to 2011 - again with all of you at my side!

Sebastian Vettel

TBF'den Diana Taurasi Hakkında Basın Açıklaması







Basınımızda çıkan haberler üzerine aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti hasıl olmuştur.

Hacettepe Üniversitesi laboratuarından yasaklı madde kullanımı ile ilgili gelen bir raporda, ön bulgu olarak TKBL’nin oyuncuları arasında yer alan Diana Taurasi’den, 13 Kasım 2010 tarihinde İstanbul Üniversitesi ile Fenerbahçe takımları arasında oynanan 4. hafta müsabakası sonrasında yapılan rutin kontrollerde alınan idrar örneğinde WADA’nın yasaklı uyarıcı maddeler listesinde yer alan ‘Modafinil’e rastlandığı ifade edilmektedir.

Söz konusu raporu dikkate alan Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu, TBF Dopingle Mücadele Yönergesi ve diğer ilgili yönetmelikler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonuçlanana ve ilgili dosya hakkında nihai karar verilene kadar Diana Taurasi’nin idari tedbirli olarak müsabakalara katılmamasını kararlaştırmıştır.

Sağlık, Hukuk ve Disiplin Kurulları konuyla ilgili olarak sporcunun hakları da gözetilerek yönetmelikler çerçevesinde çalışmalarını sürdürmektedir.

B-numunesinin açılması dahil süreç tamamlandığında, yönergeler doğrultusunda kesin karar verilecek ve kamuoyu ile paylaşılacaktır.


Kamuoyuna Saygıyla Duyururuz.

Türkiye Basketbol Federasyonu



Modafinil Nedir?
Modafinil uyku halini azaltan ve uyanıklık halini (uykusuzluğu) destekleyen, ayık kalmaya yardımcı olan bir ilaçtır. Modafinil’in uyanıklık sağlayıcı etkisini kesin olarak nasıl oluşturduğu bilinmemekle birlikte vücuttaki bazı kimyasalları etkileyerek çalıştığı düşünülmektedir. Söz konusu madde; genel olarak günün herhangi bir saatinde ortaya çıkan önüne geçilmez derecede güçlü uyuma gereksinimi ile belirgin hastalık (narkolepsi), neden kaynaklandığı bilinmeyen aşırı uyuma durumu, vardiyalı çalışma kaynaklı uyku bozuklukları, uyku sırasında hava yollarının tıkanmasına veya solunum kaslarının yetersizliği ve benzeri rahatsızlıklarda da kullanılmaktadır. 

Ibrahim Afellay Resmen Barcelonalı



Diana Taurasi&Doping Olayı İle İlgili Açıklamalar

"Henüz A numunesi açıldığı için bu aşamada bir şey söylemek istemiyorum. Bir şekilde bu bilgi Türkiye'de sızdırılmış. Biz B numunesinden gelecek sonuçları bekliyoruz.Tüm kanıtlar açıklandıktan sonra Diana'nın tamamen temize çıkacağına inanıyoruz. Tek üzüntümüz bu süreçte bir görevlinin, gizli kalması gereken bir bilgiyi açığa çıkarması oldu."

Howard Jacobs (Taurasi'nin avukatı )



Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımımızın 13 Kasım 2010 tarihinde Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'nde İstanbul Üniversitesi'ne karşı oynadığı mücadelenin ardından kura sonucu Diana Taurasi ve Anna Vajda'dan doping testine girmeleri talep edilmiştir. İki oyuncumuzdan Anna Vajda'nın testi negatif Diana Taurasi'nin test sonucu ise pozitif çıkmıştır.

Bunun üzerine Diana Taurasi "b" numunesinin de açılması talebinde bulunmuştur. 2 veya 4 Ocak 2011 tarihinde söz konusu numune de hukukçular eşliğinde açılacaktır. Taurasi'nin avukatı da yaptığı açıklamada "b" numunesinin de açılmasının ardından Diana'nın herhangi bir doping maddesi almadığının ortaya çıkacağını söylemiş sporculuk hayatı boyunca da bu tür maddelerden her zaman uzak durduğunu hatırlatmıştır. 

Taurasi'nin pozitif çıkan ilk test sonucu sporcunun gizlilik ilkesi hakkı ve bu hakkını kullanmak istemesi üzerine duyurulmamış ancak bu ilke ihlal edilerek doping iddiası basında yer almıştır. Taurasi gizlilik ilkesinin ihlal edilmesinden ve henüz sonuçlar belli olmadan kendisinin doping kullanmış olduğu ile ilgili iddiaların basında yer almasından son derece rahatsızdır. Kulübümüz de gizlilik ilkesinin ihlal edilmiş olmasından dolayı rahatsızlık duymakta ve nihai test sonuçlarını beklemektedir.

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ

Diana Taurasi ile ilgili haberler artınca hem Taurasi'nin avukatı hem de Fenerbahçe Kulübü bir açıklama yapma  isteği hissetmişler.Her iki açıklama da Taurasi'nin A numunesini pozitif çıktığını, B numunesinin ise henüz açılmadığını belirtilmiş.Yani kesin sonuç için B numunesi bekleniyor.Bir de Taurasi'nin avukatı rastlanılan maddenin keyif verici madde olmadığını söylemiş.Bir an önce B numunesi de açılsın da her şey ortaya net bir şekilde koyulsun.

Diana Taurasi'nin Fenerbahçe'deki Geleceği


Bir süredir Diana Taurasi ile ilgili haberler ortalıkta dolaşıyor.Bu haberlerin kesin bir kaynağı yok.Çünkü başta kulüp olmak üzere kamuoyunu aydınlatacak bir bilgi vermedi.O yüzden duyumlar üzerinden bu olaya bakmaya çalışacağız.

Doping kontrolü sonucunda alınan numune pozitif çıkmış ve bunun üzerine Diana Taurasi Amerika'ya gönderilmiş.Galiba ikinci numune açılana kadar Amerika'da kalacak.Taurasi'nin hangi maddeyi kullandığı bilinmiyor ama söylenenlere göre keyif verici madde olma olasılığı yüksekmiş.Öncelikle şunu netleştirelim.İlk numune pozitif çıktıktan sonra ikinci numunenin negatif çıkması zor ihtimal.O yüzden artık pozitif-negatif kısmını bir kenara koyup hangi maddenin kullanıldığını kısmına bakmamız gerekir.

Ben açıkcası Diana Taurasi gibi bir yıldızın performans artıcı bir maddeyi kullanacağını düşünmüyorum.Kariyeri boyunca en üst basketbol oynayan Taurasi'nin bu gibi maddelere ihtiyacı yok diye düşünüyorum.O zaman geriye keyif verici maddeleri kalıyor.Her ne kadar sporcular örnek olmaları gerekse de  
bazen sporcular örnek olmayan davranışlar sergileyebiliyorlar.Güzel örneklerden birisi de Michael Phelps'tir.O yüzden Taurasi bir şekilde keyif verici maddelerden birini kullanmış olabilir ve bunun sonucunda doping kontrolü pozitif çıkmış olabilir.

Performans arttırıcı madde ile keyif verici madde arasında ceza bakımından fark vardır.En azından benim açımdan.Performans arttırıcı maddenin cezası aynı Kerem Gönlüm'deki gibi olur ve ceza alan oyuncuyla yolalrın ayrılması gerekir.Zamanında Kambala ile yolalrın ayrılması gibi.Keyif verici madde de ise yine ceza alabilir ama bu sizin anlayışınızla ilgili olarak oyuncunuzla ilişkinizi kesebilirsiniz veya gerekli cezayı kulüp olarak verip cezasını tamamladıktan sonra ondan verim almayı tercih edebilirsiniz.Ben cezanın verilip daha sonradan faydalanmayı dilerim.Her ne kadar keyif verici madde kullanımını kötülesek de sonuçta o sizin yıldız oyuncunuz  ve ondan faydalanmanız gerekir.Michael Phelps nasıl bundan sonra yine madalyalar kazandığında, rekorlar kırdığında alkışlanacaksa eğer Taurasi'de böyle madde kullanmışsa gerekli cezayı verirsiniz daha sonra formasını geri verip oynamasını sağlarsınız.

Bu konuda yanlış anlaşılmak istemem.Sporcular istedikleri maddeleri(keyif verici maddeler) kullanabilirler gibi bir düşünceyi savunmam söz konusu bile olamaz.Benim anlatmak istediğim performans arttırıcı maddeler kullanmak keyif verici maddeler kullanmaktan daha ağır cezayı gerektirecek olaydır.Eğer Taurasi'de performans arttırıcı madde çıkarsa  hemen ilişkinizi keser ve gönderirsiniz.Eğer keyif verici madde çıkarsa federasyonun vereceği cezaya artı olarak bir de kulüp olarak siz de ceza verir ve cezası bittikten sonra formasını giymesine izin verirsiniz.

Ben böyle düşünüyorum.Tabi ki bir başkası başka türlü düşünüyordur.Aslında bu tür yorumları yapmak daha erken gibi.Çünkü daha ikinci numune açılmamış.Bir an önce açılsa da bu belirsizlik ortadan kalksa.Her ne olursa olsun Diana Taurasi gibi bir yıldızın ismi böyle olaylarla anılması hakikaten üzüntü verici.

23 Aralık 2010 Perşembe

Rafael Benitez Kovuldu



"F.C. Internazionale and Rafael Benitez wish to convey that, together and with mutual satisfaction, they have reached an agreement for the early cancellation of their working partnership.
F.C. Internazionale would like to thank Rafael Benitez for his work in charge of the team, which he guided to success in the Italian League Super Cup and in the FIFA Club World Cup.
Rafael Benitez would like to thank F.C. Internazionale for the important professional experience and for the victories achieved together."


Beklenen açıklama geldi.Bu hafta boyunca kovuldu-kovulmadı tartışmaları sürerken Benitez'in "takımımın başındayım" ve Moratti'nin "Benitez ile devam ediyoruz" açıklamaları kafaları karıştırmıştı.Acaba bu sadece söylentilerden ibaret mi diye.Ama Başkan Moratti yaptı yapacağını ve Benitez ile yollarını ayırdı.Benitez'in en başta Inter'e gelmesi bence hataydı.Benitez'in kariyerine baktığımızda oynattığı oyuna bakarsak bunu İtalya'da yapamayacağı açıkta ortadaydı.Hele ki Mourinho'dan sonra Benitez'i getirmek tam bir saçmalıktı.Şimdi ne oldu?Moratti takımın oynadığı oyunu beğenmedi ve klasik bir davranışla teknik adamını kapı dışarı etti.Peki Benitez'in yerine kim gelecek?En büyük aday Leonardo gözüküyor.Şu ana kadar Inter'e karşı bir sempatim vardı ama bu saatten ne yaparlarsa yapsınlar umurumda değil.Benim merak ettiğim şey Benitez'in geleceği.Benitez bu sezonu dinlenerek geçirir herhalde.Gelecek sezon İngiltere'den bir takımı çalıştırması isterim açıkcası.Ya da aklıma şimdi geldi.Bizim basın hazır Benitez'in kovuldu biz bir takıma gönderelim olayına girerlerse kesinlikle Fenerbahçe'ye göndereceklerdir.Bunu şimdiden söyleyelim de şaşırmayın.

Her Hoca Bir Gün Adnanlanacaktır


Haklılık payı var.Görünen o ki her ne kadar gelecek senenin takımını kurmak için Hagi'ye yetki verseler de eğer ikinci devre Galatasaray oyun adına hiç bir şey yapmamaya devam ederse Hagi de kapı dışarı edilecektir.Bakalım daha kaç hoca adnanlanacak?

Simao Sabrosa'nın Vedası



Simao Sarbosa son kez giydiği A.Madrid formasıyla gol atıp takımının 1-0 kazanmasını sağlayarak en güzel vedayı yapmış oldu.Oyundan çıkarken tüm stadın alkışlaması ne kadar sevildiğinin bir göstergesi.Simao'nun şimdiki durağı Beşiktaş olacak.Öncelikle Beşiktaş'I bu transferden kutlamak gerekir.İlk duyduğumda şaşırmıştım ve gelmeyeceğini düşünüyordum.Ama Beşiktaş yönetimi Simao'yu ikna ederek getirmeyi başardı.Böylelikle ligimize bir yıldız daha gelmiş olacak.Umarım Beşiktaş'ta başarılı olur.Kendisine başarılar diliyorum.

Messi Never Dives



Messi hakikaten oynama hırsıyla herkesi şaşırtıyor.Oynama hırsından kastım darbenin şiddeti ne olursa olsun lugatında düşmek diye bir kelime yok.Hep ayakta kalmaya çalışıyor.Bu yönüyle takdirleri topluyor.Bazı futbolcular gibi kendini hemen yere atsaydı belki de Messi bu kadar sevilmezdi.

Miami Heat ve Hücum Ribaundları



Miami Heat üst üste 7 hücum ribaundu alınca insan bir şaşırıyor ve o ribaund mücadelesini izleme isteği oluşuyor.Ben de hemen izledim ve top öyle yerlere sekmiş ki Miamili oyuncular almazsa ayıp olurdu zaten.Bir daha olur mu?Bilemem ama çok zor.Hele ki Miami Heat'ten bahsediyorsak.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Doğum Günün Kutlu Olsun Ordinaryüs



Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan "Ordinaryüs" bugün 85 yaşına girdi.Gönül isterdi ki pastalarımızı alalım, gidelim yanına O'na saygı duyan herkes ile doğum gününü kutlayalım.Maalesef rahatsızlığından dolayı bunu yapamıyoruz ama en azından buradan doğum gününü kutlamak gerekiyor.Eminim ki hastaneden sağlıklı bir şekilde ayrıldığında taraftar olarak yanına gidip O'nu yalnız bırakmayıp, pasta kesip O'na değer verdiğimizi göstereceğizdir.Çünkü Türk futbolu denilince akla ilk gelen isimlerden biridir Ordinaryüs.En kısada zamanda iyileşip etrafına gülücükler saçmasını diliyoruz.Acil şifalar diliyorum.Dayan Ordinaryüs!

Tribunler inledi binlerce kere
Ver LEFTER´e yaz deftere
Bitti kalem doldu defter
Bu alemde kral LEFTER..

Karşınızda Orkestra Şefimiz Shaquille O'neal

21 Aralık 2010 Salı

Ömür mü Engelli Yoksa...



ÖSYM'nin Ales rezaleti eşliğinde ilk sınav deneyimim 19 Aralık 2010 pazar günü gerçekleşti;

Madem biz Engelliler (engellenenler) Engelliliğimizi bildiren raporumuzu Ankara ÖSYM Başkanlığına göndermekle yükümlüyüz, sizlerde üzerinize düşen görevleri yerine getiriniz, bizlere bangır bangır dayatmalar getiriyorsunuz, karşılığında Anayasal hakkımız olan sınava girişimizi insanca yapmamıza olanak sağlamıyorsunuz. Ankara'dan kalkıp gelip, tek tek okulların koşulları bize uygun mu diye kontrol etmenize gerek yok, her üniversite kampüsünün binasından sorumlu, kurumunuza bağlı çalışanlarınız var, onlardan binaların mimari koşullarının uygun olup olmadığını düzgünce saptayın. Olmayanları da artık düzenleme çalışmalarına biran evvel girişin!..

Elimizdeki sınav Giriş Belgemize ''ENGELLİ' ' diye yazı yazmayı ihmal etmiyorsunuz; Sınav saati 09:30 ancak güvenlik aramaları sebebiyle 60 dakika önce okul bahçesinde bulunmamızı tavsiye ediyorsunuz.

Gelelim olaya;

ÖSYM tarafından belirlenen okul İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO binasıydı. 08:45'de okul bahçesinde olabildik, benden önce gelenler ve sonradan teker teker gelenler ile. Dakikalar ilerledikçe çeşitli engel gruplarından Engellileri görünce anladım ki bu okul sadece Engellilerin girmesi için belirlenmiş bir okul ancak, daha okulun bahçesine girerken sekiz basamaklı bir kapı var (yardımcı oldular, diğer binaların arkalarından basamaksız bir şekilde bizleri güvenlik görevlileri içeri getirmişlerdi)

Sınavın yapılacağı binanın girişinde de üç basamak var ve o mühim soru bina görevlilerinden tekerlekli sandalyede oturan bizlere soruluyor ''sınav yeriniz bir alt katta biraz yürüyebilir misiniz?''
Bu soruyla Atatürk Havalimanı'nın girişindeki güvenlik geçişi sırasında da çokça muhatap oluyorum, yahu ''yürüyebiliyor olsam bu sandalyede işim ne?''
Neyseki yine o bina görevlileri içeri girip daha önceden sınıflara yerleşmiş, görme engelli arkadaşlarla bizlerin sınıfının katını değiştirerek çözüm getiriyorlar. Bizden önce getirilmiş, sınıflara taşınmış kişiler tekrar sandalyeleri ile taşınıyorlar, zemin katta bulunan bir sınıfa yerleştiriliyorlar.

Bir süre sonra bir kişi daha geliyor o da tekerlekli sandalyede; on beş dakika önceki olumsuzlukları yaşamamıştı, sınıf sıraları eski tip birleşik banklı masalardan oluşuyor, beyfendi doğal olarak sandalyesi ile oraya transfer olamadığından haklı olarak kıyameti koparıyor; işte o an bu rezalate zemin hazırlayanların yaşamadığı bir duygu hepimizde oluyor UTANMA, insanlığınızdan utanç duyuyorsunuz.

Neyse ki sınav görevlilerinden yana şansımız yaver gidiyor da, beyfendiyi sakinleştirip, bu olumsuzluklara rağmen birazdan gireceği Ales sınavına yoğunlaşması için telkinde bulunuyor (benim elim ayağım ilk on beş dakika titredi). Beyfendiye nerede oturduğunu sordum, Sarıyerde oturuyormuş, bu da büyük bir sorun, bu kişinin 08:30'da orada olabilmesi için 07:30'da yollara çıkması demek, Sarıyer'den gelen birini ne çeşit bir akılla Beyazıt'a verirsin?

Kimimize seyyar tekli masa getiriliyor, kimimiz sınav görevlerinin transferlerimize yardımıyla sıraya oturtuluyor, kimimiz ise iki masa arasındaki koridor gibi boşlukta sandalyesi ile oturuyor, yazdığı yöne göre o tarafın masasını yanına alıp, boyun ağrıları ile beraber sınava giriyor.

Bir Engellinin Sınava gidiş Serüveni;

İstanbul'da Bedensel Engellilerin kullanabildiği belediye otobüslerinin sayısının on yedi olduğunu okumuştum, doğal olarak sınav günü ben de Bakırköy'den 08:00'de evimden çıktım tabi taksiyle, bir de dönüş taksi parasını ekleyin. Kuzenim de bu sınava girdi ancak sınav giriş yeri oturduğu semtte, evine beş dakikalık mesafedeydi. Bahçelievler'de de Marmara Üniversitesi Kampüsü var, madem Engelli için fiziksel koşulları olmayan bir yere verecektin, bari evime yakın bir okula verseydin.

Taksi parasını da mühim etmeyelim; evinden çıkıp, sınav sonrası evine dönmesi arasındaki süre en az beş buçuk saattir (kabaca sekizde evden çıksak, 12:30'da sınav bitti, 13:30'da evindesin) Bedensel Engellilerin bu süre boyunca tuvaletini tutma zorunluluğu.

Gelelim ısıtmaya, Ales'e giren pek çok kişiye sordum, girdikleri okulda ısıtma problemi yaşadılar mı? diye, genelde çok az da olsa soğuktan pek şikayetçi olmadılar; bizler orada donduk (giderken kat kat giyinme önlemi alsamda)

Cep telefonu, anahtar gibi önemli eşyalarımı yanımda almama da izin yok, dolayısıyla bana refaket eden biri ile oraya gitmem gerekmektedir; taksi vs. için telefona ihtiyaç duyacağım . Neyseki bu yardımı da bir diğer kuzenim üstlendi.

ŞİMDİ BAKALIM ÖNÜMÜZDEKİ SINAVLARA...

Bence Ales'in sözel bölümünde 40 ile 50 arasındaki soru şekillerinden buradaki anlattıklarıma benzer bir soru hazırlayıp 2011 Ales'te sormalılar.

Örnek soru;

Ömür'ün Ales sınavına girerken giyeceği yeşil yün kazak, lacivert yelek, kırmızı şal ile siyah kar pantalonu; mor, mavi, siyah renkt dört farklı montu vardır. Ömür'ün Ales'te ne giydiği ile ilgili şunlar bilinmektedir:

* Yeşil yün kazak ve siyah kar pantalonu

* Lacivert yelek ve siyah kar pantalonu

* Kırmızı şal ve siyah kar pantalonu

1.soru Ömür 19 Aralık 2010 Ales'de hangilerini giymesine rağmen üşümüştür?

2.soru Ömür 26 Aralık 2010 ÜDS'de hangilerini giyerse üşümez?

3.soru Ömür'ün siyah kar pantolunu giydiği halde üşüdüğü bilinmektedir, öyleyse Ömür ÖSYM'dekilere ne demiştir?

4.soru yoksa Ömür ÖSYM'ye zaten giydirmiş midir?

Ömür Kınay

Ömür Kınay'ı bilenler bilir bilmeyenler ise burayı ziyaret edebilir.Hafta sonu Ales vardı malum.Ömür de bu sınava girerken yaşadığı zorlukları güzel bir yazıyla anlatmış.Ben de sizlerle paylaşmak istedim.Sizden ricam bu güzel yazıyı paylaşın ve Ömür gibi arkadaşlarımızın neler çektiği hakkında bir bilgimiz olsun.Kafadan engelli olanlar anlamıyor bari bizler bir şekilde bu sorunu dillendirelim.

Futbol > Formula 1



Vuruşlara baktığımızda Micheal Schumacher çok klas takılırken, Vettel topu yeni görmüş çocuklar gibi davranıyor.Vettel'in artık büyümesi gerekir :)

Fernando Is Faster Than You

Afrika'nın En İyisi Eto'o Oldu


Daha önce 3 kez Yılın Afrikalı Futbolcu olan Eto'o geçen sezon tüm kupaların alınmasından sonra bu ödülün en büyük favorisiydi.Beklenildiği gibi oldu.Belki Gyan da düşünülebilirdi ama sezonu 5 kupayla kapatmış bir takımın oyuncusu daha ön plana çıkmış.Eto'o'yu kutluyoruz ve Benitez'in kovulmaması için elinden geleni yapmasını diliyoruz.

Mourinho Adamını Buldu




"Bu tip eleştirileri herkes yapabilir. Biz de basın karşısına çıkıp hakem hatalarını sayabiliriz ancak doğru olmaz. Mourinho şu anda ağlayan bir bebek pozisyonunda. Hakemler hem kendi takımınıza hem de rakip takım lehine kararlar verebilirler. Bu futbolun doğasında olan bir şey."


Unai Emery

16 Aralık 2010 Perşembe

Nate Robinson Uçuyor



Bu gece oynanan New York Knicks - Boston Celtics maçının son saniyelerinde Paul Pierce sayı yapıyor ve Boston 2 sayı öne geçiyor.Bu sayıya çok sevinen Nate Robinson sevincini Paul Pierce'in üstüne çıkarak göstermek isteyince ortaya komik bir görüntü ortaya çıktı.İzleyin sizler de hak vereceksiniz.

Beşiktaş'ın Son 10 Yıldaki Yabancı Oyuncularına Bakış



Sıra geldi Beşiktaşı'ın yabancı oyuncularına bakmaya.Beşiktaş son yıllarda aldığı gereksiz oyuncular yüzünden bir türlü istediği yabancı transferlerini yapamıyor.Öyle ki yabancı oyuncularına talip çıkmadığı için ya sakatlanmasını fırsat bilip sözleşmesini donduruyor ya da gülü seven dikenine katlanır misali parasını verip gönderiyor.Özellikle Yıldırım Demirören başkanlığında alınan ,bu sezonkileri saymazsak, 24 yabancı futbolcudan sadece Sivok ve Ernst'ten tam anlamıyla verim alabildi.Demirören tüm bunlara rağmen yabancı futbolcu transferi için çalışmalarına devam ediyor.Bu sezon Guti, Quaresma, Hilbert ve M.Fernandez'i alan Demirören doymuyor ve Simoa ve Almedia transferleri için de uğraşıyor.Önce bir noktaya belirtelim.Taraftar Demirören'e neden kızıyordu?Kötü harcamalar yaparak kulübü zarara uğrattığı ve kulübü kendisine borçlandırdığı için.Peki Beşiktaş Simao ve Almedia transferlerini yaparsa zaten 11 yabancısı olan Beşiktaş'ın bu isi oyuncuya nasıl yer açacak.Sakat olan Sivok'un da geri döneceğini düşünürsek mecburen bazı oyunculara yol gözükecek.Tabiki bazı oyuncularla yollar ayrılırken ekonomik olarak bazı şeyleri göze almak gerekiyor.Bu da Demirören yönetiminin hem kulübü zarara uğratmaya devam ettiği hem de maliyetli transferler yaparak kulübü kendisine borçlandırdığı anlamına geliyor.Ama taraftar yıldız oyuncular geldiği için şimdilik bir şey demiyor.Hatta geçen sene olumsuz anlamda kullandıkları "yeter Yıldırım Demirören" sloganını şimdi olumlu yönden kullanıyorlar.

Kısaca özetlersek Beşiktaş'ı ileriki günlerde bekleyen problem listede hangi 10 yabancı oyuncuya yer verecek.Burada adaylar Bobo, Fink ve Ferrari topun ağzında.Gidebilecek diğer isimler ise Zapo ve Holosko.Zapo'yu Bursaspor istiyormuş.Gidebilir yani.Eğer Zapo da giderse defans bölgesinde sadece İbrahim Toraman, Ersan ve Sivok kalacak.Gerçekten nereden bakarsan bak zor bir problem.Türev, integral alsan da işin içinden çıkamazsın.O yüzden biz bu işleri Schuster ve BJK Yönetimine bırakalım.Elbet bir yol bulacaklar ama buldukları yol onları nereye götürecek göreceğiz.

Az daha unutuyordum.Galatasaray için istatistikler vermiştim.Beşiktaş için de kısa kısa bilgiler verelim.Beşiktaş her sezon yaklaşık olarak 5 oyuncu alıp 4 oyuncu gönderiyor.Beşiktaş 10 yıllık periyotta 9 farklı teknik adamla çalıştı.Nevio Scala, C. Daum, Mircea Lucescu, Vicente Del Bosque, Rıza Çalımbay, Jean Tigana, Ertuğrul Sağlam, Mustafa Denizli ve Bernd Schuster...




2000/2001

Gelenler:Miroslav Karhan, Pascal Olivier Nouma, Sam Dominique Abouo, Dmitri Khlestov

Gidenler:Oliver Schäfer

2001/2002

Gelenler:Sixten Veit, Mattias Asper, Zoubaier Baya, Ronaldo, Arild Stavrum, Peter Kjær

Gidenler:Sixten Veit, Markus Münch, Miroslav Karhan, Pascal Olivier Nouma, Ike Shorunmu, Jamal Sellami, Peter Kjær, Sam Dominique Abouo

2002/2003

Gelenler:Amaral, Antônio Carlos, Thomas Myhre, Daniel Pancu, Pascal Olivier Nouma, Federico Giunti, Óscar Córdoba, Marinho, Marius Măldărăşanu

Gidenler:Mattias Asper, Thomas Myhre, Marinho, Arild Stavrum, Dmitri Khlestov, Zoubaier Baya, Pascal Olivier Nouma

2003/2004

Gelenler:Ahmed Hassan, Adrian Bucurel Ilie

Gidenler:Amaral, Marius Măldărăşanu

2004/2005

Gelenler:Juanfran, John Carew

Gidenler:Antônio Carlos, Adrian Bucurel Ilie

2005/2006

Gelenler:Aílton, Kléberson, Souleymane Youla, Tomáš Jun, Bobô

Gidenler:John Carew, Daniel Pancu, Ronaldo, Tomáš Jun,

2006/2007

Gelenler:Matías Delgado, Ricardinho, Márcio Nobre, Vedran Runje

Gidenler:Juanfran, Óscar Córdoba, Aílton, Souleymane Youla

2007/2008

Gelenler:Rodrigo Tello, Lamine Diatta, Filip Hološko, Édouard Cissé, Gordon Schildenfeld, Federico Higuaín

Gidenler:Lamine Diatta, Ricardinho, Vedran Runje, Kléberson

2008/2009

Gelenler:Anthony Seric, Tomáš Sivok, Tomáš Zápotočný, Fabian Ernst

Gidenler:Anthony Seric, Federico Higuaín

2009/2010

Gelenler:Michael Fink, Rodrigo Tabata, Matteo Ferrari

Gidenler:Édouard Cissé,

2010/2011

Gelenler:Roberto Hilbert, Guti, Ricardo Quaresma, Manuel Fernandes

Gidenler:Rodrigo Tello, Matías Delgado, Gordon Schildenfeld

Gelenler:48  Gidenler:37

15 Aralık 2010 Çarşamba

Galatasaray'ın Son 10 Yıldaki Yabancı Oyuncularına Bakış



Biz taraftarlar sürekli takımımızın göze hoş futbol oynamasını istesek de iş sonuç kısmına geldiğinde başarı istiyoruz.Türk olduğumuzdan dolayı bu başarının bir an önce gelmesini istiyoruz.Yani bizim kitabımızda sabır denen bir şey yok.Hal böyle olunca takımları yönetmek üzere iş başına gelen yönetimler taraftarlarla ters düşmemek için elinden geldiğince transfer yaparak iyi bir kadro kurma telaşına düşüyorlar.Bazen iyi futbolcular gelse de bazen de hiç Türkiye'ye gelmemesi gerekenler bile alınabiliyor.Bu tamamen tepkileri üzerine çekme korkusundan kaynaklanıyor.Yönetim başarısız geçen her sezonun ardından hatayı takımın yapılanmasında bulmaktansa tüm yükü kadroya yükleyip kadroyu baştan aşağıya değiştirmeye kalkıyor.Bu değişim taraftar gözünde bazen heyecan yaratsa da önemli bir bölümü ekonomik zarardan başka bir şey getirmiyor.Ama yönetim kısa vadede başarıyı düşündüğünden ve her başarısız sezonun ardından teknik kadro değiştiğinden dolayı sürekli "bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumda mı dünya" modunda dolanarak oyuncu sirkülasyonuna katkıda bulunuyor.İşte bu sirkülasyondan en çok canı yanan takım Galatasaray'dır bana göre.Her sezon başında heyecanla transfer yapmalarına rağmen ya büyük oyuncular verimli olamadı ya da sırf taraftarın gözünde transfer yapmış olmak için hiç alınmayacak oyuncular aldılar.

Galarasaray'ın bu durumuna bir bakmak amacıyla bir araştırma yapmak istedim.Son 10 yılda kimler gelmiş kimler gitmiş bakmak istedim.Araştırırken bu adamların ne işi var dediğimde oldu, Galatasaray bu adamın değerini bilemedi dediğim de oldu.Galatasaray 2000/2001 sezonundan bu yana tam 53 yabancı futbolcu transfer etmiş.Bu oyuncular arasında Galatasaray'ın verim alabildiği oyuncuları saymak istersek; Jardel, Faryd Mondragón, Rigobert Song, Shabani Nonda, Harry Kewell, Milan Baros ve Lucas Neill'i sayabiliriz.Galatasaray aynı dönemde 46 yabancı oyuncusu ile ilişkisini kesmiş.Bu oyuncular arasından Franck Ribéry, Lincoln, Elano ve Giovani dos Santos istenilen, beklenilen performansı gösteremediler veya Galatasaray bu oyuncuların değerini bilemedi.

Peki bu 10 yıllık dönemde teknik kadrodan kimler geldi kimler geçti?Bİr de ona bakalım.2000'de UEFA Kupasının kazanılmasından sonra Fatih Terim görevinden ayrıldı ve yerine Mircea Lucescu geldi.Lucescu ile başlayan serüvende Galatasaray şu anda 10.teknik adamının elinde.Sırasıyla Mircea Lucescu, Fatih Terim, Gheorghe Hagi, Eric Gerets, Karl-Heinz Feldkamp, Cevat Güler, Michael Skibbe, Bülent Korkmaz, Frank Rijkaard ve tekrar Gheorghe Hagi Galatasaray'ın başında görev yapmış.Yani son 10 senede 10 teknik adam ile çalışılmış.Bir yıla oranlarsak 1 hoca yapıyor.Gerçekten inanılmaz rakam.Bir de buna yılda ortalama 5 oyuncu gelip 4 oyuncunun gittiğini koyarsak Galatasaray'ın şu anki hem sportif başarısızlığını hem de UEFA Kupasını aldığı yıldan itibaren ekonomik olarak çöküşünü anlayabiliyoruz.

Bu seneye baktığımızda 4 oyuncu alındı.Zvjezdan Misimović, Lorik Cana, Juan Pablo Pino veEmiliano Insúa...
Bu oyunculardan Misimovic A2 takımıyla antreman yapıyor, Insua ise kesiği yemiş durumda.Hagi Insua'yı onatmayı düşünmüyor.Lorik Cana ise Hagi gibi birinin takımın başında olmasından dolayı el üstünde tutuluyor.Pino'nun geleceği belirsiz.Görüldüğü gibi bu sezon başında aldığı oyuncularından 2 tanesi ile ilişki koparılmak üzere biri yerini sağlamlaştırdı, diğerinin şansı %50.Hal böyle olunca her ne kadar tesisleşme anlamında ne kadar hamle yapılırsa yapılsın sportif başarısızlığının altında yönetimin olduğunu görememek çok acı verici.Acı verici olan Galatasaray yönetiminin bunun farkında olup bir şey yapmaması ve hala yeni oyuncular almaya çalışması.Bir noktadan sonra oyuncuların, teknik adamların gönderilmesi kabul edilmez.Zira artık işin yönetimin değişmesine kadar geldiğinin farkındalar birçok taraftar.Bakalım Galatasaray şampiyonluktan koptuğu bu sezonda iyi planlama yaparak gelecek senenin kadrosunu kuracak mı yoksa Başkan Adnan Polat dediğini yapıp sezon arasında 4 futbolcu alıp işleri iyice çıkmaza mı sokacak?Üç büyüklerimizden Galatasaray'ın bu durumda olduğunu görmek rahatsız edici.Ama yönetimler geldikleri gibi gitmesini bilebilseler belki de bazı şeyleri çözmüş olacağız.Bakalım ileriki günler neler gösterecek.



2000/2001

Gelenler:Jardel 

Gidenler:Bruno Quadros

2001-2002

Gelenler:Mbo Mpenza, Radu Niculescu, Andrés Fleurquin, Batista, Robert Spehar, Pavel Horvath, Jersson González,  Gustavo Victoria, Sébastien Perez

Gidenler:Márcio Mexerica, Jardel, Gheorghe Popescu, Cláudio Taffarel, Mbo Mpenza, Robert Spehar, Pavel Horvath, Gheorghe Hagi

2002/2003

Gelenler:Haim Revivo, Klodian Duro, Faryd Mondragón, Maboula Ali Lukunku, Christian, Felipe, Abel Xavier, Mohammed Sarr

Gidenler:Klodian Duro, Radu Niculescu, Jersson González, Andrés Fleurquin, Capone

2003/2004

Gelenler:Frank De Boer, Ovidiu Petre, Florin Bratu, César Prates, Sergio Almaguer, Dániel Tőzsér

Gidenler:Haim Revivo, Frank De Boer, César Prates, Gabriel Tamaş, Felipe, Sergio Almaguer

2004/2005

Gelenler:Richard Kingson, Stjepan Tomas, Flávio Conceição, Alioum Saidou, Franck Ribéry, Rigobert Song

Gidenler:Florin Bratu, Batista, Ovidiu Petre, Maboula Ali Lukunku

2005/2006

Gelenler:Marek Heinz, Saša Ilić

Gidenler:Richard Kingson, Franck Ribéry, Flávio Conceição

2006/2007

Gelenler:Junichi Inamoto, Marcelo Carrusca

Gidenler:Alioum Saidou, Marek Heinz

2007/2008

Gelenler:Ismaël Bouzid, Lincoln, Tobias Linderoth, Shabani Nonda, Ahmed Barusso

Gidenler:Junichi Inamoto, Saša Ilić, Stjepan Tomas, Faryd Mondragón, Ahmed Barusso

2008/2009

Gelenler:Harry Kewell, Milan Baros, Fernando Meira, Morgan De Sanctis

Gidenler:Ismaël Bouzid, Rigobert Song, Fernando Meira, 

2009/2010

Gelenler:Leo Franco, Lucas Neill, Abdul Kader Keita, Elano, Giovani dos Santos, Jô

Gidenler:Lincoln, Tobias Linderoth

2010/2011

Gelenler:Zvjezdan Misimović, Lorik Cana, Juan Pablo Pino, Emiliano Insúa

Gidenler:Leo Franco, Marcelo Carrusca, Abdul Kader Keita, Elano, Jô, Giovani dos Santos


Gelen:53 giden:46

Alleke & Xavi Buluşması



Youtube'da gezinirken bu vidoeyu gördüm.2010 Dünya Kupasını kazanan İspanya sevinç gösterileriyle karşılanırken Alleke isimli bir kız Xavi Xavi diye bağırmış.Takım otobüsü geçince ve Alleke Xavi'yi göremeyince ağlamaya başlamış.Bİrden Alleke bu duygusallığıyla popüler olmuş.İşte o Alleke geçtiğimiz gün Xavi ile tanışma fırsatı buldu.Xavi bir formayı imzalayarak Alleke'ye hediye etti.Bu olaydan sonra aklıma bir söz geldi."Ağlamayana mama yok"

5 Şampiyon Aynı Anda Gridde



Formula 1 2011 sezonunda bir rekor egale edilecek.Gelecek sezon 5 şampiyon gridde yer alacak.Kim bunlar?Sebastien Vettel, Jenson Button, Lewis Hamilton, Fernando ALonso ve Michael Schumacher.Bu durum daha önce 1970'de gerçekleşmiş.Jack Brabham, John Surtees, Graham Hill, Denny Hulme ve Jackie Stewart 1970'de gridde yer alarak bu rekora sahiptiler.Önümüzdeki sezon egale edilecek.Kim bilir belki 2012 sezonunda şu ana gerçekleşmeyen olur ve gridde 6 şampiyonu bir arada izleme şansımız olur.Bu arada fotoğrafta Schumacher yerine Webber olduğunun farkındayım.Beşliyi bir arada olduğu resim bulamadım.O yüzden bununla idare edicez :)



14 Aralık 2010 Salı

Duygulara Tercüman Olmak



"Dünyanın en iyi oyuncusu olarak lanse edilmek istiyorsanız, sadece iyi futbol oynamanız yeterli olmaz. Aynı zamanda insanlar sizleri sevmeli. Ronaldo kesinlikle dünyanın en yetenekli oyuncularından bir tanesi. Ancak negatif yöneri yok değil. Bence dünyanın en iyi futbolcusu daha sakin, sempatik ve arkadaşça olmalı, tıpkı Messi gibi. Ronaldo fazlaca kibirli bir kişiliğe sahip. Bence bu yanını geliştirmeli."


Dani Alves

Uf Oldu!!!



Mourinho bir pozisyon sonrası hareketlenirken kafasını çarpmış.Çarpmadan sonra kafada hasar var mı diye baktırırken...

Fenerbahçe Acıbadem:3 - Dinamo Moskova:0 (Rövanşı Aldık)



Fenerbahçe Acıbadem deplasmanda kötü oynayarak kaybettiği Dinamo Moskova'yı evinde 3-0 yenerek rövanşı almış oldu.Maçtan önce Naz Aydemir önceki maçtaki hatalarımızı yapmazsak taraftarımızın desteğiyle galip geliriz demişti.Gerçekten taraftar resmen maçın içindeydi.Uzun zamandır bu etkili olan bir taraftar topluluğu görmemiştim.Oyuna gelirsek hücum yüzdemiz(%38) biraz görece olarak düşük olsa da rakibin hücum yüzdesi %22 de kalınca rahat bir galibiyet almış olduk.Kızlarımızı kutluyorum.Kupa yolculuğuna aynen devam.


FENERBAHÇE ACIBADEM 3-0 DİNAMO MOSKOVA

Salon: Burhan Felek
Hakemler: Jacobus Nederhoed (NED), Epaminondas Gerothodoros (GRE)

Fenerbahçe Acıbadem: Fafoa, Sokolova, Furst, Skowronska, Osmokrovic, Eda, Nihan (L), Çiğdem, Naz
Dinamo Moskova:  Parkjomenko, Goncharova, Perepelkina, Makhno, Costagrande, Gioli, Kryuckova (L), Godina, Matienko, Merkulova

Setler: 25-14, 25-15, 25-15
Süre: 68 dakika (22-23-23)

Barcelona 40 Dedi Rekoru Kırdı



Barcelona 3 puanlı sisteme geçildikten bu yana La Liga'da 15 hafta sonunda en yüksek puana ulaşarak rekor kırdı.Barcelona 15 haftada 13 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilgi alarak 40 puan topladı.Daha önceki rekoru Barcelona ve Real Madrid paylaşıyordu.Bu iki ekip 12 galibiyet, 3 beraberlik alarak 39 puanla rekoru paylaşıyorlardı.Bu sene inanılmaz giden Barcelona bu rekoru kırmazsa ayıp olurdu zaten.Bu anlamda da Real Madrid'i geçtik.Birkez daha Realliler imrenebilirler :)

Kar Bir Çatıyı Nasıl Çökertir?

Katarzyna Skowronska # 6

Formula 1 2010 Sezonun Öyküsü

13 Aralık 2010 Pazartesi

Adriano Üçleme Yaptı



Adriano ödüle doymuyor.Daha önceden kazandığı Bidone d'oro ödülünü bir kez daha kazanarak bu ödülde rakipsiz olduğunu bir kez daha kanıtladı.Ödülde ilgili konuşan Adriano "Hedefim bu ödüle ambargo koymak" diyerek ne kadar iddaalı olduğunu gösterdi.Tebrikler Adriano.

1970ler Frikiği



C.Ronaldo'nun frikiği izlerken buna rastladım.Gerçekten iyi düşünülmüş bir frikik.Schuster olsa buna ne derdi acaba?Kesin 1970ler frikiği derdi :)

13 Yıllık Serüven Sona Erdi



“Katıldığım son organizasyon diğerlerinden farklı ve çok daha duygusaldı. Çünkü son kez Ferrari test pilotu olarak insanların karşısına çıkmış oldum. Bu kadar yıl bu işi yaptıktan sonra burada F1 otomobili kullandıktan sonra, bu gücü hissettikten sonra asla unutamazsınız. Ben de en çok F1 otomobili kullanmayı özleyeceğim.”

Luca Badoer

Formula'yı takip edenler bilir ama bilmeyenler için bir hatırlatma yapalım.Luca Badoer geçen sene kaza geçiren Massa'nın yerine yarışmıştı.Sadece iki yarışa çıkabilmişti.İşte o Badoer geçen perşembe Ferrari'deki kariyerine son noktayı koydu.Kariyeri boyunca hüzünle hatırlayacağı anısı Massa'nın yerine yarıştığı iki yarış olacak şüphesiz.Zaten O da bu konuda birşeyler söylemiş:“Geçtiğimiz sene takım bana Massa’nın yerini verirken çok güveniyordu. Ama ne yazık ki o anda 10 aydır F1 otomobili kullanmamıştım. Adaptasyon sorunu yaşadım ve ne yazık ki potansiyelimi ortaya koyamadım.”

Kapat Kapat

Kobe Bryant Marka Tanıtım Elçisi Oldu


Türk Hava Yolları durmak bilmiyor ve son olarak NBA yıldızlarından Kobe Bryant ile bir anlaşma imzaladılar.Kobe Bryant  Türk Hava Yolları'nın  "Yeni Küresel Marka Tanıtım Elçisi" oldu.THY'nin son zamanlardaki bu çıkışının kaynağı nedir bilmiyorum ama durmak bilmiyorlar.Barcelona, Manchester United, Euroleague derken şimdi de Kobe Bryant.Kobe ne kadar para alacağı belli değil ama elbette ki Kobe'nin yapacağı reklam aldığı parayı bile unutturur.Ne diyelim tebrikler THY.

Vettel Kupasına Kavuştu


“Gerçekten çok zor bir yıl oldu ama neyse ki sonu güzel bitti. Çok önemli dersler aldım. En önemli ders ise, ne yaşanırsa yaşansın, yarış bitip de odanıza döndüğünüz ve aynada kendinizle yüzleştiğiniz anda anlıyorsunuz olan biteni. Olayların sıcaklığı sürerken fark edemediklerinizi görmeye başlıyorsunuz. Kalbinizin derinliklerinde gerçeğin ne olduğunu biliyorsanız, kimin ne yazdığı veya düşündüğünün bir önemi kalmıyor.”

Sebastien Vettel

Johan Cruyff Sitem Etti



"Biz, dünyada eşi olmayan bir kulübüz, hiçbir kulüp tarihi boyunca formasını ilk haliyle muhafaza edemedi. Biz hem bunu yaptık, hem de rekabeti sürdürdük. Sonra bu eşsizliği, bütçemizin yaklaşık 100'de 6'sına sattık. Şu an kazandığımızdan fazla harcadığımızı biliyorum ancak formaya reklam almak bana sadece yaratıcı olmadığımızı ve bayağı bir hale geldiğimizi gösterdi.İşler o kadar kötü gidiyorsa, UNICEF ile anlaşmamızı iptal etmeli ve bu anlaşmanın temsil ettiği tüm değerleri bir kenara atmalıyız. Çünkü logolarını formamızda taşıdığımız için onlara para ödüyoruz."

Johan Cruyff

Endüstriyel Futbol Sağ Olsun



Endüstriyel futbol dedik, endüstriyel futbola karşı tek kale Barcelona kaldı dedik.Maalesef son kalede düştü.Bazı ekonomik zorunluluklar karşısında direnemedi Barcelona.160 milyon euroluk anlaşma imzaladı Qatar Foundation ile.Kimisi der ki Barcelona nasıl bu işe girdi kimisi der ki 160 milyon euroyu şu ana kadar rededen Barcelona'ya helal olsun.İsteyen istediğini diyebilir ama birşey değişmeyecek.O da endüstriyel futbolun karşısında durmaya çalışan son kale Barcelona maalesef yıkıldı.

10 Aralık 2010 Cuma

Fenerbahçe Gazetesi - Diana Taurasi Röportajı



- Fenerbahçe’ye geliş sürecinizi anlatır mısınız? 
"Daha önceden Fenerbahçe’ye karşı oynadığım için takımı biliyordum. Fenerbahçe, Avrupa’da ve Dünyada marka haline gelmiş bir kulüp.. Kulüp içinde yer alan sporcuların hepsi de kaliteli isimler. Fenerbahçe, bayan basketboluna da önem veren bir spor kulübü.. Teklif aldıktan sonra böyle bir camiada olmaktan mutlu olacağımı söyledim ve şu anda Fenerbahçe forması ile mücadele etmekteyim.."

- Fenerbahçe forması ile birkaç maça çıktınız ve iyi de bir performans sergilediniz. Fenerbahçe’deki uyum süreci için neler söylemek istesin?
"Sezona Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı müzemize götürerek başladık. Orada yaşadıklarımız kendimizi daha da iyi geliştirmemiz gerektiği bilincini oluşturdu. Bu takım için de iyi oldu. Çalışmalarımız hızla sürüyor. Yoğun antrenman programlarımız oluyor. Eğer başarılı olmak istiyorsanız çok çalışmanız gerekiyor. Uyum süreci için de şunu söylemek isterim; çok fazla zorluk çekmedim. Çünkü WNBA’den Avrupa’ya veya Avrupa’dan WNBA’ye gidiyorsunuz, nitekim bu tarz bir yaşama alışkın oluyorsunuz. O nedenle pek fazla sorun yaşamadım. Takıma hemen uyum sağladım. Zaten takım içindeki arkadaşlarım da çok iyi, herkes anında hareket edebiliyor. Bu bizim avantajımız.."

- Galatasaray ile oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası’ndaki maçın önemini biliyor muydunuz?
"Evet biliyordum. Maçtan önce bana Fenerbahçe-Galatasaray maçının öneminden bahsettiler. O nedenle çok heyecanlıydım. Ateşli bir taraftarımız var ve onlara karşı mahcup olmamak çok önemli. Çünkü bizi desteklemeye geliyorlar, bizim yanımızda oluyorlar. Bizim görevimiz de canı gönülden renklerine bağlı olan taraftarımızı mutlu etmek.. Derbi ortamlarını çok seviyorum. Son derece çekişmeli geçiyor.."

- Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı yeni sezona müthiş bir kadroyla başladı. Bunun için neler söylemek istersiniz?

"Takım menajerimiz Didem Akın ve Antrenörümüz Ratgeber çok iyi bir ortam oluşturdular. Takım içindeki oyuncular çok kaliteli. Zaten Fenerbahçe’de olan oyuncunun her zaman bir ayrıcalığı söz konusu.. Yeni sezona gerek yabancı oyuncularla, gerekse Türk oyuncularla katkı yapıldı ve mükemmel bir kadro kuruldu. Şu ana kadar da bence iyi gidiyoruz, iyi bir başlangıç yaptık."

- Burada, size karşı olan ilgiden bahseder misiniz? 

"İmzayı attığım günden beri çok güzel geri dönüşler alıyorum. Bu gerek Türk halkının, gerekse taraftarımızın büyük ilgisi var bana karşı..  Türkiye’de basketbolun bu kadar çok sevildiğini bilmiyordum. Fenerbahçe’nin içine girince daha da iyi anladım. Ben buraya büyük işler başarmaya geldim ve bu ilgiye layık olacağım. Fenerbahçe taraftarı futbola gösterdiği ilgiyi, verdiği desteğin benzerini de basketbola veriyor. Burada basketbol oynamak son derece zevkli.."

- Basketbol dışında ilgilendiğiniz herhangi bir spor dalı var mı?

"Çocukluğumdan beri NBA’i izliyorum. Basketbola âşık olmamın sebeplerinden biri de NBA.. Onun dışında küçükken kız kardeşim ile birlikte futbol oynardık. Ama şimdi sadece bir futbol izleyicisiyim. Genelde NBA’i ve futbol maçlarını takip ediyorum. Özellikle bağlı bulunduğunuz kulübün maçlarını seyretmek daha da keyif verici oluyor. Bu yüzden Fenerbahçe’nin maçlarını kaçırmamaya çalışıyorum."

- Türkiye’de oynanan basketbol için neler söylemek istersiniz?
"Rekabeti bol bir ortam var. Bakıldığında Türkiye Basketbol Lig’inde oynayan birçok takım Euroleague’de oynayan birçok takımdan çok daha iyi durumda. Bu da rekabeti arttırıyor."


- Sizce, Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı Avrupa’da Final-Four başarısı elde eder mi?
"Tabii ki Euroleague’de mücadele eden takımların hepsi Final-Four’a gitmek ister ve biz de çok istiyoruz ama bunu söylemeden önce kendimizi çok daha iyi geliştirmeliyiz. Aşamalı bir şekilde ilerledikten sonra kuşkusuz başarı gelecektir. Zaten ben buraya bir şeyler yapmaya geldim, büyük işler başarmak için buradayım."

- Sezonun ilk iki maçında iyi bir başlangıç yapamamanıza rağmen, o iki maçtan sonra çıkış yapmaya başladınız ve bu başarınız devam ediyor.. Bu süreçten bahseder misin?
"Sonuçta yeni bir takımdasınız. Yeni oyuncular, yeni bir antrenör ve yeni bir şehir...
Bütünlüğü sağlayana kadar bir adaptasyon sorunu mutlaka yaşıyorsunuz. Daha sonra bunu atlatıyorsunuz ve her şey normale dönüyor. Başarınıza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz."

- Hem WNBA’ da oynuyorsunuz, hem de Fenerbahçe’de.. Bu size herhangi bir zorluk yaşatıyor mu?
"7 senedir bu temponun içindeyim. Alıştım artık.. Fiziksel olarak biraz zorlanıyorsunuz ama her şey oyuncunun kendini geliştirmesiyle ilgili. Ben de sahaya çıktığım andan itibaren oyunun bir parçası olduğumu düşünüyorum ve elimden gelenin en iyisini yapmam gerektiğinin farkındayım. Bu nedenle pek zorlanmıyorum. Bir sporcu her zaman kendini hazır hissetmelidir."

- Diana Taurasi’nin hiç kimsenin bilmediği herhangi bir özelliği var mı?
"Sahadaki kişiliğim ile normal yaşamdaki kişiliğim arasında bir fark söz konusu. Saha içinde son derce disiplinli, agresif, sinirli ve mükemmeliyetçi biriyimdir. Ama saha dışında şakacı, esprili bir kişiliğe sahibim. Belki o farklı bir özellikmiş gibi algılanabilir."

- Türkçe öğrenebildiniz mi? Ve Türk mutfağını nasıl buldunuz?
"Bazı kelimeleri kullanıyorum. Merhaba, teşekkürler vb.. Ama bunları eğlenmek amacıyla tercih ediyorum. Bunun dışında Türk yemekleri çok güzel. Türk mutfağı çok zengin bir mutfak.. Her şeyi yemeye çalışıyorum. Özellikle de Türk tatlılarına bayıldım. Özellikle künefe, baklava ve tüm Türk tatlılarını yemeden duramıyorum."

- Taraftarımız hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Ateşli bir taraftarımız var ve onlara karşı mahcup olmamak çok önemli. Çünkü bizi desteklemeye geliyor ve sonuna kadar bizim yanımızda oluyorlar. Bizim de görevimiz, canı gönülden renklerine bağlı olan bu taraftarımızı mutlu etmek.."

Hafta Sonu Futbol



10 Aralık Cuma20.00 Eskişehirspor – Beşiktaş /LİG TV
21.30 Hannover 96 – Stuttgart /TRT 3

11 Aralık Cumartesi13.30 Karabük – Antalyaspor /DIGI
14.00 Boluspor – Mersin İdman Yurdu /TRT 1
16.30 Bayern Münih – St.Pauli /TRT 3
17.00 Bucaspor – Manisaspor /DIGI
17.00 West Ham – Manchester City /SPORMAX / PL TV
19.00 Galatasaray – Gençlerbirliği /LİG TV
19.30 Borussia Dortmund – Werder Bremen /TRT 3
19.30 Newcastle United – Liverpool /SPORMAX
21.45 Genoa – Napoli /SPORMAX / TV 8
22.00 Auxerre – Marsilya /KANAL A
23.00 Atletico Madrid – D. La Coruna /NTV Spor

12 Aralık Pazar13.30 Bologna – Milan /TV 8
14.00 Samsunspor – Gaziantep BŞB /TRT 1
14.00 Sivasspor – Konyaspor /DIGI
15.30 Bolton – Blackburn Rovers /SPORMAX / PL TV
16.00 AS Roma – Bari /TV 8
16.00 İstanbul BŞB – Trabzonspor /LİG TV
16.30 Freiburg – Mönchengladbach /TRT 3
17.00 Gaziantepspor – Kayserispor /DIGI
18.00 Tottenham – Chelsea /SPORMAX
18.00 O. Lyon – Toulouse /KANAL A
18.30 Mainz – Schalke 04 /TRT 3
19.00 Ankaragücü – Fenerbahçe /LİG TV
19.00 Denizlispor – Kayseri Erciyes /TRT 1
20.00 Real Zaragoza – Real Madrid /NTV Spor
21.45 Juventus – Lazio /SPORMAX / TV 822.00 Barcelona – Real Sociedad /NTV Spor
22.00 Bordeaux – Rennes /KANAL A

13 Aralık Pazartesi20.00 Bursaspor – Kasımpaşa /LİG TV
22.00 Man. United – Arsenal /SPORMAX
22.00 Valencia – Osasuna /NTV Spor

Fenerbahçe is Not Real Madrid


Dünkü maçta iyi olan şeylerden biriydi bu pankart.İyi düşünülmüş ama keşke bu pankartın üzerine Fenerbahçe Ülker'de yenseydi.O zaman tam olurmuş.Bu pankartta emeği geçenleri kutlamak lazım.

Katarzyna Skowronska # 5

9 Aralık 2010 Perşembe

Fenerbahçe Ülker:69 - Barcelona:75 (Islıklayan ve Oturan Taraftar İstemiyoruz)



Fenerbahçe Ülker Sinan Erdem SPor Salonunda Barcelona'ya 75-69 yenilerek gruptaki ikinci yenilgisini aldı.Bu yenilgiye rağmen Fenerbahçe Ülker liderlik şansını hal devam ettiriyor.Ayrıca 6 sayı farkla yenilerek olası ikili avarejda Barcelona'ya karşı üstünlük sağlamış oldu.Yenilgiye rağmen hala böyle şeylerden bahsetmek sevindirici.

Ben maça geçmeden önce biraz salonu dolduran taraftarlardan söz etmek istiyorum.Fenerbahçe Ülker bu sene hiç alışık olmadığı seyirci sayıları önünde oynuyor.Buna nelerin etki olduğunu daha önce bahsetmiştik.Başarılı gidiş, Aydın Örs vs...Grup maçlarında sadece salonları doldurarak takımın iyi gittiği anlarda, dakikalarda çoşarak destek verilebilir.Bunu bir noktaya kadar anlayabilirim.Ama maç esnasında işler kötü gittiğinde takımı kendine getirmek adına, takımın maçın içine sokmak adına salonu dolduran taraftarların desteklerini artırması gerekiyor.İşler kötü gittiğinde sönmüş bir balon gibi oturmaktansa takıma maçı kazanabilirsiniz mesajını aşılamak gerekiyor.Özellikle buna top 16 da ihtiyacımız olacak.Bu yüzden taraftarın bu konuda sınav vereceği maç bu maçtı.Maalesef bu sınavdan başarıyla geçemedik.Maçın 3. çeyreğinin hemen başında Fenerbahçe Ülker bir seriyle aradaki farkı biraz kapatmıştı ve taraftar da bu performansı görünce adeta çoşmuştu.Sonra Barcelona biraz oyunu dengeledi.O ara taraftarlar desteklerini arttıracakları yerine susup sadece izlemeye odaklandılar.Şunu rahatlıkla söylemeliyim ki eğer taraftar maçın içerisinde olsaydı son dakikalardaki ilginç hakem düdükleri bizi yaralamazdı.Aslında taraftarın bu durumunu çok güzel anlatan bir olay gerçekleşti.Maçın son saniyelerinde Ukic ikili averajı düşünerek saniyeleri eritme yoluna gitti.Bana göre de akıllı bir iş yaptı.çünkü maçı kaybettiğin ortadayken en azından ikili averajda önde olmak önemliydi.Ukic'in neden yaptığını anlamayan taraftarlar ıslıklamaya başladılar.Çok şaşırdım bir an.İşte bu ıslıklama gösteriyor ki oraya gelenler basketbolu bilmeyenler ve spor olarak sadece futbolu görenler.Eğer sen son topta Ukic'i ıslıklıyorsan senin o salonda hakkın yok.Fenerbahçe Ülker'İn başarılı sonuçlar sonrası salonun dolmasıyla bir an için ümitlenmiştim.Salonlara gelenlerin basketboldan anlayan insanlar olacağından.Ama yanılmışım.Son olarak taraftarlarla ilgili şunu söyleyeyim.Kuru kalabalık yapacağınıza o koltukları basketbolu bilinlere ve basketbolu sevenlere bırakın.O salonlarda sizlere yer yok.


Taraftarlar konusunda yazarken iyice sinirlendim ve maç hakkında yazacaklarım aklımdan bir an için uçuverdi.Neyse aklımda kaldığı kadar birşeyler karalayayım.Fenerbahçe Ülker şu ana kadar geldiği duruma son zamanlardaki kötü Barcelona görüntüsüne ekleyince biraz rehavete girdi sanırım.Bu rehavet ilk çeyrekte başımızı çok ağrıttı.Maça hızlı bir giriş yapan Barcelona 7-17 lik skoru yakaladı.İlk çeyreğin sonlarına doğru biraz toparlanmya çalışsa da Fenerbahçe Ülker ilk çeyreği 14-21 geride tamamladı.İkinci çeyrekte de istediği oyunu sergileyemeyen Fenerbahçe Ülker ilk yarıyı 28-40 geride tamamladı.İlk yarıda olumsuz olarak gözüken ilk şey pota altındaki savunmamızdı.Maça Kaya&LAvrinovic ikilisiyle başladık.Bu ikiliden Kaya iyi oynarken Lavrinovic sürekli adamı kaçırdı ve Barcelona Lavrinovic üzerinden oynadığı için oradan çok sayılar yedik.Diğer pota altı ikilim Mirsad&Oğuz'dan ise ilk yarı adına konuşuyorum sadece Mirsad'dan verim alabildik.İlk yarına oyuna giren Sean May ise gösterdi ki Vidmar'ın sertliğini sağlayabilecek bir oyuncu değil.Ama hücumda etkili bir silah olabilir.

3.çeyreğe geldiğimizde ilk yarıda kötü bir performans sergileyen Ukic çok hızlı başladı.Attığı ve attırdığı sayılarla iyi bir seri yakalayan Fenerbahçe Ülker biraz bocalayan Barcelona'ya mola aldırmak zorunda kaldı.3. çeyrek itibariyle savunmayı da oturtan Fenerbahçe Ülker aradaki farkı kapatmaya başladı.3. çeyrek sonunda farkı 5 sayıya kadar indirdi.4. çeyrek tam anlamıyla heyecan fırtınasına sahne oldu.3.çeyrekle birlikte maça dahil olan Fenerbahçe Ülker aradaki farkı 3 sayıya kadar indirse de bir türlü yaklaşma fırsatı bulamadı.Yaklaşamamamızın nedeni Fenerbahçe Ülker bir şekilde hücumda sayı bulsa da savunmada Rubio'nun ikili oyunlarına bir türlü engel olamadı.Rubio sürekli ikili oynadı ve her seferinde pota altında boş bir adamı buldu.Burada birkez daha Vidmar'ın önemini anlıyoruz.Kritik anlarda  Marko Tomas ile bulduğumuz üçlükler bizim maç içinde tutmayı başardı.Ama maçın son dakikalarında çalınan faul düdüğü ve ardından Kinsey'in kaybettiği top sonrasın, ya da Rubio çaldı diyebilirsiniz, maç bizim için bitmişti.Bu anlardan sonra iş artık ikili averaj hesaplamaya kaldı.Fenerbahçe Ülker 6 sayı farkla yenilerek en azından bu yenilginin bir tesellisi olarak ikili averajda Barcelona'ya üstünlük sağladı.

Bir sonraki maç Siena ile.Eğer yendiğimiz takdirde grup birinciliği gelir.Yenilirsek bundan sonra ipler bizim elimizde olmaz.Yani ilk iki için bir şansımız olabilir ama engebeli biraz.Çünkü Siena maçı kaybedildiği anda son hafta oynanacak Barcelona - Siena maçında Siena'yı tutmak zorunda kalabiliriz.O yüzden bu maçtan ise Siena maçı daha önemli.Bu maçın tek özelliği bu maçı kazandığımızda anda ilk ikiyi garantileyecek olmamızdı.Olmadı artık önümüze bakalım.Fenerbahçe Ülker için bundan sonraki yolunu nasıl çizeceği konusunda bir fikir verecek.Ya yenip önemli bir avantaj elde edecek ya da yenilecek ve daha zorlu yollardan devam etmek zorunda kalacak.Bu seçim için Siena maçına odaklanmalıyız.




SALON: Sinan Erdem
HAKEMLER: Christos Christodoulou, Paolo Taurino, Boris Ryzhyk

FENERBAHÇE ÜLKER (69): Roko Ukic 13 (1 ribaund- 5 asist), Mirsad Türkcan 2 (12 ribaund), Ömer Onan 6, Lynn Greer 2 (2 asist), Darjus Lavrinovic 4 (1 ribaund- 1 asist), Kaya Peker 12 (3 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 5 (2 ribaund- 1 asist), Tarence Kinsey 10 (5 ribaund- 1 asist), Marko Tomas 11 (1 ribaund), Sean May 4 (3 ribaund), Emir Preldzic (1 ribaund- 1 asist)

REGAL FC BARCELONA (75): Victor Sada (1 ribaund- 1 asist), Ricky Rubio 10 (4 ribaund- 10 asist), Jaka Lakovic 10 (2 ribaund- 2 asist), Kosta Perovic 2(2 ribaund- 1 asist), Fran Vazquez 11 (9 ribaund), Ivan Garcia 2, Joe Ingles 4 (1 asist), Boniface Ndong 14 (1 ribaund), Terence Morris 9 (7 ribaund- 1 asist), Erazem Lorbek 11 (1 ribaund), Roger Grimau 2 (1 ribaund- 1 asist)

1. PERİYOT: 14-21
2. PERİYOT: 14-19
3. PERİYOT: 23-16
4. PERİYOT: 18-19

Beşiktaş ve Bursaspor Cezalandırıldı



Hafta sonu oynanan Beşiktaş - Bursaspor maçında çıkan olaylardan dolayı her iki kulübe de ceza verilmiş.Beşiktaş iki maç tarafsız sahada seyircisiz oynama, Bursaspor ise iki maç seyircisiz oynama cezası aldı.Bu cezalar yeterli mi değil mi orasını bilemem ama yasa gelmeden ve yasa doğru düzgün uygulanmadan bu tür olayların önüne geçmek zor.Ama bir yerden başlamak gerekiyor.Bakalım başlayacağımız yere kadar daha kimlerin canı yanacak.

Taraftar İnanmış Söz Sırası Oyuncularda



Sınavdan dolayı gidemedim ama arkadaştan aldığım haberlere göre taraftar inanmış.O zaman ne diyoruz."Bizler inandık siz de inanın.Bizim için bu maçı alın"

Bu Harekete Kart Çıkmaz Mı Arkadaş?

8 Aralık 2010 Çarşamba

Tamam Turiaf Sakin Ol

Zaytung Haberleri - 2




3.ligin iddialı takımlarından Gerede Gençlikspor'un yeni yönetimiyle birlikte başlattığı tesisleşme atağı Bolu Dağı'nda açılan "Kendin Pişir Kendin Ye" lokantasıyla devam ediyor. Lokantanın açılış töreninde günümüz futbolunda kalıcı başarılar elde etmek için tesisleşmenin önemine vurgu yapan kulüp başkanı Süleyman Gergef "Bu bugün lokanta olur, yarın soyunma odası, öbür gün kondisyon salonu. Önemli olan bir yerden başlamak..." sözleriyle camiaya umut aşıladı.
Camia tam kadro açılıştaydı
Futbolcularla birlikte, yönetim kurulu üyeleri ve 15 kadar taraftarın da hazır bulunduğu coşkulu bir törenle açılışı yapılan "Gerede Gençlik Kendin Pişir Kendin Ye" lokantasının tüm camiaya hayırlı olmasını dileyen Gergef, geçtiğimiz ay açılan canlı alabalık tesisleriyle birlikte atağa kalkan Gerede Gençlikspor'un şu an herkesin imrenerek baktığı bir kulüp haline geldiğini belirtti.
Göreve geldiğinde kulübün bir tane dikili ağacının bulunmadığını ifade eden Gergef, "Yönetimde görev aldıktan sonra uzman olduğum alanda kulübüme faydalı olmaya çalıştım. Ben lokantacılık kökeninden gelen bir insan olduğumdan şimdilik bunlarla başladık. Elbette bu iki tesisimiz yeterince para döndürmeye başladığında sıra sporla biraz daha ilgili tesislere de gelecektir. Her şeyin bir sırası var, yeri var..." diyerek tesisleşme atağının önümüzdeki dönemde de süreceğinin sinyallerini verdi.
Başkan Süleyman Gergef, konuşmasında yönetim içerisindeki muhalif kesimden gelen, "Futboldan hiçbir şey anlamadığı ve kulübün kaynaklarını çarçur ettiği" yönündeki eleştirilere de yanıt vererek şunları söyledi:
Başkan muhalefete yüklendi
"Tesisleşme diyince bazılarının akıllarına stattan, tribünden başka bir şey gelmiyor. Ben şahsen buna at gözlüğü ile bakmak diyorum, vizyonsuzluk diyorum. Bu zihniyetin geçen sezon şanlı Gerede Gençlikspor'umuzu getirdiği noktayı hepimiz biliyoruz. Kulübün kasası tamtakırdı. Oyuncularımıza para ödeyemiyorduk. Şimdi bu iki tesisin ayda en az 10-15 bin lira bir getirisi olur. Düş elektriğini, suyunu, kirasını. Nereden baksanız temiz 6-7 bin lira kalır. Artı futbolcularımızın gıda ihtiyaçlarını bu şekilde bedavaya getirme durumumuz da var. Karnı acıkan oyuncumuz gelir kulüp tesislerinde yer balığını, kebabını, güzelce proteinini de alır. Hesap ortada değerli arkadaşlar..."
Takım kaptanı: "Açlıktan ölmememiz mucize"
Törende söz alan takım kaptanı Serkan Biltek ise, geçen sezon alınan başarısız sonuçlarda yetersiz beslenmenin önemli rol oynadığına dikkat çekerek, oyun sırasında futbolcuların açlıktan patır patır bayılmaları nedeniyle birçok maçı eksik kadroyla tamamlamak durumunda kaldıklarını hatırlattı. Geçtiğimiz sezon kulübün adeta bir toplama kampına benzediğini söyleyen Biltek, şöyle devam etti: "Hakem geliyor 'Noldu evladım, neyin var?' diye soruyor. Kulübün şanına zarar vermemek için susuyor, 'Sabahtan beri bir şey yemedim hocam' demiyor o arkadaşımız. Onun yerine hakemi aldatmaya yönelik hareketten kart görmeyi tercih ediyor. Ligde kalmayı başarmamız kadar, sezon sonunda kimsenin ölmemiş olması da büyük bir mucize bana kalırsa..."
Oldukça duygusal bir havada geçen konuşmasında, tesisleşme hamlesi için yeni yönetime ve başkan Gergef'e teşekkür etmeyi de ihmal etmeyen Biltek "Başkanımızdan Allah razı olsun, geçtiğimiz 2 aylık sürede canlı alabalık tesisimiz sayesinde çok şükür midemize bir şeyler girdi. Tam alabalıktan tiksinmek üzereyken açılan bu yeni tesis sayesinde önümüzdeki haftalarda daha da güçlenip ligdeki ilk puanımızı alacağımıza yürekten inanıyorum. Taraftarlarımızın da buna inanmasını ve bize destek olmalarını istiyorum." diyerek 15 kişilik topluluğa anlamlı mesajlar yolladı.  

"Comantande Alex" Pankartının Öyküsü

Webber Sezonu Kırık Omuz İle Tamamlamış



Mark Webber bir kitap yazmış ve bu kitap Avustralya'da satışa çıkmış.Kitapta ilginç bir nokta var.O da Mark Webber'in Singapur Gp'den sonra omzu kırık bir şekilde sezonu tamamlamış olması.Peki omzunu nasıl kırdı diyeceksiniz?Mark Webber arkadaşlarıyla birlikte dağ bisikleti kullanırken arkadaşının düşmesi sonucu Webber kaçacak bir alan bulamamış ve O da düşmüş.Düşmesi sonucu da omzunu kırmış.Omzunun kırık olduğunu kimseye bahsetmemiş.Sadece doktorunun haberi varmış.Singapur GP'den sonra Webber'de bir düşüş vardı zaten.Omzundaki bu kırık ne kadar etkili olur bilemem.Zira son 4 yarışa iğne vurularak çıkmış.Şampiyonluk hırsı insana neler yaptırabiliyor.

Xavi-Iniesta-Messi Basına Poz Verdiler



Altın Top Ödülü'nde ilk üçe kalmalarından dolayı basına poz vermişler.Bir kez daha söyleyelim.Ödül için favorim Andres Iniesta...

Bir Forvet İçin Bitiricilik Önemli


''Sercan Yıldırım, ilk Avrupa Şampiyonlar Ligi macerasında, Bursaspor'un gruptan puansız ayrılmasına izin vermedi.''

UEFA dünkü maç için bu ifadeyi kullanmış.Ben olsam Sercan Yıldırım'ın kaçırdığı golü ön plana çıkartan bir ifade kullanırdım.Çünkü hakikaten dün kaçırdığı gole değinmeden geçmek yanlış olur.Eğer kaçırdığı golü izlerseniz bir noktayı göreceksinizdir.O da golü kaçırdıktan sonraki davranışları.Golü nasıl kaçırdığının farkında ki bari dedi müdahele var ayağına yatayım.Belki beni konuşmazlar dedi ama Sercancım maalesef kameralar var.Yaz aylarında hangi büyük takıma gidecek diye konuştuğumuz, kendisi için 10 milyon eurolar istenilen Sercan Yıldırım bu tür pozisyonlarda bitiriciliğini geliştirmezse Bursaspor'da uzun yıllar oynamaya devam eder.Şimdi diyeceksiniz ki hemen bir gol kaçırdı diye Sercan'ı eleştirmeyin.Haklı olabilirsiniz ama Sercan'ın son iki senede kaçırdığı golleri izlerseniz ne demek istediğimi anlarsanız.Sercan'ın önünde iki yol var.Ya bitiriciliğini geliştirecek, bir yerlere gelecek ya da yeteneğini iyi kullanamadan futbol dünyamızdan uçup gidecek.

7 Aralık 2010 Salı

Altın Bidon Ödülü İçin Adaylar



İtalya'da 2003'den beri her sene verilen Altın Bidon Ödülü için adaylar belli olmuş.Aday listesinde 10 futbolcu var.Liste şu şekilde;

Adriano (Roma), Diego Ribas (Wolfsburg), Alessandro Mancini (Inter), Ronaldinho (Milan), Marco Materazzi (İnter), Amauri (Juventus), Fabio Cannavaro (El Ahli), Antonio Cassano (Sampdoria), Adrian Mutu (Fiorentina) ve Felipe Melo (Juventus).

Geçen sene Melo'nun kazandığını düşünürsek bu sene şansı az gibi.Gerçi geçen sene de %23 oy almıştı.Benim adaylarım Ronaldinho ve Adriano.Daha önceden bu ödülü alan Adriano ile bu sene kötü durumda olan Ronaldinho bu ödül için daha avantajlı gibiler.Bu ödülün tarihine baktığımızda 4 kere Brezilyalı oyuncular kazanmış.Bakalım bu yıl kim kazanacak?

2010'dan İlginç Kareler












Bu resimler için NTVSpor'a teşekkür ederiz.Daha fazla resim için burayı tıklayınız.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Barcelona:5 - Real Madrid:0 (Maçın Öyküsü)

Altın Top Ödülü'ne Iniesta ve Jose Mourinho Yakın



10 Ocak 2011'de sahibini bulacak FIFA Altın Top Ödülünde finale kalan 3 aday belirlendi ve üç aday da Barcelona'dan.Xavi, Lionel Messi, Andres Iniesta...Aslında pek de şaşırtıcı değil ama Sneijder'in olması gerekirdi.Şimdi diyeceksiniz ki Sneijder olsaydı bu üç isimden kim olmazdı.Bu soruya yanıtım yok maalesef.Kalan isimlere bakacak olursak ben Lionel Messi'nin kazanacağını düşünmüyorum.Ödül Xavi ve Iniesta arasında gider gelir.Benim düşüncem her ne kadar Xavi insanüstü performans gösterse de şunu da unutmayalım ki Iniesta Xavi'nin bu performansına katkısı çok büyük.Her ne kadar birbirlerini tamamlıyor gibi görünse de benim açımdan Iniesta daha önemli işler yapıyor.Bu yüzden bu ödülü Iniesta daha çok hak ediyor.



Teknik direktörler arasında da sona kalan üç isim şu şekilde:Vicente Del Bosque, Pep Guardiola ve Jose Mourinho...Bu üç isim arasından Pep Guardiola'yı bir kenara koyalım.Kalan iki ismden hiç şüphesiz en büyük aday Jose Mourinho.Her ne kadar Vicente İspanya'yı Dünya Şampiyonu yapsa da Jose Mourinho İtalya'daki tüm kupaları ve şampiyonlar ligi kupasını aldı.Tartışmasız Jose Mourinho...