30 Temmuz 2011 Cumartesi
Steven Gerrard Sezonu Sakat Olarak Açacak
Liverpool cephesinden kötü bir haber geldi.Takımın kaptanı Steven Gerrard kasığındaki sakatlıktan dolayı ligin ilk bir aylık periyodunda oynayamayacak.Geçen sezon da sakatlığından dolayı maçlar kaçıran Gerrard bu sezona da sakatlıkla başlıyor.Umarım bir an önce kendisini toparlar.Zira bu sene liverpool için çok önemli.
WADA HAcettepe'yi Listeden Çıkardı
Belki duymamış olabilirsiniz, gözden kaçmış olabilir.O yüzden ben yeni bir şey olmasa da yazmak istedim.Geçen sezon doping skandalını bilmeyen yoktur herhalde.Yanlış sonuçlar vererek sporcuların spor hayatını sekteye uğratan Hacettepe Üniversitesi Türkiye Doping Kontrol Merkezi WADA'nın listesinden çıkarıldı.Hacettepe bu karara itiraz hakkı bulunuyor ama ben açıkcası affedileceklerini düşünmüyorum.Çünkü öyle bir hata yapıldı ki sporcuların kariyerleri bitebilirdi.Hatalarından çabuk dönerek bir nebze telafi ettiler ama bundan böyle kolay kurtulamayacakları belliydi.WADA listeden çıkarması en büyük ceza gibi duruyor.Bu merkeziin yapılmasında harcanan emeğe üzülüyorum.İtiraz sonucu tekrar listeye girebilir mi bilemem ama asıl önemli olan güvenirliliği nasıl kazanacak.Ya da kazanacak mı?
WADA'nın sitesinde şöyle yazıyor:
WADA revoked its accreditation of the Turkish Doping Control Center due to non-compliance with the International Standard for Laboratories and related Technical Documents. This revocation took effect on July 27, 2011.
Formula 1 2012 Takviminde Yer Alma Şansımız Nedir?
Dün takımlara verilen takvimde İstanbul Park'ın yer almadığını söylemiştik.Bu konuda F1'in patronu Ecclestone'den açıklama geldi.Ecclestone İstanbul Park'ın takvimde olmamasının nedeni olarak sözleşmenin bitmiş olmasını gösterdi.Ama bunu derken eğer anlaşılır ve sözleşme imzalanırsa 2012 takviminde İstanbul Park yer alabilir düşüncesine de kapıyı açık bıraktı.Yani anlaşılan Ecclestone de İstanbul Park'ın takvimde yer almasını istiyor ama bunun için Türk yetkililerden istediği şartlar konusunda en azından kabul edilebilir seviyeye getirmesini istiyor.Önümüzde zaman var.Ecclestone'yi memnun edecek, kabul edeceği bir sözleşme ile gidersek İstanbul Park 2012 takviminde yer alır.Yok eğer dediğim dedik düşüncesiyle hareket edip anlaşma sağlanamazsa çok şeyler kaybedeceğimizin farkında olmamız gerekir.Ülkenin tanıtımından tutun da sanayiye kadar, sanayiden turizme kadar bir çok alanda yararı olan formula 1 sektörünü ne yapıp edip elimizde tutmamız gerekiyor.Bazı şeylerden feragat etmemiz gerekiyorsa edelim ve hayal edemeyeceğimiz kadar büyük olan formula 1 sektörü ülkemizde kalmaya devam eder.
29 Temmuz 2011 Cuma
Fenerbahçe Ülker'in THY Eurolegue Fikstürü
İçinde bulunduğumuz şartlar dolayısıyla basketboldan biraz uzak kaldık.Transferleri takip edemedim.Ne durumdayız hiçbir fikrim yok.en azından THY Euroleague'deki maç programımızı vermek istiyorum.Basketbol şubesine böylelikle giriş yapmış oluruz.
19 Ekim Çarşamba
Fenerbahçe Ülker-Caja Laboral
27 Ekim Perşembe
Olympiakos-Fenerbahçe Ülker
3 Kasım Perşembe
Fenerbahçe Ülker-Nancy
9 Kasım Çarşamba
Bizkaia Bilbao-Fenerbahçe Ülker
16 Kasım Çarşamba
Fenerbahçe Ülker-NGC Cantu
24 Kasım Perşembe
Caja Laboral-Fenerbahçe Ülker
1 Aralık Perşembe
Fenerbahçe Ülker-Olympiakos
7 Aralık Çarşamba
Nancy-Fenerbahçe Ülker
14 Aralık Çarşamba
Fenerbahçe Ülker-Bizkaia Bilbao
21-22 Aralık
NGC Cantu-Fenerbahçe
İstanbul Park 2012 Takviminde Yer Almıyor(Beklenen Son)
Şuan için kesin değil ama büyük ihtimalle İstanbul Park seneye takvimdee olmayacak.Ecclestone'nin hazırlamış olduğu ve takımlara sunduğu takvimde maalesef İstanbul Park yer almıyor.Bu son aslında bekleniyordu.Formula 1 severler bas bas bağırıyordu ama anlaşılan dinleyen olmamış ki formula 1 elimizden uçup gitti.Bu saatten sonra bir daha formula 1 dünyasına girmemiz çok zor.Anlaşılan İstanbul Park'ı yıkıp yerine konut veya başka bir şey yapacağız.Bize de bu yakışır.
18 Mart Australya GP
25 Mart Malezya GP
8 Nisan Çin GP
22 Nisan Hindistan GP
13 Mayıs İspanya GP
27 Mayıs Monako GP
10 Haziran Kanada GP
24 Haziran Avrupa GP
8 Temmuz İngiltere GP
22 Temmuz Almanya GP
29 Temmuz Macaristan GP
2 Eylül Belçika GP
9 Eylül İtalya GP
23 Eylül Singapur GP
7 Ekim Japonya GP
14 Ekim Kore GP
28 Ekim Abu Dabi GP
4 Kasım Bahreyn GP
18 Kasım ABD GP
25 Kasım Brezilya GP
Biz Ne Yaptık da...
Emenike Spartak Moskova'ya satıldı ya hemen dedikoducular başladı.Acaba Fenerbahçe bir duyum aldı da o yüzden mi Emenike'yi sattılar?Bu sorunun cevabı evet de olabilir hayır da olabilir.Orası şu an bizi ilgilendirmiyor.Emenike'nin gidişi ile ilgili sorulacak ilk soru bir futbolcuyu ülkeden kaçıracak ne yaptık?Arkasına bakmadan giden, bir daha Türkiye'ye gelir misin sorusuna hayatta diyen bir futbolcuyu, bir insanı futbol sistemimiz içerisinde nasıl yarattık?
Bir futbolcu düşünün.Bir maçta sakat olmamasına rağmen oynamadı diye haberleri çıkan bir futbolcu düşünün.Sakatlıktan dolayı değil de başka anlaşmalar sonucu oynamadı yorumları yapılan bir futbolcu...Daha sonra zaman zaman siyahi oyuncular hakkında çıkan haberlerden biri olan yaş konusuyla birlikte yine gündemde olan bir futbolcu...En son olarak da sakattı değildi iddiaları yüzünden gözaltına alınıp, 4 gün gözaltında tutulup daha sonra suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakılan bir futbolcu...Bütün bunlar 2-2.5 ay içerisinde oluyor ve bütün iddialar ve yapılanlar da bir insanı üzecek cinsten.
Söyleyin şimdi.bütün bu olaylardan sonra hangi futbolcu, bırakın futbolcuyu hangş sıradan bir insan gitmeyi düşünmez.Haksız yere hakaretlere uğrayan, haksız yere suçlanan bir insan o ortamdan uzaklaşmayı istemez.O yüzden bırakalım Fenerbahçe haber aldı mı diye.Kendimize şu soruyu soralım.Bir futbolcuyu ülkemizden kaçıracak, bir daha gelmemeyi düşündürecek ne yaptık?
"Çok üzgünüm. Her şeyden önce bu kulüp, taraftarlar, sizler beni çok sevdiniz. Ben de sizleri çok sevdim. Çok erken bir ayrılık oldu. Özelikle Aykut hoca ile çok özel bir ilişkimiz vardı. Bu kulüp için bir şeyler yapmak istiyordum. Ancak bu ülkede çok ilginç şeyler yaşadım. İlk önce benim için oynar-oynamaz tartışması yapıldı. Daha sonra yaşımla ilgili beni çok üzen bir iddia ortaya atıldı ve hayatımda ilk kez bir güvenlik soruşturması sürecine girdim, tutuklandım, 4 gün içeride hapis kaldım. Çok istememe rağmen böyle bir futbol ikliminde yapamayacağımı anladım. Psikolojik olarak kendimi iyi hissetmiyorum. Açıkçası kafamın içi iyi değil. Herkese teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımı, yöneticilerimi, hocalarımı, teknik heyettekileri, oyuncuları ve taraftarları çok özleyeceğim. Psikolojik ve kafa olarak kendimi rahat hissetmiyorum"
Emenike
28 Temmuz 2011 Perşembe
Emenike Spartak Moskiva'ya Satıldı
Şike soruşturmasında ilk dalgada gözaltına alınıp sonra serbest bırakılan Emenike ile Fenerbahçe'nin birlikteliği fazla uzun sürmedi.Nedenini tahmin ettiğim bu transfer sonrası Emenike'ye bol şans diliyorum.Umarım kariyeri boyunca iyi bir şekilde ilerler.Emenike Spartak Moskova'ya 10 milyon euroya satıldı ve bu borsaya bildirildi.Ne diyelim bu saatten sonra.Bu belirsizlikler devam ettiği sürece bu gibi ayrılıkları göreceğiz gibi.
Shakhtar Maçının Faturası 2 Maç
Fenerbahçe - Shakhtar maçında çıkan olaylar hakkındaki düşüncelerim belli.Kulübe sahip çıkmak adına yapılan bu tür hareketler kulübe daha çok zarar vereceğini söylemiştim.Fenerbahçe ağır cezalar alabilir demiştir.Dediğim oldu ve Fenerbahçe 2 maç seyircisiz oynama cezası aldı.Ne demek bu?Federasyon'un kararı ne olursa olsun kulübümün yanında olmam gereken ilk maçta yanında olamayacağım.Küme düştüğünde yanındayım mesajı veremeyeceğim.Ceza almadığı zaman haklılığımı haykıra haykıra söyleyemeyeceğim.Peki ne nedenden dolayı takımımın yanında olamayacağım?Kendine vazife çıkararak kulübünü seven ve sahip çıkacak tek kişi sanan birileri yüzünden...Onlar yüzünden ben sesimi duyuramayacağım.Olası ceza sonrası başınızı eğmeyin, ben yanınızdayım diyemeyeceğim.Gerçekten sahaya giren arkadaşları kutluyorum.Aziz Yıldırım'a gösterdiğiniz desteği biraz da Fenerbahçe'ye gösterseydiniz.Yazık gerçekten...
Bu arada polis sahaya girenleri yavaş yavaş tespit etmeye başladı.Yanılmıyorsam 4 kişi gözaltına alınmış.Arkası gelir diye düşünüyorum.Belki arkadaşlar sahaya girerek gözaltına alınıp Aziz Yıldırım'a olan desteklerini içeride de göstermek istemiş olabilirler.Bu kafadaki insanlardan beklerim açıkcası.
23 Temmuz 2011 Cumartesi
Fenerbahçe'ye Böyle Sahip Çıkılmaz
Şike soruşturmasından dolayı gergin olabiliriz.Bu soruşturma sürecinde bazı basın organlarında canımızı sıkacak haberler çıkmış olabilir.Bu haberler kızıp protesto yapmak isteyebiliriz.Sesimizi duyurmak açısından bu maç mantıklı bir seçim olabilir.Ama öyle bir şey yaptık ki Fenerbahçe'yi koruyalım, yalnız olmadığını gösterelim derken zarar veren isimler arasında kendimizi de ekledik.Gerçekten merak ediyorum sahayı istila edenler ne düşünerek bunu yaptılar?Amaçları Fenerbahçe'yi soruşturma süresince yalnız bırakmamak ve her zaman arkasında olduğu göstermek ise yaptıkları kendilerini yalanlar nitelikte maalesef.Sahaya girenler Fenerbahçe'nin yanında olduklarını göstermediler, Onlar Aziz Yıldırım'ın yanındayız, arkansındayız mesajını verdiler.Bu maçta verilmesi gerekn mesaj bu muydu yoksa her ne olursa olsun biz Fenerbahçeliyiz mi idi.
Diğer talihsiz olay ise basına karşı alınan hal ve tavır idi.Beni üzen görüntülerden biri sahanın kenarında maç içerisinden güzel kareler yakalamaya çalışan insanlara saldırması.En masum olan insanlara bile artık tahamülümüz kalmadıysa o zaman bırakalım futbolu.Çünkü benim bildiğim futbol bu değil.Bir gazeteye kızmış oalbilirsin ama gidip o gazetenin masum çalışanlarına saldıramazsın.Göstereceğin tepki sadece o gazeteyi almamak ve takip etmemekle sınırlıdır.Saldırmak, stada almamak ve stattan kovmak hiçbir şekilde kabul edilemez.Unutmayın ki o basın orada olduğu sürece sizler sesinizi herkese duyarabilirsiniz.Basını kendinizden uzaklaştırdığınız her dakika haklı haykırışlarınızı duyarma şansınız giderek azalır.O yüzden ne yaptığımıza bir bakalım.Sonradan pişman olacağımız şeyler yapmayalım.Yapacağımız her yanlış hareket kulübümüze ceza olarak dönecektir.Lütfen herkesi sağduyuya çağırıyorum.Sesimizi şiddete başvurmadan duyuralım.
21 Temmuz 2011 Perşembe
Fenerbahçe Küme Düşürülsün Şampiyonluk Trabzonspor'a Verilsin
Şimdi bir Fenerlinin bu başlığı neden kullandığını sorabilirsiniz.Nedeni Trabzonspor'un açıklaması üzerine yazmış olduğum 2 gün önceki yazı...Bu yazıyı yazdıktan sonra bazı taraftarlardan mı desek holiganlardan mı desek bilmiyorum ama birilerinden ağır ifadeler içeren yorumlar geldi.Aslında ağır ifade demek yanlış olur resmen içinde biriktirdiklerini kusmuş.Ne ailem kalmış ne şerefim kalmış ne de haysiyetim.Çok merak ettim acaba ne yazdım da bazı akıldan, mantıktan yoksun bu insanları kusmaya teşvik ettim.Özet olarak şunu demişim.Herkes ne söylediğine dikkat etmeli...Burada bir yanlışlık göremiyorum.Aziz Yıldırım tutuklandığında şampiyonluğu bize verin diyenlerin başkanı da gözaltına alında ve tutuksuz yarıgılanıyor.Trabzonspor ile ilgili iddialar varken sanki hiçbir şey yokmuş gibi, kendileri sanki şüpheli değilmiş gibi davranmaları çok komik bir görüntü oluşturuyor.
Şimdi mantıktan, akıldan yoksun holiganlara, 17 de 16 yı araştırın diyerek kendi takımlarını da zan altında bıraktığının farkında olmayan bana küfürler yağdıran akıldan yoksunlara onları rahatlatacak bir şeyler söylemek istiyorum.
1-Federasyon acilen karar vermeli ve Fenerbahçe suçlu olsa da olmasa da küme düşürülmeli.
2-Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi sebebiyle şampiyonluk başkanı tutuksuz yargılanan Trabzonspor'a verilmeli.
3-Aziz Yıldırım'ın ekonomik anlamda büyüttüğü Fenerbahçe'yi küçülmesi yolunda adımlar atılmalı ve maddi cezalar verilerek kulübün ekonomisi zayıflatılması
4-Fenerbahçe'nin mevcut kadrosunda bulunan tüm oyuncular takımdan ayrılmalı
5-Fenerbahçe'den ayrılan yabancılar Trabzonspor'a yönlendirilmeli.Yabancıların transferi için maddi destekte bulunulmalı
6-Fenerbahçe'den ayrılan yabancıların Trabzonspor'a transferi konusunda yardımcı olunsun dedim ama öyle bir kadro kurulmalı ki Trabzonspor ne ilk devrede ne de ikinci devrede 17 de 16 yapmamalı
7-Eğer olur da 17 de 16 yaparsa hemen şikeci damgası vurulmamalı, oyuncuların emeği göz ardı edilmemeli.
Şimdilik aklıma gelen bunlar.Umarım bana küfürler yağdıran akıldan, mantıktan yoksun holiganları memnun etmiştir.Dilerim delice taptıkları Trabzonsporları başarılı olur ve takımın başındaki Sayın Şenol Güneş hak ettiği değeri görür.Daha ne diyeyim ki.Bakın duymak istediğiniz her şeyi söylüyorum.Şimdi buna ne cevap vereceksiniz?Yine küfür mü edeceksiniz yoksa bu yazdıklarımı gerçekten istediğimi sanıp teşekkür mü edeceksiniz?Hadi cevabınızı bekliyorum.
Şimdi mantıktan, akıldan yoksun holiganlara, 17 de 16 yı araştırın diyerek kendi takımlarını da zan altında bıraktığının farkında olmayan bana küfürler yağdıran akıldan yoksunlara onları rahatlatacak bir şeyler söylemek istiyorum.
1-Federasyon acilen karar vermeli ve Fenerbahçe suçlu olsa da olmasa da küme düşürülmeli.
2-Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi sebebiyle şampiyonluk başkanı tutuksuz yargılanan Trabzonspor'a verilmeli.
3-Aziz Yıldırım'ın ekonomik anlamda büyüttüğü Fenerbahçe'yi küçülmesi yolunda adımlar atılmalı ve maddi cezalar verilerek kulübün ekonomisi zayıflatılması
4-Fenerbahçe'nin mevcut kadrosunda bulunan tüm oyuncular takımdan ayrılmalı
5-Fenerbahçe'den ayrılan yabancılar Trabzonspor'a yönlendirilmeli.Yabancıların transferi için maddi destekte bulunulmalı
6-Fenerbahçe'den ayrılan yabancıların Trabzonspor'a transferi konusunda yardımcı olunsun dedim ama öyle bir kadro kurulmalı ki Trabzonspor ne ilk devrede ne de ikinci devrede 17 de 16 yapmamalı
7-Eğer olur da 17 de 16 yaparsa hemen şikeci damgası vurulmamalı, oyuncuların emeği göz ardı edilmemeli.
Şimdilik aklıma gelen bunlar.Umarım bana küfürler yağdıran akıldan, mantıktan yoksun holiganları memnun etmiştir.Dilerim delice taptıkları Trabzonsporları başarılı olur ve takımın başındaki Sayın Şenol Güneş hak ettiği değeri görür.Daha ne diyeyim ki.Bakın duymak istediğiniz her şeyi söylüyorum.Şimdi buna ne cevap vereceksiniz?Yine küfür mü edeceksiniz yoksa bu yazdıklarımı gerçekten istediğimi sanıp teşekkür mü edeceksiniz?Hadi cevabınızı bekliyorum.
20 Temmuz 2011 Çarşamba
Federasyon Kuşatma Altında iken Nasıl Karar Verecek?
Federasyon hala soruşturmada adı geçen takımlara özellikle Fenerbahçe'ye ceza vermedi ya bazı kesim bundan rahatsız olmaya başladı.Soruşturma başladığından beri savcının elindeki belgeleri görmeden şüphelilerin bir suçu var mı yok mu bilmeden sırf bazı insanların tutuklanmasından dolayı sanki bütün iddialar doğruymuş gibi hareket ederek basının bir bölümü Federasyon'dan kanaat notu olarak 0 vermesini beklediler.Federasyon da bu zor kararı bir türlü vermeyince ya da elinde hiç bir şey olmadığından dolayı veremeyince basının bir bölümü kendini yedi bitirdi.Nasıl olur da düşürmezler.Yoksa Federasyon tozları halının altına mı süpürüyor diyerek kamuoyundan destek almaya çalışıyorlar.
Bu kesimin tezi şu.Türkiye'ninen büyük takımının başkanı yöneticileri içerde, diğer takımların başkanları içeride, futbolcular, teknik adamlar.Eğer bunlar gerçekten bir şey yapmasalardı boşuna boşuna tutuklanmazlardı.Savcı boşuna tutuklama kararı istemezdi ki, mahkeme boşuna tutuklamazdı ki.Öncelikle şunu söyleyeyim.Bir soruşturmadan dolayı tutuklanan biri kesinkes suçlu deeğildir.Hemen sanki hüküm giymiş gibi o insanı etiketleyemeyiz.İkincisi bu insanların hangi suçla suçlandıklarını bilmiyoruz.Dolayısıyla tutukluluk halleriyle ilgili bir yorum yapmak uygun olmaz.O yüzden eğer bu insanlar tutuklandıysa kesin bir şey yapmıştır düşüncesi son derece sağlıksızdır.Ayrıca soruşturmaların %60 nın beraat ile sonuçlandığını da unutmayalım.
Bunları netleştirdikten sonra gelelim Federasyon'un karar verme aşamasına.Bu kesim Federasyon'u bu olayın üstüne kapamakla suçluyor ve hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edeceğini düşünüyor.Ama durum öyle olmadığını gösteriyor.Tamam kabul ediyorum.Federasyon yeni seçilmesinden dolayı tecrübe konusunda bazı sıkıntılar var.Bu eksikliği açıklamalarında görüyoruz.Açıklamalarında kesin ifadeler kullananaması iyice üstüne gelinmesine neden oluyor.Bu olayda Federasyon demokrasi kılıcı gibi davranıp otoritesini sarsacak davranışlardan uzak durup kararlarını alması lazım.Yeni kurulmuş bir yönrtim olduğundan dışarıdaki bu saldırıdan etkilenmeleri söz konusu olabilir.Etkilendiklerini şuradan anlayabiliriz.Süper Kupaa maçının ertelenmesi kararında kamuoyundan gelen baskı etkili olmuştur.
Federasyon bir yandan kararların bir an önce açıklanması yönündee yayınlar yapan kesim tarafından sıkıştırılırken diğer yandan da anadolu kulüpleri başta olmak üzere kulüplerimiz tarafından da sıkıştırılıyor.Nedeni çok belli.Para...İlhan Cavcav'ın açıklamalarına baktığımızda, Fenerbahçe yönetiminin açıklamalarına baktığımızda nedenin para olduğunu görürüz.İlhan Cavcav üç büyüklerin küme düşmesi Anadolu kulüplerini etkileyeceğini, yayın gelirlerindeki azalmanın Anadolu kulüplerinin güçlenmesi, iyi bir kadro kurulmasını düşünüyor ve bunu kulüpler birliği adına söylüyor.Akıllara şu soru gelebilir.Üç büyüklerimiz eğer ki bir zaman gelir şike yaptıkları ortaya çıkarsa o zaman İlhan Cavcav yine üç büyüklerin küme düşürülmesine karşı çıkacak mı?Ya da üç büyüklerden biri düşmesin diye kendi takımıyla oynanan maçta herhangi bir kulak çekme hareketi yapar mıydı?Biliyorum bu söylediklerimle şu anki şike soruşturması ile ilgisi yok ama bu tür açıklamalar geldikten sonra benim de aklıma bu sorular eliyor.Bu sorduğum soruların cevapları eğer evet ise o zaman biz niye uğraşıyoruz?Neden futbol ile ilgilieniyoruz?Kapatalım dükkanları, indirelim kepenkleri gidelim başka sporlarla ilgilenelim.Yok eğer ceaplar hayır ise o zaman niye şimdi düşürülmesin diye düşünce belirtiyor.Eğer suçlularsa tabi ki yönetmelikler uygulanacak ve cezası küme düşürülme ise küme düşürülecek.
Bu konular hakkında aslında diyecek çok şeyimi var ama bu soruşturma süresince herkes hassas olduğundan dolayı şimdilik burada noktalayalım.Biz en iyisi Federasyon'un ne yapacağını konuşalım.Süper Kupa maçı ertelenmesi gerekiyordu ertelendi.ligler ertelenmesi gerekiyor.Belgeler geldikten sonra bu kararın da çıkmasını bekliyorum.Son olarak eğer şike ve teşvik yapılmışsa kim yaptıysa gözünün yaşına bakmadan, ekonomik yıkımlar tehditlerine kulak asmadan küme düşürecek.Bu kadar net.
Düşürülen takımlar arasında Fenerbahçe olursa elbette ilk başta üzülürüz ama unutmayalım ki bizler takımımızı başarılarından dolayı değil sembollerinden, renklerinden, değerlerinden doalyı sevdik.O yüzden bir sezon Bank Asya'da oynamak bizi o kadar etkilemez.Taraftar olarak görevimizi yerine getirir ve her türlü desteği veririz.
Diğer olasılığı düşünelimEğer ki Fenerbahçe suçsuz bulunursa o zaman herkes bilsin ki her zamankinden daha güçlü bir Fenerbahçe olacak.Bu kötü dönemimizde yanımızda olan dostlarımıza daha da sıkı tutunucaz, bize saldırıda bulunanlara ise tavrımızı net koyacağız.Ama önce bu sürecin bitmesini beklemeliyiz.Federasyon kararını versin de ondan sonra konuşalım.
Bu kesimin tezi şu.Türkiye'ninen büyük takımının başkanı yöneticileri içerde, diğer takımların başkanları içeride, futbolcular, teknik adamlar.Eğer bunlar gerçekten bir şey yapmasalardı boşuna boşuna tutuklanmazlardı.Savcı boşuna tutuklama kararı istemezdi ki, mahkeme boşuna tutuklamazdı ki.Öncelikle şunu söyleyeyim.Bir soruşturmadan dolayı tutuklanan biri kesinkes suçlu deeğildir.Hemen sanki hüküm giymiş gibi o insanı etiketleyemeyiz.İkincisi bu insanların hangi suçla suçlandıklarını bilmiyoruz.Dolayısıyla tutukluluk halleriyle ilgili bir yorum yapmak uygun olmaz.O yüzden eğer bu insanlar tutuklandıysa kesin bir şey yapmıştır düşüncesi son derece sağlıksızdır.Ayrıca soruşturmaların %60 nın beraat ile sonuçlandığını da unutmayalım.
Bunları netleştirdikten sonra gelelim Federasyon'un karar verme aşamasına.Bu kesim Federasyon'u bu olayın üstüne kapamakla suçluyor ve hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edeceğini düşünüyor.Ama durum öyle olmadığını gösteriyor.Tamam kabul ediyorum.Federasyon yeni seçilmesinden dolayı tecrübe konusunda bazı sıkıntılar var.Bu eksikliği açıklamalarında görüyoruz.Açıklamalarında kesin ifadeler kullananaması iyice üstüne gelinmesine neden oluyor.Bu olayda Federasyon demokrasi kılıcı gibi davranıp otoritesini sarsacak davranışlardan uzak durup kararlarını alması lazım.Yeni kurulmuş bir yönrtim olduğundan dışarıdaki bu saldırıdan etkilenmeleri söz konusu olabilir.Etkilendiklerini şuradan anlayabiliriz.Süper Kupaa maçının ertelenmesi kararında kamuoyundan gelen baskı etkili olmuştur.
Federasyon bir yandan kararların bir an önce açıklanması yönündee yayınlar yapan kesim tarafından sıkıştırılırken diğer yandan da anadolu kulüpleri başta olmak üzere kulüplerimiz tarafından da sıkıştırılıyor.Nedeni çok belli.Para...İlhan Cavcav'ın açıklamalarına baktığımızda, Fenerbahçe yönetiminin açıklamalarına baktığımızda nedenin para olduğunu görürüz.İlhan Cavcav üç büyüklerin küme düşmesi Anadolu kulüplerini etkileyeceğini, yayın gelirlerindeki azalmanın Anadolu kulüplerinin güçlenmesi, iyi bir kadro kurulmasını düşünüyor ve bunu kulüpler birliği adına söylüyor.Akıllara şu soru gelebilir.Üç büyüklerimiz eğer ki bir zaman gelir şike yaptıkları ortaya çıkarsa o zaman İlhan Cavcav yine üç büyüklerin küme düşürülmesine karşı çıkacak mı?Ya da üç büyüklerden biri düşmesin diye kendi takımıyla oynanan maçta herhangi bir kulak çekme hareketi yapar mıydı?Biliyorum bu söylediklerimle şu anki şike soruşturması ile ilgisi yok ama bu tür açıklamalar geldikten sonra benim de aklıma bu sorular eliyor.Bu sorduğum soruların cevapları eğer evet ise o zaman biz niye uğraşıyoruz?Neden futbol ile ilgilieniyoruz?Kapatalım dükkanları, indirelim kepenkleri gidelim başka sporlarla ilgilenelim.Yok eğer ceaplar hayır ise o zaman niye şimdi düşürülmesin diye düşünce belirtiyor.Eğer suçlularsa tabi ki yönetmelikler uygulanacak ve cezası küme düşürülme ise küme düşürülecek.
Bu konular hakkında aslında diyecek çok şeyimi var ama bu soruşturma süresince herkes hassas olduğundan dolayı şimdilik burada noktalayalım.Biz en iyisi Federasyon'un ne yapacağını konuşalım.Süper Kupa maçı ertelenmesi gerekiyordu ertelendi.ligler ertelenmesi gerekiyor.Belgeler geldikten sonra bu kararın da çıkmasını bekliyorum.Son olarak eğer şike ve teşvik yapılmışsa kim yaptıysa gözünün yaşına bakmadan, ekonomik yıkımlar tehditlerine kulak asmadan küme düşürecek.Bu kadar net.
Düşürülen takımlar arasında Fenerbahçe olursa elbette ilk başta üzülürüz ama unutmayalım ki bizler takımımızı başarılarından dolayı değil sembollerinden, renklerinden, değerlerinden doalyı sevdik.O yüzden bir sezon Bank Asya'da oynamak bizi o kadar etkilemez.Taraftar olarak görevimizi yerine getirir ve her türlü desteği veririz.
Diğer olasılığı düşünelimEğer ki Fenerbahçe suçsuz bulunursa o zaman herkes bilsin ki her zamankinden daha güçlü bir Fenerbahçe olacak.Bu kötü dönemimizde yanımızda olan dostlarımıza daha da sıkı tutunucaz, bize saldırıda bulunanlara ise tavrımızı net koyacağız.Ama önce bu sürecin bitmesini beklemeliyiz.Federasyon kararını versin de ondan sonra konuşalım.
19 Temmuz 2011 Salı
Herkes Ne Söylediğine Dikkat Etmeli
“Ülkemiz gündemi şike operasyonuyla çalkalanmaktadır. Bu süreçte camiamızın suskunluğu olayın adli sürecine girmesi ve yargıya olan güven duygumuzdan kaynaklanmaktadır. Ancak yaşanan bazı gelişmeler üzerine Divan Başkanlık Kurulu olarak söz konusu açıklamanın yapılması için bir zorunluluk hissettik.
Şike skandalı soruşturma sürecinin başlangıcı Aralık 2010 şeklinde anılmaktadır. Ne hazindir ki bazı çevrelerce bu çember içerisine Trabzonspor’da çekilmek istenmektedir.
Belirtilen süreç 2010 – 2011 Spor-Toto liginin ikinci yarısını kapsamaktadır. Bu süreçte Trabzonspor’un elde ettiği başarı ölçüsü bellidir. Bu rakam da 40 puandır. Trabzonspor’un ilk yarıda elde etti puan ise 42’dir. Sonuçta bu ekip 82 puan toplayarak averajla ligi ikinci sırada bitirmiştir.
Bu 82 puanın içerisinde hiç kimse lekeli bir puanın varlığını herhangi bir belgeye dayalı olarak gösterememektedir. Herkes Trabzonspor’un bu puanları emeğiyle kazandığına hem fikirdir!
Şampiyon olan takım ise Spor-Toto Süper Lig’in ilk yarısında 33, ikinci yarısında 49 puan toplayarak, sezonu toplam 82 puan ve averajla birinci sırada tamamlamıştır.
53 sezonluk birinci lig tarihinde hiçbir takımın, özellikle ligin ikinci yarısında 17 maçta 16 galibiyet aldığı görülmüş bir olay değildir.
Tartışılması gereken asıl konu budur!
Kimse, bu takımın yaptıklarına eş aramaya kalkışmasın. Görünen o ki bir takım medya yorumcuları olayı böyle bir eşlemeye taşımak için özel çaba sarf etmektedirler.
Yöneticilerin üçüncü şahıslarla görüştükleri yönünde, hiçbir kanıta dayanmayan söylemlerle kimse Trabzonspor’u karalamaya çalışmamalıdır.
Trabzonspor, yöresel özellikleriyle bütünleşip; spor ahlakı ve kurallarına hep saygılı olmaya özen göstererek büyüyen ve büyük olabilen bir camiadır.
Bu anlamda camiamız uzun süreçte uğradığı tüm haksızlıklara karşın; saygınlığını korumuş ve korumaya da devam edecektir.
Bu vesileyle tüm çevrelere bu süreçteki kabul edilemez söylemlerle camiamızı bütünleşme anlayışından kaçınmalarını önermekteyiz. Saygılarımızla.”
Bu açıklamayı yapan insanı çok merak ediyorum.Hangi mantıkla bu ifadeleri kullanıyor çözebilmiş değilim.bir soruşturmada takımınızın adı geçebilir ve siz de buna üzülmüş olabilirsiniz ve basında yer alan doğru mu yanlış mı olduğu belli olmayan iddialara sinirlenmiş olabilirsiniz.Bu doğrultuda açıklamalar yapıp bu tür yanlış haberler karşısında takımınızı savunabilirsiniz.Ama ligin ikinci yarısında alın teri dökerek inanılmaz performans sergileyen ve 17 de 16 yapan rakibinize böyle ithamlarda bulunamazsınız.Şu ana kadar böyle bir istatistik olmamış olması bir şeyi değiştirmez.Futbol bu.Bir sezon 17 de 16 yaparsın diğer sezon 17 de 0 yaparsın.Futbolcuların akıttıkları teri görmezden gelerek takım üzerinden futbolcuların bu alın terlerini eleştirmek bunun altında bir şeyler aramak son derece yakışıksızdır.Bazı kimseler bazı çirkin işlerin içinde yer almış olabilir bunu bilmiyoruz ama bir şeyi çok iyi biliyoruz.O da 17 de 16 yapılmasında futbolcuların rolü %100.Lütfen bu kaotik ortamda ne dediğimize dikkat edelim.Şiddet ortamını arttırıcı söylemlerden kaçınalım.Her dediğim gibi bugün bize yarın size.
Ligler Ertelenmesin mi?
Türk futbolunun içinden geçtiği bu kritik süreçte, atılan her adımın ve yapılan her açıklamanın çok dikkatli bir şekilde gerçekleştirilmesi lüzumu tartışılmaz bir gerçektir. Konunun yargıya intikal etmiş ve halen yürütülmekte olan bir soruşturma ile alakalı olduğu da düşünüldüğünde, bu gereklilik daha belirgin bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Bu bağlamda, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, yukarıda sözünü ettiğimiz hassasiyeti gözetmek suretiyle, kamuoyunun ve sorumlu kişi ve kurumların, kasıtlı bir şekilde yanlış bilgilendirilmesine ve yönlendirilmesine karşı çeşitli hususlara açıklık getirmeyi bir ödev olarak gördüğümüzden bu açıklamayı yapma gereğini hissettiğimizi vurgularız.
Öncelikle, belirtmek isteriz ki içinden geçtiğimiz sürecin 3 ana boyutu vardır:
Ceza Hukuku boyutu : Konunun bu boyutu ile ilgili olarak, Ceza Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde savcılık tarafından yürütülen bir soruşturmanın halen devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda, yargıya intikal etmiş bir mevzuu ile ilgili yapılabilecek bir değerlendirmenin doğru olmayacağı kanısındayız.
Yüce Türk adaleti tarafından yürütülen soruşturma neticesinde (eğer bir suç varsa) suçlu ile suçsuzu ayırt edeceğinden şüphemiz yoktur. Geldiğimiz noktada önemli olan, bu süre zarfında adil yargılamayı etkilemeye yönelik her türlü girişimden, açıklamadan, beyandan ve haberden kaçınmaktır. Bu bakımdan biz, Fenerbahçe Yönetim Kurulu olarak, konunun bu boyutu ile ilgili yorum yapmayacağız ve yapılmasını da uygun bulmuyoruz.
Spor Hukuku boyutu : Spor Hukuku boyutunu ele aldığımızda ise, iddialar ile ilgili olarak girişimde bulunma ve karar alma yetkisi 5894 Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve sair mevzuat uyarınca Türkiye Futbol Federasyonundadır. Ne var ki, Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu yetkisi, mutlak değildir ve tabii olduğu hukuk kuralları ile kendi talimatları gereği çeşitli kurallara bağlıdır.
Türkiye Futbol Federasyonu talimatları incelendiğinde görülecektir ki, müsabaka sonucunu etkileme iddialarını inceleme ve gerekli araştırmayı yapma yetkisi Etik Kurulu’na aittir. Söz konusu Kurul, kendisine intikal ettirilen müsabakalarla ilgili olarak her türlü resmi ya da özel kuruluş, kurum veya kişilerden ve adli mercilerden bilgi ve belge temin ettikten sonra; gerektiğinde müsabakada görevli hakemleri, gözlemcileri, temsilcileri, ilgili futbolcuları ve yöneticileri, aracı kişileri ve bunların dışında olayın aydınlatılmasına yardımcı olabilecek kişileri dinlemesi neticesinde bir rapor hazırlayıp Federasyon Yönetim Kurulu’na sunar.
Yukarıda belirtilen adımlar atılmadan alınacak her türlü karar, soruşturulan kişiler ve kurumlar lehine olsa bile, hukuka açık bir şekilde aykırı olacaktır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye Futbol Federasyonu’nun eline soruşturmayı yürüten resmi makam vasıtasıyla ulaştırılmış herhangi bir belge, bilgi ve delil olmadan ve dahi kendi talimatları gereği işletilmesi gereken hukuki mekanizmaları işletmeden karar alması, bağlı olduğu kurallar uyarınca hukuken mümkün değildir, aksi durum Federasyon’un kendisini red etmesi manasına gelir ve böyle bir hareket sonucu alınacak her türlü karar hukuksuz eylem olarak değerlendirilir.
Kaldı ki, şike iddiası Türk Spor Yargısında ilk defa karşı karşıya kalınan bir durum değildir. Bundan önce de Federasyon’un ilgili kurulları vasıtasıyla bu konuda almış olduğu kararlar mevcuttur ve bunların hepsinde sözünü ettiğimiz resmi belgeye ve delile dayanma, taraflara savunma hakkı tanıma ve adil bir yargılamada bulunma hususları gözetilmiştir.
Uluslararası boyutu : Mevzubahis olan konu, UEFA’nın da yakın takibi altındadır. UEFA yetkilileri, 5 Temmuz 2011 tarihinde yaptıkları açıklamada, kendileri açısından bir evrensel hukuk kuralı olan ve aksi kanıtlanıncaya kadar herkesin masum olduğu anlamına gelen "suçsuzluk karinesinin" esas olduğunu vurgulamıştır. Yine aynı açıklamada, soruşturma sürüyor olsa da, Fenerbahçe’nin yasal hakkı doğrultusunda Şampiyonlar Ligi’ne katılabileceği vurgulanmıştır.
UEFA tarafından daha sonra, 12 Temmuz 2011 tarihinde internet sitesinden yapılan resmi açıklamada da, ilk açıklaması ile paralel olmak üzere, Türk yargı sistemine ve Türkiye Futbol Federasyonu’na olan güven vurgulanarak, Kulübümüz ile ilgili herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmadığı, yargı sürecinin tamamlanmasının beklenmesi gerektiğinin altı tekrar ve hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde çizilmiştir.
İçinden geçmekte olduğumuz süreç ile ilgili olarak, UEFA yargı kurullarında ve uluslararası spor yargılamasına yetkili mercilerde rastlanılan örnek davalar incelendiğinde görülecektir ki, bir kulüp ile ilgili, yaptırımları çok ağır ve geri dönülemez sonuçlar doğurması muhtemel bu gibi soruşturmalar yürütülürken çok hassas davranılmakta ve zaman bakımından kesin tarihler belirtilmesi yerine, ne kadar süre aldığına bakılmaksızın, mutlak gerçeğin ortaya çıkarılmasına çalışılmaktadır.
Kulübümüz yöneticileri hakkında yürütülmekte olan soruşturma ile aynı konudaki bir örnekte ilgili uluslararası merciiler, karar almak için savcılıktan gelecek resmi belge ve bilgileri beklemiş, ancak ve ancak resmi kanaldan ulaştırılan belgelerin temininden sonra adım atmış, bir başka örnek de ise ceza yargılaması sonucunda ilgili kulüp yöneticilerinin beraat edip etmeyeceklerini kendi kararı açısından bekletici mesele yapmış ve söz konusu kişilerle ilgili yürütülen ceza yargılaması neticesini beklemiştir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız üzere, futbol bakımından bağlı olduğumuz uluslararası kuruluş olan UEFA konu ile alakalı olarak bir acele içerisinde değil iken, Türkiye Futbol Federasyonu’nun derhal karar almaya sevke çalışılması manidardır. Bu noktada serinkanlılığı kaybetmeden, değerlendirmelerin yasal sürece saygılı bir şekilde yapılması gerekir.
Genel olarak ele aldığımızda, burada asıl mesele, ne kadar kısa bir sürede karar verileceği değil, verilecek kararın adil bir yargılama neticesi olarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde çıkıp çıkmayacağıdır. Süreç içerisinde kişi ve kurumları gereksiz bir aceleyle yanlış karar almaya yönelten her türlü yorum ve değerlendirmeden başta futbol ailesinin fertleri ve basın olmak üzere herkesin kaçınması gerekmektedir. Bu noktada, Futbol Federasyonu’nun engizisyon mahkemeleri gibi çalışmasını ve herhangi bir delil ve belgeye dayanmadan, başarılarla dolu 104 yıllık geçmişe sahip Kulübümüz aleyhinde karar almasını temenni etmek, en temel hukuk prensiplerinden biri olan "adil yargılama ve savunma hakkının ihlali" olacağı aşikârdır.
Federasyon alacağı kararın sosyal ve ekonomik boyutlarını da düşünmek durumundadır. Futbol ekonomisi bugün sadece kulüplerin bütçeleri açısından değil Anadolu şehirlerinin ekonomisine kadar birçok konuda hayati önem taşımaktadır. Federasyon ekonomik anlamda da büyük resmi görmek ve bu noktadaki sorumluluğun bilincinde bir karara imza atmalıdır. Tüm Anadolu Kulüpleri ve toplum liglerin daha önceden ilan edilen takvimde başlamasını ve milyonlarca insanı ilgilendiren ekonomik yıkımlara neden olabilecek adımlar atmaktan kaçınılmasını beklemektedir.
Fenerbahçe Yönetimi olarak, içerisinde olduğumuz sürece ilişkin her türlü gelişmeyi yakından takip etmeye devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.
Saygılarımızla,
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
Bu basın açıklamasında yer alan ifadelere katılmakla birlikte son paragraf ile ilgili bir itirazım olacak.Fenerbahçe yönetimi liglerin zamanında başlamasını istiyor ve eğer zamanında başlamazsa ekonomik anlamda zararların olacağını söylüyor.Lütfen herkes ne söylediklerine, ne istediklerine dikkat etsin.Ligler zamanında başlar ve olası cezalar ligin ortasında açıklanırsa ne olacak?Ceza alan kulüpler 2 sezon kaybetme riski ile karşı karşıya gelecek.Öte yandan kararın açıklanmasına kadar acaba cezalar verilecek mi verilmeyecek mi düşüncesiyle geçirilecek haftalarda futbolculardan nasıl bir performans beklenir ki?O yüzden en akılcı çözüm liglerin ertelenmesi.Şu an için bundan başka çözüm gözükmüyor.
16 Temmuz 2011 Cumartesi
Beşiktaş Türkiye Kupası'nı İade Ediyor
"Sayın Aydınlar ile arkadaşlarımızın durumunu değerlendirdik. Camia ve kulüp olarak Türk adaletine olan güvenimiz tamdır. Arkadaşlarımızın suçsuz olduğuna inancımız da tamdır. Ancak bir hata yapmışlarsa zaman içinde ispat edilecektir, Beşiktaş kulübü de gerekeni yapacaktır. Adı geçen arkadaşlarımız aklandığında kupamızı geri alırız. Ancak devam eden yargı sürecinde arkadaşlarımız aklanana dek Türkiye Kupası'nı iade etme kararı aldık"
Beşiktaş son tutuklamalardan sonra önemli bir adıma attı ve Türkiye Kupası'nı iade etme kararı aldı.Aklandıktan sonra geri alabileceklerini söylediler.Gerçekten takdir edilmesi bir davranış.Yalnız eğer kupayı iade ediyorsanız Süper Kupa finalinde yoksunuz demektir.En önemlisi almış olduğumuz Türkiye Kupası'nın nimetlerinden olan Avrupa Ligi'ne katılma hakkını da geri çevirmiş oluyorsunuz.Çünkü UEFA kulüplerden sezon öncesinde temiz kağıdı istiyor.Sen kazandığın kupa üzerindeki şüpheler yüzünden kupayı iade ederek kupayı red etmiş oldun ve bu durumda Avrupa ligi'ne katılmayı da red ettin.Eğer Beşiktaş yönetimi biz kupayı verelim ama Avrupa Ligi'ne de katılalım diye düşünüyorlarsa kupayı iade ettikleri zaman ne kadar takdir edilmişlerse bir o kadar eleştirilirler.Çünkü kupanın iadesi sadece metal bir kupayı iade etmek değildir.Bu durum pazartes, günü UEFA ile Federasyon arasında yapılacak olan görüşme sonrsında netlik kazanacaktır ama bana göre eğer Beşiktaş kupayı iade ettiyse Avrupa Ligi'ne gitmemelidir.
En Önemli Delil Savcılık İddianamesi
Şike soruşturması kapsamındaki gelişmeleri ve 11 Temmuz günü kamuoyu ile paylaştığımız kararlarımızın yansımalarını dikkatle takip etmekteyiz. Bir kez daha belirtmek isteriz ki, Türkiye Futbol Federasyonu olarak nihai kararımızı gerekli deliller elimize ulaştıktan sonra vereceğiz. Bu konuda ilk günkü duruşumuzu aynen muhafaza etmekteyiz. Zaman zaman TFF Başkanına atfedilen "Kararı almak için adaleti beklemeyeceğiz" ifadesi de gerçekleri yansıtmamaktadır. Kullanılan ifadeler, soruşturmadan sonra düzenlenecek iddianameyi kast etmektedir.
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, nihai kararını almasını sağlayacak en önemli delilin, savcılık tarafından tamamlanıp mahkemece de kabul edilecek iddianame olacağı görüşündedir. Bu iddianame hazırlanmadan, şu ana kadar yapılan ve de yapılacak açıklamalar, kişi ve kuruluşları mağdur etmekten başka bir fayda sağlamamaktadır.
Federasyonumuzun yetkisi olmasına rağmen herhangi bir adım atmadığı, hatta belge talep etmesinin bir lütuf değil en doğal hakkı olduğu iddiaları, hukuki gerçekleri kamuoyunun gözünden kaçırma gayesi gütmektedir. Soruşturmanın gizliliği nedeniyle, belgelere ulaşma yetkimizin bulunmadığını, herhangi bir hukuk bilgisi olmadan fikir yürüten kişilere hatırlatmak isteriz.
05 Temmuz 2011 tarihinde soruşturmayı yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na yazılı başvuru yaparak; bahse konu soruşturma ile ilgili belgelerin Federasyonumuzla paylaşılması talep edilmiştir. Şu ana kadar savcılık makamı tarafından Türkiye Futbol Federasyonu'na iletilen hiçbir belge bulunmamaktadır. Ayrıca Yönetim Kurulumuz soruşturmanın başlamasından sonra 11 Temmuz'da yaptığı ilk toplantıda, Statümüz gereği konuyu TFF Etik Kurulu'na sevk etmiştir.
Başta UEFA ve FIFA olmak üzere, tüm kulüplerimiz ve kamuoyunca kabul gören duruşumuz karşısında, TFF'nin hareketsiz kalarak şaibenin ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir adım atmadığı iddiası şaşırtıcı ve manidardır.
Türk futbolunu yöneten en üst makam olan TFF'nin ortada bir haksızlık varsa gidermesi ve bunun için adımlar atması, en temel var olma sebebidir.
TFF, bu ana prensibin nasıl kullanılacağı konusunda herhangi bir kurum veya kişinin akıl hocalığına ihtiyaç duymayacak donanım ve yetkinliktedir. Buna da en uygun zemini hazırlamak için doğru zamanlamayı yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
13.07.2011
Güven Bunalımı
Spor Toto Süper Lig’i oluşturan takımların temsilcileri, dün (11.07.2011), geçtiğimiz pazar gününden bu yana yaşanan hukuki sürece dair, Türkiye Futbol Federasyonu’nda bir araya gelerek, Kulüpler Birliği çatısı altında kenetlenmiş; sorumlu spor adamı bilinciyle Türk Futbolu’nun geleceği adına bir açıklama yapmıştır.
Gençlerbirliği Başkanı Sayın İlhan Cavcav, aralarında Galatasaray Spor Kulübü’nün de bulunduğu Kulüpler Birliği adına birlik ve beraberlik mesajının altını çizmiş, yargısız infazın kabul edilemeyeceğine vurgu yapmıştır.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun, kuralları ve talimatları gereği, kararları bilgi, belge ve delile dayalı olarak kamu vicdanını rahatlatacak nitelikte olmalıdır. Nitekim Türkiye Futbol Federasyonu da gizlilik kararı alınan davaya ilişkin aynı şekilde davranmıştır.
Bu bağlamda, belge ve delile dayanmadan, basına tek taraflı bilgilerin sızdırılması ve soruşturmanın gizliliğinin ihlali niteliğinde sayılabilecek yayınlar çerçevesinde karar almasını temenni etmek, Türk Futbolu aleyhine vurulacak en büyük darbe olur ve Türk Futbolu’nu kaosa sürükler.
Türk Futbol Ailesi’nin birlik olma ihtiyacını en derinden hissettiği günlerde, Galatasaray Spor Kulübü’nün bugün Sayın Ünal Aysal imzasıyla yayınladığı açıklama, her anlamda derin bir hayal kırıklığına ve ’güven bunalımına’ neden olmuştur.
2.Başkanını ve temsil ettiği değerleri görmezden gelecek bir fikir karmaşasına düşen Galatasaray’ın, bu ve bundan sonraki görüşlerinin ciddiyeti Türk Spor Kamuoyu nezdinde daima büyük bir soru işareti olacaktır.
Yargı sürecindeki konu üzerinden manipülasyon yapılmasını uygun bulmadığımızı beyan eder, Türk Sporu’nun tüm unsurlarının konuya serinkanlı bir şekilde ve hukuka saygı çerçevesinde yaklaşması gerekliliğinin altını çizeriz.
Saygılarımızla,
Fenerbahçe Spor Kulübü
Galatasaray'ın açıklamasına tepkiler geleceği aşikardı.Fenerbahçe de eleştiren bir açıklama yaptı.Bir Fenerbahçe taraftarı olarak bu açıklamayı biraz aceleci buldum.Öncelikle ne dendiğine bakmak gerekirdi.
Çözüm Zamana Yayılamaz
Türk futbolu çok ağır bir şaibe altında. Toplumumuzu sadece sportif açıdan değil sosyal açıdan da alt üst edecek kadar derin ve yaygın olduğu anlaşılan büyük bir sorunla karşı karşıyayız.
Göreve yeni başlamış olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun ne denli ağır bir sorumluluk altında olduğunun bilincindeyiz. Kararların geciktirildiği her gün Türk sporuna zarar vermektedir. Bilelim ki dünyanın saygın bir gücü olmaya soyunmuş bir ülkesi olarak asıl verdiğimiz sınav etik değerlere sahip çıkma konusundaki kararlılığımızdır.
Galatasaray olarak biz, Türk futbolunun içine düştüğü bu karanlıktan bir an önce çıkarılması için tüm mercilerin, gerekirse liglerin bir süre ertelenmesi kararı dahil, üzerlerine düşen tüm görevleri zaman kaybetmeden yerine getireceklerine ve kararın verilmesi için gerekli bilgi ve delillerin Federasyon’umuza ivedilikle iletilerek sürecin hızlandırılacağına inanıyoruz.
Galatasaray camiası olarak alınacak her karar ve uygulamanın en yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Ünal Aysal
Başkan
Galatasaray Spor Kulübü
Federasyon ile Kulüpler Birliği arasında gerçekleşen toplantıya katılan ve verilen karara destek vereceğini belirten Galatasaray'dan böyle bir açıklama gelmesi elbette kamuoyunu şaşırttı.Bir gün önce neden karşı çıkmadınız gibi sorular sorulablir ama unutmayalım ki toplantıda neler konuşuldu bilmiyoruz, toplantıdan sonra açıklamalarda ne gibi deeğişiklikler oldu bilmiyoruz.O yüzden gözü kapalı bir şekilde eleştirmem mümkün değil.
Bunu bir kenara koyduysak gelelim açıklamanın içeriğine.Şu bir gerçek ki her geçen gün yeni iddialar ortaya çıkıyor ve her yeni gün tutuklamalar oluyor.Ben elbette bu iddiaların hepsi doğrudur, tutuklananların hepsi suçludur demiyorum.Sadece bu tür iddiaların yeni sezona taşınmaması için kararların bir an önce verilmesi gerektiğini düşünüyorum.Şu anda bu mümkün görünmüyor.Çünkü savcılık gizlilik kararından dolayı belgeleri paylaşmıyor.Bu da Federasyon'un karar vermesini güçleştiriyor.Federasyon'un bu aşamada yapacağı şey ligleri ertelemek ve savcıdan bir an önce belgeleri istemesidir.
Eğer Federasyon ligleri ertelemez, gizlilik kararı sezon ortasında çıkar ve Federasyon şayet verilecekse cezaları sezon ortasında verirse o zaman hem futbolumzda kaos olacak hem de düşürülen kulplerimiz 2 sezon kaybetmiş olacak.Bunun farkında olup Galatasaray'ın bu açıklamasına karşı çıkmak akıllıca olmaz.Galatasaray uzun zaman sonra ilk defa olumlu bir açıklama yaptı.Kendilerini kutlamak gerekir.
Teşekkürü Borç Biliriz
Geçtiğimiz pazar günü başlayan, Kulübümüzü doğrudan ilgilendiren hukuki süreç nedeniyle pek çok kez bir araya gelen yönetimimiz, Olağan Yönetim Kurulu Toplantısını gerçekleştirdi.
Fiziki olarak şu an mümkün olmasa da Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın önderliğinde bir araya gelen yönetimimiz; ’İtiraz sürecini’ avukatlarımız aracılığıyla takip etmekte; olumlu sonuçların bir an önce alınması için hukuki girişimlerini sürdürmektedir.
Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, Asbaşkanlarımız Sayın Şekip Mosturoğlu ve Sayın İlhan Ekşioğlu, Mali İşler Müdürümüz Sayın Tamer Yelkovan ve Altyapı Genel Koordinatörümüz Sayın Cemil Turan’ın masumiyetlerine olan inancımız tamdır.
Başta yöneticilerimiz, sporcularımız, teknik ekiplerimiz, personelimiz ve taraftarımız olmak üzere, tüm Fenerbahçe Ailesi olarak onlara olan desteğimizin her gün artarak devam edeceğini önemle belirtmek isteriz.
Yaşanan bu olumsuz süreçte, Profesyonel Futbol Takımımıza olan desteklerini, kamp çalışmalarının ikinci bölümünü sürdürdükleri Topuk Yaylası Tesisleri’nde gösteren taraftarlarımıza ve bu muazzam organizasyonu sağlayan derneklerimize,
Büyük Fenerbahçe Ailesi’nin büyüklüğünü dün bir kez de Bağdat Caddesi’nde ve İstanbul’un muhtelif yerlerinde bir araya gelerek, "Fenerbahçelilik bilinciyle" gösteren on binlerce taraftarımıza,
Yaşanan derin üzüntüye karşın, dik duruşunu ve inancını bir an dahi kaybetmeyen, moral ve destek için ellerinden geleni fazlasıyla yerine getiren; bundan sonra da sağduyuyu elden bırakmadan, kurallara uygun olarak gösterecekleri destek için Dünya’nın her yerindeki Büyük Fenerbahçe taraftarına,
Tüm Türk Spor camiasını yakından ilgilendiren bu olumsuzluklar içinde, kenetlenerek, yapıcı ve istikrarlı bir duruş sergileyen Türk Futbol Ailesi’ne,
Yaratılan kamuoyu baskısına rağmen, olaylara sorumluluk sahibi spor adamı bakış açısıyla yaklaşan ve kararlarını yine aynı sağduyuyla alan Türkiye Futbol Federasyonu’na ve Kulüpler Birliği’ne,
Teşekkürü borç biliriz.
Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu
Böyle bir karar bekleyen Fenerbahçe bu karardan duyduğu memnuniyeti teşekkür ederek belirtti.Şuanki durumuu düşündüğümüzde acaba teşekkür etmeli miydi yoksa etmemeli miydi orasını bilemedim.
İddianame Olmadan Karar Veremeyiz
"Saat 14.00'te Süper Lig başkanlarıyla bir araya geldik ve değerlendirdik. Yönetim kurulumuz toplanarak kararlar aldık. Herkesin devam eden soruşturma sürecine saygı duymasını ve sağduyulu davranmasını istiyoruz. TFF'nin elinde herhangi bir delil ve kanıt yoktur. Herhangi bir işlem de başlatılamamaktadır. Bu konuda hazırlanan iddianamenin Cumhuriyet Mahkemesince kabul edilmesi halinde konuyla ilgili soruşturma başlatılacaktır.Alacağımız kararın herkesi mutlu etmeyeceğinin farkındayız. Bugün birlik ve beraberlik günüdür. FIFA ve UEFA ile temas içinde olacağız. Ancak şuanda lig tescil edildiği halde kalacaktır. Lig planlandığı gibi 5 Ağustos'ta başlayacaktır. 31 Temmuz'daki Süper Kupa finali Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanacaktır. Lig zaten tescil edildiği şekilde UEFA'ya bildirilmiştir. Birlikte hareket edeceğiz. Kulüpler bu durumdan en az zararla nasıl çıkarız, bunu düşünüyorlar. Bize güvensinler. Takımlar Şampiyonlar Ligi'ne lig sıralaması nasılsa öyle gidecek"
TFF
Kulüpler Birliği ile yapılan toplantının ardından TFF Başkanı Aydınlar yukarıdaki açıklamayı yaptı.Haklı olduğu taraflar, eksik kaldığı yerler var ama unutmayalım ki bu kadar önemli bir olayda büyük kulüplerimizi elde belgeler olmadan kaanate göre düşüremezsiniz.O zaman şimdikinden daha fazla gürültü çıkar.
15 Temmuz 2011 Cuma
Yargısız İnfazı Kabul Etmeyiz
"TFF’nin davetiyle, bugün TFF ile Kulüpler Birliği toplantısını yaptık. Ana konu 8 günüdür kamuoyunda olan gelişmelerdi. Konuyu TFF Başkanı ve yöneticileriyle paylaştık. Tüm kulüp başkanları ve yöneticileri de görüşlerini bildirdi. Türk Futbolunun en değerli markası olan Spor Toto Süper Ligi oluşturan kulüpler olarak tek ses, tek yürek durumundayız. Tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Kulüpler Birliği’nde, birlik ve beraberlik içinde en ufak bir çatlak ses bulunmamaktı. Herkes ortak mutabakat ve yüzde 100 birlik beraberlik içerisindedir. Tabii ki son kararı TFF verecektir. Bundan sonra da görüş alışverişi olacak. Bazı basın yayın organlarının, kulüplere karşı yaptığı yargısız infazı kabul etmemiz mümkün değildir. Bu açıklamayı 18 kulübümüz adına yapmaktayım. Türk futbolu adına iyi günlerin gelmesini diliyorum"
Kulüpler Birliği
Kulüpler Birliği'nin bu açıklamasını değerlendirirken şunu unutmayalım.Anadolu takımlarının gelirlerinin önemli bir kısmı yayın gelirleri olduğunu düşünürsek Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın ligden düşmesini istememelerini anlayabiliriz.Çünkü eğer küme düşmeler olursa yayıncı kuruluş bir miktar indirim yapabilir.Bu durum da Anadolu takımlarını korkutuyor.Direnebilecekleri son noktaya kadar direneceklerdir.
13 Temmuz 2011 Çarşamba
Krampon Haberleri - 22
Chelsea'nin Andres Villas Boas ile anlaştığını duyurmasından sonra Guus Hiddink'in nasıl bir tepki vereceği merak konusu oldu. Ve o, konuşmak için krampon.net'i seçti.
Muhabir: İyi günler sayın Hiddink. Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz ve bizi kırmadığınız için krampon.net adına teşekkür etmek istiyorum .
Hiddink: Asıl ben teşekkür etmek istiyorum. Birileriyle bu konuda konuşmam lazım. Ben de neler olduğunu anlamadım ve halen çok şaşkınım. Dün gece tv'de zapping yaparken o haberi gördüm. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi.
M: Hazır konuya girmişken... Nasıl oldu bu? Yani basın hep sizin Chelsea ile anlaştığınız yönünde haber yapıyordu ve bir anda ne olduysa Villas Boas ismi gündeme geldi ve anlaşıldığı duyuruldu. Bu konudaki görüşleriniz neler?
H: Ben de anlamadım valla. Önce güzel güzel Abramovich ile konuştuk anlaştık. Arda'yı da götürecektim. Zaten en çok o çocuğa üzüldüm. Geçen hafta da size konuşmuş, artık A.Madrid'e gitmek istemediğini belirtmiş. Ben de onu Chelsea'ye götürecektim. Herhalde büyük bir bunalıma girecek.
M: Evet bize duygusal bir röpörtaj verdi. A.Madrid'in yıldız oyuncu satmasını kendisinin oraya gitmek istemesine bağladı. Ben yıldızlarla oynamak istiyorum demişti. Konumuza dönersek Villas Boas için sözleşme fesih bedeli olarak Porto kulübüne 15 milyon euro verildiği söylendi. Bu konuda ne diyeceksiniz?
H: Zaten en çok üzüldüğüm konu o oldu. Abramovich bana "bu aralar sıkışığım sende varsa ver, sonra ben sana veririm" demişti. Gitti elin çocuğuna (Villas Boas'ı kastediyor.) 15 milyon euro vermeyi kabul etti. Sizin aracılığınızla küstüğümü belirtmek istiyorum. Bi' daha da Chelsea'ye gelmem.
M: Tekrar teşekkürler sayın Hiddink. Umarız, A Milli takımımızı 2012 Avrupa Şampiyonası'na taşır, bizi sevince, mutluluğa boğarsınız.
H: Zaten sırf Abramovich'e inat için götüreceğim ve en az final oynayacağız. Pişman olacak pişman. El kadar bebelerle(Villas Boas'ı kastediyor.) olacak iş değil!
12 Temmuz 2011 Salı
Ben de Düşünmedim Değil
"Real Madrid’in Hamit’i neden transfer ettiğini açıkçası anlayamadım. Bana göre yaşlı bir futbolcu ayrıca kalitesi de Real Madrid’de oynamak için yeterli değil."
Schuster
Açıkcası bu transfer haberini duyduğumda ben de şaşırmıştım.Hamit'in gitmesinden dolayı ddeğil de Real Madrid'in O'nu transfer etmesi şaşkınlığımın nedeni idi.Ben fazla umutlu değilim ama umarım yanılırım ve Hamit forma şansı bulur.Gerçi sakatlığından dolayı sezon başını kaçıracak.
Schuster
Açıkcası bu transfer haberini duyduğumda ben de şaşırmıştım.Hamit'in gitmesinden dolayı ddeğil de Real Madrid'in O'nu transfer etmesi şaşkınlığımın nedeni idi.Ben fazla umutlu değilim ama umarım yanılırım ve Hamit forma şansı bulur.Gerçi sakatlığından dolayı sezon başını kaçıracak.
Aziz Yıldırım'ın Bir Talebi Var
Aziz Yıldırım'ın bu talebi kabul edilir mi bilemem ama öncelikle bir insan olarak düşündüğümüzde gerçekten üzüntü verici.Eğer bu soruşturma sportif olmasının yanında ağırlıkça daha çok siyasi bir soruşturma ise bir üst mahkemenin bu talebi kabul etmeyeceğini öngörebiliriz.Bunun örneklerini birçok kez gördük.Durumları ağır olduğu halde mahkeme izin vermedi ve sonuç çok vahim oldu.Umarım o olaylar bir kez daha tekrarlanmaz.Eğer önceliğimiz bir insanın sağlığı ise...
"Çeşitli hastalıklarım vardır, kalp damarlarımda problemler vardır, stent takılıdır, diyabet yani şeker hastasıyım, tansiyon problemim bulunmaktadır, böbreklerimde belirlenmiş bir kist ya da bir kanser oluşumu söz konusudur, yapılan tetkiklerde raporlara yansıdığı şekilde beyinde hipofiz bölümünde yine bir kanser oluşumu tespit edilmiştir, yani sözün kısası vücudum bir çok yönden iflas etmiş bir haldedir. Ben hakkımdaki iddialarla kulüp başkanlığım devam etsin etmesin mücadele etmek istiyorum, hiç bir şekilde işlemediğim bir suçlamayla karşı karşıya kaldım, böyle bir suçlamayla muhatap olmak beni derinden yaralamıştır. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmamı talep ederim."
Dostluklar Kara Günde Belli Olur
Her ne kadar bazen aramız açılsa da bizler her zaman ebedi dostuz ve dost kötü günlerde birbirlerine destek olurlar.O yüzden bu fotoğrafın oluşmasına katkıda bulunan Düzce Galatasaraylılar Derneği'ne teşekkür ederim.Dostluklar bu zaman içindir.
Şüpheli mi Değil mi?
Kararda şüpheli olarak adının geçmesine rağmen bugün Serdar Adalı ifadeye çağrıldı haberleri var.Eğer bir kişi şüpheli ise gözaltına alınır.Yok eğer tanık veya sadece bilgisine başvuracaksanız ifadesini almak için çağırırsınız.Bir de eğer sadece ifadesine başvuracaksınız o kişinin evinde veya odasında arama yapılmaz.Şüpheli ki aramalar yapılmış.Tam olarak çözemedim.O yüzden soruyorum.Serdar Adalı şüpheli mi yoksa sadece ifadesine mi başvurulacak?Açıkcası benim kafam karışık bu konuda.Umarım açıklayıcı ve bu konuyu netleştirici bir bilgisi olan bizimle paylaşır da bizler de öğrenmiş oluruz.
Muslukları Kim Kapattı?
Bilmiyorum sizler de fark ettiniz mi?Dün gözaltına alınan ve ifadeye çağrılan isimler hakkında basında iddialar havada uçuşmadı.Gözaltına alınanlar hakkında hiçbir son dakika gelişmesi verilmedi.Hiçbir şekilde bilgi sızdırılması olmadı.Düşünüyorum acaba ilk dalgada polis dikkat etmeyerek bilgilerin sızmasına yardımcı mı oldu yoksa bahsi geçen Aziz Yıldırım olunca musluklar sonuna kadar açıldı mı?Basında yine de bazı iddialar var ama bu ilk dalgadaki gibi değil.
Buradan sanki bilgilerin sızdırılsın, basında yalan yanlış haberlerin yapılsın, gözaltı fotoğrafları gazeteleri süslesin gibi bir anlam çıkmasın.Doğru olan polisin titiz davranması ve bu tür haberlerin önüne geçmesi idi.Ne yazık ki ilk dalgada bunu göremedik.Umarım 2. dalgadaki bu sessizliğin sebebi polisin uyarılmasının sonucudur.Bu operasyon olabilecek diğer dalgalarında da aynı hassasiyeti gösteririler.Ama olan ilk dalgada gözaltına alınanlara oldu.
Krampon Haberleri - 21
Dünya, River Plate'in ligden düşmesini konuşurken ülkemizin gündemini meşgul eden konu ise Galatasaray'ın River Plate'in marşından uyarladığı "Çıldırın Marşı". Bilindiği üzere GS taraftarı son bir kaç yıldır bu marşı her yerde söylüyordu. Ancak kötü geçen iki sezon ve hatta bu yıl ligden düşme potasına girip çıkan Galatasaray, problemin ne yönetimde ne teknik direktörde ne futbolcularda ne de taraftarda olmadığını anladı.
River Plate'in düşmesiyle, sorunun "Çıldırın" marşından kaynaklandığına kanaat getirerek, R. Plate'in düştüğü an itibariyle tüm Galatasaray camiasının bu marştan Allah rızası için uzak durmaları istendi. Kulüpten yapılan resmi açıklama ise şu şekilde: "Bu saatten itibaren herhangi bir yerde malum marşı ağzına alanlar, kulüpten derhal ihraç edilecektir." Bu açıklamanın ardından, Galatasaray antrenmanı gerçekten çok verimli geçti. Marşın yasaklanmasının ardından takımda yaşanan gözle görünür değişiklikler ise şöyle:
- Sabri'nin tüm şutları 90'dan kaleye girmeye başladı.
- Gökhan Zan'ın, antremanı gayet sağlıklı tamamladı.
- Servet Çetin'in yanında mendil bulundurduğu görüldü.
- Mustafa Sarp ve Pino sarmaş dolaştı.
- Kaleci Aykut kornerden gelen topu çıktı ve aldı.
- Fatih Terim ise yabancı gazetelere açıklamalarda bulunurken, adeta bir Sir Alex Ferguson edasıyla, akıcı ve anlaşılır bir dil kullandı.
Ayhan'ın şanssızlığı
Ancak antremanda bazı olumsuzluklar da olmadı değil. Bir ara Ayhan Akman "rırırın rırırın rırırın rırırn" diye mırıldanırken top suratına geldi.
Olumlu gelişmeler transfer konusuna da yansıdı. Galatasaray'ın kadrosuna katmak istediği Forlan ve Reyes doğuştan Galatasaraylı olduklarını itiraf ettiler ve şu açıklamayı yaptılar: "Beyler biz ilk uçakla İstanbul'dayız. Didier aktarmalı gelecekmiş. Biz inince Havaş'a mı binelim, metroyla mı gelelim?"
11 Temmuz 2011 Pazartesi
River Plate'in Acı Sonu
Bir kulüp düşünün.100 yıllık kulüp...33 lig şampiyonluğu var...Dünyadaki en ezeli rakibe sahip...Bu kulüp son yıllardaki performansının ortalamasından dolayı küme düşmeme maçı oynasın ve bu maçta da bir alt ligteki takıma elenerek küme düşsün.Hakikaten sinir bozucu, hayal kırıklığı yaratacak bir durum.Koskoca River Plate Boca'nın sevinç gösterilerinin gölgesinde bir alt ligin yolunu tuttu.Her şeye rağmen son maçta yakaladığı fırsatlarla ligde kalabilirlerdi ama başaramadılar.Umarım bu durumdan bir ders çıkarırlar ve eski günlerine dönerler.
Gol Kaçırmak Bir Sanattır
1.39'a dikkat...
Bugün Bana Yarın Sana
Sike operasyonu diye adlandırılan soruşturmada 2. dalga gerçekleştirildi.Levent Kızıl, Mahmut Özgener, Serdar Kulbilge, Mümtaz Karakaya ve Sadri Şener şu an için bilinen isimler.Burada bir isme dikkat çekmek istiyorum.O isim de Sadri Şener.
Neden diyeceksiniz?Dün Aziz Yıldırım'ın tutuklandığı haberinin geldiği dakikalarda Trabzonspor taraftarı olan bir grup Fenerbahçe aleyhine sözler söylemişler, bir de Fenerbahçe bayrağını yakmışlar.Bunu neden yapıyorlar?Çünkü Fenerbahçe'nin şike yaptığından eminler ve şampiyonluğun kendilerine verilmesini istiyorlar.Bunu dileyebilirler ama bir şeyi unuttular.Kendileri ile ilgili olan iddiaların olduğunu unuttular.Dün bu eylemleri yapanların tuttuğu takımın başkanı yani Sadri Şener bu sabah gözaltına alındı.Bunu söylerken Sadri Şener hemen yargılamıyorum.Şunu demeye çalışıyorum.Bu operasyon bitine kadar herkes soğukkanlı bir şekilde takip etsin ve şiddete kaçacak davranışlara girişilmesin.Çünkü bugün rakibinize olanlar yarın sizin başınıza da gelebilir.Şimdi soruyorum.Sadri Şener gözaltına alındı ya, eğer Bursasporlular adliyeye gelse ve Trabzonspor bayrağı yaksa şiddet içerikli söylemlerde bulunsalar Trabzonsporlular ne yapacak?O yüzden bekleyelim, iddianameyi görelim, daha sonra birbirimizi suçlayalım.
Bunun farkında olan Trabzonspor yönetimi dün gece bir bildiri yayınlamış.Onu paylaşayım.
Yaklaşık 1 haftalık süre içerisinde ülke gündemini meşgul eden futbola yönelik hukuki süreç, kulübümüz tarafından da büyük bir ilgi ve dikkatle takip edilmektedir.
Adalet sisteminin sırasıyla emniyet, savcılık ve mahkeme boyutunda cereyan eden gelişmeler, sonuçları itibariyle üzerinde yorum yapılamayacak kadar hassas bir içerikte sürmektedir.
Bu gerçekler ışığında, camiamızın bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de sağduyu ve sükûnetini koruması büyük önem taşımaktadır.
Böylelikle, başta taraftarlarımız olmak üzere tüm kesimlerin toplumun tansiyonunu daha da yükseltecek eylem ve söylemlerden kaçınmaları, süreci sakinlikle değerlendirmeleri gerekmektedir.
Aksi halde sergilenecek davranışların camiamıza ve toplumsal huzurumuza hiçbir faydası dokunmayacağı gerçeğinden hareketle, konuya gereken duyarlılığın gösterileceğine inanıyor, saygılar sunuyoruz.
Senin Amacın Nedir Arkadaş?
Dün televizyonda kanal kanal gezerken CNN Türk'te bir yarışmaya denk geldim.Bir bakayım dedim nasıl bir yarışma diye.Yarışmada soruları CNN Türk içerisinden insanlar soruyordu.Sorulardan birini son günlerde popüler olan ekrem Açıkel sordu.Sorduğu soru basında yer alan bir iddia ile ilgiliydi.İbrahim Akın'ın şike parasını alırken bir hocaya sorduğu iddiasını soru olarak yarışmacılara sordu.Bu soruyu sorduğunda çok şaşırdım ve O'na karşı düşüncelerim git gide daha da netleşmeye başladı.Böyle bir şey olup olmadığını belli değilken, daha bununla ilgili İbrahim Akın adliyeye çağrılmamışken sırf yarışmada basında çıkan haberler soruluyor diye İbrahim Akın'ı böyle etiketlemeye ne hakkı var?Aziz Yıldırım'a yapılan şeyi ayıplarken İbrahim Akın'a yapılan ayıplamamak olmazdı.Daha suçu sabit olmamış biri hakkında doğruluğunu bilmediğimiz iddialarla karalamak hiçbir şekilde kabul edilemez.Bu anlamda bir fotoğraftan dolayı bir gazeteyi kınamıştık, burada da son günlerde kendine vazife çıkartarak herkesi mahküm eden ön plana çıkan bu insanı da kınıyoruz.
Aziz Yıldırım Tutuklandı
1 haftadır gözaltında olan Aziz Yıldırım dün akşam itibariyle tutuklandı ve Metris cezaevine götürüldü.Neyle suçlandığını tam olarak bilemesek de basında çıkan haberlere göre örgüt kurmak ve şike yapmak iddiasından dolayı tutuklandığı haberleri var.Bu sürecin sonunda ne olur bilemem ama bir an önce sonuçlanması Türk futbolu açısından çok önemli.
Bir Yıldız Daha Emekli Oldu
Kariyerinde sakatlıklar hep engel teşkil etse de o yılmadı ve yoluna devam etti.Tüm Arjantinliler O'nu son dakika golüyle Arjantin'i Dünya Kupasına götürmesiyle hatırlayacaktır.Bir yıldızın daha sahalardan kaymasına üzüldük ama hayat işte bir yerde bitirmemiz gerekiyor.
10 Temmuz 2011 Pazar
Krampon Haberleri - 20
9.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na istenmeyen olaylar damgasını vurdu. Olimpiyatlar için gelen, özellikle siyahi çocukları Süper Lig'in Anadolu takımlarına ve Bank Asya ekiplerine satmaya çalışan bir çete yapılan operasyonla çökertildi.
Başkomiser Behzat Çetin, yaptığı açıklamada "Kendilerine O7, yani olimpiyat7 ismini vermiş çete, geçen senelerde de böyle bir girişimde bulunmuştu. Hatta şu anda Manisaspor forması giyen Isaac Promise'nin yıllar önce bu ekip tarafından pazarlandığını öğrendik. Fakat delil yetersizliğinden yakalayamadık. Ne var ki bu sene yürüttüğümüz eşzamanlı operasyonla somut adımlar attık ve çeteyi çökerttik." dedi.
İşte nefes kesen operasyon!
Bir muhabirin, "Operasyonun kilit noktası neydi?" sorusuna, "Uzun yıllardır bu adamları takip ediyorduk zaten. Bir gün Kayseri Erciyesspor'un denemelerine gizemli bir adamla esmer bir çocuk geldi. Antrenör kılığına girmiş arkadaşımıza mikrofon takmıştık. Adam oyuncuyu öve öve bitiremiyordu. "bir top oynuyor üff Messi" gibi cümlelerle çocuğu resmen 10 numara topçu gibi anlatıyordu ama antrenör arkadaşımız çocuktan 1-2 hareket yapmasını istediğinde çocuğun "aman ormanciiii canimmm ormanciii" diye türküye başlamasıyla şüphelerimizde haklı olduğumuzu gördük. O gizemli adamı oracıkta yakaladık. İfadesini aldıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi zaten." diyerek yanıt verdi.
Gözaltına alınan çete lideri Muhsin Kincioğlu "Zaten bu memlekette Youtube'dan transfer yapan kulüpler var. Biz de olimpiyatlardan transfer yapmışız ve bu çocukları ülke futboluna kazandırmışız çok mu? Madalya alacağımız yerde tutuklanıyoruz." diyerek kendini savundu. Youtube'dan transfer yaptığı söylenen kulüplerin yetkilileri ise "lan siz hala orada mısınız?" diyerek Muhsin Kincioğlu'na linç girişiminde bulundu.
Olayın mağduru çocuklar ise daha gelip bir şarkı söyleyemeden ülkelerinin yolunu tutmak zorunda kaldılar.
Bir Zamanlar Onlar da Oyuncuydular
Mark Jackson
Tyrone Corbin
Mike D'Antoni
George Karl
Doc Rivers
Rick Carlisle
Scott Brooks
Nate McMillan
Vinny Del Negro
Avery Johnson
İnşallah
"Cesc'in Barcelona'ya gitmek istediğini doğrulayabilirim. Fabregas, doğup büyüdüğü, ailesinin yaşadığı şehirde dünyanın en iyi takımlarından birinde oynamak istiyor. Bu anlaşılabilir bir durum"
Bacary Sagna
9 Temmuz 2011 Cumartesi
Krampon Haberleri - 19
Barcelona'nın son yıllarda bütün kupaları domine etmesinin ardından, kendine anti-barcelonalılar diyen bir grup, İsviçre'nin Nyon kentinde son derece gizli bir toplantı düzenledi. (Nyon'u Lyon anlayan Ferguson, toplantıya katılamadı.) Bu son derece gizli toplantının tüm ayrıntılarını ise krampon.net ele geçirdi.
Japonların İlginç Önerisi
Büyük bir gizlilik içerisinde yürütülen toplantıya Jose Mourinho, Lucescu, Arsene Wenger gibi Barcelona mağdurlarının yanısıra japon bilim adamlarının da katılması dikkat çekti. Olaya bilimsel açıdan yaklaşan japon bilim adamları, insan görünümlü ancak bir insandan çok daha üstün özelliklere sahip androidleri Barcelona karşısına çıkarmayı önerse de, androidlerin bonservisinin ve yedek parçalarının çok yüksek olması bu fikrin kabul görmesine engel oldu.
Hain Saldırı Planı
Toplantının en ilginç ve sıradışı aynı zamanda insanlık dışı önerisi ise Ortadoğu'lu bir üyeden geldi. Eş zamanlı gerçekleştirilecek bir saldırı ile hem Nou Camp'ın, hem de Barcelona'nın altyapısını oluşturan La Masia'nın yerle bir edileceğini ve sorunun kökten çözüleceğini söylese de, bu fikir de Barcelona'nın efsaneleşme sürecini daha da hızlandıracağı nedeniyle reddedildi.
Söz Mourinho'da!
Ortaya atılan fikirlerin beğenilmemesi üzerine gözler daha önce Barcelona'ya karşı birkaç kez de olsa üstünlük sağlamış olan Jose Mourinho'ya çevrildi. Tecrübeli teknik adam Barcelona'ya üstünlük sağladığı maçlarda "vatan millet Santiago" prensibiyle, 11 kişi topun arkasına geçerek başarılı olduğunu ancak bunun da kesin çözüm olmadığını belirtirken gözlerinin dolması dikkatlerden kaçmadı. Sözlerine Barcelona'yı durdurmak için herşeyi yaptıklarını hatta geçenlerde Messi'nin webcam açtığı kızı da bizzat kendisinin ayarladığını söyleyerek devam eden Mourinho "Belki bir ihtimal kendini kızlara verir, futbolu ikinci plana atar dedik ama yine olmadı" diyerek ne kadar çaresiz kaldığını ortaya koydu. 5-0 lık el classico öncesi de buna benzer birçok faaliyette bulunduğunu ancak bunların da işe yaramadığını söyleyen Mourinho "el classico oldu sürclassico" demesi ise salonda gülüşmelere ve kaçışmalara yol açtı.
Ortaya atılan birçok fikre rağmen hiçbirinin kabul görmemesi üzerine üyeler "saldım çayıra mevlam kayıra" ilkesini benimserken, Messi, Xavi, Iniesta'nın futbolu bırakana kadar beklenmesi ve bu gizli toplantıların önümüzdeki yıllarda da devam etmesine karar verildi. Önümüzdeki sene yapılacak toplantıya ise Jose Mourinho faktörü nedeniyle Madrid'de yapılmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Nihat Özdemir'den Açıklamalar
"Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü olarak değil, tüm Türk Futbolu adına son derece önemli bir süreçten geçiyoruz.Yürütülmekte olan adli bir soruşturma kapsamında Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım gözaltında, asbaşkanlarımız Sayın Şekip Mosturoğlu ve Sayın İlhan Ekşioğlu ile kulübümüz mali işler müdürü Sayın Tamer Yelkovan ve altyapı sorumlumuz Sayın Cemil Turan’ın tutuklu olarak yargılanmalarına hükmedilmiştir. Herşeyden önce ve önemle şunun bilinmesini istiyoruz ki; Fenerbahçe Spor Kulübü, yöneticisinden taraftarına, sporcusundan çalışanlarına kadar Türk adaletine sonsuz bir güven duymaktadır ve adli sürecin adil bir biçimde sonuçlanmasını beklemektedir. Yüce Türk adaletinin 104 yıllık şanlı tarihe sahip, 25 milyondan fazla taraftarı bulunan dünyanın en büyük spor kulüplerinden biri olan kulübümüz hakkında en doğru kararı en hızlı bir biçimde vereceğine yürekten inanıyoruz.
Bu inancımız doğrultusunda başkanımız ve yöneticilerimizin gözaltına alındığı Pazar gününden bu yana saygıyla süreci takip ettik. Bizler yürütülmekte olan sürece saygı duyuyoruz. Ancak belirli bir kesimin henüz kesinleşmemiş delil ve kararlar üzerinden yargısız infaz yapmalarını ibretle izliyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.
Üzülerek görüyoruz ki bizim saygı ile takip ettiğimiz süreçte soruşturmanın gizliliği ilkesi her geçen gün daha da artarak ihlal edilmektedir. Oysa ki bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken nokta gizlilik ilkesidir.
Dünyanın her demokratik ve hukukun üstünlügü prensibinin hakim oldugu ülkesinde emniyet güçleri, yüzlerce calisma yapar, sucu ve suclulari arastirir. Bunlari konuyla ilgili savcilik makamina sunar, savcilik bunlardan büyük bir kismini dava acmaya yetecek ölcüde delil oluşturulmadigi kanaatiyle reddeder ve dava acmaz. Savcilik makaminin dava acmayi uygun buldugu sorusturmalar, savcilik talebiyle dava acilmasi için mahkemeye sunulur. Mahkeme dava acilmasini kabul veya reddeder. Dava kabul edilirse, yargilama safhasi baslar. Bu safhada her türlü delil, delil baslangici ve tüm belgeler mahkeme tarafindan hukuka uygun olarak tüm derinligi ve inceligi ile degerlendirilir. Dolayısıyla "iddia edilen hiçbir delil mahkeme tarafından kabul edilmedikçe delil hükmü kazanamaz."
Mahkeme hukuka ve vicdanina göre kararini verir. Bu karar taraflarca bir yüksek mahkemede temyiz edilir, temyiz mahkemesi kararini onama veya bozma seklinde verir. Bundan sonra yine temyiz mahkemesine kararin düzeltilmesi için karar talebinde bulunulur. Ancak bu karardan sonra verilen mahkeme hükmü kesinlik kazanir.
Dünyanin her medeni ülkesinde durum böyle iken, başkanımıza uygun görülen muameleye ve Fenerbahceye karsi sürdürülen bu yargisiz infaz ve linc kampanyasinin hukuki durumu maalesef icler acisidir. Sorusturma safhasinda gizlilik esas olmasina ragmen, bir nevi halkla ilişkiler kampanyası yürütülüyormuş gibi bir sürü medya mensubu kirli bilgilerini, yanlis kanaatlerini ve düşüncelerini kesinleşmiş, ispatlanmis ve hükme baglanmis kararlar gibi takdim etmekde, bunu bekleyen yorumcularda buradan devam ederek yargilamadan infaz etmektedirler.
Hukukun üstünlüğünün öneminin savunulduğu şu günlerde bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Yine dünyanin tüm medeni ülkelerinde ve ülkemizde bu güne kadar yüzlerce büyük sorusturma ve operasyon delillerin zayifligi ve yetersizligi nedeniyle dava açılmasına dahi gerek görülmeyerek sona ermiştir. Hatta bir cok davada basinin kirli haber ve uydurmalariyla davanin basinda idama mahkum ettigi binlerce insan beraat etmis ve suclu olmadiklari ispatlanmistir.
Ancak üzülerek görüyoruz ki; başkanımız ve yönetilerimizin içerisinde bulunduğu süreçte daha savcı iddianamesini dahi yazmadan delil adı altında birçok karışık bilgi basın tarafından yayınlanıyor.
• Karar mercii olmayan emniyet 19 maçta şike olduğuna dair hüküm açıklıyor
• ekranlarda yorumcular ve gazeteciler başkanımızı ve yöneticilerimizi suçlu ilan ediyor ve infaz ediyorlar.
• Her maç öncesinde yenen maç yemeklerinde çekilen fotoğraflar dahi gazetelerde şikenin belgesi diye yayınlanıyor.
• Başkanımızın gözaltına alınma görüntülerinin ardından ekrana getirilen ve kimin evinde çıktığı belli olmayan silahların görüntüleri ile o silahlar sanki başkanımıza aitmiş havası yaratılmaya çalışıyor. Bu kadar kuvvetli delillerin mevcut olduğunun iddia edildiği bir süreçte böyle bir iletişim kampanyasına neden gerek duyuluyor?.
• Bu soruşturmanı sadece Fenerbahçe spor Kulübü ile ilgili olmadığı bilindiği halde neden tüm operasyona dair yorumlar ve bilgi kirliliği kulübümüz üzerinden yapılıyor ve herşey başkanımız ve yöneticilerimize mal edilmeye çalışılıyor.
Şu net olarak bilinmelidir ki; bu durum 25 milyon taraftarı bulunan büyük camiamızda infial yaratmaktadır.
Bizler tüm bu hak hukuk tanımayan yargısız infaz sürecini lanet ile kınıyoruz. Ve adaletin herkes için birgün lazım olacağını hatırlatarak hukuki sürece saygı gösterilmesini gizlilik ilkesinin daha fazla ihlal edilmemesini istiyoruz. Bu süreçte hukuku ihlal eden tüm kişi ve kurumlar hakkında da her tür yargı yoluna başvurarak haklarımızı tazmin edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun da bu süreçte bir kesim tarafından oluşturulmaya çalışılan yanlış algılar ve oluşturulan baskın kamuoyundan etkilenmeden aklı selim karar vereceğinden hiçbir şüphemiz yoktur. Sadece Fenerbahçeyi değil tüm Türk sporunu etkileyecek, toplumsal infiale neden olabilecek bir konumda alelacele karar vermektense konuyu etraflıca irdeleyip hukuk süreci doğrultusunda kararlarını vermelidirler.
Daha delillerin ne olduğunun net olarak bilinmediği iddianamenin bile yazılmadığı bir süreçte basında çıkan haberler yada yapılan yorumlar üzerine kulübümüzün şampiyonlar ligine katılması ya da küme düşürülmesi konusunda karar vermek Türkiye Futbol federasyonu gibi bir kurumun ciddiyeti ve ağırlığı ile bağdaşmaz. Federasyonun da gerçek anlamdaki hukuki sürece saygılı olması ve hukukun çarklarının dönmesini beklemesi ve hukuk çerçevesinde karar vermesini talep ediyoruz. Geri dönüşü olmayan vereceği zararları tazmin etmenin imkansız hale geleceği bir kararın verilmesi halinde bunun sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nün değil türk futbolunun ve hatta Türk sporunun zarar göreceği aşikardır.
Bu noktada tüm spor kamuoyuna ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve düzensizliği önlemeye yönelik yasanın çıkması adına kanun yapıcılar ile en çok istişare eden ve çaba gösteren başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve asbaşkanımız Sayın Şekip Mosturoğlu olmuştur. Fenerbahçe Spor Kulübü daha önce de yetkili mercilere futbolda şike ve teşvik primi ile ilgili iddiaların araştırılması konusunda gerek sözlü açıklamalar gerekse yazılı ve resmi yollar ile başvurularda bulunmuştur.
Hal böyle iken biz başkanımız ve yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz
Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’ne değil Türk futbolu ve sporuna yaptığı hizmetleri herkesçe malum olan Sayın başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimizin bu sürecin sonunda aklandıklarını göreceğimize inanıyoruz ve bunun en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi rahatsızlıklarını dile getirdiği cezaya dönüşen tutukluluk sürelerinin bu dava yaşanmamasını süratle sonuca gidilmesini diliyoruz.
Haftaiçinde önce sportif direktör ve teknik sorumlumuz Sayın Aykut Kocaman’ın ardından da futbol takımımızın değerli kaptanı Alex De Souza’nın belirttiği üzere kulübümüzün kazandığı 18. Şampiyonluk sporcularımızın sahada akıttıkları helal terleri ile kazanılmıştır. Bugün daha sürecin başında yargısız infaz yapmaya çalışanlar futbolcularımızın emeklerini, formalarını ıslattıkları terlerini taraftarlarımızın yağmur çamur demeden sesleri kısılana kadar takımlarına verdikleri destekleri yok saymaktadırlar.. Yıkmak kolay ama yapmak inşa etmek zordur. Fenerbahçe Spor Kulübü 104 yıllık bir geçmişe sahiptir. Kulübümüzün tüm branşlarında elde ettiği şampiyonlukları, sporcularımızın milli formaları ile ülkemize kazandırdığı madalyaları kadar helaldir. Bu noktada asil duruşları ile bu süreçte bize destek veren tüm spor kulüpleri ve camialarına teşekkür ederiz.
Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ki;6222 sayılı Sporda Şiddet ve düzensizliği önlemeye yönelik yasa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı ve yöneticilerinin de çabaları ile hazırlanmıştır. 27 yıldır Türkiye Kupası’nı müzesine götürememiş, iki defa lig şampiyonluğunu son maçlarda kaybetmiş bir takımın bugün akıttığı teri yok sayarak şampiyonluğuna, başkanına ve yöneticilerine leke atmaya çalışmak vicdanların kabul edebileceği bir durum değildir.
Büyük Fenerbahçe taraftarının da bu süreçte ne kadar zor günler yaşadığını, biliyoruz farkındayız. Çünkü Fenerbahçe sadece bir spor kulübü değil milyonlarca taraftarımızın hayatlarının önemli bir parçasıdır. Ancak şimdi fenerbahçe Spor Kulübü’nün neden büyük olduğunu neden bizim taraftarımızın 12. Adam olduğunu bir kez daha göstermenin zamanıdır.
Değerli Fenerbahçeliler
Bu zor süreçten hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde çıkacağız. Bu yaşadıklarımız bizleri daha da birleştirecek bütünleştirecek yılmaz ve yıkılmaz yapacak. Bizler hep birlikte üzerimizde efsane çubuklu formalarımız Fenerbahçemizin bayrağı altında yürümeye devam edeceğiz. Sayın İslam Çupi’nin tarihimizde bugün yaşadığımız zor zamanları da adeta önceden görmüşçesine söylediği gibi, "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" işte şimdi bu büyüklüğü herkese bir kez daha gururla gösterme zamanıdır.
Bir kez daha sadece futbolumuza değil Türkiye’de amatör sporların gelişmesinden uluslararası müsabakalarda bizleri gururlandıran madalyaları ülkemize getiren bayrağımızı gururla dalgalandıran sporcuların yetişmesinde hizmeti geçmiş Sayın başkanımız Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerimizin kendilerine isnat edilmeye çalışılan suçlara bizler inanmıyoruz. Fenerbahçe taraftarının da inanmadığını biliyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi bu sürecin en başından bu yana 24 saat görevinin görevinin başında ve başkanının, yöneticilerinin çalışanlarının ve camiasının haklarını savunmak adına elinden geleni herşeyi özveri ile yapmaktadır. Bu noktada ortaya konan çabadan kimsenin şüphesi olmasın.
Adaletin bir an önce yerini bulmasını bekliyor ve bu konuda türk savcı ve hakimlerine kısaca yargımıza sonuna kadar güvenimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sözlerimizi Sayın Başkanımızın genel kurullarımızda ve yüksek divan kurulu toplantılarımızda söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum. "Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe"…
Hepinize şahsım ve yönetim kurulumuz adına saygı ve selamlarımızı sunuyorum"
Bu inancımız doğrultusunda başkanımız ve yöneticilerimizin gözaltına alındığı Pazar gününden bu yana saygıyla süreci takip ettik. Bizler yürütülmekte olan sürece saygı duyuyoruz. Ancak belirli bir kesimin henüz kesinleşmemiş delil ve kararlar üzerinden yargısız infaz yapmalarını ibretle izliyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.
Üzülerek görüyoruz ki bizim saygı ile takip ettiğimiz süreçte soruşturmanın gizliliği ilkesi her geçen gün daha da artarak ihlal edilmektedir. Oysa ki bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken nokta gizlilik ilkesidir.
Dünyanın her demokratik ve hukukun üstünlügü prensibinin hakim oldugu ülkesinde emniyet güçleri, yüzlerce calisma yapar, sucu ve suclulari arastirir. Bunlari konuyla ilgili savcilik makamina sunar, savcilik bunlardan büyük bir kismini dava acmaya yetecek ölcüde delil oluşturulmadigi kanaatiyle reddeder ve dava acmaz. Savcilik makaminin dava acmayi uygun buldugu sorusturmalar, savcilik talebiyle dava acilmasi için mahkemeye sunulur. Mahkeme dava acilmasini kabul veya reddeder. Dava kabul edilirse, yargilama safhasi baslar. Bu safhada her türlü delil, delil baslangici ve tüm belgeler mahkeme tarafindan hukuka uygun olarak tüm derinligi ve inceligi ile degerlendirilir. Dolayısıyla "iddia edilen hiçbir delil mahkeme tarafından kabul edilmedikçe delil hükmü kazanamaz."
Mahkeme hukuka ve vicdanina göre kararini verir. Bu karar taraflarca bir yüksek mahkemede temyiz edilir, temyiz mahkemesi kararini onama veya bozma seklinde verir. Bundan sonra yine temyiz mahkemesine kararin düzeltilmesi için karar talebinde bulunulur. Ancak bu karardan sonra verilen mahkeme hükmü kesinlik kazanir.
Dünyanin her medeni ülkesinde durum böyle iken, başkanımıza uygun görülen muameleye ve Fenerbahceye karsi sürdürülen bu yargisiz infaz ve linc kampanyasinin hukuki durumu maalesef icler acisidir. Sorusturma safhasinda gizlilik esas olmasina ragmen, bir nevi halkla ilişkiler kampanyası yürütülüyormuş gibi bir sürü medya mensubu kirli bilgilerini, yanlis kanaatlerini ve düşüncelerini kesinleşmiş, ispatlanmis ve hükme baglanmis kararlar gibi takdim etmekde, bunu bekleyen yorumcularda buradan devam ederek yargilamadan infaz etmektedirler.
Hukukun üstünlüğünün öneminin savunulduğu şu günlerde bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Yine dünyanin tüm medeni ülkelerinde ve ülkemizde bu güne kadar yüzlerce büyük sorusturma ve operasyon delillerin zayifligi ve yetersizligi nedeniyle dava açılmasına dahi gerek görülmeyerek sona ermiştir. Hatta bir cok davada basinin kirli haber ve uydurmalariyla davanin basinda idama mahkum ettigi binlerce insan beraat etmis ve suclu olmadiklari ispatlanmistir.
Ancak üzülerek görüyoruz ki; başkanımız ve yönetilerimizin içerisinde bulunduğu süreçte daha savcı iddianamesini dahi yazmadan delil adı altında birçok karışık bilgi basın tarafından yayınlanıyor.
• Karar mercii olmayan emniyet 19 maçta şike olduğuna dair hüküm açıklıyor
• ekranlarda yorumcular ve gazeteciler başkanımızı ve yöneticilerimizi suçlu ilan ediyor ve infaz ediyorlar.
• Her maç öncesinde yenen maç yemeklerinde çekilen fotoğraflar dahi gazetelerde şikenin belgesi diye yayınlanıyor.
• Başkanımızın gözaltına alınma görüntülerinin ardından ekrana getirilen ve kimin evinde çıktığı belli olmayan silahların görüntüleri ile o silahlar sanki başkanımıza aitmiş havası yaratılmaya çalışıyor. Bu kadar kuvvetli delillerin mevcut olduğunun iddia edildiği bir süreçte böyle bir iletişim kampanyasına neden gerek duyuluyor?.
• Bu soruşturmanı sadece Fenerbahçe spor Kulübü ile ilgili olmadığı bilindiği halde neden tüm operasyona dair yorumlar ve bilgi kirliliği kulübümüz üzerinden yapılıyor ve herşey başkanımız ve yöneticilerimize mal edilmeye çalışılıyor.
Şu net olarak bilinmelidir ki; bu durum 25 milyon taraftarı bulunan büyük camiamızda infial yaratmaktadır.
Bizler tüm bu hak hukuk tanımayan yargısız infaz sürecini lanet ile kınıyoruz. Ve adaletin herkes için birgün lazım olacağını hatırlatarak hukuki sürece saygı gösterilmesini gizlilik ilkesinin daha fazla ihlal edilmemesini istiyoruz. Bu süreçte hukuku ihlal eden tüm kişi ve kurumlar hakkında da her tür yargı yoluna başvurarak haklarımızı tazmin edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun da bu süreçte bir kesim tarafından oluşturulmaya çalışılan yanlış algılar ve oluşturulan baskın kamuoyundan etkilenmeden aklı selim karar vereceğinden hiçbir şüphemiz yoktur. Sadece Fenerbahçeyi değil tüm Türk sporunu etkileyecek, toplumsal infiale neden olabilecek bir konumda alelacele karar vermektense konuyu etraflıca irdeleyip hukuk süreci doğrultusunda kararlarını vermelidirler.
Daha delillerin ne olduğunun net olarak bilinmediği iddianamenin bile yazılmadığı bir süreçte basında çıkan haberler yada yapılan yorumlar üzerine kulübümüzün şampiyonlar ligine katılması ya da küme düşürülmesi konusunda karar vermek Türkiye Futbol federasyonu gibi bir kurumun ciddiyeti ve ağırlığı ile bağdaşmaz. Federasyonun da gerçek anlamdaki hukuki sürece saygılı olması ve hukukun çarklarının dönmesini beklemesi ve hukuk çerçevesinde karar vermesini talep ediyoruz. Geri dönüşü olmayan vereceği zararları tazmin etmenin imkansız hale geleceği bir kararın verilmesi halinde bunun sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nün değil türk futbolunun ve hatta Türk sporunun zarar göreceği aşikardır.
Bu noktada tüm spor kamuoyuna ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve düzensizliği önlemeye yönelik yasanın çıkması adına kanun yapıcılar ile en çok istişare eden ve çaba gösteren başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve asbaşkanımız Sayın Şekip Mosturoğlu olmuştur. Fenerbahçe Spor Kulübü daha önce de yetkili mercilere futbolda şike ve teşvik primi ile ilgili iddiaların araştırılması konusunda gerek sözlü açıklamalar gerekse yazılı ve resmi yollar ile başvurularda bulunmuştur.
Hal böyle iken biz başkanımız ve yöneticilerimize isnat edilmeye çalışılan suçlamalara inanmıyoruz
Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’ne değil Türk futbolu ve sporuna yaptığı hizmetleri herkesçe malum olan Sayın başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimizin bu sürecin sonunda aklandıklarını göreceğimize inanıyoruz ve bunun en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz.
Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi rahatsızlıklarını dile getirdiği cezaya dönüşen tutukluluk sürelerinin bu dava yaşanmamasını süratle sonuca gidilmesini diliyoruz.
Haftaiçinde önce sportif direktör ve teknik sorumlumuz Sayın Aykut Kocaman’ın ardından da futbol takımımızın değerli kaptanı Alex De Souza’nın belirttiği üzere kulübümüzün kazandığı 18. Şampiyonluk sporcularımızın sahada akıttıkları helal terleri ile kazanılmıştır. Bugün daha sürecin başında yargısız infaz yapmaya çalışanlar futbolcularımızın emeklerini, formalarını ıslattıkları terlerini taraftarlarımızın yağmur çamur demeden sesleri kısılana kadar takımlarına verdikleri destekleri yok saymaktadırlar.. Yıkmak kolay ama yapmak inşa etmek zordur. Fenerbahçe Spor Kulübü 104 yıllık bir geçmişe sahiptir. Kulübümüzün tüm branşlarında elde ettiği şampiyonlukları, sporcularımızın milli formaları ile ülkemize kazandırdığı madalyaları kadar helaldir. Bu noktada asil duruşları ile bu süreçte bize destek veren tüm spor kulüpleri ve camialarına teşekkür ederiz.
Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ki;6222 sayılı Sporda Şiddet ve düzensizliği önlemeye yönelik yasa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı ve yöneticilerinin de çabaları ile hazırlanmıştır. 27 yıldır Türkiye Kupası’nı müzesine götürememiş, iki defa lig şampiyonluğunu son maçlarda kaybetmiş bir takımın bugün akıttığı teri yok sayarak şampiyonluğuna, başkanına ve yöneticilerine leke atmaya çalışmak vicdanların kabul edebileceği bir durum değildir.
Büyük Fenerbahçe taraftarının da bu süreçte ne kadar zor günler yaşadığını, biliyoruz farkındayız. Çünkü Fenerbahçe sadece bir spor kulübü değil milyonlarca taraftarımızın hayatlarının önemli bir parçasıdır. Ancak şimdi fenerbahçe Spor Kulübü’nün neden büyük olduğunu neden bizim taraftarımızın 12. Adam olduğunu bir kez daha göstermenin zamanıdır.
Değerli Fenerbahçeliler
Bu zor süreçten hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde çıkacağız. Bu yaşadıklarımız bizleri daha da birleştirecek bütünleştirecek yılmaz ve yıkılmaz yapacak. Bizler hep birlikte üzerimizde efsane çubuklu formalarımız Fenerbahçemizin bayrağı altında yürümeye devam edeceğiz. Sayın İslam Çupi’nin tarihimizde bugün yaşadığımız zor zamanları da adeta önceden görmüşçesine söylediği gibi, "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" işte şimdi bu büyüklüğü herkese bir kez daha gururla gösterme zamanıdır.
Bir kez daha sadece futbolumuza değil Türkiye’de amatör sporların gelişmesinden uluslararası müsabakalarda bizleri gururlandıran madalyaları ülkemize getiren bayrağımızı gururla dalgalandıran sporcuların yetişmesinde hizmeti geçmiş Sayın başkanımız Aziz Yıldırım ve diğer yöneticilerimizin kendilerine isnat edilmeye çalışılan suçlara bizler inanmıyoruz. Fenerbahçe taraftarının da inanmadığını biliyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi bu sürecin en başından bu yana 24 saat görevinin görevinin başında ve başkanının, yöneticilerinin çalışanlarının ve camiasının haklarını savunmak adına elinden geleni herşeyi özveri ile yapmaktadır. Bu noktada ortaya konan çabadan kimsenin şüphesi olmasın.
Adaletin bir an önce yerini bulmasını bekliyor ve bu konuda türk savcı ve hakimlerine kısaca yargımıza sonuna kadar güvenimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sözlerimizi Sayın Başkanımızın genel kurullarımızda ve yüksek divan kurulu toplantılarımızda söylediği bir söz ile bitirmek istiyorum. "Darağacında da olsak son sözümüz Fenerbahçe"…
Hepinize şahsım ve yönetim kurulumuz adına saygı ve selamlarımızı sunuyorum"
8 Temmuz 2011 Cuma
Krampon Haberleri - 18
2 yıl önce kendisiyle özel röportaj yapılan, Inter'in Galatasaray'ın altyapısından kaptığı, bu aralar Real Madrid'le anlaştığı iddia edilen Türk futbolcu Mete Serdar Çoban'ın aslında hiç varolmadığı anlaşıldı.
Fanatik Gazetesi'nden Raşit Altun'un haberi... Mete Serdar Çoban... 19 Temmuz 1994 Kıbrıs doğumlu, 1.73 cm boyunda, solbek pozisyonunda görev yapıyor. Futbola 2003’te İngiltere’de St.Matthias diye bir mahalle takımında başlamış. Sonrasında yaz tatili için geldiği İstanbul’da Galatasaray’ın seçmelerine katılmış. Küçükken kilolu olduğu için kaleci olarak başladığı futbol kariyeri, seçmeler sırasında solbek oynayıp, başarılı olunca değişmiş. Sonrasında İtalya’daki Atalanta Kupası’nda İnter’i büyülemiş ve Galatasaray’dan ayrılmış. Sarı-Kırmızılılar bu karara saygı gösterip, Mete’yi yollamışlar. Sonrasında West Ham United’a, çok istediği Londra’nın yolunu tutmuş. Burada ağır bir sakatlık geçirip, kendisiyle ilgilenilmeyince kulüpten ayrılmış.. Ve nasıl olduğu tam bilinmeyen bir şekilde İnter’e geri dönmüş. Şimdi ise adı Real Madrid’le anılıyor ve Los Galacticos’un hocası Jose Mourinho’nun onu istediği haberi, Marca Gazetesi’nde de haber oluyor.
Tamamen hayal ürünü...
Az önce yukarıda okuduğunuz yazının hepsi birer uydurmaca. Yaklaşık iki haftadır spor basınında bir yalan almış başını gidiyor. Aslında Mete diye biri ne Galatasaray’da ne İnter’de ne de West Ham’da forma giydi. Asıl kimliğinin ne olduğu tam olarak bilinmiyor. Mete denilen kişi, futbol tarihine geçecek bir başarıya imzasını attı ve adeta yazdığı bir senaryoyu filme dönüştürdü. Türkiye’den ajansspor.com, onunla ‘özel röportaj’ yaptı. Bizler de dahil olmak üzere gazetelerde, “Real Madrid’e 4. Türk yolda” haberleri yapılırken, Anadolu Ajansı menaceriyle konuştu! Türk Milli Takımı’nı seçip seçmeyeceği merakla beklenen Mete’nin, son olarak DHA mikrofonuyla bir görüntüsü sanal ortamda yayınlandı. İnternetin nimetlerinden faydalanan ve adını kısa zamanda duyuran Mete ya da gerçek adı belli olmayan bu gencin hayat hikayesinde geçenleri tek tek araştırdık ve çıkan sonuç; sol ayaklı Maicon lakabını alan Mete’nin tamamen hayal ürünü olduğuydu.
İnter: O bir yalancı!
Önce Galatasaray’a sorduk, “Mete diye biri siz de hiç oynadı mı?” diye. Onlar, böyle birini hiç tanımadıklarını söyledi. Daha sonra İnter’in Futbol Akademisi’ni aradık. Telefonda karşımıza çıkan yetkiliye kendimizi tanıttıktan sonra “Mete Serdar Çoban’ı soracaktık?” deyince hemen, “O bir yalancı. Böyle biri asla İnter’in altyapısında oynamadı ve tesislerimize hiç ayak basmadı. Bu haberi kimin yaptığını bilmiyoruz” cevabını verdi. Real Madrid’li yetkiller de, “Böyle bir transfer hakkında bir bilgimiz yok. Sadece denenmeye çıkmış olabilir!” ifadelerini kullandı.
Emenike ve Sezer'e Sıcak Karşılama
İddialar ne olursa olsun, isterlerse bizi küme düşürsünler, şampiyonluğu elimizden alsınlar ama bir şeyi bizden koparamayacaklar.O da birlik beraberlik ve takım ruhu.Gece Aykut Kocaman'ın uyuyan oyuncuları kaldırarak karşılamaya çağırması, oyuncuların sıcak bir şekilde karşılamaları...Gerçekten şu sıkıntılı dönemde bizleri gülümseten, gururlanmamızı sağlayan duygu dolu bir andı.Dediğim gibi bize ne ceza verirlerse versinler asla bu beraberliği bozamayacaklar.
O Fotoğrafı Paylaşmak Gerekli miydi?
Dün bir gazetenin yaptığı hakkında bir şyler söylemek istiyorum.Bir insanı seversiniz, sevmezsiniz bir insanın suç işlediğine inanırsınız inanmazsınız orası size kalmış bir şey ama bir insan daha ifadeye vermeden O'nu kamuoyu gözünde küçük düşürücü haberler yapmak veya fotoğraf yayınlamak hiçbir şekilde kabul edilemez.Etik değildir.Bırakın ifade vermemiş olmasını velev ki ifade verdi, bunun sonucunda tutuklandı ve daha sonra mahküm oldu.O zaman bile kamuoyunda bir ismi olan bir insanı böyle fotoğraflarla yaralayıcı haberlerin yapılması doğru değil.Siz gazeteci olduğunuzdan dolayı böyle fotoğrafı es geçmek istemediniz ama elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin.Aynı durum sizin başınıza gelseydi ve sizin fotoğraflarınız servis edilip gazetelerde boy gösterseydi neler düşünürdünüz?
O fotoğrafı yayınladınız tamam.Gazetecilik açısından doğru olduğunu düşündünüz.Peki televizyonda bir programda ısrarla kameraların o fotoğrafı göstermesini, sunucunuzun gazetenin üstündeki kağıdı çekerek zaten görünen sayfanın daha da rahat görünmesini sağlamaya çalışılmasını nasıl açıklayacaksınız.Gazetenizde fotoğrafı yayınlamanız yetmezmiş gibi bir de televizyonda kameralar zoom yaparak iyice kamuoyunun gözüne sokma çabaları gerçekten hiç hoş durmadı.Daha ifadesi alınmamış biri hakkında böyle haberler yapıyorsanız umarım sizin içinizden birinin başına herhangi bir şekilde kötü bir olay gelmez.Çünkü bilin ki bugün yaptığınızı yarın başkası size yapacaktır.
Son olarak şunu söyleyeyim.Aziz Yıldırım suçludur dğildir.Ben orasında değilim.Suçluysa çeker cezasını.Ama daha hakkında bir karar olmayan biri hakkında böyle fotoğraflar paylaşmak, haberler yapmak yarın eğer bu insan serbest kalırsa sizi zor durumda bırakacaktır.Bunu da unutmayın.Bir de sakın ha bunu tehdit olarak almayın.Herhangi bir imada bulunmuyorum.Sadece kamuoyu tarafından tepkiler alırsınız diyorum.Şimdikinden daha da fazlasını...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)