24 Eylül 2011 Cumartesi

Maçın Sonucunu Guardiola Belirleyecek # Barcelona-Atletico Madrid



Bu akşam bizleri süper bir maç bekliyor.Son şampiyon Barcelona evinde Falcaolu, Reyesli, Ardalı Atletico Madrid'i ağırlayacak.Geçen hafta Valencia deplasmanında 2 puan bırakan Barcelona bugün Atletico karşısında bu kaybı telafi etmeye çalışacak.Atletico Madrid tarafında ise takım içerisinde uyum sağlanmaya başladı.İleri üçlü olarak Falcao-Reyes-Arda üçlüsü şu an için oldukça formda.Özellikle Falcao ve Arda Ateltico Madrid'in gol yollarındaki en etkili iki oyuncusu.biri golleriyle, diğeri asistleriyle...Bu maç Arda Turan için çok önemli olacak.Bu maçta da verimli olursa formayı kolay kolay bırakmayacaktır.

Maça gelecek olursak Barcelona'nın hangi taktikle oynayacağı çok önemli.Valencia maçındaki gibi üçlü defans ile oynarlarsa Atletico Madrid karşısında da sıkıntı yaşarlar.Barcelona özellikle sağa kanadından, Alves'in tarafından üç önemli pozisyon gördü kalesinde.ikisi gol oldu, diğeri ise Soldado'nun beceriksizliğine kurban gitti.Guardiola üçlü defansta ısrar ederse Kanatlarda oynayacak olan Arda ve Reyes Barcelona savunmasını çökertebilir.Yok eğer alıştığı gibi 4-3-3 oynarsa Barcelona bu maçın mutlak favorisi olur.

Kısacası Barcelona nasıl oynayacağına bağlı olarak bu maç şekillenecek.Üçlü defans Atletico Madrid'i maça ortak eder.4lü defans ibreyi Barcelona'ya çevirir.Bakalım Guardiola nasıl bir tercihte bulunacak?Her ne olursa olsun benim tahminim Barcelona kazanır.İsteğim de bu yönde.

Kayserispor:0 - Fenerbahçe:1 (Caner Sorumluluk Alıyor)



Spor Toto Süper Lig'de 4. haftanın açılış maçında Fenerbahçe deplasmanda Kayserispor'u Caner'in attığı golle 1-0 yendi ve puanını 10'a çıkardı.Sahanın içine baktığımızda oyunun kötü olduğunu söyleyebiliriz ama şu an için galibiyet önemliydi ve Fenerbahçeli oyuncular bunu başardı.Aykut Kocaman takımın eksiklerine rağmen 4 maçta 10 puan almasından oldukça memnundur.

Bu maç için oyuncuları incelediğimizde orta sahada Gökay beklenen verimlilikte değildi.Belki aldığı şansı iyi değerlendirmek istediğinden ya da hata yapmamaya uğraştığından riskli işlere girmedi.Çok basit oynadı.Takımı zorlayacak pozisyonlar kaçındı.

Defansta Bilica-Yobo ikilisi biraz sıkıntı yaşıyor gibi.Bu maç içinde kritik hamlelerde bulunsalar da bu ikili defansta adam kaçırdılar.Kayserisporlu oyuncular doğru yerde olamadıklarından veya son vuruşlardaki beceriksizliklerinden dolayı pozisyonları değerlendiremediler.Ama genel olarak Yobo-Bilica ikilisi mücadele anlamında ellerinden geleni yapıyorlar.İyi bir ikili değiller ama idare etmesini biliyor.Fenerbahçe'nin puan olarak iyi olamsı da avantajları.

Bu sezonun sürpriz oyuncusu Caner Erkin oldu.Manisaspor maçında asist, Kayserispor maçında bir gol...Takıma katkı vermeye devam ediyor.Fenerbahçe'nin orta sahasında koşan ve mücadele eden oyuncuların en başında geliyor.Özellikle Gökay ve Cristian'ın bulunduğu bir orta sahada sorumluluğu Caner almışa benziyor.Şu ana kadar işini en iyi şekilde yaptı.Bakalım sakat oyuncular döndükten sonra da Aykut Kocaman Caner'i tercih edecek mi?

Kaptan Alex'e geldiğimizde üst üste maç oynamayı kaldıramadığı görülüyor.Kayserispor karşısında etkisizdi.Bir sonraki maça kadar Alex kendisini toparlayacaktır fiziksel açıdan.Zaten toparlamak zorunda.Şu an için Alex yoksa Fenerbahçe zorlanır.

23 Eylül 2011 Cuma

Hakem de Kendini Yere Atarsa...

Maradona Sert Vurmuş



Maradona torununa mesaj göndermeye çalışırken araya girene çok sert müdahele etmiş.Maradona adamın elini tam 12den vurmuş.Maradona'nın olduğu yerlerde böyle hareketler mümkündür.Maradona agresif bir insan.Kime ne zaman ne diyeceği ne yapacağı belli değil.Ama biz O'nu bu haliyle seviyoruz.Alıştık kendisine.

Brezilyalılar Portekiz'i İstila Ettiler


 Avrupa liglerinde yabancı oyuncuların sayısına bakarken Portekiz Liginde ilginç bir rakama ulaştım.Aslında tahmin edilebilir bir şey.Portekiz Ligi takımlarında toplam 260 yabancı oyuncu var.Toplam oyuncu sayısına oranladığımızda %58 gibi bir oran çıkıyor.Her takımda ortalama 16 yabancı oyuncu var diyebiliriz.İlginç nokta ise 260 yabancı oyuncunun 140'ının Brezilya pasaportlu olması.Ligdeki toplam yabancı sayısının %53.8'ine denk geliyor.Yani Portekiz Ligi'ni Brezilyalılar ele geçirmiş diyebiliriz.Özellikle Porto, Benfica, Sporting ve Braga önemli brezilyalı oyunculara sahip.Bonservisleri yüksek olan Brezilyalılar bu 4 takımda toplanmış.

Portekiz Ligi'nde Brezilyalı oyunculardan sonra Arjantinli oyuncular geliyor.Ligde Arjantinli oyuncu sayısı 12.Şimdi diyeceksiniz ki 140 nere 12 nere.Haklısınız zaten o yüzden Brezilyalılar ele geçirmiş dedim.Böyle bir durumun başka liglerdeolduğunu sanmıyorum.Yabancı oyuncuların büyük bölümünün bir ulusa ai olması fazla görülür bir şey değil.

Brezilya patentli oyunculara baktığımızda ise 1106 Brezilyalı oyuncu kendi ülkesinde top koşturuyor.Tahmin edebileceğiniz gibi en çok Brezilyalı oyuncunun olduğu ülke Portekiz.Portekiz'in ilk iki büyük liginde toplam 233(140+93) Brezilyalı oyuncu oynuyor.Bu rakamı oranlarsak %20 gibi bir yüzde ortaya çıkıyor.

Brezilyalıların Portekiz'i seçmesinin nedenlerine bakacak olursak dil önemli bir yer tutuyordur diye düşünüyorum.Son yıllardaki Portekiz futbolunun çıkışı da bunda etkilidir.Bu çıkışa bağlı olarak kendilerini Avrupa'da göstererek büyük liglere gitme olasılıklarının yüksek olması da Portekiz'i seçmelerinin bir diğer nedenidir diye tahmin ediyorum.portekiz takımları Brezilyalı oyuncular buluyorlar, oynatıyorlar ve satıyorlar.Bu sistem oldukça Brezilyalı oyuncular Portekiz'e akmaya devam eder.

Portekiz'de oynayan ve yakın zamanda büyük liglere gitme potansiyeli olan oyunculara baktığımızda ilk sırada Hulk'u sayarız.Hulk'u Porto takımından Kleber, Alex Sandro ve Fernando izliyor.Özellikle Porto'da oynayan Brezilyalılar yakın zamanda büyük liglere adımlarını atacaklardır.Bakalım daha kaç Brezilyalı ilk adım olarak Portekiz'i seçecek?

İddialı Takımlar Ortalama 6 Puan Kaybetmiş


 Avrupa'nın önemli liglerinde maçlar tüm hızıyla devam ediyor.İngiltere'de 5 hafta, Fransa'da 7 hafta, İspanya'da 4 hafta, İtalya'da 3 hafta, Almanya'da 6 hafta ve Türkiye'de 3 hafta oynandı.Bu önemli liglerde tepelere oynaması beklenen takımlar sezonun ilk haftalarında çok çabuk puan kayıplarına başladılar.Tabiki her iddialı takım tüm maçlarını kazanacak diye bir şey yok.Elbette bazı maçlarda kayıplar yaşanacaktır ama sezonun başında gelen iddialı takımların puan kayıpları çok dikkat çekici.Bakalım Avrupa liglerinde tepeye oynaması beklenen takımlar kaç puan kaybetmiş?

Premier League


Arsenal---5 maçta 11 puan kaybı
Tottenham---4 maçta 6 puan kaybı
Liverpool---5 maçta 8 puan kaybı
Chelsea---5 maçta 5 puan kaybı
Manc. City---5 maçta 2 puan kaybı
Manc. United---5 maçta 0 puan kaybı


La Liga


Villarreal---4 maçta 8 puan kaybı
Atletico Madrid---4 maçta 5 puan kaybı
Real Madrid---4 maçta 5 puan kaybı
Barcelona---4 maçta 4 puan kaybı
Malaga---4 maçta 3 puan kaybı
Valencia---4 maçta 2 puan kaybı




Seria A


Inter---3 maçta 8 puan kaybı
Roma---3 maçta 7 puan kaybı
Milan---3 maçta 7 puan kaybı
Napoli---3 maçta 3 puan kaybı
Juventus---3 maçta 2 puan kaybı






Bundesliga


B.Dortmund---6 maçta 11 puan kaybı
Schalke---6 maçta 9 puan kaybı
Leverkusen---6 maçta 8 puan kaybı
Werder Bremen---6 maçta 5 puan kaybı
Bayern M.---6 maçta 3 puan kaybı



Ligue 1


Marsilya---7 maçta 15 puan kaybı
Bordeaux---7 maçta 14 puan kaybı
Lille---7 maçta 9 puan kaybı
Toulouse---7 maçta 7 puan kaybı
PSG---7 maçta 7 puan kaybı
Lyon---7 maçta 7 puan kaybı



STSL


Gaziantepspor---3 maçta 9 puan kaybı
Trabzonspor---3 maçta 7 puan kaybı
Kayserispor---3 maçta 6 puan kaybı
Galatasaray---3 maçta 5 puan kaybı
Beşiktaş---3 maçta 3 puan kaybı
Bursaspor---3 maçta 3 puan kaybı
Fenerbahçe---3 maçta 2 puan kaybı


Rakamlara baktığımızda puan kaybeden takımlar arasında Arsenal, Liverpool, Marsilya, Dortmund, Inter ve Milan dikakt çekiyor.Bu takımlar arasında durumu düzelticek takımlar var ama  bazıları için sezon çok zor geçeceğe benziyor.Özellikle Inter ve Arsenal'in işi zor.Bakalım bu takımlar puan kaybına ne kadar devam edecekler?Puan kayıpları beklenir ama kaybedilen  puanlar sıralama için önemli olduğundan takımların kaderlerini de belirleyeceklerdir.Bana göre biraz fazla puan kayıpları yaşadı tepeye oynayan takımlar.Süreş bize ne göstericek göreceğiz.Bu takımları takip etmeye devam edeceğiz.

22 Eylül 2011 Perşembe

Ben Nerede Yanlış Yaptım?? # 3





Real Madrid 2 maç üst üste puan kaybı yaşadı.Hem de Levante ve Racing karşısında...Bu iki maçta 5 puan kaybetti.Barcelona karşısında biraz olsun şansı olacaksa bu tür maçları kazanmaları gerekiyor.Marcelo Levante yenilgisi sonrası bu maç şampiyonluğa mal olabilir demişti.Üstüne bir de Racing beraberliği MArcelo'yu haklı çıkarabilir.Jose Mourinho için bu sezon önemli.Puan kayıpları ile başaldı ama ilerleyen haftalarda toparlayacaktır takımı.Ama yeterli olur mu bilinmez.

Carragher Ne Anlatmaya Çalışıyor?



Carragher bu pozisyonda ne anlatmaya çalışıyor acaba?Kızdığı kesin ama el kol hareketleri hiç hoş değil :)

Seni Özlemiştik Kaptan



Seni tekrardan sahalarda görmek mutluluk verici Kaptan.Senin katkına çok ihtiyacımız var.Sensiz olmuyor...

İlk 11in Yarısı Sakat



Yarın oynayacağımız Kayserispor maçı için 20 kişilik kadro belirlenmiş.Aslında fazla zorluk yaşanacağını sanmıyorum.2 oyuncu kesik yiyecektir ve zaten bu 2 oyuncu da belli.Benim değinmek istediğim nokta ise başka.20 kişilik kadroya baktığımda eksik oyuncularımızın çokluğunu fark etmem.Elbette kim sakat biliyorum ama şimdi daha net görmemi sağladı bu 20 kişilik kadro.

Volkan Demirel, Mert Günok, Erten Ersu, Orhan Şam, Bekir İrtegün, Fabio Bilica, Joseph Yobo, Reto Ziegler, Caner Erkin, Hasan Erbey, Özer Hurmacı, Cristian Baroni, Sezer Öztürk, Miroslav Stoch, Uğur Boral, Issiar Dia, Gökay Iravul, Alex de Souza, Semih Şentürk ve Henri Bienvenu.

Kim sakat?Defansın göbeğinde oynayan Serdar Kesimal, sağ bekte inanılmaz işler yapan Gökhan Gönül, takımın orta sahasına enerji getiren Mehmet Topuz, defansif orta saha oyuncumuz selçuk Şahin ve orta sahada olmazsa olmazımız Emre Belözoğlu...Yani takımın defansif açıdan bel kemiği oyuncular.bunun yanında hücumaa da destek veren oyuncular.bu yüzden bu haftalar peş peşe oynanan maçlar Fenerbahçe'yi zorlayacaktır.Çünkü Aykut Kocaman'ın elinden rotasyon yapması alınmış gibi.

Bu beş oyuncu sağlam olsa büyük ihtimalle ilk 11 böyle olurdu.Bu durumda Stoch'u da kullanma şansı doğar.

Volkan


Gökhan Gönül----Serdar Kesimal----Yobo----Ziegler


Mehmet Topuz----Selçuk Şahin----Emre B.----Dia


Alex----Semih

Eto'o Rusya'yı Isındırmaya Çalışmış

Kaybedenler Kulübü Daimi Üyesi Inter'de


İtalya'da ilk kesiği yiyen Gasperini'nin yeri çabuk doldu.Inter Başkanı Moratti kimi getirsem diye düşünürken birden aa Ranieri var diyerek takımın başına Ranieri'yi getirdi.Claudio Ranieri'nin kariyerine baktığımızda önemli takımları çalıştırdığını görürüz.Cagliari, Napoli, Fierontina, Valencia(2 kez), Atletico Madrid, Chelsea, Parma, Juventus, Roma...İtalya'nın, İngiltere'nin ve İspanya'nın önemli kulüplerinde çalışma şansı bulan Ranieri'nin bir başarısı yok.En uzun süre çalıştığı(4 yıl) Chelsea'de bir kupa kazanamadı.Chelsea'de çalıştığı 4 yıl Abramovic'in azdığı ve çılgınca paralar harcadığı zamana denk geliyor.2 kez Valencia'nın başına geçti ve sadece 3 kupa kazanabildi.1998 İntertoto Kupası, 1999 İspanya Kupası, 2004 Avrupa Süper Kupası...Atletico Madrid kariyerinde bahsetmeye gerek yok.9 galibiyet, 11 beraberlik, 18 yenilgi...Sezon sonunda gönderildi zaten.

Ranieri'nin kariyerini incelediğimizde önemli takımlara gelip bir şey başaramadığını görüyoruz.Uzaktan Ranieri'nin iyi kumaşa sahip olduğu gözüküyor ama bir türlü onu güzel bir elbise haline getiremiyor.Inter'in şu anki ruh hali hiç iyi gözükmüyor.Üst üste gelen yenilgiler oyuncuların kendilerine olan güveni azaltmıştır.Ranieri öncelikle bu alanda çalışma yapacaktır.Oyuncularına özgüven aşılamaya çalışacaktır.İkinci olarak bir arada verimli oynayabilecek oyuncuları bulması gerekiyor.İnter elinde iyi oyuncular var özellikle hücum oyuncuları çok özel oyuncular.İtalya gibi savunmanın ön planda olduğu bir ligde öncelikle savunmayı sağlamlaştırmayı düşünüp daha hücum organizasyonları üzerine kafa patlatırsa Ranieri açısından daha iyi olacaktır.Bu düşünce ile hareket edecek ise Inter'den birkaç hafta bir şey beklememek gerekiyor.Inter'in ilacı zaman olarak duruyor ama Moratti'nin o kadar zamanı var mı ya da o kadar sabrı var mı?

Aramız Limoni iken Gidemezdim



Joey Barton Arsenal'e neden gitmediğini açıklamış.Bu kavgadan sonra gitmek istememiş.Bu adamdaki psikopatlık başka kimse de yok.Gervinho ile kavga etmesi olası bir birliktelikte problem yaratabilirdi ama eğer Arsenal'e gelseydi bu kavga tatlıya bağlanabilirdi.Gervinho kin tutacak bir adam değildir herhalde.Bence Barton çok yanlış yapmış.Hayatının fırsatını kaçırmış.Gerçi Barton Arsenal'e gitseydi oortalığı karıştırırdı ve Wenger'i bıktırırdı.Son olarak Barton yanlış yapmış ama Arsenal için hayırlı olmuş olabilir.

21 Eylül 2011 Çarşamba

İkinci Kez Bir Milanlı Gelir mi?



İtalya'da beklenen oldu ve Gasperini'nin işine son verildi.Inter'in başında sadece 5 maça çıkabildi Gasperini.Bu 5 maçta da galibiyet alamadı.Galibiyet bir yana berabere bile bitiremedi.Sadece sıkıcı Roma maçı dışında 4 maçtan da yenilgi ile ayrıldı sahadan.5 maç 1 beraberlik, 4 yenilgi...Kulüp Inter...Başkan Moratti...Kaçınılmaz son gibi duruyor.Şimdi Moratti yeni teknik adam arıyor.Tercihi ne olur bilmem ama Ancoletti şu an için ilaç olabilir.TAbi Moratti ikinci kez bir Milanlıyı takımın başına getirir mi?İlk denemesinde Leonardo ile olmamıştı.Belki Carlo Ancoletti ile olur kim bilir.

Benim İçin Önemli Olan Skor Değil Görsellik



Dünkü maçta skor önemli miydi?Hayır...Oyun önemli miydi?Hayır...Peki dünkü maçı izlenesi kılan şey neydi?Tribündeki görsel şölen...Seyircisiz cezanın yerine maça kadınlar ve çocukların gitmesi ile yeni bir uygulamaya başladı ve ilk örneği dün olacaktı.Fenerbahçeli kadınlar ve çocuklar tribünleri doldurarak görevlerini en iyi şekilde yaptılar.Seslerinin inceliğinden dolayı sesler çığlık şeklinde çıktı ama genel olarak başarılı idiler.Özellikle mohikanda kusursuzdular.Maça giden kadınları ve çocukları kutluyorum.Bu tür manzaraları görmek zordur.Cezasız maçlar yerine bu tür uygulamalar hoş ama kadınlar ve çocuklar yerine aileler olsaydı tribünde daha iyi olurdu.Tabi en doğrusu suçu olmayan taraftarların stada girmesi ama federasyon şu an için bununla uğraşmak istemiyor.Bari bu uygulamayı aileye çevirin.


Arda Turan Yerini Sağlamlaştırma Yolunda



Arda Turan yavaş yavaş hem Atletico MAdrid'e hem de İspanya futboluna alışıyor.İlk 11 de çıktığı Celtic maçında şansını iyi kullandı demiştik.Şansını iyi kullandığı için haftasonu oynanan Racing Santander maçında da ilk 11 de sahaya çıktı.Atletico Madrid ileride Falcao-Arda-Reyes üçlüsü ile oynadı.Arda bu maçta üzerine biraz daha koyarak iyi bir performans sergiledi.Yaptığı iki asist ile maçın iyileri arasında ismini yazdırmış oldu.

Atletico Madrid'de ileride oynabilen 5 isim var.Falcao, Reyes, Arda, Diego ve Adrian...Bu beş isimden üçü ilk 11de sahaya çıkacağını düşünürsek Arda'nın en az iki isimden daha iyi oynaması gerekiyor.Falcao ve Reyes'in banko oynayacağını düşünürsek Arda'nın Diego ve Adrian'ı geçmesi gerekiyor.Arda Turan oynadığı 244 dakikada 3 asist yaparak Diego ve Adrian'dan daha verimli olduğunu gösterdi.Arda'nın şimdi yapması gereken bu performansın devamlılığını sağlamak.Eğer devamlılığı sağlarsa Arda Nihat KAhveci'nin yaptığı etkiyi yapacaktır.Bakalım zaman Arda'yı nerelere getirecek?

Aşağıdaki video Arda'nın Racing maçındaki performansını gösteren bir video...

Üst Üste 2. Yenilgi



Tottenham - Liverpool maçı için fazla söylenecek söz yok ama yine de birşey yazalım.Lige iyi başlayan Liverpool geçen hafta Stoke City karşısında alınan yenilgiden sonra Tottenham karşısına çıktı.Tottenham şu ana kadar oyundan dolayı eleştiriliyordu ve bu sebeple ben Liverpool'dan umutluydum.Ama maç öyle başlamadı.Tottenham geçen haftalardaki kabuğundan sıyrılmış idi ve geçen seneki oyununa yakın bir oyunla maça başladı.Liverpool için işler iyi gitmedi.Maçın kritik anı Charlie Adam'ın 28. dakikada gördüğü kırmızı akrt idi.Bu karttan sonra oyunun hakimi tamamen Tottenham oldu.Daha sonra Skertel'in de kırmızı kart görmesiyle Tottenham rahatladı ve maçı 4-0 lık bir skorla kazanmış oldu.

Liverpool iki maç üst üste yenilmiş oldu.Umarım bu kayıplar takıımı kötü etkilemez.Çünkü Liverpool gerçekten lie iyi başlamıştıYakalanan havanın iki yenilgi ile dağılması Liverpool için kötü olabilir.O yüzden kafaların rahat olması gerekir ve olaya maç maç bakmak gerekir.Tottenham cephesi ise iyi bir performans ile biz de burdayız mesajı verdiler.Kendileri açısından oldukça önemli bir maçtı.Ligte Tottenham da işin içinde diyebiliriz diye düşünüyorum.Ama şunu da unutmayalım.Eğer maç 11 e 11 oynansaydı skor böyle olur muydu?

Torres Kaçırdı Chelsea Kaybetti



Geçen senenin şampiyonu Manchester United evinde ağırladığı Chelsea'yi eli boş gönderdi.Skor 3-1i gösterse de oyuna baktığımızda Chelsea'nin yenilgiyi hak ettiğini düşünmüyorum.Özellikle Torres'in kaçırdığı pozisyonlar gol olasydı ya da Torres biraz daha becerekli olabilseydi maç Chelsea için daha farklı gelişebilirdi.Manchester United öyle ya da böyle maçtan 3 puan alarak tahtını koruyacağını bir kez daha göstermiş oldu.Özellikle Manchester City ve Liverpool puan kaybetmişken bu 3 puan daha bir anlamlı olmuştur.


Chelsea'ye gittiği günden beri bir Kezman, bir Güiza havası estiren Torres bu sezona istediği gibi başlayamadı.Fenerliler Kezman ve Güiza'dan neler çektiyse Chelseali taraftarlar da Torres'ten aynısını çekiyor.Bir forvet oyuncusu olarak pozisyonlara girmek önemlidir ama ne kadar pozisyona girersen gir o pozisyonları gole çeviremiyorsan o noktada eleştirilirsin.Kaleciyi çalımlayıp kaçırdığı golden sonra epeyce dalga konusu olmaya başladı.Torres ne yapar bilmiyorum ama kendini düzeltmez ise işi zor.Forvete baktığımızda Sturridge, Anelka, Drogba, Lukaku isimleri arasında Torres öne çıkıyor ama şansını iyi değerlendiremez ise Chelsea serüveni son bulabilir.


19 Eylül 2011 Pazartesi

Agüero City'e Çok Alıştı



Barcelona, Real Madrid, Chelsea derken O şu aralar para basan Manchester City takımına transfer oldu Sergio Agüero.Daha Manchester City forması altında çıktığı 6 maçta 8 gol ve 1 asist yaparak uyum sağladığını göstermiş oldu.Bir anda takımın gol makinesi haline geldi ve O olmadığı zaman City ne yapar çok merak ediyorum.Agüero için her şey iyi gidiyor.Aman nazar değmesin diyelim demesine de Liverpool'u düşündüğümde fazla da çoşmasın.Avrupa maçlarında takılsın dursun.

Rakibin 8 Atarken Sen Yenil Oldu mu Şimdi?



Jose Mourinho maç öncesinde Pep Guardiola'ya gönderme yaparak ligte kalmak için 40 puana ihtiyacımız demişti.Bu sözünün ardından gelen Levante yenilgisi Jose Mourinho'yu nasıl bir ruh haline sokmuştur çok merak ediyorum.Aynı haftada Barcelona 8 atarken, Real Madrid'in Levante'ye yenilmesi Jose Mourihno'yu kıskançlık krizine sokmuş olabilir :)Kıskanma Jose çalış senin de olur.

Şampiyon Olan Takıma Birşey Oluyor # Bundesliga



Bundesliga'da son şampiyon B.Dortmund istediği gibi başlayamadı.Nuri Şahin dışında geçen seneki kadrosunu koruyan Dortmund şu ana kadar oynadığı 6 maçta 3 yenilgi aldı ve ligte şu an için 7 puan ile 11.sırada yer alıyor.Bundesliga her zaman tahmin edilemez bir lig olmuştur.Son 12 yıla baktığımızda Bayern dışında zirvedeki yerini bir sezon sonra koruyabilen yok.Son 12 yılda Bayern 7 şampiyonluk yaşamış.Diğer 5 şampiyonluk ise 4 ayrı takımdan gelmiş.Sırasıyla son 12 sezona bakalım ve bir sezon zirveye oynayan takım ertesi sezon ne yapmış görelim.

1999-2000----->Şampiyon----->Bayern----->73 Puan

2000-2001----->Şampiyon----->Bayern----->63 Puan

2001-2002----->Şampiyon----->Dortmund--->70 Puan----->Son Şampiyon Bayern---->68 Puan(3.)

2002-2003----->Şampiyon----->Bayern----->75 Puan------>Son Şampiyon Dortmund--->58 Puan(3.)

2003-2004----->Şampiyon------>W.Bremen-->74 Puan---->Son Şampiyon Bayern---->68Puan (2.)

2004-2005----->Şampiyon------>Bayern------>77 Puan----->Son Şampiyon W.Bremen--->59 Puan (3.)

2005-2006----->Şampiyon------>Bayern------>75 Puan

2006-2007------>Şampiyon------>Stuttgart---->70 Puan----->Son Şampiyon Bayern----->60 Puan (4.)

2007-2008------>Şampiyon------>Bayern------>76 Puan----->Son Şampiyon Stuttgart---->52 Puan (6.)

2008-2009------>Şampiyon------->Wolfsburg---->69 Puan---->Son Şampiyon Bayern----->62 Puan (2.)

2009-2010------>Şampiyon------->Bayern------>70 Puan---->Son Şampiyon Wolfsburg---->50 Puan(8.)

2010-2011------>Şampiyon------>Dortmund----->75 Puan--->Son Şampiyon Bayern----->65 Puan (3.)


Şampiyon olan takım şampiyon olduğu sezonda ortalama 72,25 puan alıyor.Şampiyon olan takım ertesi sezon ise 61,82 puan alabiliyor ve ortalama sezon sonunda yeri 3,27. sıra oluyor.Bu üç rakam Bundesliga'nın neden tahmin edilemez olduğunu gösteriyor.Dortmund geçen çok iyi hava yakaladı ve sezonu 75 puanla şampiyon tamamladı.bu sezon ise fazla farklılık olmamasına rağmen şimdiden 6 maçta 3 yenilgi aldı.Geçen sezonun tamamında 5 yenilgi almıştı Dortmund.

O yüzden Dortmund'a neler oluyor sorularını fazla sormamak gerekiyor.Almanya'daki bu görüntüyü her takımda görmek mümkün.Bayern bir sezon 2 büyük finale çıkıyor, birini kazanıyor(ligi), diğerini kaybediyor(şl).Ertesi sezon takımda çözülmeler başlıyor.Oyuncular ile teknik adamın arasına kara kediler giriyor.

Bu yüzden bu sene Dortmund'un üstüne fazla düşmemek gerekir.Genç bir kadro için hem şampiyonlar ligi hem de Bundesliga kolay değil.Bazı aksaklıklar olacaktır.Şampiyonlar Ligindeki serüvenlerine göre ligtede toparlanacaklardır diye düşünüyorum.Sezon sonu tahminim istatistiklerin söylediği gibi.Dortmund ilk 4 içinde bitirecektir.Puanı da 55 ile 65 arasında olur diye tahmin ediyorum.

Ne Diyorsun Koç?



Bu sezona iddialı giren Juventus ikinci maçından da galibiyetle ayrıldı.Siena deplasmanında Matri'nin golüyle puanını 6ya çıkardı.Maçı izleme şansı bulamadım ama o maçla ilgili bir video buldum.Krasic'e birşey anlatılıyor ve O da kafa işareti yapıyor ama arkasını dönüyor ve bu adam ne diyor tarzında bir hareket yapıyor.

Altta yorumlarda Conte'nin ne dediği yazılmış.Ne kadar doğrudur bilemiyorum.

"You got 15 minutes, I want you run fast, at 2000 hours. Probijaj Take the ball and the side," said Conte.

Son Pişmanlık Fayda Etmez



Tottenham'ın patronu Redknapp Luis Suarez'i almadığı için duyduğu pişmanlığı anlatmış basın mensuplarına."Ocak ayında transfer etmeyi düşünüyorduk amam emin olamadık.Van der Vaart tarzında bir oyuncu olduğunu düşünüyorduk ama öyle değilmiş.Keşke Ocak ayında biz alsaydık." demiş.Pişman olmakta haklı olabilir.Çünkü Luis Suarez Liverpool'a gelmesinden kısa bir süre sonra hemen takıma uyum sağladı ve artık o olmayınca Liverpool eksikmiş hissi veriyor.Redknapp kafasını ne kadar taşlara vursa azdır.Gerçi bunu Liverpool maçı öncesinde söylemesi gözümden kaçmadı.

Cavani İstedi 3 Puan Geldi # (Napoli:3 - Milan:1)



Geçen sezon çok iyi hava yakalayan ve son haftalara kadar şampiyonluk için kapışan Napoli bu sezona da iyi bir giriş yaptı.Kaldığı yerden devam ediyor görüntüsü verdi.Napoli'nin bu sezon için en büyük avantajı Cavani, Lavezzi ve Hamsik gibi yıldız oyuncularını kadroda tutmalarının yanı sıra orta sahaya Gökhan İnler gibi bir oyuncuyu transfer ederek kadrosunu güçlendirmesiydi.

Seria A'da ikinci hafta maçında Napoli evinde son şampiyonu ağırladı.Takımın yıldızı olan Cavani müthiş bir maç çıkardı ve son şampiyonu eli boş gönderdi.Attığı üç golle galibiyette önemli bir rol oynadı.Napoli bu galibiyet ile ligte 2 de 2 yaparak lider olarak tamamladı haftayı.

Son şampiyona gelirsek bu sezon hala galibiyetleri yok.Seria A'da oynadıkları iki maçta da puan kaybı yaşayan Milan bir beraberlik ile şu an için alt sıralarda.Milan şu an için galip gelme konusunda zorlanıyor ama Ibra'nın dönmesiyle formunu tutacağını düşünüyorum.

Birbirimizi Üzmeyelim # (Inter:0 - Roma:0)



Seria A'da oynanacak olan Inter-Roma maçı için her iki takımın yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide olduğunu söylemiştim.Roma'da Luis Enrique'yi, Inter'de ise Gasperini'yi ancak ve ancak 3 puan kurtarabilirdi.RAhat birkaç hafta geçirmek istiyorlarsa galip gelmek zorunda idiler.

Bu maçın önemini iyi bilen her iki takım maçı orta saha mücadelesi yaparak tamamladılar.Öncelikli hedefleri yenilmemek üzerine kuran Inter ve Roma takımları sahadan 0-0 beraberlikle ayrıldılar ve en azından yenilmiyerek biraz olsun nefes aldılar.

Maç içinde bazı pozisyonlara girildiyse de maçın hakkı beraberlikti ve sonuçta maç berabere bitti.Girilen cılız pozisyonlar dışında maç benim açımdan çok sıkıcı geçti.Her iki takım zor günler geçirmiyor olsaydı belki maç daha zevkli bir hale gelebilirdi.Her iki takımın ilk düşüncesi yenilmemekti ve bunda da başarılı oldular.

Bu beraberlik ile günü kurtardılar.Ama her iki takım için gelecek şu an için karanlık.Yeni kurulan takımların uyum süreci biraz uzun olur ama şu anki halleri hiç iç açıcı değil.Taraftarlar yakında patlarlar diye düşünüyorum.

18 Eylül 2011 Pazar

Usain Bolt'a Yeni Bir Rakip Geliyor



Atletizmde yeni bir adam ortaya çıktı ve her şeyi alt üst etti.Dünya Atletizm Şampiyonasında Usain Bolt olmasa da kazandığı altın madalya ile gözlerini üzerine çekmişti.Daha Diamond League Brüksel ayağında 200 metrede 19,26 gibi inanılmaz bir derece yaparak adından daha çok bahsettirmeye başladı.

Tabiki Usain Bolt'un antrenman arkadaşı olan Johan Blake'den bahsediyorum.Olimpiyatlarda Usain Bolt2un bir numaralı rakibi olabilir.Gay'in sakatlıktan yeni çıakcak olması, Asafa'nın da ne durumda olacağı belli olmaması üzerine olimpiyatlarda 100 metrede favoriler arasında yerini alacaktır.Hem 100 metrede hem de 200 metrede Usain Bolt'u zorlayacak tek sporcu olarak gözüküyor şu an.Bu seneki formunu gelecek sene düzenlenecek olan olimpiyata taşıyabilecek mi bakalım.Eğer taşırsa Usain Bolt-Johan Blake çekişmesi tadından yenmez olur.

Artık +18 İbaresi Konulmalı



Dün Barcelona'nın neler yapabileceğini bir kez daha görmüş olduk.Hafta arasında Milan karşısında alınan beraberlik, onun öncesinde ligte Real Sociedad ile 2-0 öndeyken alınan 2-2 beraberlik biraz olsun ne oluyor barcelona sorusunu sordurmuştu.Barcelona öne geçmesine rağmen üstünlüğünü koruyamamış ve her iki maçtan da puan kaybı ile ayrılmıştı.Puan kaybedilen iki maçtan sonra Barcelona kendi evinde Osasuna'ya acımadı.Geçen sene Almeria'ya uygulamış olduğu tarifenin aynısı bu kez Osasuna'ya uyguladı.

İlk yarıda skoru 5-0 getiren Barcelona geldikçe geldi Osasuna'nın üstüne.skoru 8-0 kadar getirdi ve doymadı.Aynı şekilde karşı kaleye gitmeye çalıştılar.Sanki birileri Barcelonalı oyunculara atabildiğiniz kadar atın demişti ve bu doğrultuda Katalanlar hiç acımadan saldırıya geçmişti.

Dakika 80...skor 8-0...Alves sağ kanatta topla buluştu ve direk ceza sahasına doğru gitmeye başladı.Sanırsın ki takımın gole ihtiyacı var.Barcelona'dan beklediğim şey topu çevirerek maçı noktalaması idi.Ama dün nedenini bilmediğim bir şekilde bir açlık vardı ve ancak 8 gol atabilmişlerdi.Fark çift hanelere çıkabilirdi açıkcası.

Buradan NTVSpor'a sesleniyorum.Lütfen Barcelona maçlarını yayınladığınızda televizyonun sağ üst köşesine +18 ibaresini koyun.Nedeni de şu:Barcelona maçı izleyen biri maçta Barcelona'nın oyununu gördükten sonra ülkesinde futbola soğuyabilir.Bu futbolsa bizimki ne; yok eğer bizimki futbolsa bu ne diye.o yüzden lütfen bundan sonra +18 ibaresini unutmayalım.Futbolseverlerin gözleriyle ve futbol izleme ruhlarını bozmayalım.




Bu arada Messi bu maçta üç gol attığı için klasik olarak maçın topunu evine götürmüş.Evinde ne kadar top var onu sonra araştırıp yazarım.Şimdilik eve gelen son topu Messi'nin götürüşü ile yetinelim.

Birbirlerini Özlemişler #(Milwall:0 - West Ham United:0)



Filmlere konu olan Milwall - West Ham United çekişmesi dün sahaya inmişti.Milwall ezeli rakibini sahasında ağırladı.Maçta gülen taraf olmadı ve 0-0 berabere bitti.Aslında bu maçta eminim kimse maçı düşünmüyordur.Taraftarlar arasındaki sürtüşme daha çok dikkati çeker çünkü.Hele bu çekişme filmler konu olmuşsa.Tabiki birbirlerine hareket yapmadan duramadılar.El kol hareketleri havada uçuştu.






Şampiyon Ülkesinde#(Yıllar Sonra Gelen Şampiyonluk)



Sezonun son Grand slam'i olan Amerika Açık'ta Amerikalı Serena Williams'ı 2-0 yenerek şampiyon olan Avustralyalı Sam Stosur ülkesinde konfetilerle karşılandı.1973ten beri ilk defa Amerika açık'ta bir Avustralyalı şampiyon oldu dersek Avustralyalıların az bile yaptığını söyleyebiliriz.Sam Stosur 2004 yılından beri katıldığı Amerika Açık'ta şu ana kadar çeyrek finalin ötesini görememişti.Bu sene ilk defa finale çıktı ve ilk finalinde şampiyonluğa ulaştı.



Kariyerinde Grand Slamlerde 2. kez finale çıkan ve ilk kez şampiyon olan Sam Stosur medyaya ne kadar mutlu olduğunu anlatıyordur.Ülkesinden yıllar sonra bir şampiyon çıkmıştı ve son şampiyon yaklaşık 30 sene önce idi.



Bu şampiyonluğa en çok sevinenlerin başında Sam Stosur'un babası geliyordur muhakkak.kızıyla ne kadar gururlansa azdır.

17 Eylül 2011 Cumartesi

Yaşam ile Ölüm Arasındaki İnce Çizgi = 3 Puan



Bugün Seria A'da kritik bir maç var.Sezonu kötü başlayan İnter ve Roma saat 21.45'te karşı karşıya gelecek.Bir tarafta üçlü defans yüzünden başkan ile arasın açılan Gasperini; diğer tarafta daha sezonun başında takımın lideri Totti ile arasına kara kedii giren Luis Enrique...Maçı kaybeden tarafı çok zor günlerin bekleyeceği aşikar.Sport gazetesi de buna gönderme yaparak "A life or death" başlığını atmış bu maç için.Gerçekten bu maç her iki takım için ayakta kalma maçı niteliğinde.Bakalım maç sonunda hangi teknik adam geceyi uyumadan geçirecek?Bazı kesimleri kızdırırlarsa ertesi günü görebilirler mi?

Gözler Kewell'i Arıyor



Liverpool'dan beri kendisini takip ediyorum.Özellikle tarihi şampiyonlar ligi finalinde oynadığı için kendisine olan sempatim daha da artmıştı.Bir dönem ülkemize de uğramıştı.Galatasaray'a geldiğinde keşke bize gelseydi dediğimi hatırlıyorum.Karakteri ve profesyonelliğinden doalyı kendisini takdir ediyorum.Şu an her yaşı gelmiş oyuncu gibi ülkesine döndü.Ülkesi Avustralya'da kariyerine devam ediyor.Kendisini biraz daha Avrupa'da izleyebilseydik keşke.Açıkcası ben doyamadım.Fotoğrafta yalnız gözüküyor ama O'nu sevenlerin sayısı oldukça fazla olduğundan hiçbir zaman yalnız olmayacaktır.

Kaptan Böyle İstedi # Gaziantepspor:1 - Fenerbahçe:3



Sezon başında yaşanan olaylardan dolayı Fenerbahçeli futbolcular bu sezon daha iyi mücadele edeceklerini belirtmişlerdi.Başta Alex olmak üzere oyuncular daha iyi olmak için elinden geleni yapıyordu.İyi çalışmanın meyvesini sezonun ilk iki haftasında aldılar diye düşünüyorum.Bir kaptan olarak Alex terinin son damlasına kadar  mücadele ediyor, hiçbir şekilde pes etmiyor.Geçen hafta oynanan Orduspor maçında çok iyi oynamasına rağmen gol bulamamıştı.Gaziantepspor maçında ise iyi oynadı ve iki gol attı ve bir de penaltı kaçırdı.Eğer Alex inanmış ise takım da inanmış diyebiliriz.İnanmıştan kasıt şampiyonluk değil.Son ana kadar mücadele etmek, sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmelerinden dolayı vicdanen rahat olmak.Fenerbahçeli oyuncular şu anda iyi mücadele ediyorlar.Bu şampiyonluğa yeter mi yetmez mi orası sezon sonu anlaşılacak.Ama şu an için taraftar için, Aykut Kocaman için yeterli olan sahada mücadele eden oyuncular görmek.Şu an için Aykut Kocaman mutlu, taraftar mutlu.Zor günler geçiren bir takım için çok güzel günler geçiyor diyebiliriz.


Fatih Avan Formunda # Rekoru Yeniledi



Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 5. olarak bizleri gururlandıran Fatih Avan Diamond League'nin Brüksel ayağında cirit atmada 84,79lik atışıyla 3. sırada yarışmayı bitirdi.Daha da önemlisi Fatih Avan bu derecesiyle kendisine ait olan Türkiye rekorunu geliştirdi.Sporcumuzu kutluyorum, bu form ile devam ederse olimpiyatlarda bir madalya neden olmasın.Kendini sürekli geliştiren Fatih Avan'dan umutluyuz.

16 Eylül 2011 Cuma

Hulk Füzeyi Gönderdi

Kirilenko Masaya Yumruğunu Vurdu



Litvanya'da düzenlenen 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda son çeyrek final maçında Rusya ile Sırbistan karşı karşıya geldi.Rusya maçı resimdeki oyuncu sayesinde kazandı ve yari finale çıktı.Kirilenko eski günlerinden bir performans gösterdi dün.Oynadığı 27 dakikada 14 sayı 11 ribaund, 6 asist, 4 top çalma ve 2 blok yaptı ve galibiyette büyük rol oynadı.Kirilenko kenardayken zorlanan Rusya, takımın lideri oyuna girince takımdaki rahatlama sayesinde hücumda gayet iyi oynadı.Kirilenko'nun sahada olması Rusya için çok şey anlamına geliyor. Zaten bir takımın lideri oyuna böyle etki yapabilmeli.

Yenilen tarafa geldiğimizde Sırbistan'da Teodosic maçı 9 top kaybı ile tamamladı ve Rusya'ya yarı final yolunda yardımcı oldu.Teodosic 20 sayı atsa da yaptığı 9 top kaybı ile takıma oldukça zrar verdi.Sırbistan Tepic'i hiç kullanamamasının sıkıntısı oldukça çekti.Eğer Tepic'i kullanabilseydi Sırbistan yarı finale çıkabilirdi.

Rusya yarı finale çıkarak olimpiyata gitmek için eleme maçı oynamayı garantiledi.Sırbistan ise klasman maçları oynarak olimpiyata gitmek için eleme maçı oynama hakkı kazanmaya çalışacak.Sırbistan'ın bugün Yunanistan'ı yenmesi yeterli olacaktır.

Turnuva daha da güzelleşti.Bir tarafta mücize yaratan Makedonya İspanya ile karşılacak.Diğer tarafta iki NBA yıldızının liderliğini yaptığı iki takım olan Rusya ve Fransa finale çıkmak için mücadele yapacak.2 güzel yarı final maçı bizi bekliyor.

Bugünün maç programı;

15.00 Yunanistan - Sırbistan

17.30 İspanya - Makedonya

21.00 Fransa - Rusya

Arda Turan Şansını İyi Kullandı




Dün oynanan Atletico Madrid - Celtic maçında Arda Turan ilk kez sahaya ilk 11de çıktı ve iyi bir performans sergiledi.Atletico Madrid'in ikinci golünü atan Diego'ya pas Arda'dan geldi.Maç içinde gayet uyumlu bir görüntü çizdi.Bu maç Arda için şanstı ve iyi kullandı.Bakalım kalabalık ön taraf oyuncuları içerisinde ne kadar şans bulacak?Atletico Madrid'in ilk golünü ise yeni transfer Falcao attı.Falcao Avrupa Ligi'nde açılışı yapmış oldu.



Ben Nerede Yanlış Yaptım?? # 2



Nerede yanlış yaptığını biliyorsun.72. dakikayı hatırla...

Hafta Sonu Futbol



16 Eylül Cuma
20:00 Gaziantepspor-Fenerbahçe / Lig TV
20:00 Kayserispor-Antalyaspor / Lig TV 2
20:30 Adanaspor-Rizespor / TRT 3
21:30 Freiburg-Stuttgart / TRT HD

17 Eylül Cumartesi
14:45 Blackburn-Arsenal / EPL TV
16:30 Leverkusen-Köln / TRT HD
17:30 Gençlerbirliği-Karabükspor / Lig TV
18:00 Elazığspor-Denizlispor / TRT 3
19:30 Kaiserlaustern-Mainz / TRT HD
20:00 Trabzonspor-İstanbul BŞB / Lig TV
20:00 Orduspor-Manisaspor / Lig TV 2
20:30 Göztepe-Karşıyaka / TRT 3
21:00 Barcelona-Osasuna / NTV

18 Eylül Pazar
15:30 Boluspor-Sakaryaspor / TRT 3
15:30 Tottenham-Liverpool / EPL TV
16:00 Mersin İY-Bursaspor / Lig TV
16:30 Hannover-B. Dortmund / TRT HD
17:30 Sivasspor-Eskişehirspor / Lig TV 2
18:00 Manchester United-Chelsea / Lig TV 3
18:30 K.Erciyesspor-Konyaspor / TRT 3
18:30 Schalke 04-Bayern Münih / TRT HD
19:00 Atletico Madrid-R.Santander / NTV
20:00 Galatasaray-Samsunspor / Lig TV

20:30 Gaziantep BŞB-Güngören / TRT 3
21:00 Levante-Real Madrid / NTV

19 Eylül Pazartesi
20:00 Beşiktaş-Ankaragücü / Lig TV
20:30 Kasımpaşa-Kartalspor / TRT 3

15 Eylül 2011 Perşembe

Sezon Sonu Sözleşmesi Bitecek Oyunculardan Oluşan İki Takım#(STSL)

2011 - 2012 sezonu yeni başladı ve transfer dönemi yeni sona erdi.Sezon sonu sözleşmesi bitecek oyunculardan bahsetmek şu an için doğru bir zaman mı bilemiyorum ama arşivde dursun diye şimdiden yazayım.Bu sezon sonunda takımlarımızdan önemli oyuncuların sözleşmeleri sona erecek.Yani bu oyuncular için Ocak ayından itibaren başka takımlar ile konuşabilecekleri anlamına geliyor.Sezon sonunda sözleşmesi sona erecek oyunculardan iki takım çıkarmaya çalıştım.oluşturduğum kadrolara yazamadığım isimler oldu.Her teknik adam yaşadığı sıkıntıyı yaşadım.sahaya çıkaracağım 11i kurmakta zorlandım :)



Kurduğum iki takım bu şekilde.Unuttuğum veya gözden kaçırdığım oyuncular muhakkak vardır.Gözden kaçanları sizler söylerseniz "evet bu da vardı" diyebiliriz.Beyaz takım kırmızı-beyaz takımı parçalar gibi duruyor.Ama bir noktada eşitler.Kaleciler...

Gelecek İçin Önemli Bir Galibiyet (Milano da Trabzonmuş)



4. torbadan katılan bir takım için iyi bir grup olduğunu söyleniyordu.Ben de bu düşüncelere katılıyorum.Trabzonspor kendisi için iyi bir gruba düştü.Inter bu sene başında da iyi sinyaller vermemişti.bu durum Trabzonspor için bir şanstı, bu şansı iyi değerlendirmesi gerekiyordu.Tek yapması gereken maçın temposunu düşürerek, ayağa paslarla tehlikeler yapması idi.Bunu büyük ölçüde başardı.Biraz da INter yardım etti ve Trabzonspor çok iyi bir dakikada golü buldu ve şampiyonlar ligindeki ilk galibiyetini almış oldu.

Inter takımıyla, taraftarıyla resmen uyuyordu.Maç içinde zaman zaman parlasalar da bulduğu pozisyonları değerlendiremediler ve maçtan yenilgi ile ayrılmayı hak ettiler.Tribünlerde Bize Her Yer Trabzon sesleri sahada Trabzonspor'un akıllı oyunu ile alınan galibiyet...Dün Trabzonspor için tam anlamıyla kusursuzdu.Trabzonspor'u kutlarız.Bu galibiyet ile gruptaki şansını arttırdı.Ama Şenol Güneş'in dediği gibi daha önlerinde gidecekleri çok yol var.Bu daha bir başlangıç.Umarım bu yolun sonu ülke puanı ve ülke futbolu için hayırlı olur.

Nefret Edenim Çok ama Para Bende



"Kıroyum ama para bende"nin bir diğer versiyonunu Ronaldo söylemiş.Benden nefret etmelerinin nedeni paramın olması ve yakışıklı olmam demiş.Beyimiz öyle buyurmuş ise bir şey diyemeyiz.Ama emin olsun ki O'nunla olan derdimiz parayla pulla değil.O da farkında ama söyleyemiyor.Neyse hazır Ronaldo kendine güvendiği gösteren açıklamalar yapmışken O'nunla uğraşmayalım.Kendini böyle tarif etsin önemi yok.

Fikstürü Düzenleyeni Merak Ediyorum?



Yeni sezon ile birlikte fikstürdeki bozukluklar da aynen devam ediyor.Şöyle ki geçen hafta Traabzonspor ve Beşiktaş Cumartesi, Galatasaray Pazar ve Fenerbahçe ise Pazartesi oynamıştı.Bu hafta ise Trabzonspor ve Beşiktaş'ın Avrupa maçları var.Trabzonspor dün oynadı, Beşiktaş ise bugün oynayacak.Fenerbahçe ve Galatasaray ise Avrupa'yı boş geçiriyor.O yüzden bu haftanın fikstürü Galatasaray maçını cuma günü, Fenerbahçe Cumartesi günü, Trabzonspor pazar günü ve Beşiktaş da maçını pazartesi günü oynayacak şekilde ayarlanabilirdi.Fenerbahçe ilk hafta maçını İstanbul'da pazartesi günü oynadıktan sonra ikinci haftanın açılış maçı için Gaziantep'e gidecek.Maçın günü de Cuma.Yani arada sadece 4 gün var.Pazartesi gecesi maçı biten bir takımın maçını Cuma gününe koymak hiç de akıl karı değil.Bu fikstürü yapanlar ne düşünüyor bilmiyorum.Bir ilginçlik daha var.Trabzonspor dün Avrupa maçı oynamak için deplasmanda idi.Ligdeki ikinci hafta maçını Cumartesi oynayacak.Bana göre Trabzonspor maçını Cumartesi değil de Pazar günü oynaması gerektiğini düşünüyorum.İtalya'dan zaferle dönen bir takıma bir gün daha izin verilseydi daha iyi olurdu.Galatasaray geçen hafta maçını pazar günü İstanbul'da oynadı.Bu hafta da pazar günü İstanbul'da oynayacak Galatasaray.Demek ki federasyon Galatasaray'ı Trabzonspor'dan daha çok düşünüyor.

Daha iknci haftadan bu tür dengesizlikler ortaya çıkıyorsa ileride daha neler göreceğiz kim bilir?Fikstür belirlenirken daha dikkatli olunması gerekir.Takımlar arasındaki dengenin gözetilmesi gerekir.

2.hafta ile birlikte;

Fenerbahçe

Cuma:1-Cumartesi:0-PAzar:0-Pazartesi:1

Galatasaray

Cuma:0-Cumartesi:0-Pazar:2-Pazartesi:0

Beşiktaş

Cuma:0-Cumartesi:1-Pazar:0-Pazartesi:1

Trabzonspor

Cuma:0-Cumartesi:2-Pazar:0-Pazartesi:0

Bursaspor

Cuma:0-Cumartesi:0-Pazar:2-Pazartesi:0

takımların maçların hangi günlerde oynadığını gösteren istatistik bu durumda.Umarım günler dengeli bir biçimde dağıtılır.

13 Eylül 2011 Salı

Işık Derken? Olmayınca Olmuyor mu?



Bugün Türkiye Basketbol Federasyonu Turgay Demirel, Baş antrenör Orhun Ene, Takım menajeri Harun Erdenay, Teknik koordinatör Tanjevic ve Takım Kaptanı Hidayet bir basın toplantısı düzenlediler.Litvanya'da düzenlenen Avrupa Basketbol şampiyonası'nda 2. turda elenmemizin ardından yaşadıkları hayal kırıklığından bahsettiler.bir durum değerlendirmesi yaptılar.

Benim dikkatimi çeken açıklama Hidayet'ten geldi.Hidayet şöyle diyor:

"Bütün arkadaşlarımla gurur duyuyorum, göstermiş olduğumuz mücadeleden dolayı. Hiçbir maçta ezilmedik bütün rakiplere karşı kafa kafaya oynadık. Sonunda baktığımızda bir başarı yok ama bu bence bir ışıktır. Bu milli takımın, Türk sporunun ne kadar geliştiğinin göstergesidir. Bu turnuvada sergilediğimiz basketbol ileriye doğru daha iyi şeyler yapacağımızın göstergesidir'' 

Hiçbir maçta ezilmedik diye bir tabir kullanmış.Kim ezilmemiş?Geçen kendi evinde düzenlenen dünya şampiyonasında ikinci olan takım ezilmemiş.Ne güzel di mi?Hidayet demek ki bu turnuva ezilmemizi bekliyormuş.Ya da ezilerek yenilmediğimiz için kendimizi şanslı hissetmeliymişiz.Hidayet'in bu sözlerine bir anlam veremedim doğrusu.

bir diğer nokta ise takımın gelecek için ışık vermesi.Türkiye basketbolda sadece savunma yaparak mı gelişecek acaba?Basketbolda savunma önce gelir tamam ama hücumda da sayı bulacaksın ki savunmanın meyvesini alasın.hücumdaki formsuzluğumuzdan dolayı kaçırdığımız atışlar dururken takımın gelecek için bir ışık vermesi düşünülemez.Eğer dediği Ömer, Enes ve Emir'in performanslarına baktığımızda takımın geleceği var diyorsa tamam ama oynanılmış oyuna için ışık var diyorsa orada Hidayet'in oturup düşünmesi gerekir derim.

Alman yıldız Dirk Nowitzki turnuvadaki fomsuzluğunun sebebi olarak NBA'de şampiyon olduktan sonra fazla dinlenme şansı bulamadığını göstermiş.Şutlardaki düşük yüzdesini dinlenememesine bağlamış ve bundan doalyı da özür dilemiş.Biz dee Hidayet girmeyince girmiyor ne yapalım.Elimizden geleni yaptık ama olmadı diyor.Şimdi erken elenmenin ardından Hidayet'e kafayı takmam doğru olmayabilir ama en azından şutları neden sokamadığını söyleseydi.Neden formsuz olduğunu söyleseydi.Ne yapalım şutlar girmeyince girmiyor cevabını vermeseydi.Benim eleştirdiğim nokta burası.Neyse olan oldu artık.İyi bir planlama yaparak gelecek turnuvalara hazırlanmalıyız.Orhun Ene'nin bunun üstesinden geleceğine inancım tam.

Kalecilerin Gözü Her Zaman Açık Olmalı



Valdez çok rahat davranmış ama az daha golü kalesinde görüyormuş.bizimkiler nasıl olsa önde oynuyor.Top buralara gelmez demiş.Az daha bu rahatlığın cezası yenilgi olacakmış.Aman diyim Valdez bir daha bu kadar rahat olma.Her zaman dikkatli ol...

İlk Haftanın Maçı BArcelona - Milan



Şampiyonlar Ligi sezon açılışı bugün ve ilk günden güzel bir maç var.Barcelona evinde Milan'ı ağırlayacak.Barcelona tarafında iki eksik var.Son lig maçında sakatlanan ve 2 ay sahalardan uzak kalacak Alexis ile defans oyuncusu Pique...Milan tarafında ise Robinho, Flamini ve Nou Camp'a gelmek istemediği için sakat gibi davranıp İspanya'ya gelmeyen İbra...Özellikle İspanya'da İbra'nın gelmek istemediğinden dolayı sakatım dediği haberleri çıktı.Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama sakat olmama ihtimali yüksek olabilir.Neyse İbra'nın keni tercihidir.Barcelona için fark etmeyeeğini düşünüyorum :) Güzel bir maç olacaktır.İlk günden gözümüzün pası silinecektir.Sakın kaçırmayın...

12 Eylül 2011 Pazartesi

Maç Sonu Analizleri Hazır


2011-2012 sezonu Fenerbahçe için bugün başlıyor.Seyircisiz oynanacak maçta Fenerbahçe Orduspor'u ağırlayacak.Maç öncesi yorumda bulunmayacağım.Sadece maçın sonucuna göre maç sonrasında neler söyleneceğinden bahsedeceğim.Eğer maçta Fenerbahçe iyi oynarsa denilecek ki oyuncular hırslanmış, zor günler yaşadıkları bu dönemde futbolcular mesaj vermeye çalışıyorlar.Yok eğer Fenerbahçe kötü oynarsa o zaman da denilecek ki her ne kadar sezona odaklanmaya çalışsalar da kafalarda sezon daha açılamadı, oyuncular kafa olarak hazır değil.Yani görülüyor ki her sonuca göre, oynanacak her oyuna göre bir maç sonu analizi var.Bakalım hangi analizi kullanacağız?

Vettel Şampiyon Gibi



Vettel'i durdurabilene aşk olsun.Geçen sene elde ettiği ünvanı koruyabileceğini söylemiştik.Dün yarışı kazanarak ne kadar teoride kesinlememiş olsa da pratikte Vettel'i şampiyon ilan edebiliriz.Yakalamış olduğu farkı kapatmak hiç de kolay değil.Vettel bundan sonra dengeli bir performans gösterirse rahat bir şampiyonluk kazanacaktır.Vettel'i kutluyorum.Başarısı araçtan mı yoksa kendisinden mi daha çözemedim ama 2 şampiyonluk 2 şampiyonluktur.O yüzden saygı duyulması gereken bir pilottur.

Mclaren tarafına gelirsek Button2. olarak podyuma çıktı.Hamilton ise son turlarda Alonso'yu sıkıştırmasına rağmen geçemedi ve 4. olarak yarışı tamamladı.Takım için gayet iyi bir yarıştı.Toplanılan puanlar ile takımlar sıralamsında yerini korudu.Anlaşılıyor ki pilotlarda Vettel, takımlarda ise Redbull şampiyon.Pilotlarda 2.lik için 5 pilotun şansı var.Takımlarda ise MClaren Ferrari'ye 2.liği bırakmaz diye düşünüyorum.

Vettel 284
Alonso 172
Button 167
Webber 167
Hamilton 158


REdbull 451
Mclaren 325
Ferrari 254

Turnuva Bizim İçin Bitti # (Kim Nasıl Oynadı?)

2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye E grubundaki son maçında Sırbistan'a 68-67 yenilerek turnuvadan elendi.Dünya ikinciliğinden sonra bu turnuvaada en azından çeyrek final oynamamız gerekirdi diye düşünüyorum.Ama yapacak bir şey yok.Bu turnuvada neden başarılı olamadık ona bakmamız gerekiyor.

Turnuvada kaybettiğimiz maçlarda hep kazanma şansı yakalamıştık ama bir türlü değerlendiremedik.Hangi maçlardı bunlar?Fransa, Almanya ve Sırbistan...Polonya'ya kaybettiğimiz maçı saymıyorum o bir iş kazası idi ve bu yenilgi çeyrek final yolunda fazla etkili olmadı.Litvanya maçı ise ilk grupta olduğu için saymıyorum.Sonuçta o yenilgiyi İspanya maçı ile telafi etmiştik.

Kaybettiğimiz bu 3 maça baktığımızda takımın abileri olarak değerlendirdiğimiz ve hücumda takımı sırtlayacağını düşündüğümüz oyuncularımız maalesef sınıfta kaldılar.NBA yıldızımız Hidayet Türkoğlu oldukça kötü yüzde ile hücum etti.Kötü yüzdesinden çok hücumda takımın yönlendirmede yetersiz kaldı veya sorumluluk almadı.

Hidayet oyunu yönlendirmede yeteri kadar sorumluluk almayınca oyun kurma işi Kerem ve Ender'in üstüne kaldı.Maalesef onlar da takımı hücumda organize edemedi.Özellikle asist rakamlarına baktığımızda iki oyun kurucumuz sınıfta kaldı.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda takımın en büyük kozu olan Ersan İlyasova da oldukça formsuzdu.Savunmada ribaundlarda Ömer Aşık'a yardım etse de hücumda bekleneni veremedi.Hücumda boş kaldığı pozisyonlarda şut atmak yerine içeriyi zorlayarak şut atmaktan sürekli kaçtı.Bu şutuna olan güveninin olmadığını gösterir.

Pota altında ise Ömer Aşık tek başına kaldı.Kenardan gelen Enes Kanter zaman zaman yardım etse de Ömer kenara geldiğinde genel olarak savunmamız bir kademe aşağıya düşüyordu.Geçen sene kadroda olan Kerem Gönlüm ve Semih Erden'in yokluğunu oldukça hissettik.Bu iki oyuncudan en az birisi olsaydı her şey farklı olabilirdi.

Oyuncularımızın formsuz olmasının en büyük göstergesi üçlük yüzdemiz idi.Serbest atışta da zorlanıyorduk ama onu bir şekilde telafi edebiliyorduk.Ama bu turnuvada üçlük yüzdemiz de düşünce serbest atışlar telafi edilemedi ve serbest atışlar canımızı çok yaktı.Son maçta kaçırdığımız 13 serbest atıştan 2 sini atsaydık şu an çeyrek finaldeydik.

E grubunda oynadığımız ve kaybettiğimiz üç maçta oyuncularımızın istatistiklerine bir bakalım isterseniz.Öncelikle takımın kaptanı Hidayet Türkoğlu'na bir bakalım.

Hidayet türkoğlu Fransa, Almanya ve Sırbistan maçlarında sırasıyla 13,9 ve 8 sayı ile oynadı.Şut performansı sırasıyla 4/12, 4/15 ve 3/10 oldu.Toplamda 11/37 ile oynadı Hidayet.Üçlüklerde 0/11, serbest atışlarda 8/12 ile oynadı.Toplam 5 asist, 3 top çalma, 1 top kaybı ve 12 ribaund ile bu üç maçı tamamladı.

Türkiye için en kritik üç maç olan Fransa, Almanya ve Sırbistan maçlarında takımınızın en önemli oyuncularının başında gelen ve takım kaptanınız olan NBA yıldızınızın kritik bu üç maçta ortalaması 10 sayı, 4 ribaund ve 1.25 ile oynayamaz.Eğer turnuva başında hedefini olimpiyat vizesi almak olarak koyan NBA yıldızınızın bu hedefte oynadığı maçları bu rakamlarla bitiremez.Ne var ne yok ortaya koyması gerekiyor.Geçen sene nasıl takıma katkı verdiyse bu sene de aynısını yapmka zorunda.Hele bu turnuvada hedef olimpiyat vizesi almak ise.

Oyun kuruculara geldiğimizde ise görüntü vahim.Yıllardır birlikte oynayan ve artık takımın nasıl oynayacağını, neler yapacaklarını iyi bilen iki oyun kurucumuz Kerem ve Ender ço kötü oynadılar.Özellikle Kerem hücumda istediğini yapamadı.Üçlük yüzdesi oldukça kötü.Keza asist rakamları da yerlerde.Kerem E grubunda oynadığımız üç maçta 4/18 saha içi isabeti ile oynamış.10 tane üçlük denemiş, ancak 3ünde başarılı olmuş.Bu üç maçta hiç serbest atış kullanmamış.Kerem oyun kurmak gibi görevi olmasına rağmen asist sayısı 4 de kalmış.Ender'e geldiğimizde de durum hiç de farklı değil.5/15 saha içi isabeti, toplam 5 asist ve 6 top kaybı ile oynamış.Yani oyun kurucularımız E grubunda oynadığımız üç maçta saha içinde 9/33, çizgide 2/2(Ender Sırbistan maçında), 9 asist ve 8 top kaybı ile oynamışlar.

NBA yıldızının kötü performans gösterdiği maçlarda oyun kurucuların da böyle oynarsa maç kazanma olasılığın düşer elbette.Açıkcası oyun kurucularımız bekleneni veremedi ve sınıfta kaldılar.Ayrıca Kerem için de son turnuva olmuş olabilir.

Bir başka NBA yıldızımız Ersan İlyasova da turnuvayı iyi geçirmedi.Ersan'dan beklentiler fazla idi ve Ersan bu beklentileri karşılayamadı.Nedendir bilmiyorum Ersan boş kaldığı pozisyonlarda şutuna güvenip atışı kullanacakken O şutuna güvenmemeyi seçip içeriye girip zorlama atışlara yeltendi.Bu atışlarda da pek başarılı olamadı.Ersan 6/23 ile oynadı saha içinde.Ersan'ı düşündüğümüzde oldukça düşük bir rakam.Serbest atış çizgisine baktığımızda Ersan takımın en iyisi diyebiliriz.10/15 ile oynamış Fransa, Almanya ve Sırbistan maçlarında.Kaçırdığı 5 atışın 4ünü son maçta Sırbistan karşısında kaçırdığını da söyleyelim.Ersan hücumda çok iyi olmasa da savunmada özellikle ribaundlarda Ömer Aşık'a oldukça yarıdımcı oldu.E grubunda oynadığımız maçlarda Ersan toplam 24 ribaund toplamış.Maç başında 8 ribaund demek ki bir 4 numaradan beklenen bir rakamdır.Ersan2ın bu maçlardaki istatistiklerine baktığımzıda hücumda iyi olmadığını ama savunmada işini en iyi şekilde yaptığını düşünüyorum.

İyi performan gösteren oyunculara geçtiğimizde ilk olarak Ömer Aşık'tan başlamak gerekir.Ömer Aşık NBA'de geçirdiği bir yılın ardından fiziki durumu baya geliştirmiş ve pota altında daha caydırıcı bir hale gelmiş.Geçen seneki Ömer'den daha iyi bir Ömer bulduğumuzu söylemeliyim.2. turda oynadığımız maçlarda Ömer pota altında tek başına savaştı diyebiliriz.Toplam 34 sayı atmak ile birlikte Ömer toplam 32 ribaund ile pota altındak ietkinliği göstermiş oldu.32 ribaundun 19 unun hücum ribaundu olduğunu söylersek Ömer'in nasıl bir turnuva geçirdiğini anlamış olursunuz.aldığı 19 hücum ribaundu ile Fransa maçında geriden geldik, Almanya maçında geriden geldik ve en son Sırbistan maçında maça ortak olduk.hücumdaki formsuzluğumuza rağmen kaçan şutları alan Ömer 2. şans sayıları yarattı ve takımın maçta kalmasını sağladı ama sadece Ömer'in mücadelesiyle olmadı maalesef.Ömer Aşık ortaya koyduğu performansa, hücum ribaundlarındaki etkinliğine hücumda kullanabileceği bir şut eklerse o zaman Ömer bir basamak daha gelişmiş olur.Tabi bir de serbset atış yüzdesini %50-60 seviyelerine çıkarması gerekiyor.

2 yıl basketbol oynamamış bir oyuncu için iyi bir performans sergiledi Enes Kanter.Takıma dahil olurken biraz endişeleri vardı ama turnuvada oynadığı oyunla bu takımın Ömer Aşık ile birlikte pota altındaki silahlardan biri olacağını gösterdi.Enes aynı Ömer gibi hücum ribaundlarında baya etkili oldu.2. turda maçlarda toplam 10 ribaund almış bunların 6 sı hücum ribaundu.Hücum ribaundlarına saldırışı dışında Ömer'den farklı olarak hücumda kullanacabileceği bir organizasyona sahip.Maçlarda sayı bulduğu pozisyonlarda bu organizasyonu çoğu kez yaptı ve başarılı da oldu.2. tuda Enes'ten 26 sayı katkı geldi.

Ömer ile ikisini düşündüğümüzde 2. turda oynadığımız üç maçta toplam 60 sayı, 42 ribaund(25 hücum ribaundu) ile oynamışlar.iki pota altı oyuncudan böyle bir katkı almana rağmen hiç maç kazanamamış olman gerçekten şaşırtıcı.Diğer oyuncuların bir düşünmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Takıma yeni dahil olan oyunculardan birisi de Emir idi.Emir Fenebahçe Ülker'de üstlenmiş olduğu sorumluluklardan dolayı Milli Takıma dahil edildi.5 numara haricinde her pozisyonda oynayabilme özelliğinden dolayı Emir tercih edilebilecek bir oyuncu haline geldi.Kenardan gelerek takımı hareketlendirmeye, hücumda bir düzen içinde oynanmasına katkı sağladı.Kenardan gelerek takımın itici gücü olmayı başarmıştı.Her ne kadar hücumda güvendiğimiz oyuncuların başında gelse de bazen öyle tercihlerde bulunuyordu ki takıma zarar verebiliyordu.Aslında tek amacı takıma olumlu katkı verebilmek ama bazen işler rayından çıkabiliyordu.Fransa maçında yaptığı tek top kaybını hala unutabilmiş değilim.

Emir'in istatistikelrine gelirsek Emir 10/14 serbest atış oranına sahip.2. turda Emir 26 sayı 8 ribaund ile oynamış.3 asist ile 2 top kaybı da diğer istatistikleri...

Takımın abilerinden olan Ömer Onan da pek iyi bir turnuva geçirmedi ama bir istatistik de takımın en iyisi idi.Ömer takımımızın üçlük atışlarda en iyi yüzdeye sahip olan oyuncumuz oldu.Ömer turnuvayı %48 üçlük yüzdesi ile tamamladı.2.turda da bu istatistiği tutturmuş neredeyse.5/13 ile oynamış.

Oyuncularımızın performanslarına baktığımızda iyiler arasında Ömer Aşık, Enes Kanter ve Emir Preldzic'i sayabiliriz.Kötüler için de adaylar Hidayet, KErem ve Ender olabilir.Ortada olanlar için ise ribaundlardaki katkısıyla Ersan'ı, üçlüklerdeki yüzdesiyle de Ömer'i sayabiliriz.Oğuz Şavaş, Sinan Güler, Cenk Akyol ve İzzet'i ise ne oynadılar anlamadım başlığı altında sayabiliriz.

Sonuç olarak bizim için turnuva iyi geçmedi ve Dünya 2. olan takımımız turnuvada oynadığı 8 maçın 5ini kaybetti.Kaybettiği maçlarda da öne geçme şansı yakalamıştı üstelik.Kötü şut performansından doalyı bir türlü öne geçemedik.2. turda bir maç kazansaydık bugün her şey farklı olabilirdi ama olmadı.Şimdi Orhun Ene teknik ekibini toplayarak durum değerlendirmesi yapmalı ve bundan sonra nasıl yol çizileceğini belirlemeliler.Gerekirse kadroda revizyona gitmeliler.Hidayet, Kerem ve Ömer'in yaşını düşünürsek 2 sene sonraki Avrupa Şampiyonası'nda olurlar mı bilemiyorum ama gerekirse bu oyunculara teşekkür edip buraya kadar denilebilir.

Bu oyuncuların yerini alttan kimleri koyabiliriz bilemiyorum ama bu turnuvayı iyi değerlendirip gelecekteki kadromuzu ona göre kurmamız gerekiyor.Takımın vazgeçilmez oyuncuları arasında Ömer, Enes, Semih, Ersan, Emir, Ender ve Doğuş sayılabilir.Bu 7 oyuncuya ekleyeceğimiz 5 oyuncu ile tekrardan ivmemizi yukarıya doğru çevirebiliriz.Bu turnuva amaç final oynamak değildi.Olimpiyat vizesi almak ana hedefti.Bu doğrutuda 2.turdan çıkamamamız bizi bu yüzden üzdü.yoksa eğer çeyrek finale çıksaydık bu beni mutlu ederdi.

O yüzden teknik ekibe fazla yüklenmemek gerekir.Formsuzduk ve şutlarımız girmedi ve çeyrek finale kalamadık.Durum bu kadar basit.Yok eğer takımın oyununu en ince ayrıntısına kadar incelemek isterseniz siz bilirsiniz ama ben açıkcası gerek olmadığını düşünüyorum.Sadece çözüm bulacağımız şey şutların girmemesi üzeirne olmalı.O yüzden geçen sene maddi manevi diye bağıranları toplayacak Orhun Ene ve neden böyle şut attıklarını soracak.Hücumda neden bu kadar donuktular.Bu soruları cevabını aldıktan sonra gelecek planlamasını daha iyi yapar diye düşünüyorum.

Orhun Ene bir basın toplantısı düzenleyecekmiş.Belki bu soruların cevabını basın toplantısında bizimle paylaşır.Hidayet de katılacakmış.Ne diyecekler merak ediyorum.

10 Eylül 2011 Cumartesi

Barcelona Puan Kaybetti



Barcelona La Liga'daki ikinci maçında Real Sociedad karşısında ilk puan kaybını yaşadı.10. ve 11. dakikada Xavi ve Fabregas'ın golüyle öne geçen Barça üstünlüğünü koruyamadı ve maçtan 2-2 beraberlik ile ayrıldı.Hafta içi şampiyonlar liginde Milan ile karşılacak olan Barcelona'da Guardiola as oyuncularından bazıları dinlendirme yoluna gitti.Guardiola'nın bu kararı 2 puana mal oldu ama lig uzun maraton olduğu için bu kaybın telafisi vardır.Milan karşısında alınacak bir galibiyet daha değerli oalcaktır.

Bu maçta Barçalıları üzecek bir gelişme oldu.Bu sezon takıma katılan Alexis Sanchez sakatlanarak oyundan çıkmıştı.Sakatlığı ciddi gibi görünüyor.Söylenenlere göre Alexis Sanchez 6 ile 8 hafta sahalardan uzak kalacakmış.Eğer Alexis Sanchez bu kadar uzun süre takımda olamaz ise bu Barcelona için sıkıntı günlerin geleceği öngörülebilir.Takıma uyum sağlamışken sakatlanması hem Alexis için hem de Barcelona için üzüntü verici.Umarım kötü bir şeyi yoktur ve bir an önce sahalara döner.

2010'dan Neyimiz Farklı?Yarın Neleri İyi Yapmalıyız?


2010 Dünya Şampiyonası ile 2011 Avrupa Şampiyonası'nın istatistiklerine baktığımda çok da farklı olmadığı gördüm.Sadece hazırlık maçlarından başlayarak formsuz olmamızdan dolayı üçlük yüzdemiz baya düşmüş.Onun dışında diğer istatistikelr birbirine yakın değerlerde.

2010 Dünya BAsketbol Şampiyonaı'nda Milli Takımıımz %42.9 ile üçlük yüzdesinde takımlarda 1. sırada turnuvayı bitirmiş.Ortalama 23 denemenin 10unda başarılı olmuşuz.2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'na baktığımızda yaklaşık ortalama 18 denemenin 6sında sayı bulmuşuz.Bu oran ile 24 takım arasında 20. sıradayız.

Gelen yenilgilerle birlikte hatanın nerede olduğunu aramaya başlayanlara bu istatistik yardımcı olabilir diye düşünüyorum.Çünkü geçen sene üçlükleri iyi atıyorduk ve maç başına ortalama 80 sayı atıyorduk.Bu sene ise form düşüklüğü nedeniyle kötü bir yüzdeye sahibiz ve 70i zor buluyoruz.Savunmadaki gösterdiğimiz mücadele de meyvesini vermemeye başladı.

Yenilgiler alındıkça biz de bir alışkanlıktır hemen bir günah keçisi aramaya başlarız.bu turnuva sonrasında da sanki Orhun Ene zor dönemler geçirecek ve yıllardır gitmesini istediğimiz Tanvjevic geçen sene elde ettiği başarı nedeniyle takımın başına geçmesi için önerilecek ilk isim olacak.Tanjevic döneminde neler çektiğimizi unutanlar olabilir.Yakaladığı başarı insanları etkilemesin.Unutmayalım ki geçen seneki başarıda Tanjevic'in olduğu kadar Orhun Ene'nin de payı vardı.Tanjevic'in hastalığı sebebiyle şampiyonaya Orhun ene hazırlamıştı takımı.O yüzden Orhun Ene'yi bir anda harcamayalım.

Eğer Milliler yarınki Sırbistan maçını kazanırsa Orhun Ene elbette eleştirilmeyecektir.Gruplarda yapılan hatalar bir anda unutulacaktır.Olası Olimpiyat vizesi alınması ile Orhun Ene birden kahraman ilan edilecektir.Bunları yaşayacağımızdan eminim.Her şey kötü ile her şey çok iyi arasında ince bir çizgi var ve o ince çizginin üzerinde çok önemli Sırbistan maçı oynanacak.Duruma göre Orhun Ene medyada ya kötü oynattı ya da kahraman olarak anılacak.

Önümüzde Sırbistan maçı var.Kazanırsak büyük ihtimalle çeyrek finale çıkarız diye düşünüyorum.Peki Sırbistan'ı nasıl yeneriz?Geçen seneye bakmak gerekir.Belki son saniyede şans eseri bir turnike ile yenmiş olabiliriz ama maç boyunca maça ortak olmamızı sağlayan rakamları tekrardan yakalamak gerekiyor.

İlk olarak top kaybını minimuma indirmek gerekiyor.İkincisi ribaund üstünlüğünü sağlamak.Üçüncüsü üçlük yüzdesini yukarıya çekmek.Turnuvada şu ana kadar %30 civarında üçük atan Milliler Sırbistan maçında %40a çıkar mı bilinmez ama çıkmak zorunda olduklarını söylememiz gerekiyor.Serbest atışlara geldiğimizde ise en azından %65 ile atmamız gerekir.Eğer Milliler hücumda bu istitastikleri yakalarsa Sırbistan maçını kazanırız.Yok eğer düşük yüzde ile şut atarsak Sırbistan'ı 60 ile 70 araında tutsan bile kazanma şansın olmaz.Bunu Fransa ve Almanya maçlarında gördük.Millilermize güveniyoruz.Umarım maçı kazanaırız.Ama işimiz zor.

Juninho Mesafe Tanımaz

2011 Formula 1 Sezonu İtalya GP(Yine Redbull Yine Vettel)


2011 Formula 1 sezonu İtalya'da devam ediyor.Formula 1 pistleri arasında en hızlı pist olan Monza'da sıralama turlarında gülen yine Redbull oldu.Redbull takımı serisine devam etti.Yarınki yarışa önde başlayacak olan ise şampiyona lideri Sebastien Vettel oldu.Vettel geçen sene kazanmış olduğu ünvanı korumak için büyük bir avantaja sahip.Her yarışa en önde başladığı sürece ünvanını korumakta zorlanacağını düşünmüyorum.Vettel ile birlikte ilk çizgide Mclaren'den Hamilton olacak.İkinci çizgide ise Mclaren'den Button ve ev sahibi Ferrari'den Alonso yer alacak.Mclaren ve Ferrari'nin Redbull takımına yaklaştığını düşünürsek ve Monza Redbull'un en zayıf olduğu pist olara kdüşünürsek yarış gayet heyecanlı geçecektir.Heyecanlı geçeceğini düşündüğüm yarışı umarım Mclaren'den biri kazanır.Mümkünse Hamilton kazansın.Yarın yarış saat 15.00 de.Sakın kaçırmayın.