31 Ocak 2013 Perşembe
Van Hooijdonk ve Elmander
Pierre Van Hooijdonk ve Johan Elmander...2002'de kazandıkları UEFA Kupası ile birlikte taraftarlarını selamlarken...
Gebzespor İçin...
Geçen sezon sıkıntılı haftalar
yaşayan ve son hafta ligde kalmayı başaran Gebzespor bu sezon da
ligde istediği sonuçları alamıyor.3.lig 2. grupta son sırada
bulunan Gebzespor haftasonu oynanan maçta Erzincan Refahiyespr'a
yenilerek rakiplerinin puan kaybettiği bir haftada rakiplerini
yakalama şansını yitirdi.Taraftar teknik direktör Ali Nail
Durmuş'a oldukça tepkili ama bu hafta oynanacak olan Derince
Belediyespor için taraftar desteği şart.O yüzden en azından bu
maç için destekleyelim.Sonrasında ne yapılacaksa yapılır zaten.
Heykeli Dikilecek Adam Ertuğrul Sağlam
Kimsenin bırak ihtimali rüyasında
bile göremediği bir şeyi gerçekleştiren adamın kulübünden
böyle ayrılması son derece üzüntü verici.4 büyükler
hükümdarlığına son veren Anadolu'dan bir şampiyon çıkarmayı
başaran, hem de ekonomik uçurumların olduğu bir yarışta,
Ertuğrul Sağlam böyle gönderilmeyi hak etmedi.Şampiyon olduktan
sonra Ertuğrul Sağlam kendilerinin şampiyon olmasına sevinmeyen
bir kesim olduğu şeklinde açıklama yapmıştı diye
hatırlıyorum.Anlaşılıyor ki o kesim istediğini aldı.
Peki Ertuğrul Sağlam başarısız
mıydı? 2009-2010 sezonunda şampiyon oldu, 2010-2011 sezonunu
3.bitirdi ve 2011-2012 sezonunu 8. bitirdi.Yani son 3 sezon Avrupa'ya
gitmeyi başarmış.İlk kez Bursaspor'u bir şampiyonlar ligi maçı
ile tanıştırdı.Bu sezon da iyi sonuçlar alamadı belki ama kötü
durumda da değil puan durumuna baktığımızda.Ertuğrul Sağlam
gelen baskılardan ötürü takıma faydalı olamayacağını
düşünmüş olmalı ki bu kararı aldı ama ama göre acele
ettiğini düşünüyorum.Biraz daha dayansaydı takımın
toparlanması ile birlikte düzlüğe çıkabilirdi.Ama tercihini
ayrılmaktan yana kullandı.Kendisine başarılar diliyorum.Umarım
sağlıklı bir ortamda tekrardan çalışmaya başlar.
30 Ocak 2013 Çarşamba
Saha İçi İhmal Edildi
3 Temmuz sürecinin Fenerbahçe'yi
etkilemesi bekleniyordu ama beklenenden daha sağlam durmayı başardı
Fenerbahçe.Hiç tahmin etmezdim ama bu süreçten Trabzonspor
fazlasıyla etkilendi ve yönetim bazından gözler hep hak
ettiklerini düşündükleri kupaya çevrildi ve saha içiyle fazla
uğraşılmadı.Şenol Güneş de hem saha içiyle hem de saha
dışıyla uğraşmak zorunda kaldığından dolayı takım
planlamasında zorluklar yaşadı ve bu sezon istediği sonuçları
alamadı.Sonrasında da Şenol Güneş'in istifası geldi.Trabzonspor
yönetimi saha dışı olaylardan çok saha içi çalışmalarında
Şenol Güneş'e yardımcı olsalardı Trabzonspor şu an daha iyi
durumda olabilirdi.
Bir futbolsever olarak Şenol Güneş'in
ayrılmasını üzüldüm.Çünkü Şenol Güneş gibi insanların
Türk futboluna yön verebileceğini düşünüyordum ama maalesef
geçmişte olduğu gibi türk futbolu Şenol Güneş'i bir kez daha
koltuğundan etti.
Didier Drogba...
Elinde o kadar forvet var üstüne bir
de neden Drogba'yı aldın diye bir soru sorulabilir ama düşündüğünde
alınması mantıklı.Drogba'nın topu tutma özelliği
Galatasaray'ın aradığı bir özellik olduğundan bu transferi
anlmaka mümkün.Ama takımın önceliğinin sol bek ve stoper
olduğunu düşünürsek azıcık da olsa ne gerek var Drogba'ya
diyebilir taraftarlar.Öyle bir futbolcu ki oturup bu transferin
artılarını eksilerini doğru düzgün konuşamıyorsun
bile.Drogba transferi Galatasaray camiasına hayırlı
olsun.Türkiye'de Drogba'yı izlemek de ayrı bir konu.
Samet Aybaba'nın Hataları
Her teknik adam kendi oyun anlayışını
takıma aşılamak için o anlayıştan hiçbir şekilde vazgeçmez
ve uyumun sağlanabilmesi için hep aynı oyuncularla oynamaya
çalışır.Eksikler olduğunda ise başka bir oyuncuyu oynatarak
sistemin aynı şekilde işlemesini isterler.Eğer teknik adamın
kafasındaki düşünce ile oynatacağı futbolcular denk düşerse
ortaya başarılı bir performans çıkar.
Samet Aybaba bu sezon Beşiktaş'a
oynattığı oyun ve çıkardığı 11 üzerindeki ısrarını
maalesef derbilerde göremedik.Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray
derbisinde sahaya değişik 11ler çıkartarak takımını
alışılmışın dışında oynatmaya çalıştı ama istediğini
alamadı.Kadro derinliğinin olmamasından dolayı bazı oyuncuların
oynayamayacak olması oyun stratejisinin değiştirilmesi zorunlu
olabilir ama sezonun başından beri oynattığı sistemden 4 taşı
yerinden oynatmak özellikle derbi maçlarında doğru bir karar
olarak durmuyor.Özellikle Fenerbahçe maçından sonra Samet
Aybaba'nın aynı hatayı yapmayacağını düşünüyordum ama
Galatasaray maçında bir kez daha değişik kadro yaparak yine maçı
kendisinden uzaklaştırdı.
Samet Aybaba bu hatalarından ders
çıkartarak son derbisinde takımını alışılmış düzende
sahaya sürer mi göreceğiz.Umarım hatalarından ders alır da
keyifli bir derbi izleriz.
29 Ocak 2013 Salı
Aynı Kavga Roller Farklı
Galatasaray – Beşiktaş derbisi sağ
olsun futbol camiasına yeni bir tartışma konusu sundu.Felipe Melo
ile Oğuzhan arasındaki itişme sonrasında Felipe Melo'nun tükürüp
tükürmediği konuşulur günlerce.Bir sonuca varılır mı?Varılmaz
elbette.Herkes kendi gözlüklerinden bakmaya çalışır,
birbirlerine bağırırlar, sert açıklama yaparlar ve yeni bir
malzeme çıkana kadar tartışmayı sürdürürler.Meireles olayında
düşüncelerini açıkca açıklayan Galatasaray yönetiminden bazı
yöneticiler Melo'nun yapmış olduğu hareketten sonra ne
diyecekleri merak konusu.Kendileri açısından doğru olduğunu
düşündükleri gibi Melo'yu savunacaklardır ama Meireles olayında
yapmış oldukları çıkış kendilerini zorlayacaktır diye
düşünüyorum.
14 Ocak 2013 Pazartesi
Futbolda Ahlakın Yeri
Futbolda hakemi aldatmaya yönelik
hareketler sözünü sıkça duyarız.Nedir bu hareketler?Kendini
yere atma, elini kullanarak avantaj sağlama, çaktırmadan rakibine
vurma, benden çıkmadı halleri bu hareketlerin bazıları.Bu
hareketlerini maç içerisinde gördüğümüzde hemen
profesyonellik, etik, ahlak kavramlarının da içinde bulunduğu
cümlelerle düşüncemizi söylemeye başlarız.
Bazılarımız bu hareketleri
profesyonelce bulur ve futbolcu biraz da kurnaz olmalı sözüyle
desteklemeye çalışır.Bazıları ise sporun adil bir şekilde
yapılabilmesi için doğrudan şaşmamak gerektiğini söyleyerek bu
tür hareketleri kınar.
Bu durumu ahlak kavramı üzerinden
bakmaya çalışırsak ahlak teorilerinden biri olan deontoloji “Esas
olan mutluluk ya da fayda değil, mutluluğu hak etmek ve doğru
olmaktır.Ahlaki davranış her koşulda ve durum ne olursa olsun
ortaya konması gereken bir davranıştır” şeklinde açıklar
ahlakı.Yani hiçbir hesap içinde olmadan, doğru olan bir eylemi
yapmaktır.Faydayı ön planda tutmak yerine eylemi ön planda
tutarak önemli olanın nasıl davranılması gerektiğini söyler.
Bunu futbola uyarlarsak bir üst tura
çıkmak için gerekli olan bir golü 90. dakikada kendini yere
atarak kazanılan penaltı sonucu bulmayı deontoloji yaklaşımı
ahlaki bir davranış olarak benimsemez.Ya da hakemin kaçırdığı
bir pozisyonda eliyle attığı golü hakeme söylemeyen bir oyuncu
ahlaki davranmamış olur.
Bir başka ahlak teorisi olan
teleolojinin temelinde şu yatar:
“Değerlerle kişiler arasında
araçsal bir ilişki vardır.Bir eylem kendi başına iyi ya da kötü
değildir.O eylemi iyi ya da kötü yapan eylemin sonuçlarıdır.Yani
bir eylem ya da durumun iyi ya da kötülüğü eylemden
etkilenenlere sağladığı faydaya göre ölçülür.”
Teleoloji toerisini “savaşta her yol
mübahtır.” sözüyle özetleyebiliriz.”Bir davranışın ahlak,
etik çerçevesinde kabul görmemesi önemli değil, o davranışın
sonucunda eğer ben istediğimi alıyorsam o benim için daha
önemlidir” diyerek savunuyorlar kendilerini.
Ballack Almanya Milli Takımı forması
altında bir şampiyonada maç içerisinde bazı hareketler yaparak
takımına avantaj sağlamıştı ve maçın ardından bir yorumcumuz
Ballack'ın bu davranışı için “Profesyonellik içinde yapıyor”
demişti.Yani ne yapacaksan hakeme çaktırmadan yap ve kurnaz bir
futbolcuysan da yapman gerekiyor.
Neden bu konu hakkında bir şeyler
yazma ihtiyacı duyduğumu da belirtiyim.Burak Yılmaz Türkiye'de
kendini kolayca yere bıraktığı için eleştiri alan futbolcuların
başında geliyor ve geçen günlerde de bazen kendini kolayca
bıraktığı kabul etti ve bundan sonra dikkat edeceğini söyleyerek
özür de diledi.
Ardından Beşiktaş'ta forma giyen
Mustafa Pektemek Burak Yılmaz'ın açıklamasından cesaret alarak
kendisinin bazen kendini yere attığını söyledi.Bunların üstüne
bir de Liverpool'un kaptanı Steve Gerrard eklenince yazma isteği
duydum.Steve Gerrard Manchester United maçında elle gol atması
halinde bunu itiraf etmeyeceğini söyledi.
Bu üç oyuncudan da böyle açıklamalar
geldikten sonra acaba futbol tamamen ahlak ve etik davranışlar
üzerine mi kurulmalı yoksa böyle tarz hareketlerin olması gerekli
mi diye düşünmeye başladım ve bir cevap aramaya
çalıştım.Kendimce bir cevap buldum ama önemli olan her bir
insanın ne düşündüğü olduğu için genelleştirilemeyeceğini
düşünüyorum.O yüzden siz ne düşündüğünüzü paylaşırsanız hangi düşüncenin çoğunlukta olduğunu anlamaya çalışırız.
Kurtarıcı "Phil Jackson"
Türk futbolunda ne zaman zor bir
döneme girilse kurtarıcı olarak ya Mustafa Denizli'nin ya Fatih
Terim'in ya da Şenol güneş'in ismi geçer.Genellikle kurtarıcı
olarak gelmezler ama alışkanlık olmuş artık hemen onlar
anılıyor.
Lakers için de Phil Jackson da öyle
bir isim.Lakers da ne zaman işler kötü gitse “Phil Jackson geri
mi dönüyor?” şeklinde konuşulmaya başlanıyor.Lakers bu sezon
bir türlü işleri yoluna koyamadığı için çözüm arayışları
devam ediyor ama bulunabilmiş değil.Takımın mevcut durumu içinde
çözüm bulunamadığı için son çare olarak Phil Jackson'dan
medet umuluyor.
Phil Jackson Lakers'dan ayrılırken bir daha gelmemek
üzere ayrıldığını söyledği için geri geleceğini
düşünmüyorum ama Lakers çok zor durumda kalırsa neden olmasın
diyorum.Phil Jackson döner mi bilinmez ama Lakers'ın bir an önce
bir çözüm bulması gerektiği su götürmez bir gerçek.
Valdez'in Barcelona'daki Geleceği
Geçen sezon Barcelona'da işlerin ters gitmesinin nedenlerinden biri de Victor Valdez'in performansıydı.Belki de takımın iyi sonuçlar alamamasından ötürü iyi görüntü çizmemiş olabilir ama sonuçta Victor Valdez hiç de iyi bir sezon geçirmedi.Kendisinden beklenmeyen hatalr yaptı.Özellikle Real Madrid maçlarında yediği goller kendisine yakışmayan gollerdi.Takım içinde oluşan gergin havadan dolayı takım arkadaşlarıyla veya hocasıyla arasında bazı şeyler gerçekleşmiştir diye kesin bir şey diyemeyiz ama 2014'de sözleşmesi sona erecek olan Victor Valdez ile sözleşme yenilenmemesi düşündürücü verici.Teknik açıdan Barcelona'nın bulabileceği iyi kalecilerden biri olan Victor Valdez'in yerini doldurmak zor olabilir.Tito ile başlayan yeni dönem ile birlikte kazanılan her maç sonrasında takımda oluşan olumlu hava ile birlikte Victor Valdez ile Barcelona birlikteliği de devam edecektir diye düşünüyorum.Her iki tarafın da birbirine ihtiyacı olduğunu düşünürsek anlaşma yakındır.
13 Ocak 2013 Pazar
David Villa Mutsuz
2010 yılında Valencia'dan
Barcelona'ya transfer olan David Villa ilk senesinde oldukça iyi
performans gösterdi ve takımının kazandığı başarılarda
önemli katkısı vardı.Geçen sezon Dünya Kulüpler
Şampiyonası'nda yaşadığı sakatlığı yüzünden büyük bir
bölümünde oynayamadı ve formasından uzak kaldı.Bu sezon ie
Guardiola – Tito görev değişikliğinde takımdaki yerini almakta
zorlanıyor gibi gözüküyor.
Tito'nun Fabregas'ı daha fazla
kullanma isteği, Pedro'nun performansı ve kendisi gibi forma
bekleyen Alexis Sanchez'in bulunması David Villa'nın önünde duran
engeller olarak görünüyor.Bu sezon 17 kere kadroya alındı ve
bunların sadece 6'sında ilk 11 başladı.En önemlisi bu 6 maçta
maçın sonunu görememesi oldu.
Bu durumdan dolayı mutsuz olduğu
düşünülen David Villa hakkında transfer haberlerini doğal
karşılamak gerekiyor.Her futbolcu gibi oynamak isteyen David
Villa'nın ayrılacağına pek ihtimal vermemek ile birlikte önüne
gelen teklifleri de değerlendirmeyi düşünecektir.Barcelona teknik
heyeti David Villa'yı bırakmak istemeyecektir ve O'ndan katkı
almaya bakacaktır.Ama David Villa takımda kendisine yer olmadığı
gibi bir fikre kapılırsa David Villa&Barcelona birlikteliği
sona erebilir.
12 Ocak 2013 Cumartesi
Muslera United'ın Radarında
Manchester United'de kalede güven
veremeyen De Gea'nın yerine bir transfer yapmayı düşünen Alex
Ferguson için piyasada bulabileceği en iyi kalecilerden biri
Fernando Muslera olduğu aşikar.Fernando Muslera'nın Galatasaray
kariyeri boyunca kalede verdiği güven ile Manchester United'ın
radarına girdiğini düşünebiliriz.Dolayısıyla Fernando
Muslera'nın Manchester United'e transfer olacağı haberlerini
görmemiz son derece doğal.Muslera da bunun farkında ki Manchester
United'e olası transferi konusunda neden olmasın diyerek göz
kırpmış Alex Ferguson'a.Yazın bu transferin olma olasılığı
yüksek görüyorum ve Galatasaray eğer profesyonel düşünürse bu
transferden iyi bir kazanç sağlayacaktır.Fernando Muslera'nın
yerini doldurmak elbette zor ama kazancı düşündüğümüzde
satmak doğru bir tercih gibi geliyor.
Nene Para Dedi
Uzun süre Beşiktaş'ın gündeminde
olan Nene 2014 yılında Brezilya'da düzenlenecek olan Dünya
Kupası'nda Brezilya kadrosunda yer alabilmek için oynayabileceği
bir takımda oynamak istediğini belirtmişti.Bu anlamda Beşiktaş'ın
şansının yüksek olduğunu tahmin ediyordum.Parasal konuda
anlaşılırsa hem Beşiktaş hem de Nene karlı çıkacağını
düşünüyordum.Eğer Beşiktaş olmazsa ülkesine dönme
ihtimalinin olduğu konuşuluyordu.Ama Nene 2014'de oynama hedefini
para ile değiştirince Katar'ın yolunu tuttu ve Al-Gfahara ile 1.5
senelik sözleşme imzaladı.
Açıkcası Nene'nin bu kararına
oldukça şaşırdım.Çünkü bir oyuncunun hedefi bir anda
oynamaktan paraya nasıl döner anlamış değilim.Galiba 2014'de
olamayacağını düşündü ve hazır fırsatını bulmuşken
Katar'a gideyim diye düşündü.Yolun sonuna gelenler veya gelmeye
yakın olanlar için Katar'ın cazibe merkezi olduğunu düşünürsek
Nene'yi fazla yadırgamamak gerekir.
11 Ocak 2013 Cuma
Lampard "2004-2006"yı Özlüyor mudur?
Andres Villas Boas Porto'daki
başarısından sonra Chelsea'nin yolunu tuttuğunda herkes Jose
Mourinho'nun izinden gideceğini bekledi.Jose Mourinho'nun eli kulağı
olarak çalışmasından ötürü beklenti yüksekti.Andres Villas
Boas da bunun bilinciyle takımı en iyi şekilde planlamayı
hedefledi ve başarılı olabileceğini düşündüğü oyun
sistemini takıma yerleştirmeyi hedefledi.Bu yolda ilk yapmayı
planladığı şey John Terry, Frank Lampard ve Didier Drogba'nın
dakikalarını azaltmak yerine kendi kafasındaki sisteme uyan
oyuncuları oynatmak oldu.Birşeyler yapma peşinde koşan bir teknik
adamın yapabileceği hatayı yaptı ve takımın saygı duyulan
oyuncuları takımdan kesmeye başladı.Bu durum takım içerisinde
huzursuzluk yarattı ve kötü sonuçların gelmesiyle Andres Villas
Boas'ın üzerindeki baskı iyice arttı.Ve sonunda Andres Villas
Boas ile yollar ayrıldı.John Terry, Frank Lampard ve Didier Drogba
takımda sorumluluk aldılar ve sezon sonunda rüya gibi bir başarı
elde ettiler.
Bu başarı bazı şeyleri
engelleyemedi.Chelsea'de bir değişim gerekliydi ve bazı oyuncular
ile yolların ayrılması gerekiyordu.Didier Drogba bu çerçevede
takımdan ayrıldı.Takıma Chelsea'ye yıllarca hizmet edebilecek
oyuncular alındı.Bir değişimin olduğu açık.Frank Lampard da
kesik yiyecek oyunculardan birine benziyor.Geçen sezon aldığı
sorumluluk ile başarının mimarı olan Lampard ile Chelsea
birlikteliğinde sona geliniyor.Chelsea yönetimi sözleşmesi
bitecek olan Frank Lampard ile sözleşme yenilenmesi taraftarı
değil.Herhalde Frank Lampard da böyle bir şeyi bekliyordu diye
düşünüyorum.Chelsea'de son yıllarda giden oyunculara
baktığımızda bunu tahmin etmesi hiç de zor değil.Hazard ve
Oscar gibi oyuncuların takımda var olması Lampard'ı geri plan
ittiğini söyleyebiliriz.34 yaşındaki oyuncunun başarıyı
hayatının merkezine oturtmuş bir patronun takımında başarı
için harcanabilecek bir oyuncu olduğunu görmek kendisi açısından
da üzüntü verici diye düşünüyorum.
Eee her şey aynı şekilde
kalmıyor.Zaman hızla akıp geçiyor.2004 – 2006 dönemini her
zaman özlemle hatırlayacaktır diye düşünüyorum.
Sneijder Dengeleri Bozar mı?
Wesley Sneijder Inter'den ayrılmasına
kesin gibi.Kendisini isteyen takımlar da mevcut.Galatasaray ve
Tottenham'ın isimleri geçiyor ama en ciddi teklif Galatasaray'dan
geldiği söyleniyor.Galatasaray cephesinden de gelen açıklamalar
bunu doğruluyor.Ama bu transfer Fatih Terim'in canını
sıkabilir.Elbette her teknik adam Sneijder gibi bir oyuncu ister ama
Fatih Terim bazı şeyleri de düşünmek zorunda.Taraftar Wesley
Sneijder'in maliyetini umursamaz, Galatasaray yönetimi yıldız bir
ismin transferi için elinden geleni yapar ve gerisine karışmaz ama
teknik patron Fatih Terim takım performansının yanında takım içi
dengeleri de gözetmek zorunda kaldığı için transferlerin bu
dengeyi bozacak cinsten olmamaasını tercih edecektir.Bu anlamda
Wesley Sneijder'e verilmesi muhtemel yıllık yaklaşık 6 milyon
avro Fatih Terim'in kafasını karıştırıyor olabilir.Fatih Terim
yıldız oyuncuyu istemeyen taraf olmaktan çekinerek bu transfere
onay verebilir ama içten içe takımda herhangi bir olumsuzluğun
olmamasını dileyecektir.Wesley Sneijder'i 3-4 milyon avroya
getirmeniz zor olduğunu düşünürsek bu transfer için hem yönetim
hem de Fatih Terim fedakarlık yapmak zorunda.Yönetim maddi açıdan
Fatih Terim ise manevi açıdan...Yönetim maddi fedakarlık yapacak
gibi duruyor ama Fatih Terim bu durumu ne kadar kabullenecek merak
konusu.Fatih Terim “Sneijder dengeleri bozar mı?” diye
düşünüyor.Umarım bu transfer olur da Wesley Sneijder'i
Türkiye'de izleme fırsatı buluruz.
Rodriguez Savaşacak Takım Arıyor
2012 İspanya Bisiklet Turu'nda Alberto
Contador ile yaptığı savaş ile izleyicilere zevk veren ve turu
kazanma noktasında kadar getiren Joaquim Rodriguez takımı
Katusha'nın lisans alamamasından(Katusha takımının itirazının
sonucu belli değil daha) ötürü takımdan ayrılma seçeneğini
düşünüyor.2012 İspanya Bisiklet Turu'nda dağlık etaplarda
başarısını düşünen Joaquim Rodriguez 2013 Fransa Bisiklet
Turu'nun dağlık etaplarını düşündüğünde turun favorileri
karşısında şansının olabilmesi için rekabet edeceği bir
takıma gitmeyi seçebilir ki yaşını düşündüğümüzde doğru
bir karar olabilir gibi görünüyor.2013 Fransa Bisiklet Turu'nda
Froome, Contador ve Rodriguez çekişmesini izlemek son derece
heyecan verici olacak.
10 Ocak 2013 Perşembe
9 Ocak 2013 Çarşamba
Demba Ba'dan Torres'e Saygı
Newcastle United'den Chelsea'ye
transfer olan Demba Ba takımda yer bulup bulamayacağı konusunda
Fernando Torres'in her zaman birinci tercih olacağını ve formayı
kapmanın zor olduğunu söylemiş.Demba Ba Fernando Torres'e saygı
duyduğundan mı yoksa Fernando Torres'in gönlünü hoş tutmak için
böyle söylemiş bilemiyorum ama formayı Fernando Torres'den
alacağı kesin.Fernando Torres geldiği günden beri yokları
oynadığı için bu saatten sonra forma savaşında hep geri planda
kalacaktır.Açıkcası Liverpool'dan ayrılmasaydı diyorum seçtiği
yolun sonundaki halini görünce.Demba Ba'nın gelişi ve Fernando
Torres'in kendini toparlaması ile Chelsea bu transferden karlı
çıkacaktır diye düşünüyorum.
Özgür Çek İle 2. Ayrılık
Özer Hurmacı transferinde
Ankaraspor'a gönderildiğinde oldukça üzülmüştüm.Çünkü
Fenerbahçe'nin sol tarafı için iyi bir alternatif
durumundaydı.Yaşı itibariyle uzun yıllar Fenerbahçe'ye hizmet
edecek bir oyuncu profiline sahip olduğunu düşünüyordum.2. kez
Fenerbahçe kariyeri başlayınca bu düşünceler çerçevesinde bu
kez daha faydalı olacağını, rotasyona dahil edilerek katkı
alınabileceğini bekliyordum.Sol bekte Hasan Ali Kaldırım'ın
yükünün bir kısmını alabileceğini bekliyordum.Belki Özgür
Çek'in antrenman performansı yeterli değildi belki de Aykut
Kocaman Hasan Ali Kaldırım'ın yerine Özgür Çek'i oynatma
riskini alamadı.Yani yine olmadı olamadı ve 2. kez ayrılık
yaşandı.Yarın Allah korusun Hasan Ali Kaldırım'a bir şey olduğu
takdirde sol bekte Caner Erkin yerine Özgür Çek'i oynatırdım.Aykut
Kocaman'ın bir bildiği vardır elbette ama bana göre yanlış bir
karar gibi gözüküyor.Umarım Aykut Kocaman sonradan pişman olmaz.
De Gea'nın Potansiyeli
Football Manager oynayanlar De Gea'nın nasıl bir potansiyele sahip olduğunu bilirler.Oyunda De Gea iyi bir kaleci olduğunu gördükten sonra gerçek oyunda da nasıl bir kaleci olacağını merak ettiğimden izlemeye başladım.A.Madrid forması ile kalede gösterdiği performans ile potansiyelinin olduğunu gösterdi ve O'ndaki ışığı gören Alex Ferguson kendisini transfer etti.Yaşından dolayı aldığı büyük sorumluluğu taşıyabileceğini düşünürken yanlış hatırlamıyorsam Manchester City ile oynanan maçta yediği hatalı gollerden sonra eleştirilerin hedefi oldu ve kendisine hep bir şüpheyle bakılmasına neden oldu.Kalecinin öyle bir sorumluluğu var ki eğer kendisine güvenilmiyorsa kaleye geçmesi oldukça zor.Herhangi bir pozisyonda oynayan bir oyuncu kötü oynadığında veya hata yaptığında telafi etme şansı vardır maç içinde ama kalecinin öyle bir telafisi yok maalesef.Kalecilerin hatası golle sonuçlandığı için kalecilere güven çok önemli bir konu.Bu yüzden Alex Ferguson bir türlü güvenemediği De Gea'ya formayı vermekten çekiniyor ve bu durum De Gea'nın takımdan ayrılması gibi bir sonuca neden olabilir.De Gea'nın alıcısı çok olur elbette ama Manchester United'de kullanamadığı şansından dolayı kendisinde oluşabilecek bir özgüven törpülenmesi kariyerini olumsuz etkileyebilir diye düşünüyorum.Yaşını da göz önüne aldığımızda...De Gea'yı zor bir gelecek bekliyor.Ya savaşacak ve Manchester United'da kalacak ya da başka bir takıma gidecek.Kolay Gelsin De Gea.
8 Ocak 2013 Salı
Iker Casillas'ın Mesajı
Jose Mourinho'nun Iker Casillas'ı yedek bırakması sonrasında yapılan eleştirilere katıldığımı söyleyemem.Çünkü Jose Mourinho performansından memnun olmadığı
bir oyuncu yerine güvendiği bir başka oyuncuyu oynatmayı seçiyor.Tabi oynatmadığı isim Iker Casillas olunca daha fazla konuşuluyor.Iker Casillas'ın tepkisi de maç içinde yerinde olmuş.Anlamı büyük...
Messi'den Rekor & Stoch'dan Yılın Golü
Lionel Messi rekorları kırmaya devam ediyor.Iniesta İspanya Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonası'nda mutlu sona ulaşması, Ronaldo'nun Real Madrid ile La Liga'da şampiyon olması Lionel Messi'yi geçmeye yetmedi.2012 yılına bakıldığında Lionel Messi bir başarı elde edemedi ama 2012 yılında attığı 91 gol ile yine kendisinden bahsettirmeyi başardı.Lionel Messi kupa kazanamasa da kendinden bahsettirmeyi, ödülleri toplamayı bir şekilde başarıyor.Ronaldo giderek daha da bozulmaya başlıyor ama yapacak bir şey de görülmüyor.Lionel Messi'yi tebrik ederiz.
2012 yılının en iyi golü ödülü ise tanıdık bir isme gitti.Gençlerbirliği maçında attığı gol ile bu ödülü alan Miroslav Stoch'u tebrik ediyoruz.Ödülü kazananın açıklandığı andaki heyecanı insanı gülümsetecek cinstendi.Bir ara ceketinin düğmesini ilikleyemeyecek sandım ama son anda toparladı.Kendisini bir kez daha tebrik ediyoruz.
Yılın 11'i de belli oldu.Oyuncuların tamamı İspanya'dan seçildi.Real Madrid ve Barcelona'da oynayan oyuncuların dışında sadece A.Madridli Falcao var ilk 11'de.İspanya futbolunun yükselişi ortada ama ilk 11'in tamamının İspanya'dan seçilmesi adil oldu mu diye düşünmek gerekir.Eleştiriler olacaktır muhakkak.
Bu arada yılın oyuncusu ödülü için kaptanların ve teknik adamların kimlere oy verdiğini buradan bakabilirsiniz.
7 Ocak 2013 Pazartesi
Geçmiş Olsun Giray Kaçar
Kalp rahatsızlığı nedeniyle sahalardan uzun bir süre uzak kalacağı açıklandı.Umarım ciddi bir sorunu yoktur.Öncelikle sağlığına kavuşmasını diliyorum.Futbolu dönüp dönmeyeceği konusu ise çok sonraları konuşulması gereken bir konu.Şu an için önemli olan Giray Kaçar'ın sağlığı.Geçmiş olsun Giray Kaçar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)